Akşener: 'Bundan sonra köy gezeceğim, esnaf gezdik ama köylüyü gezmemiştik'
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Edirne’nin Tayakadın köyünü ziyaret ederek yurttaşlarla sohbet etti. Köylülerin sorunlarını dinleyen Akşener, "Bundan sonra köy gezeceğim. Yani esnaf gezdik ama tarımı, köyü, köylüyü gezmemiştik" ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 30 Mart 2024 yerel seçimleri öncesi il teşkilatları ziyaretlerine başladı. Akşener, bugün İYİ Parti Edirne İl Başkanlığı’na uğradı, daha sonra Trakya Bölgesi İlçe Başkanları Toplantısı ile Trakya Bölgesi İstişare Toplantısı'na katıldı. Akşener, Edirne ziyaretleri kapsamında son olarak Tayakadın köyüne gitti.
“SİZİ DİNLEYİP HAKKINIZI SAVUNMAKLA YÜKÜMLÜYÜZ”
Partililerin de eşlik ettiği ziyarette bir kahvehaneye uğrayan Akşener, köylülerin sorunlarını dinleyerek onlarla sohbet etti.
Akşener, köylülere hitaben şunları söyledi:
“Şimdi ben bir iddianın sahibiyim. O da şu; seçmen, velinimettir. Seçmen, sadece demokrasinin sahibi değil, aynı zamanda da siyasetçinin velinimetidir. O nedenle partimizi kurduktan sonra apar topar bir seçime gittik. Seçimden sonra siz, bize -2018’den bahsediyorum- yüzde 10 oy verdiniz. Biz, bunu şöyle okuduk. Dediniz ki bize, ‘Ey Meral Akşener ve İYİ Parti, sen muhalefetsin. Dolayısıyla bizim avukatımız olacaksın. Avukatlığımızı yapacaksın.’ Sonra iktidar partisine dediniz ki seçmen olarak, ‘Seni de iktidar ettik. Sen de bize hizmet edeceksin. Dolayısıyla onlar hizmet etmekle yükümlü. Biz, sizi dinleyip hakkınızı savunmakla yükümlüyüz, avukatlığınızı yapmakla yükümlüyüz. Genci yaşlısı fark etmez. Ben bunun için tam 2,5 yıl esnaf gezdim. Tek tek, şehir şehir, ilçe ilçe, dükkan dükkan gezdim. O dükkanların içinde hiçbir partiyi yermedim, kendi partimi övmedim. Dinledim. Arkadaşlarımız çözüm üretti. İktidara da dedik ki 'Al sana çözüm, bu derdi çöz.'
“GRUP BAŞLADIĞINDA DERDİ OLANLARI KÜRSÜYE GETİRECEĞİM”
Şimdi yeni bir seçim oldu. Siz, bize gene avukatlığı uygun gördünüz. Yani halkın avukatlığını uygun gördünüz. Bugün vira bismillah ben Edirne’de başladım. Dört ilimizin de il başkanları, ilçe başkanlarıyla, önce teşkilatlarımızla bir toplantı yaptık. Ondan sonra da bu köye geldik çünkü bundan sonra köy gezeceğim. Yani esnaf gezdik ama tarımı, köyü, köylüyü gezmemiştik. Şimdi köyü, köylüyü öğreneceğiz. Ben bir köy kızıyım. Demin onu söyledim kardeşime. O ağaçları falan görünce köyüme gitmiş gibi hissettim ama derdinizi dinleyip milletvekillerimiz soru önergesi, kanun teklifi, araştırma önergesi verecekler. Ben de grup başladığı andan itibaren sizlerin içinden derdi olanları getireceğim o kürsüye, konuşturacağım.”
KÖYLÜ KADIN: KIYMANIN NE OLDUĞUNU BİLMİYORUM
Akşener, bu sırada Nokta isimli bir kadına mikrofonu uzattı. Dertlerini dile getiren kadın, şöyle konuştu:
“İyi güzel, herkes okusun. Herkes adam olsun. Peki, ben bir Karadenizliyim. Ben okuyamadım. Ben 7 kardeşten biriyim. Babam ölmüş. Otlarla, çöplerle beslendim. Kardeşlerimi okuttum, bir yere kadar getirdim ama Trakya’da evlendim. Trakya’da şunu çok gördüm. Trakya’da herkes, iyi kötü evlatlarını destekliyor. Benim arkamda destekçim yoktu. İnanın, o İstiklal Marşı’nı okuyabilmek için o kadar ağladım ki sırtıma çantamı alıp o karları yarıp tepedeki okula gidip ben de okuyayım, şu çantam sırtımda olsun, bir liraya muhtaç olmayayım diye. Şu anda ben küçük oğlumu okutuyorum. İnanır mısınız, oğlum taşımalı öğrenci. Dört köyden buraya geliyorlarmuş. Gittim alışverişini de arada bir lira fark var diye kırtasiyeleri gezdim. Biz bunu mu hak ediyoruz vatandaş olarak, etmiyoruz. Çocuklar okusun, nasıl okusun? Ayakkabı olmuş 5 milyar, çanta olmuş on milyar, kıyma olmuş 250 lira. Ben kıymanın ne olduğunu bilmiyorum. Yeri geliyor 10 gram kıyma alıyorum ya. Bize yakışan bu mu?
“İŞ VAR DA BİZ Mİ YAPMADIK”
Oy kullanan biz nasıl kullanacağız? Bunları herkes lütfen göz önüne getirsin. Seçeceği zaman oyunu hak eden kişiye versin ki ben soframı sabahleyin kalktım mı kuru ekmekle kuru zeytinle açmayayım. Ben kuru zeytini çok kullanıyorum. Gidiyorum pazara, seçiyorum. 50 liraya da 100 liraya da zeytin var. 10 gram alıp bazen koyuyorum, geri geliyorum. 95 yaşındaki kaynanama bakıyorum. Ona ucuz şampuan, bez arıyorum. Bu benim hakkım mı? Yaşamaksa bu mu yaşamak? Size soruyorum, nasıl yaşamak bu? Arabası olan, parası olan, maaşı yüksek olan kendini düşünüyor. Demiyor ki şu komşunun bir derdi var mı? İstesen, işte 'dileniyor', dilenirken 'mana' buluyor, oluyor. İş var da biz mi yapmadık? Benim şu anda bir gelirim yok. YouTube kanalı açtım okuma yazmayı bilmek için. Edirne beni haber yaptı. Bir tabletim yok elimde.”