AKP'li isimden Arınç ve Gül hakkında zehir zemberek yazı
Eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner, Star gazetesindeki köşesinde “Çekin artık şu zehirli dilinizi üstümüzden” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
AKP'nin eski Milletvekili Mehmet Metiner köşesinde “Çekin artık şu zehirli dilinizi üstümüzden” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Metiner yazısında seçim sonuçlarını değerlendiren eski TBMM Başkanı AKP’li Bülent Arınç’ı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü hedef aldı.
Arınç seçim sonuçlarının ardından yaptığı açıklamada seçimlerden bir gün önce kendisine, “Seçim sonuçlarını nasıl görüyorsunuz?” diye sorduklarını belirtmiş ve “Onlara Hoca Ahmet Yesevi’nin sözlerini hatırlattım. ‘Tatlı dil ve yumuşak huyla konuşanlar, yola çıkanlar kazanacak. Sertlik, tehdit, hiddetle yola çıkanlar kaybedecek’ dedim. ‘Bu ne demek?’ dediler. ‘Arif olan anlar’ dedim. Bilmiyorum doğru mu söyledim. Ahmet Yesevi’nin dediği doğru da, benim yorumum doğrumu bilemiyorum” ifadelerini kullanmıştı.
Abdullah Gül ise, seçim sonuçlarının ardından AKP’nin kuruluş felsefesine geri dönmesi gerektiğini söylemişti.
“REİS’İ ARKADAN HANÇERLEDİLER”
Mehmet Metiner, iki ismin çıkışlarını eleştirdiği yazıda şu ifadeleri kullandı:
“FETÖ’nün tasfiye sürecinde onlar ‘yolsuzluk’ ve ‘mağduriyet’ edebiyatı yaptılar. 17/25 Aralık’ta Reis’e operasyon çekilirken en etkili ve yetkili makamlarda olmalarına rağmen çıkıp Reis’i sahiplenmediler. Tersine Reis’i arkadan hançerlediler. Gezi sürecinde de aynısını yaptılar. Şimdi aynı beyler tekrar başlarını uzatmaya başladılar.”
“İSTANBUL SEÇİMİNİN FATURASINI TIPKI GEÇMİŞTE YAPTIĞI GİBİ REİS’E KESİYOR”
Metiner yazısını şöyle sürdürdü:
“Birisi Ahmet Yesevi’ye atıfla İstanbul seçiminin faturasını tıpkı geçmişte yaptığı gibi Reis’e kesiyor. Ama kurnazlıkla. İsim vermeden. Reis’in üslubuna göndermede bulunarak. Diğeri ise ‘Kurucu ilkelerden saparsanız akıbeti bu olur!’türünden aslında memnuniyetini izhar eden bir yerde durduğunu gösteriyor. Elinde güya 30 km ötesini görebilen bir dürbün varmış da önceden bunu öngörüp söylediği için haksızlığa uğramış da vs... Keşke bir de kendisine bakan bir dürbünü olsaydı diyorum. ‘En tepeden iniyorum. Bana pek layık değil ama şu-şu koltukları benim için hazırlayın!’ anlamına gelen o kibir ve enaniyet kokan tavrını acaba o dürbün kendisine nasıl gösterirdi? Belki de öyle bir dürbünden yoksun olduğu için Erdoğan düşmanı kampın ‘çatı adayı’ olma noktasına kadar sürüklendi. Hem trenden iniyor hem de hala trenin içindeymiş gibi eleştiriler getiriyor. ‘AK Parti’nin kurucu ilkelerinden yüzünü çeviren ben mi oldum’ diyor. Kim peki? Recep Tayyip Erdoğan pek tabii. Kendileri pek bir demokrat, Erdoğan ise ‘diktatör’! Yazıklar olsun!”
“İHANETİN İÇİNE NASIL DÜŞTÜĞÜNÜN HESABINI VER DE ÖYLE KONUŞ DEMEZLER Mİ”
Metiner yazısını şöyle noktaladı:
“O zatın elindeki dürbün ne hikmetse sadece Erdoğan’a odaklı! Erdoğan yönetimindeki partinin ve hükümetin yanlışlarını görüp eleştirdiği için pek bir haksızlığa maruz kaldığından şikayetleniyor bir de! Kibrin ve kurnazlığın bu kadarına pes doğrusu! Sen önce ‘Erdoğan düşmanı kampın ortak adayı’ olmayı kabul edecek bir ihanetin içine nasıl düştüğünün hesabını ver de öyle konuş demezler mi? Ahmet Yesevi hazretleri üzerinden faturayı isim vermeden Reis’e kesen zat ise içindeki kini ve kıskançlığı bir türlü söküp atamayacağa benziyor. O zat nedense İstanbul seçimlerindeki FETÖ operasyonuna veya organize hile, desise ve yasa dışılıklara değinme ihtiyacı bile duymadan kazananın CHP adayı olduğu öncülünden hareketle akıl veriyor bir de. Eminim Ankara’daki seçimin kaybından da pek bir mutludur hazret! Orda burda ‘Benim gibileri uzaklaştırırsanız veya kıymetimizi bilmezseniz olacağı budur! Biz yoksak böyle olur işte!’ deme fırsatını bulduğu için. Merak edenler için aktarayım o zatın atıf yaptığı Yesevi hazretlerinin sözünü mealen: ‘Tatlı dilli olan kazanır. Sert ve kırıcı dilli olan kaybeder.’ Ne anlarsınız siz bu sözden? Pensilvanya’daki İblis’in gerçek yüzü ortaya çıkmadan önceki dili de pek bir tatlıydı değil mi? Boşuna ‘Dinime dahleden bari müselman olsa!’ dememişler!”