Nevşin Mengü: Türkiye’de bundan böyle aşağı yukarı her seçimin tek anahtarı...

Nevşin Mengü, bugünkü "Umut veren kazanır" başlıklı yazısında, "Ekrem İmamoğlu kampanyasının başarması gerekenlerden biri de, bu bakış açısını kırmak. İmamoğlu, kendi seçmenine yeniden kazanabileceklerine inandırmak zorunda." dedi.

İŞTE MENGÜ'NÜN YAZISI:

23 Haziran seçimine giderken iktidarın kullandığı iki slogan göze çarpıyor. Bir tanesi ‘Çünkü Çaldılar’. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ‘Yıldırımlar Çaksın’ önerisi şimdilik pek kullanılmıyor.

Binali Yıldırım, bir gazetecinin seçim neden yenileniyor sorusuna “Çünkü çaldılar” diye yanıt verdi. Bu yanıt şimdi hashtag olarak kullanılıyor, iktidar daha ziyade kendi seçmenine ‘çalmasalardı kazanamazlardı, biz hala en kuvvetliyiz, çaldıkları için İstanbul’u aldılar’ mesajı veriyor.

Hâlbuki YSK seçimin yenilenmesi kararını, oy çalındığı için değil, sandık kurullarında devlet memurları olmadığı, bunun bir usulsüzlük oluşturduğu gerekçesiyle verdi.

Elindeki tüm iktidar ve kudrete rağmen, iktidar tarafında müthiş bir kısırlık söz konusu. Cumhurbaşkanı İstiklal Caddesi’nde tramvaya binerken, “Başkanım her şey çok güzel olacak” diye seslenen bir kadın seçmene “Her şey çok daha güzel” olacak diye yanıt verdi. Şimdi iktidar, Ekrem İmamoğlu’nun “Her şey çok güzel olacak” sloganını kendine devşiriyor. Sloganın üretim hikâyesi bile Ekrem İmamoğlu’nunkiyle neredeyse tıpkısının aynısı.

Görünen o ki, iktidar kanadı, pozitif söylem ve slogan üretemiyor. ‘Aynı bağın gülüyüz biz’ noktasından, ‘biz ve onlar’, ‘ben seçilmezsem dünyayı dar ederim’ noktasına bir kaç yılda geldi ve girdiği bu yerden, sıkıştığı bu köşeden de çıkamıyor. İktidar yıllardır tüm gücünü negatif söylemler, düşmanlaştırma, aşağılama ve ötekileştirme üzerine kurdu ve artık buradan dönüş de yok gibi görünüyor.

Siyaset bilimi bize, dışlayıcı politikalar güden iktidarların tarihte her zaman çöktüğünü gösteriyor, bu tip iktidar yapılarının er ya da geç çökeceğini söylüyor. AKP sandıkta gerilerken, kendisine seçmeni umutlandıracak yeni bir hikâye yazamaz ve umut verici yeni sloganlar bulamıyor görüntüsü çiziyor. AKP’nin Türkiye’nin beş büyük kentinde belediye seçimlerini kaybetmesine bir tür mucize ya da bir sapma muamelesi yapılıyor ancak girdiği bu yolda iktidarın artık kaybetmekten başka seçeneği aslında olmadığı unutuluyor. Karşımızda politik bir vizyonu olmayan, siyaset üretemediği gibi slogan dahi üretemeyen bir iktidar var.

Buraya kadar görünüm böyle. Öte tarafta ise, ‘kazanamayacak olsalar seçim yeniletmezler, ne yapacak ne edecek kazanacaklar Erdoğan şapkadan yine bir tavşan çıkaracak’ görüşü hâkim. Ekrem İmamoğlu kampanyasının başarması gerekenlerden biri de, bu bakış açısını kırmak. İmamoğlu, kendi seçmenine yeniden kazanabileceklerine inandırmak zorunda.

Türkiye’de görünen, bundan böyle aşağı yukarı her seçimin tek anahtarı umut. Türkiye’nin hem ekonomik hem de siyasi olarak köşeye sıkıştığı yerde, vatandaşa umut vaadeden, değişim getireceğine inandıran siyaset kazanır.

SEÇİME DOĞRU GELEN İLGİNÇ MİSAFİR

Elbette her şey inanmayla, inandırmayla çözülecek diye saf olmamak gerekiyor. İstanbul için yeniden seçime gidilirken, YSK’nın seçinin tekrarlanması kararını yedek üyelerle alması, İstanbul İl Seçim Kurulu Başkanının değişmesi muhalefetin işinin ne kadar zor olduğunu gösteren gelişmeler.

Yakından izlenmesi gereken bir gelişme daha var. Venezuela’lı gazeteci Casto Ocando’nun tweetlerinden ilginç bir gelişmeyi öğrendik. Venezuela’nın Yüksek Seçim Kurulu olan Ulusal Seçim Konseyi’nin başı Tibisay Lucena 2 – 14 Mayıs 2019 tarihlerinde, 9 bavulla İstanbul’a gelmiş.

Venezuela elitinin altınları Türkiye’ye taşınıyor, bunu tüm dünya biliyor. ‘Venezuela’dan acaba başka ne taşınıyor’ diye de insan sormadan edemiyor. Fakat elbette her baskıcı rejimde olduğu gibi, Türkiye’de de gazetecilerin de vatandaşın da sorduğu sorular havada kalıyor. İktidar kendini herkesin ve her şeyin üstünde gördüğü için sorulan soruları yanıtlama zahmetine dahi girişmiyor.