Yıldırım'ın 'çalıntı taşlı yüzüğü'nü yazdı: İstanbul böyle birine emanet edilir mi?
t24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz, Saray'ın İBB Başkan adayı Binali Yıldırım'ın çalıntı taşlı yüzüğünü geldi.
Mehmet Y.Yılmaz, Binali Yıldırım'a çocukları tarafından hediye edilen yüzüğü yazarak, "Binali Bey hiç mi merak etmedi bunu acaba: “Oğlum teşekkür ederim ama bu gerçek olabilir mi? Bu gerçek olsa senin paran bu yüzüğe yeter mi? Birisi seni dolandırmış olmasın?” dedi.
İŞTE O YAZI:
Binali Bey’in çalıntı taşlı yüzüğü meselesi
Binali Bey, gördüğünüz gibi bu kadar saf ve dolandırılmaya açık birisi
Binali Yıldırım parmağındaki yüzüğün hikmetini önceki gün havuz kanalında açıkladı:
“Oğlumun hediyesi, üzerindeki taş Kabe’deki İbrahim makamındaki taştan koparılmış.”
Makam – ı İbrahim, Kabe inşa edilirken Hz. İbrahim’in iskele olarak kullandığı bir taş.
20 santim kalınlığında ve bir kenarı 38, diğer kenarı 36 santimetre olan beyaza oldukça yakın sarı , alacalı bir renge sahip olan bu taşın üzerinde ayak izi olduğuna inanılan iki çukur da bulunuyor.
İnternette fotoğrafları var, bu taşın bulunduğu yer bir muhafaza içine alınmış.
Binali Yıldırım'ın mal varlığını yazdı: 'Bu sırrı bir anlatsa, oyumu vereceğim'
Bir kaç kez umreye giden bir arkadaşıma sordum, bu taştan bir parça koparmayı bir yana bırakın, elle dokunmanın bile mümkün olamayacağını da söylüyor.
Zaten etrafına bir küçük bina inşa edilmiş, taş da bu binanın içinde bir cam fanus içinde muhafaza ediliyor.
Neresinden baksanız 4 bin yıllık bir tarihten söz ediyoruz.
Ve birileri bu taştan bir parça koparıyor, bunu bir yüzüğe mıhlıyor, Binali Bey’in hayırlı evlatlarından biri de onu satın alıp babacığına armağan ediyor.
O da bu taşı parmağında taşıyor, böylece Hz. İbrahim ile arasında bir bağ oluşturuyor.
Bu bağdan yola çıkarak ilerleyecek olursak teolojik tartışmalara girmek zorunda kalırız.
“Hz. İbrahim taşı bir put mudur” sorusuna kadar varacak teolojik tartışmalar.
İşin bu kısmını uzmanlarına bırakmam gerek.
Ben gazeteci merakımla böyle bir taşın kaç lira edebileceğini düşündüm.
Bu taşa bir fiyat biçilebilirse, ondan koparılıp bir yüzüğe mıhlanan parçasına da bir değer biçilebilir.
Ama hayır, taşa maddi bir değer biçilemiyor. Tıpkı Hacerü’l Esved’e de değer biçilemeyeceği gibi.
Bunların manevi anlamları, maddi bir değer taşıdıklarının düşünülmesine bile izin vermeyecek kadar yüce çünkü.
Peki Binali Bey’in oğlu bu yüzüğü kaça aldı acaba?
Sonuç olarak bu gemi almaya benzemiyor. Elde edilebilmesi bile birçok insanın canına mal olabilecek bir taş bu.
Binali Bey hiç mi merak etmedi bunu acaba: “Oğlum teşekkür ederim ama bu gerçek olabilir mi? Bu gerçek olsa senin paran bu yüzüğe yeter mi? Birisi seni dolandırmış olmasın?”
Ama belli ki bunlar aklına bile gelmemiş. Yüzüğün gerçek olduğuna ikna olmuş olmalı ki televizyon programında övünerek gösterip, bu hikayeyi anlatabiliyor.
Yani Binali Bey, gördüğünüz gibi bu kadar saf ve dolandırılmaya açık birisi.
Peki koskoca İstanbul bütçesi, böyle saf birisine teslim edilebilir mi?
Yoksa Binali Bey’in satın aldığı ama depolarda çürümeye terk edilen, yaklaşık yarım milyar Euro değerindeki 10 vagonlu Marmaray tren setleri de bu saflığından yararlanılarak mı yutturuldu?
Yok saf değilse, tanımı gereği çalıntı olması lazım gelen tarihi bir taşı parmağında nasıl taşıyabiliyor?
Neresinden baksanız utanç verici!
Yazarın yazısını okumak için TIKLAYIN