AKP'li Külünk'ten Partisine Zehir Zemberek Sözler: 'Hanedan Aklı' Yüzünden Acı İçinde Kıvranıyoruz
AKP’nin kuruluşundan beri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en yakınlarından olan Metin Külünk, partisine yönelik eleştirileri nedeniyle tepki alması hakkında konuştu. Külünk, AKP'lilerin özeleştiri kabul edemediğini söyleyerek, "İslam dünyasının da temel problemi bu. Akıl donukluğundan ve 'hanedan aklı' modelinden dolayı acı içinde kıvranıyoruz" dedi.
AKP’nin kuruluşundan beri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yol arkadaşı olan, 2011-2018 yılları arasında da milletvekilliği yapmış AKP'li Metin Külünk, 140journos’un “İtibardan Tasarruf” adlı videosunda iktidarın politikalarına yaptığı eleştirilerle dikkat çekti. Eleştirileri nedeniyle partisindekilerin tepkisini çeken Külünk, Cumhuriyet'ten Barış Pehlivan'ın sorularını yanıtladı.
'HANEDEN AKLI YÜZÜNDEN ACI İÇİNDE KIVRANIYORUZ'
Metin Külünk, AKP'lilerin kendisine tepkileri için şunları söyledi:
"Hiç kimse özeleştiriyi kabul etmiyor. İslam dünyasının da temel problemi bu. Akıl donukluğundan ve “hanedan aklı” modelinden dolayı acı içinde kıvranıyoruz. Biz bunlarla uğraşırken Netanyahu gidiyor Amerika’da alkış alıyor. Bundan daha büyük küfür ve insanlığa hakaret var mı?
'CUMHURBAŞKANI GÜZEL İŞLER YAPIYOR AMA BOŞLUKLAR DA VAR'
Ben cumhurbaşkanımızın başarılı olmasını içtenlikle isteyen bir adamım. Çünkü siz sevmeyebilirsiniz, başkası sevebilir ama bir kesişme noktası var: Demokrasi, Cumhuriyet ve Meclis. Mustafa Kemal’in bu ülkeye kazandırdığı üç temel değer. Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı bütün güzel işler, milletin mutlu olduğu işlerdir. Ama olan boşluklar da ortada ciddi hüzün bırakıyor. Ben bunların farkındayım.
'HAYVANLARI ÖLDÜRMEYEN FORMÜLÜ DE ERDOĞAN KABUL EDER'
Külünk, "Siz cumhurbaşkanına söylediniz mi bu eleştirilerinizi?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Ben onunla olan görüşmelerimi dillendirmem. Terbiyeme aykırı. 'Ben söylemiştim'i de çok makul görmüyorum. Ama emin olun: Bunları açık söylüyorsam demek ki sokakta bir şeyi görüyorum. Çünkü tek başına dolaşan, sürekli gezen bir adamım. Hepimizi ilgilendiren bir dalgayı görüyorum. Bu dalgayı kiminle aşacağız? Sayın cumhurbaşkanıyla.
Ama bakıyorum şimdi olup bitenlere. Misal, sadece şu hayvan hakları tartışması. Sizin önünüze sadece başıboş bir köpeğin saldırısıyla ölmüş çocuğun fotoğrafını koyduğumda ne yaparsınız? Halbuki bu bir gerçek. Ama dönüp “Efendim tedbir alalım ama diğer tarafta da toplumun genelinde ciddi bir endişe var. Bu hadiseler üzerinden köpeklerin toplu öldürüleceğine dair bir kanaat gelişmiş durumda. Biz bu ikisinin arasında, öldürmeye gitmeyen bir formül bulabiliriz” dersen cumhurbaşkanı da eminim “Bu işi bu perspektifte çalışın” der. “Sokaklar güvensiz” cümlesini duyduğumda o kadar üzüldüm ki.
'SOKAKTAKİ ISTIRABI GÖRÜYORUM
Metin Külün, Mücahit Birinci'nin “Gidin başka partiye üye olun, orada anlatın” ifadesine karşılık şöyle konuştu:
"Mücahit’in yazdıklarını okudum ben. Keşke benim söylediklerimi, bir politik dilin dışında hakikat diliyle dinleyebilseydi. Ben nefsime ait bir şey söylemiyorum.
Benim 52 yıllık mücadele hayatım var. Bunu bana söylememeli. Peki, özeleştiri geleneğini ayakta tutamazsak, kendi kendimize ayna tutup doğrularımızı ve yanlışlarımızı dillendirmezsek ne yapacağız? Ben AK Parti’de sade bir üyeyim şimdi. Benim MKYK üyeliğim, milletvekilliğim ya da yöneticiliğim yok. Ve sokaktaki ıstırabı görüyorum."
‘ERDOĞAN SOSYOLOJİSİ ERİYOR’
Külünk, Barış Pehlivan'ın "Yıllardır aynı tez dile getiriliyor: “Cumhurbaşkanını çevresi yanlış yönlendiriyor. Cumhurbaşkanı iyi ama çevresi kötü!” Bu biraz kolaycılık olmuyor mu? Erdoğan da ciddi politik zekâya sahip bir lider nihayetinde" yorumuna da şu karşılığı verdi:
"Benim derdim şu: Sokağın konuştuğu bu eksikliklerin telafi edilmesinde elimizdeki en büyük güç cumhurbaşkanımızın kendisi. Bu anlamdaki varlığı hepimiz için değerli ve önemli. Sizin söylediğinizin ben de farkındayım. Ben sokaktaki eleştirel yaklaşımlarla beyefendiyi buluşturarak eksikliklerin giderilmesi noktasında mesafe alınmasına katkı sağlamak istiyorum. Diyorum ki Türkiye’de Erdoğan sosyolojisi eriyor. Dikkat edin cümleme.
Kimse farkında değil, ben bunları daha önce de yazdım, beş yıldır da söylüyorum. Mayıstan sonra “Beyler kendinize gelin. Artık Erdoğan sosyolojisi eriyor” dedim. Çünkü Erdoğan’ın kendisine ait Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı’ndan itibaren oluşmuş duygusal, akılsal ve gerçekliğe dayalı bir sosyolojisi var. Bu sosyoloji Türkiye’de her lidere nasip olmadı. Gazi Mustafa Kemal’i ayrı tutuyorum. Keza Atatürk’ün bütün yaptıklarının üstüne kezzap dökmesine rağmen CHP, halen ana damar olarak Atatürk’ün sosyolojisiyle gidiyor. Belli bir dönem Ecevit’te oldu, Erbakan’ın ve Türkeş’in de bir sosyolojisi oldu ama onlar iktidar sosyolojisi değildi.
‘BARDAK ÇATLAMASIN DİYE UĞRAŞIYORUM’
AK Parti sosyolojisini 2023’te sokak eritti. Cevabını verdi ama Erdoğan’a sahip çıktı. 2024’ten sonra beyefendinin “mesajı aldık” diyerek gereğini yapmasını bekledi. Küresel tablo insanların sofrasına da dokunmaya başlayınca ve neoliberalizmde ısrar edilince “Erdoğan sosyolojisi eriyor” dedim. Bu döner mi? Döner. Ben de bu konuları açıktan konuşuyorum. Ben AK Parti’nin kurucusuyum. Bu anlamda benim AK Partililiğimi ve sayın Erdoğan’la hukukumu sorgulamak hakkına hiç kimse sahip değil.
Her gün ekranlarda parti politikalarını alkışlayan arkadaşlar var. Peki yarın bir seçimdeki olası iktidar değişiminde sayın cumhurbaşkanının hatalarını tepeden tırnağa konuşacak olanlar kim? Aynı adamlar. Peki, neden siz cam bardak çatladıktan sonra konuşmayı düşünüyorsunuz da şimdi susuyorsunuz? Asıl ben bardak çatlamasın diye uğraşıyorum."