İmamoğlu'nu anneannesi anlattı: 'Ekrem’i Cumhuriyet şiirleriyle büyüttüm'

92 yaşındaki anneannesi, torununu Sözcü gazetesinden Özlem Gürses’e anlattı: "Ekrem’i Cumhuriyet şiirleriyle büyüttüm"

İmamoğlu'nu anneannesi anlattı: 'Ekrem’i Cumhuriyet şiirleriyle büyüttüm'

İstanbul’un seçilmiş Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bayramın ilk gününü baba ocağı Trabzon’da geçirdi. Doğup büyüdüğü kente “her şey çok güzel olacak” sloganları ile giren İmamoğlu'nun Cevizli Zanene Köyü'ne kadar yolu sık sık sevgi gösterileri ile kesildi. Köydeki aile kabristanını ziyaretinden sonra, 3 yaşına kadar yaşadığı eve geçen Ekrem İmamoğlu, evin bahçesinde çocukluk hatıralarını anlattı. Taş evin önü mısır ve fındık tarlaları ile dolu. Daha ilerisinde ise tütün yapılırmış. Anne Hava İmamoğlu 18 yaşında dayı oğlu Hasan ile evlendikten sonra bu eve gelin gelmiş.

İMAMOĞLU KADINLARI

Anneanne Emine İnan İmamoğlu ve anne Hava İmamoğlu, Sözcü gazetesi çalışanı Özlem Gürses'i Yıldızlı Köyü'nde ağırladı.

Gürses'in haber ve izlenimleri şöyle;

Başından sonuna izlediğim bu bayram ziyaretinde, İmamoğlu ailesinin kadınlarını da yakından tanıma fırsatı buldum. Her biri tam da Ekrem Beyin hep tarif ettiği gibi “Cumhuriyet sevgisi ile büyümüş, güçlü ve çalışkan kadınlar…” Anneanne Emine İnan İmamoğlu, anne Hava İmamoğlu ve kız kardeş Neslihan İmamoğlu Yakupçebioğlu…

Cevizli Köyü'nden sonra, okul yıllarının geçtiği Yıldızlı Köyü'ne geçti Ekrem İmamoğlu. Ve orada anneannesi Emine İnan İmamoğlu'nun elini öptü. Anneanne neredeyse Cumhuriyet'le yaşıt, 92 yaşında! Eşi İstiklal Savaşı Gazisi Mevlüt İmamoğlu… Harp yıllarını ve Atatürk'ün devrimlerini çok iyi hatırlıyor…

– Anneanneniz müthiş…

Ekrem İmamoğlu: Anneannem köyün en çilekeş kadınlarından biri. 8 evlat büyütmüş. Bağı, bahçesi, mutfağı hep tertemiz bir kadın. Biraz annemle didişirlerdi! Annem beni bulamayınca, ‘Nerede oğlan' diye anneannemden hesap sorardı.

Hava İmamoğlu: Biz tütün yapıyoruz ya, havuzda olur tütün, böyle göl gibi. Ekrem de çok hareketli, “Göle düşecek” derdim. Bağırırdım ona, “Buna bir şey olursa sizden sorarım” diye…

Ekrem İmamoğlu: Anneannem tütün sepetinde taşırdı beni. Kocaman adamım yani, 5-6 yaşında vardım. Kolay değil! Sepette canlı adam taşımak çok zordur. Şiir okurdu çok, Cumhuriyet şiirleri. Bir de türküleri vardır, meşhur.

Emine İmamoğlu: Nenem anlatmıştı bana da. Ekrem'e de okurdum. Atatürk öldüğünde ben 11 yaşındaydım.

– Hatırlıyor musunuz?

Emine İmamoğlu: Çok iyi hatırlıyorum. Apar topar hastaneye gittik, ayağımda yün çarık. O zaman ayakkabı mı vardı? Araba zaten yok. Gittik, talebeler hep ağlıyorlar, “Babamız öldü, babamız” diye…

– Kendi babanız da, eşiniz de harpte savaşmış, değil mi?

Emine İmamoğlu: Evet… Askerde komutanı üzerindeki yün ceketini bile almış üzerinden, “Sen eve dönüyorsun, anan yenisini yapar, bunu yeni gelenlere veririz” demiş…

Ekrem İmamoğlu: Hep diyorum ya “Cumhuriyet mucizesi” diye… İşte bu. Düşünün yani, nasıl bir paylaşma, dayanışma. Askerden dönen bir savaş gazisinin kızı anneannem, sonra kendi çocukları öğretmen, mühendis oldular…

Hava İmamoğlu: Ekrem gazi dedesinin omuzunda büyüdü. Babası gelince gözleriyle ‘İn' derdi, inerdi hemen…

Ekrem İmamoğlu: Bizi var eden, şu köyden alıp okumayı, okutmayı öncelik kılan bu Cumhuriyet'in değerleri. Bu İstiklal mücadelesini veren Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları…

Pazarda, anne-oğul dayanışması…

Ekrem Bey annesini hep çok çalışırken hatırlıyor: “Annemin hem bir köy kadını olarak, hem de bir kadın olarak üretme kapasitesini bütün Türkiye duysun isterim… Tarımı, kırsalı iyi bilen her insanın hayatında mutlaka çok güçlü kadın, çalışkan bir baba vardır. Bende her ikisi birden vardı” diyor.

– 8 çocuklu bir ailenin 2 kızından birisiniz. Uzun yıllar tarlada çalışmışsınız…

Hava İmamoğlu: Sabah erkenden kalkar, tarlaya giderdik. İstanbul'da bile uzun yıllar hiç çarşıdan sebze, peynir almadım. Fasulye, patates, mısır ekerdik. Fasulyenin her türünü çok iyi bilir Ekrem, ayşekadın, şeker fasulye…

– Sonra da bunlar pazarda mı satılırdı?

Hava İmamoğlu: Annemle, teyzem bizden çuvallarla ürünleri alır, Kadınlar Pazarı'nda satardı.

Ekrem İmamoğlu: Yaz tatillerinde, okul arasında o çuvalları da biz taşırdık pazara! Anne ya, fasulye çuvalı kolaydı, kuş gibi atardık da… Patates çuvalları ne ağırdı arkadaş! 50 kilo vardı o çuvallar, ben de ancak 50 kilo. 12 yaşında filandım…

– İyi bir gelir kazanılır mıydı pazarda?

Ekrem İmamoğlu: Şu kadarını söyleyeyim; babamın annemden alacağı var! Annem kendi ekonomisini hep kendi yarattı.

Hava İmamoğlu: İlk çamaşır makinamı pazardan kazandığım parayla aldım ben. Sadece onu değil, buzdolabımı ve fırınımı da aldım.

ÇOK İYİ BİR AĞABEYDİ

Ve İmamoğlu'nun kız kardeşi Neslihan İmamoğlu… Endüstri Mühendisi, iki çocuk annesi. Sandıklarda bizzat çalışıyor, ağabeyi Ekrem İmamoğlu'nu sürekli destekliyor.

İşte onun ağzından ağabey Ekrem İmamoğlu:
“Abim iyiydi ya! 8 yaş var aramızda, ben ilkokul 2'ye başladığımda, o üniversiteye ayrıldı. İstanbul'da da uzak kaldığımız dönemler oldu. Abim hem okula gidiyordu, hem çalışıyordu, babamın işiyle ilgileniyordu…”