Ahmet Türk'ten yeni açıklamalar: Meclis'te bazı AKP'lilerle görüşüyoruz, onlar da rahatsız
DEM Parti'nin Mardin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Türk, yeni bir çözüm süreciyle ilgili olarak AKP ile resmi bir temasları olmadığını, ancak Meclis'ten iktidar partisine mensup bazı isimlerle görüştüklerini söyledi. Türk, bu kişilerin de mevcut politikalardan rahatsız olduğunu ileri sürdü.
Kürt siyasetine damga vuran isimler arasında yer alan, DEM Parti ve öncülü partilerde uzun yıllar üst düzey görevlerde bulunan Ahmet Türk, Mardin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak gireceği yerel seçimler öncesi Rudaw TV'ye açıklamalarda bulundu.
31 Mart seçimleri için DEM Parti’nin Diyarbakır'da Leyla Zana, İstanbul'da ise Başak Demirtaş'ı aday göstereceğinden bahsediliyordu. Ancak her iki isim de aday gösterilmedi.
'LEYLA ZANA'DAN URFA ADAYI OLMASINI İSTEDİK'
Ahmet Türk, seçimler için Leyla Zana’ya adaylık teklifi götürdüklerini belirterek, “Bir kez daha DEM’le, halkımızla yürümesini istedik. Kürt halkı Leyla'ya büyük değer veriyor. Partimiz ve şahsen ben de kendisiyle görüşüp konuştuk. İstanbul Büyükşehir Belediyesi veya Urfa adayı olmasını teklif etti. O da siyaset yapmayacağını söyledi, bu onun kararı” dedi.
Leyla Zana’nın küskün olduğu için mi böyle bir karar aldığı yönündeki soruya Türk, “Bunu kendisine sorabilirsiniz” yanıtını verdi. Türk, hem Zana’nın hem de diğer eski yol arkadaşlarının bu süreçte kendileri ile hareket etmesini beklediklerini söyledi.
'BAŞAK DEMİRTAŞ'IN ADAYLIĞINI DESTEKLEDİM'
İstanbul’da Başak Demirtaş’ın aday gösterileceği yönündeki söylentiler DEM Parti seçmeninde heyecan yaratmış, seçim gündeminin en çok tartışılan konularından biri haline gelmişti.
Ahmet Türk, DEM Parti’nin Başak Demirtaş hakkında neden karar değişikliğine gittiği yönündeki soruyu, “Bunu ancak Parti Genel Merkezi'ne sormanız lazım. Neden böyle bir karar aldığını ben de bilmiyorum. Ben şahsen Başak hanımın İstanbul'da aday olmasını istiyordum ama bu partinin kararıdır ve ancak parti yanıt verebilir” sözleri ile yanıtladı.
Mart ayının kendisi için farklı bir anlama geldiğini belirten Türk, 2 Mart 1994 yılında Demokrasi Partisi (DEP) milletvekili oldukları dönemde dokunulmazlıklarının kaldırılarak tutuklanıp cezaevine gönderildiklerini hatırlattı.
O günleri “karanlık günler” olarak nitelendiren Türk, kendisinin 1 yıl, bazı arkadaşlarının ise 10 yıl cezaevinde kaldığını, bunun hem Kürt halkı, hem de Kürt siyaseti üzerinde olumsuz etkiler bıktığını kaydetti.
NEDEN ADAY OLDU?
Önceki dönem Mardin’de seçimi kazanan Türk, İçişleri Bakanlığı’nın kararı ile yerine kayyım atanarak görevden uzaklaştırılmıştı.
Türk, neden tekrar aday olduğu sorusuna, “Aslında sadece Mardin’de değil, kendi topraklarımızda, ülkemizde, Kürdistan'da yeni bir yaşamın, özgür bir yaşamın başlamasını istiyoruz. Bunu da siyasetçiler yönetiyor. Yıllardır siyasetin içindeyiz. Halkımızın geleceği için, özgür bir yaşam, huzurlu bir yaşam için mücadele ediyoruz” yanıtını verdi.
Türk, seçildikleri taktirde bir daha kayyım atanmasından endişe duyup duymadıkları yönündeki soruya ise şöyle yanıt verdi:
“Doğrusu bilmiyoruz. Bu iktidara güven olmaz. Ne yapacakları belli değil ama iki kez kayyım attılar ve üçüncü defa bunu yapacaklarını zannetmiyorum. Çünkü kayyımlar halk için hiçbir şey yapmadı. Kayyım belediyelerin kapılarını halka kapattı. Bugün belediyeye gidebilmek için polisten izin alıp sonra gitmeniz gerekiyor. Belediyeler iktidardaki kişiler ve etrafındakiler için çalışıyor. Aslında anlatacak çok şey var ama bunları şimdi söylemek istemiyorum. Bakın daha birkaç gün önce belediyenin parasını AKP'li ilçelerden üçüne dağıtmışlar. Belediyeyi kaybedeceklerini görüyorlar. Büyükşehir belediyesinde ekonomik anlamda bir şeyler yapmamızı istemiyorlar. Kirli hesaplar yapıyorlar. Belediyenin birçok faaliyeti valiliğe bağlamışlar. Belediyeyi kendi kontrolleri altına almak istiyorlar.”
'SÖZ VERİLMEDİ'
“Bir daha kayyım atanmayacağına dair bize bir söz verilmedi” diyen Türk, “Aramızda herhangi bir anlaşma ya da sözleşme yok. Ancak şunu görüyoruz; AKP bu politikayla yürüyemez, gün geçtikçe kaybediyorlar. Politikalarını yeniden gözden geçirmek, değiştirmek zorunda kalıyorlar. Kürt halkına düşmanlık yaparak bu siyaseti devam ettirirlerse kaybederler. Bu nedenle yeni bir siyasetin ortaya çıkmasını umuyoruz. Doğrusu Kürt halkı kucaklanmalı. Kürt halkına düşman gözü ile bakarsanız Türkiye ne demokrasiye ulaşabilir, ne de ekonomik olarak da kalkınamaz. Orta Doğu ve uluslararası alanda da etkisini gün gittikçe kaybeder” ifadelerini kullandı.
DİYALOG VURGUSU
Temel hedeflerinin Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümü olduğunu dile getiren Türk, Kürt parti ve taraflar arasında da diyaloğu desteklediklerini belirtti.
Türk, “Kürt sorununun çözümü konusundaki sorumluluk sadece bizim omuzlarımızda değil. Tüm Kürtlerin kendi aralarında diyalog kurabilmeleri, gelecekleri için bir araya gelmelerini istiyoruz. Bugün Kuzey'de, Güney'de, Doğu'da ve Batı'da bu ilişkilerde eksiklikler var. Biz Kürtlerin tüm sorunlarını diyalogla çözmelerini istiyoruz” dedi.
Ahmet Türk, DEM Parti’nin sol parti ve çevrelerle ittifakı hakkında ise, “Bizimle yürüyenler bugün de aynı düşünce ve fikirle yürüyorlar. Türk sol hareketleri için de farklı fikirler var. Bazıları gerçekten Kürt halkı için bir şeyler yapmak istiyor. Sosyalistlerin mazlum haklara yardım etmesi gerektiğini söylüyoruz. Kürtlerin mirasıyla büyümemelidirler, kendileri bir temel oluşturmalıdır. Bugün Türkiye’nin yüzde 80'i aç. Türkiye'deki sosyalist partilere baktığınızda buna çözüm olmak için hiçbir güçleri yok. Bir ülkede yüzde 80 açlık varsa sosyalistin daha fazla öne çıkması, halkı kucaklaması gerekir ama bu alanda zaaf görüyoruz, bu yüzden bazen tartışmalar yaşanıyor.”
“Bazıları Kürtlerin oyları ile Meclis’e girip sonra sırt çevirdiler” diyen Türk, örnek olarak da Ahmet Şık ismini verdi. Türk, daha önce bir söyleşide CHP'nin istese de Kürt sorununu çözebilecek bir güce sahip olmadığını belirtmişti.
'CHP DEVLETİ İKNA EDEMEZ'
Bununla birlikte Leyla Zana’nın yeni bir çözüm süreci için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrısını değerlendiren Türk, şunları kaydetti:
"Biz bu ülkede diyalog ve barış istiyoruz. Silahlı çatışmanın sorunu çözmeyeceğini zaten söylemiştik. Buluşarak Kürt sorununu demokrasi safında çözebiliriz. Kürt sorununun demokratik çözümü için diyalog gerekiyor. Bunu herkesle yapmak istiyoruz. Davamız, talebimiz barıştır. Arzumuz halkların kardeşliğidir. Ama şunu söylüyoruz CHP yapamaz. Neden? Derin devleti ikna edemez çünkü. Erdoğan isterse ki bugün bütün yetkiler, kurum ve kuruluşlar elinde, o isterse ikna edebilir. Sorunu çözebilirler. CHP istese de bütün devleti, derin devleti ikna edemez. Bunun için bu değerlendirmeyi yaptım. Sadece Erdoğan çözebilir veya çözer demedim o gücü var dedim. Ama bugün Kürtlere en çok zulmeden de Erdoğan’dır. 2028’e kadar da yetki elinde.”
'AK PARTİ İLE GÖRÜŞME YOK'
Ahmet Türk, “AK Parti ile görüşmeleriniz var mı?” sorusuna, “Resmi görüşmelerimiz yok ama Meclis’ten isimlerle görüşüyoruz, onlar da partilerinin bugün izlediği politikaya karşı rahatsızlıklarını da dile getiriyorlar. Ama Erdoğan’la resmi görüşmemiz yok” dedi.
Kimlerle görüştükleri sorusuna Türk, “İsim veremem, bu doğru olmaz” diye yanıt verdi.
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelmelerinin mümkün olmadığını belirten Türk, “MHP ile ittifakları olduğu müddetçe de bu gündeme gelmez. Ancak MHP’den koparlarsa mecburen yeni bir yol izleyecekler. (MHP ile ittifak) Bu onlar için de ağır bir yük olmaya başladı. Türk halkı da bu politikadan rahatsız” değerlendirmesinde bulundu.
2019 ve 2023’teki seçimlerde CHP’ye verilen desteği de yorumlayan Ahmet Türk, “Bu bir deneyimdi. Biz AKP-MHP’nin etkisini kırmak istiyorduk. Bu doğruydu. CHP'nin demokrasi için adım atacağını düşünüyorduk ama sonunda en ırkçı (Ümit Özdağ) olanlarla temasa geçtiklerini gördük. Eğer bu ilişki olursa seçime tek başımıza gireceğiz, onlarla ittifak yapmayacağız dedik” ifadelerini kullandı.
Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD) geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da PKK’ye “silahlı eylemleri sonlandırma ve ülke sınırları dışına çekilme” Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ise “askeri dönemin anayasasını değiştirme” çağrısı yaptı.
AHMET TÜRK HAKKINDA KISACA
Ahmet Türk, aktif siyasete ilk adımı 1973'de Demokratik Parti'den Mardin Milletvekili seçilerek attı, 1974'te CHP'ye geçti.
1980'e kadar CHP çatısında siyaset yapan Türk, darbe sonrası tutuklanıp Diyarbakır Cezaevi'nde işkence görmesinin ardından politik yaşamına Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) ile devam etti.
Ancak Saddam Hüseyin'in 1988'de Kuzey Irak'ta düzenlediği zehirli gaz saldırısı ile 6 bin kadar insanın ölümü ve binlercesinin yaralanmasına neden olan Halepçe Katliamı'nın ardından Paris'te "Kürt Ulusal Kimliği ve İnsan Hakları" konulu bir konferansa katılan diğer 6 vekille beraber partisinden ihraç edildi.
HEP'İN KURUCULARI ARASINDA YER ALDI
SHP'den ihraç edilen vekillerle beraber 1990'da Kürt siyasi hareketinin ilk yasal temsilcisi kabul edilen ve HDP'ye kadar uzanan siyasi geleneği başlatan HEP'in (Halkın Emek Partisi) kurucuları arasında yer aldı.
Parti 1991 erken seçimlerine, yüzde 10'luk baraj nedeniyle, SHP bünyesinde girdi. Leyla Zana'nın Kürtçe yemin etmesiyle yaşanan kriz sonrası kapatılan HEP; daha sonra aynı kaderi paylaşan ÖZDEP, HEP, DEP, HADEP, DEHAP ve yine Ahmet Türk'ün eş başkanlığında kurulan DTP'nin (Demokratik Toplum Partisi) öncüsü oldu.
DTP kapatıldıktan sonra kurulan BDP daha sonra isim değiştirdi ve başka partilerin de birleşmesiyle bugünkü HDP kuruldu.
KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNDE HÜKÜMETLERİN GÜVENDİĞİ BİR İSİM OLDU
Ahmet Türk, Kürt sorununa çözüm arandığı her dönem hükümet yetkililerinin başvurduğu isimlerin başında geldi. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 1993'te soruna demokratik çözüm arayışı içinde mesajını o dönem Lübnan'da Bekaa Vadisi'nde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'a ileten kişi, Ahmet Türk'tü.
Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı sırasında 2009 yılında temelleri atılan çözüm süreci sırasında da etkili aktörler arasında yer aldı.
'YARABBİ BİZİM CANIMIZI AL, BİZİ BU İŞKENCEDEN KURTAR'
O dönem CNN Türk'te Rıdvan Akar'ın sunumuyla ekrana gelen 'Habere Dair' programındaki sözleri dikkati çekiciydi:
- R.A: Diyarbakır Cezaevi'nde kaldınız ve oradaki işkencelerden nasibinizi aldınız, hiç isyan edip, 'ben de bir gün dağa mı çıksam' diye düşündüğünüz oldu mu?
- A.T: İnanın ki böyle bir düşünceye sahip olmadım ama tabii ki bizi zorlayan bir süreçti. Yani çoğu zaman kalkıp 'Yarabbi, bizim canımızı al, bizi bu işkenceden kurtar' diyorduk, bunu bütün samimiyetimle söylüyorum.
Türk, 3 Ocak 2013'te İmralı'da Öcalan ile görüşmeye giden iki kişiden biriydi.