Yenilgiyi hazmedemeyen AKP eski defterleri açtı!
KHK’li seçmen başvurusu reddedilen AKP, İstanbul seçimlerinin iptalini sağlayabilmek için 1999 yılında yapılan seçimleri gündeme getirdi.
İstanbul seçimini yenilemek için her yolu deneyen AKP, YSK’nin 1999 yılındaki kararına sığındı. Ancak ‘298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Yasası’nı görmezden geliyor.
KHK’li seçmen başvurusu reddedilen AKP, İstanbul seçimlerinin iptali için umudunu kamu görevlisi olması koşuluna karşın, 19 bin sandık kurulu başkanı ile memur üyenin dışardan belirlendiği iddiasına bağladı. AKP, YSK’nin 1999 yılında, “tarafsızlıkları hakkında kuşku duyulan kişilerin başkanlık ettiği sandıklarla ilgili ileride yapılacak itirazlar üzerine bu bölgelerdeki seçimlerin iptaline sebebiyet verecekleri gerekçesiyle değiştirilebileceği” yönündeki kararını örnek gösteriyor.
Cumhuriyet Gazetesi'nden Emine Kaplan'ın haberine göre; AKP, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Yasa’nın, sandık kurulunun kamu çalışanı olması gereken üyesi de dahil mülki idare amirlerinin gönderdiği listedeki isimlerin yeterli olmaması durumunda dışarıdan belirlenebileceğine ilişkin hükmünü ise “yokmuş” gibi gösteriyor.
YSK’nin, İYİ Parti’nin sandık kurullarının oluşumuyla ilgili olağanüstü itirazını reddetmesinin ardından gözler AKP’nin benzer yöndeki başvurusuna ilişkin nasıl bir karar vereceğine çevrilirken; AKP, sandık kurulu başkan ve memur olması gereken üyelerin dışarıdan atanmasının seçimin iptalini gerektiğini savunuyor.
AKP, KHK’lilerin seçmen olamayacağına ilişkin başvurusunun reddedilmesinin ardından YSK’nin seçimin iptal edilmesine karar vermesi durumunda en büyük dayanağın sandık kurullarının oluşumu olacağını savunuyor. 16 Nisan referandumunun ardından 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Yasa’da yapılan değişiklikle sandık kurulu başkanlarının kamu görevlileri arasından belirlenmesi gerekiyor. Bunun için ilçe seçim kurulu başkanları, mülki idare amirlerinin bildireceği kamu görevlisi listesinden ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı sayısının 2 katı kamu görevlisini kura çekerek belirliyor. Bu kişiler arasından da görev yapmaya engel durumu bulunmayanlar, ilçe seçim kurulu başkanlarınca sandık kurulu başkanı olarak ataması yapılıyor.
Aynı yasada, sandık kurulunun siyasi partiler tarafından belirlenen üyeler dışındaki bir üyesinin de yine kamu görevlileri arasından aynı yöntemle seçilmesi öngörülüyor. AKP, İstanbul’da 39 bin 648 kamu görevlisinin sandık kurulu başkanı ve memur üyesi olarak görevlendirilirken, kalan 19 bin başkan ve üyenin dışarıdan atandığını iddia ediyor. Ancak bugüne kadar parti yöneticilerinin kamuoyuyla paylaştığı listelerde, sandık kurulu başkanlarının dışarıdan atandığına ilişkin bir kanıt bulunmuyor.
‘Tarafsız olamaz’ iddiası
AKP, dışarıdan belirlendiğini iddia ettiği sandık kurulu başkanlarının “tarafsız” olamayacağını, bunun da seçim sonuçlarını etkileyen bir unsur olduğunu savunuyor. Bunun için YSK’nin 1999 yılında verdiği bir kararı örnek gösteriliyor.
Söz konusu karar, “Seçim hizmetlerinin düzenli ve sağlıklı yürütülebilmesi için sandık kurulu başkan ve üyelerinin tarafsız kimselerden oluşması gerekmektedir. Tarafsızlıkları hakkında kuşku duyulan kişilerin başkanlık ettikleri sandıklarla ilgili olarak ileride siyasi partilerce yapılacak itirazlar üzerine bu bölgelerdeki seçimlerin iptaline sebebiyet vereceklerinden, sandık kurulu başkanlarının tarafsız kişilerce değiştirilmesi” hükmünü içeriyor.
YSK’nin söz konusu kararı verdiği 1999 yılında, sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olması koşulu yoktu. Sandık kurulu başkanları, kamu görevlileri ve siyasi partilerin belirlediği isimlerin yer aldığı havuzdan seçiliyordu.
AKP, sandık kurullarında kamu görevlisi olması gereken memur üyelerin bir kısmının dışarıdan seçildiğini, bunun da yasaya aykırı olduğunu savunuyor. Ancak 298 sayılı yasanın “Sandık kurulu üyelikleri” başlıklı 23. maddesi, sandık kurullarındaki memur üyeliklerin doldurulamaması durumunda “ilçe seçim kurulu başkanı tarafından görev verilmesinde sakınca olmayan kimselerden” seçilebilmesini öngörüyor. AKP, kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkan ve üyelerinin “yetkisiz” olduklarını, yetkisiz kişinin işleminin de yok hükmünde olduğunu savunuyor.