Umut Oran'dan kritik çağrı: Orada deniz üssü kurulmalı
Umut Oran, Akdeniz'de yaşanan gelişmeler hakkında açıklama yaptı.
CHP’li Umut Oran, enerji savaşlarının “Doğu Akdeniz’de” yoğunlaştığı, İngiltere’nin bölgeye müdahale etmek için Kıbrıs’taki askeri üslerini kullandığı, istihbarat örgütlerinin de her dönemde “eğitim sahası” olarak kullandığı Kıbrıs’ta, Türkiye’nin “oyun kurucu” olma vaktinin geldiğini bildirdi.
Umut Oran, “Bu noktada, Türkiye’nin KKTC’de bir “Deniz Üssü” kurması Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de “göz ardı edilemez bölgesel aktör” olmasının önünü açacaktır. KKTC Türklerinin özgürlüğünün ve can güvenliğinin de teminatı demek olan bu karar aynı zamanda, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına katkı sağlayacak ve PKK-PYD terör koridorunun Akdeniz’e açılma planlarının sonsuza kadar gündemden düşmesi anlamına da gelecektir” dedi.
Umut Oran konuyla ilgili olarak bugün yaptığı açıklamasında şunları kaydetti:
Vahşi kapitalizmin tüm dünyaya “sınırsız yıkım” vaat ettiği günümüzde, insanlığın binlerce yılda geliştirdiği nerdeyse her olumlu kavram ayaklar altına alınmış durumdadır. Kan ve gözyaşının “twitter” hesaplarından “müjde” gibi sunulduğu, binlerce masum insanın ölümüne sebep olacağı bilinen bombaların “Füzeler geliyor!” denilerek, adeta reklam malzemesi olarak kullanıldığı bu topyekûn “çılgınlık hali” ne yazık ki geçici değildir.
Kâr hırsı dışında hiçbir duygusu kalmayan ve nerdeyse dünyadaki tüm parayı kontrol eden %1’lik egemen tabakanın gözünde Irak’ta öldürülen milyonlarca masumun önemi olmadığı gibi Suriye’ye yağdırılacak bombaların parçalayacağı bedenlerin de önemi yoktur. Paradan para kazanmanın hiçbir kurala ve ahlaki değere bağlı olmadığı bu düzen, maalesef en çok Türkiye’yi etkilemektedir. Zira 3.Dünya Savaşı senaryolarının prova edildiği yer; Türkiye’nin merkezinde olduğu coğrafyadır ve ister Irak’ı ve Suriye’yi, isterse de İran’ı ya da Rusya’yı hedef alsın patlayan ve patlayacak olan her bombanın etkisi en çok Türkiye’de hissedilecektir.
Jeopolitik Risklere Karşı Stratejik Adımlar Atılması Gerekmektedir
Gelinen noktada; sıradan hamlelerle ya da artık Afrika’daki kabile liderlerinin bile ciddiye almadığı “Eyyy!” nidalarıyla ulaşılabilecek bir yer yoktur. Çember her anlamda daralmaktadır ve bugün atılmayan her adımın bedeli ağır olacaktır. Özellikle Doğu Akdeniz’i “satranç tahtası” haline getiren mevcut hegemonya mücadelesinde Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları için akılcı ve oyun kurucu adımların atılması ertelenemez bir zorunluluktur. Rusya’nın ve ABD’nin “baş aktör” olarak yer aldığı bu sahnede İngiltere ve Fransa gibi ülkeler rol kapma yarışına girmişken, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi gibi devletler de Türkiye üzerindeki emellerini hayata geçirmek için fırsat kollamaktadır. Devleti yöneten kadrolarsa tüm gelişmelere karşı “izleyici olmayı ve denge oyunu oynamayı” tercih etmektedir. Oysa her iki seçenek de reaktif tutuma işaret etmektedir ve Türkiye’nin oyun kurucu rolüne uygun değildir. Doğru tavır: Coğrafyamızdan kaynaklanan ve sürekli artan jeopolitik risklere karşı stratejik adımlar atmaktır.
Türkiye’nin KKTC’de Deniz Üssü Kurması Stratejik Zorunluluktur
Enerji savaşlarının “Doğu Akdeniz’de” yoğunlaştığı, İngiltere’nin bölgeye müdahale etmek için Kıbrıs’taki askeri üslerini kullandığı, istihbarat örgütlerinin de her dönemde “eğitim sahası” olarak kullandığı Kıbrıs’ta, Türkiye’nin “oyun kurucu” olma vakti gelmiştir. Bu noktada, Türkiye’nin KKTC’de bir “Deniz Üssü” kurması Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de “gözardı edilemez bölgesel aktör” olmasının önünü açacaktır. KKTC Türklerinin özgürlüğünün ve can güvenliğinin de teminatı demek olan bu karar aynı zamanda, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına katkı sağlayacak ve PKK-PYD terör koridorunun Akdeniz’e açılma planlarının sonsuza kadar gündemden düşmesi anlamına da gelecektir.
Barışı Tesis Edebilmek İçin Güçlü Olmak Gerekir
Türkiye’nin etrafı ateş çemberidir. Barışı tesis etmek her zamankinden zordur ve aktif çaba gerektirmektedir. Tüm çabaların ortak noktasıysa “güçle” olan ilişkisidir. Bu bölgede barışı tesis edebilmenin koşulu: Güçlü olmaktır. Güçlü olmaksa sadece silah stoklarıyla ölçülebilecek bir kavram değildir. Silahlardan daha önemli güç kaynağı ekonomidir. Ekonomik olarak güçlü olmayan bir ülke, silahlı mücadelede de zaafa uğrayacaktır. Mustafa Kemal’in on yıllar öncesinden işaret ettiği gibi: “Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferler ile taçlandırılmazlarsa elde edilen zaferler kalıcı olamaz. Sağlanan faydalı sonuçlardan yararlanabilmek için ekonomimizin, ekonomik egemenliğimizin sağlanması, güçlendirilmesi ve genişletilmesi lazımdır.” Bu gerçek bugün de aynıdır. Türkiye’nin barışı tesis edebilmesi için çalışan gençlere, üreten bir ekonomiye ve bilimi rehber edinmiş, erdemli yöneticilere ihtiyacı vardır. Şüphe yoktur ki Türk Milleti, karar verme günü geldiğinde de tercihini, kendisine yeni ufuklar çizecek kadrolardan yana kullanacaktır.