İşte CHP'nin seçim stratejisi: Seçmen odaklı, titiz çalışma
31 Mart seçimlerinden zaferle çıkan CHP, 23 Haziran İstanbul seçimi için de çok titiz bir çalışma yürütüyor. 170 bin dolayında CHP'linin sandığa gitmediğini belirleyen yetkililer seçmen odaklı bir çalışma izleyecek.
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), Millet İttifakı'nın adayı Ekrem İmamoğlu'nun kazandığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal edip 23 Haziran'da tekrarlanması kararını vermesinin ardından, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yeni seçim kampanyası ve stratejisine ilişkin kapsamlı bir çalışma yapıyor.
Kulislerde konuşulanlara göre, CHP, Saadet Partisi'ne (SP) adayını çekmesi konusunda ısrarcı olmayacak. Zira, SP'nin aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) yönelik tepki oylarını aldığı, Saadet seçmeninin de ikinci tercih olarak, AKP'ye yöneldiği değerlendiriliyor.
Muhafazakar Kürtler ve 'kent yoksulları'na ulaşılacak
BBC Türkçe'den Ayşe Sayın'ın haberine göre CHP'de, sandığa gitmeyen seçmenlerin profiline göre de çalışma yapılıyor. Bu çerçevede, 31 Mart'ta 900 bin dolayında Halkların Demokratik Partisi (HDP) seçmeninin, İmamoğlu'na oy verdiği, ancak 220 bin dolayındaki HDP'nin ise sandığa gitmediği belirlendi.
Sandığa gitmeyen HDP'lilerin ise ağırlıklı olarak muhafazakar Kürt seçmenin yaşadığı ilçeler olduğu değerlendirmesi yapıldı.
CHP'nin bir başka hedef grubu ise, "kent yoksulu" olarak adlandırılan, ailede birden fazla işsizin olduğu seçmenler olarak belirlendi. Bu kesimlere yönelik, yüz yüze görüşmeler yapılması, hemşehri dernekleri, kanaat önderleri aracılığıyla temas kurulması planlanıyor.
Yapılan çalışmalarda 170 bin dolayındaki CHP seçmeninin de sandığa gitmediği belirlendi. Bunların büyük bölümünün CHP'nin yüksek oy aldığı ilçelerin seçmeni olduğu da görüldü.
CHP'nin yüksek oy aldığı Kadıköy'ün de aralarında bulunduğu bazı ilçelerde, "beyaz Türkler" olarak da adlandırılan, ekonomik durumu ve sosyal statüsü ortanın üstünde olan kesimin "CHP adayı kazanamaz" mantığıyla, önceki seçimde sandığa gitmediği, ancak seçimin kazanılabildiğinin görülmesi üzerine 23 Haziran'da, sandığa gideceği tahmini yapılıyor.
Kampanya ekibi belirlendi
CHP'nin, 23 Haziran seçim kampanyasına dönük stratejisi, Pazartesi günü gerçekleştirilen MYK toplantısında da ele alındı.
Bu kapsamda, CHP yönetimi, İstanbul seçim kampanyasını yönetecek ekibi belirledi. Buna göre, 23 Haziran'da tekrarlanacak büyükşehir belediye başkanlığı seçimi kampanyasını yürütmek ve koordinasyonu sağlamak üzere örgütlenmeden sorumlu parti örgütü ve örgüt yönetimlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ile bilgi ve iletişim teknolojilerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel görevlendirildi.
3 genel başkan yardımcısı, İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Ekrem İmamoğlu'nun ekibi ile koordineli çalışma yürütecek.
Ayrıca grup başkanvekilleri Engin Altay, Engin Özkoç, Özgür Özel de seçim çalışmalarında görev alacak milletvekillerinin koordinasyonunu sağlayacak.
Gereksinim duyulması halinde de il başkanları, eski milletvekilleri ve belediye başkanlarının da kampanyada görev almaları sağlanacak.
İttifak genişletilecek
31 Mart yerel seçimlerine, İyi Parti ile ittifak yaparak giden CHP, seçimin yenilenmesi kararının ardından, "demokrasi ittifakı" tanımıyla ittifakı genişletmek için de bir dizi temasta bulunmaya hazırlanıyor.
Bu konuda ilk adım, DSP'ye yapılan ziyaretle olmuş ve 31 Mart'ta yaklaşık 30 bin oy alan alan DSP adayı Muammer Aydın, adaylıktan çekilmişti.
CHP yöneticileri, yaklaşık 22 bin oy alan Demokrat Parti ile 27 bin dolayında oy alan Haydar Baş'ın genel başkanı olduğu Bağımsız Türkiye Partisi ile de görüşerek, İmamoğlu için destek isteyecek.
Saadet Partisi de geçtiğimiz hafta Başkanlık Divanı'nda aday çekip çekmemeyi gündemine almış, toplantıda bu konunun partinin diğer yetkili kurullarında da tartışılması kararı çıkmıştı.
Partinin adayı Necdet Gökçınar ise aday çekilme kararı olmadığını ve adaylığının sürdüğünü duyurmuştu.
"Sandığa gitmeyenler belirleyecek"
CHP yönetimi, İmamoğlu'nun şu anda lehine olan havanın, 23 Haziran'a kadar korunması gerektiğine ancak seçimin kazanılmasının garanti olmadığına da dikkat çekiyor.
Bu başlıkta ise 31 Mart seçimlerine "avantajlı" başlayan AKP'nin, "nasılsa kazanırız" yaklaşımı nedeniyle rehavete kapılması, aşırı özgüveni ve yeterince çalışmaması nedeniyle seçimi kaybetmesi örnek gösteriliyor.
Parti yönetiminin yaptırdığı saha analizlerinde, adaylar açıklanmadan önce AKP'nin İstanbul'da, CHP'den 800 bin oy önde olduğu, adayların açıklanmasından sonra bu farkın 400 bine indiği, HDP'nin aday çıkarmayacağının netleştiği Şubat ayında ise 125 bine kadar düştüğüne dikkat çekiliyor.
İmamoğlu'nun izlediği doğru stratejiyle de 31 Mart'tan önce farkın 21 bine indiği, itirazlar sonucu yeniden yapılan sayımla da 13 bin dolayında farkla seçimin kazanıldığı anımsatılıyor.
Seçimlere yaklaşık 1.5 ay olduğuna dikkat çeken parti kaynakları, "Biz haklıyız, mağduruz, ama tabii sadece bununla seçim sürecini götürmek mümkün değil, farklı argümanlarla hem haklılığımızı vurgulamalıyız, hem de farklı kesimlere ulaşmak zorundayız" değerlendirmesini yapıyorlar.
Yenilenen seçimin, özellikle sandığa gitmeyen seçmenin davranışı henüz kestirilemediği için riskler taşıdığı ifade ediliyor. CHP'de üst düzey bir yönetici, "Bu seçim kararsızların veya sandığa gitmeyenlerin seçimi olacak. Kim önceki seçimde sandığa gitmeyen, ya da kararsız seçmeni ikna eder ve sandığa götürür, oy attırırsa, bu seçimin belirleyicisi, galibi o olacak" görüşünü dile getirdi.
Avantajlar ve dezavantajlara göre strateji
CHP'de, 23 Haziran seçimleri konusunda partide 'temkinli' bir hava dikkat çekiyor.
Parti kaynakları, Erdoğan ve AKP'nin "kaybetmemek" üzere bir seçim kurguladığı, devlet gücünü de kullanarak, her türlü olanağı devreye sokabileceği için "zorlu bir seçim süreci" yaşanacağını değerlendiriyor.
CHP'nin avantajları olarak, İmamoğlu'nun belediye başkanlığı döneminde uygulamaya koyduğu kararlar, kucaklayıcı dil ve YSK'nin iptal kararı ile "mazbatası elinden alınan seçilmiş başkan" sıfatıyla mağdur olması gösteriliyor.
Parti yönetiminin de, tabanının da iptal kararının ardından, "hakkını alma" konusunda motivasyonunun yüksek olduğu, İmamoğlu için düzenlenen yardım kampanyasına olan yoğun ilginin de bunun kanıtı olduğu ifade ediliyor.
AKP'nin ise seçimin iptal gerekçesini kamuoyuna açıklamakta güçlük çektiği, bu nedenle broşürler bastırarak konuyu anlatmaya çalışmasına dikkat çekiliyor.
AKP'nin HDP seçmeni stratejisi de değerlendiriliyor
Kampanyada, seçim iptalinin hukuksuzluğuna vurgu yapılırken, İmamoğlu'nun mazbatayı aldıktan sonra uygulamaya koyduğu projeler ile vaatlerinin ön plana çıkarılması planlanıyor.
CHP yöneticileri, Erdoğan'ın İstanbul seçimini, "Türkiye seçimi" havasına sokacağı yönündeki öngörülerini de dile getiriyorlar.
Cumhurbaşkanı'nın "kutuplaştırıcı bir siyaset izleyerek, AKP ile MHP seçmenini kenetlemek isteyeceği, kamu olanaklarını da kullanarak, seçmeni etkileme/baskı kurma gücünü kullanmak isteyebileceği" değerlendiriliyor.
Bir başka önemli etken olarak ise, AKP'nin HDP seçmenine dönük izleyeceyeceği strateji gösteriliyor.
Özellikle 8 yıl sonra Abdullah Öcalan'a avukat görüşü izni verilmesini, MHP Lideri Bahçeli'nin "avukatının talebine verilen cevap" olarak nitelendirerek, tepki göstermemesi, Kürt seçmene mesaj olarak yorumlanıyor.
CHP'nin gündeminde HDP ile şu anda resmi bir görüşme planı bulunmuyor. Ancak CHP'liler, 31 Mart seçimleri öncesinde İmamoğlu'na destek açıklayan HDP'nin bu tavrında, şimdilik bir değişiklik beklemiyor.