AYM önünde 'Can Atalay' eylemi: Avukatlar basın açıklaması yaptı
54 baronun üyeleri TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın serbest bırakılması için Anayasa Mahkemesi önünde basın açıklaması yaptı.
54 baro, Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) milletvekili seçilmesine ve mazbatasını almasına rağmen cezaevinde tutulmaya devam eden Gezi tutuklusu Can Atalay için 8 Eylül'de Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde eylem yaptı.
Hatay Barosu Başkanı Hüseyin Cihat Açıkalın, Can Atalay’ın birçok toplumsal davada avukatlık yaptığını aktararak, Atalay’ın dosyasına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yapılan ilk yargılamada meslektaşımızın da aralarında bulunduğu tüm sanıklar hakkında beraat kararı verilmişti. Kararı veren İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti dağıtılıp, yeni bir heyet oluşturuldu. Birden fazla hak ihlali tespit eden ve bağlayıcı nitelikteki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin emsal nitelikteki kararı tanınmadı. Oluşturulan yeni mahkeme heyeti FETÖ üyesi iddiasıyla hakkında yakalama kararı bulunan bir savcı tarafından yürütülen soruşturmada toplanan yasa dışı delilleri itibar edilerek, ceza kararlarına hükmetmiştir. Mahkumiyet kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Dairesi tarafından yerinde bulundu ve dosya halen Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde temyiz aşamasındadır. Meslektaşımız avukat Şerafettin Can Atalay, 28. dönem milletvekilliği genel seçimlerinde Hatay Milletvekili olarak seçilmiş ve mazbatasını almıştır. Halen tutuklu bulunan Can Atalay’ın yasama dokunulmazlığı nedeniyle derhal tahliye edilmesi gerekirken tahliye talebi Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından reddedilmiştir.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin ret gerekçesinden, Anayasa Mahkemesi kararlarını esas alarak hüküm kurmadığı anlaşılmaktadır. Oysa Anayasa Mahkemesi’nin birçok kararında vurguladığı gibi, Anayasa maddelerinin nihai yorum yetkisi Anayasa Mahkemesi’ne aittir. Anayasa Mahkemesi de 2021 yılında verdiği emsal kararlarda, gerek Ömer Faruk Gergerlioğlu, gerek Leyla Güven kararlarında Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki durumlar ibaresinin kapsamına hangi suçların girdiği konusunda, belirlilik ve öngörülebilirlik bulunmadığı sonucuna ulaşmış, bu temelde sürdürülen tutukluluk tedbirlerinin Anayasa’ya aykırı olduğunu tespit etmiştir... Bugün Anayasa Mahkemesi’nin önünde basın açıklamasında bulunmamızın sebebi, bu hak ihlallerine dur diyeceğine ve meslektaşımızın bir an önce tahliye olacağına dair inancımızdandır...”
“MAHKEME KARARLARINA UYMAMA SÖZ KONUSU OLAMAZ”
Açıkalın, Anayasa Mahkemesi’nin daha önce verdiği kararları anımsatarak, “Anayasa Mahkemesi’nin geçmiş tarihli bu kararlarına karşın Atalay’ın tutukluluğunu devam ettiren Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararı açık bir anayasa ihlalidir. Bir hukuk devletinde yargı makamları dahil olmak üzere herhangi bir kurum veya kişi beğenmediği ya da uygun görmediği bir yasa hükmünü beğenmediğini ya da yanlış bulduğunu söyleyebilir. Fakat hukuk devletinde mahkeme kararlarına uymama söz konusu olamaz” diye konuştu.
Açıkalın, Anayasa Mahkemesi’ne Can Atalay başvurusunu bir an önce görüşmesi için çağrı yaparak, Atalay’ın görev yerinin TBMM olduğunu söyledi. Açıkalın, “Başta Hatay Barosu olmak üzere tüm barolar ve meslektaşları olarak avukat Can Atalay’ın görevi başına dönmesi için yorulmaksızın Anayasa Mahkemesi önündeki başvurunun takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuna saygı ile duyururuz” dedi.
"KABUL EDİLEMEZ"
AYM önünde konuşan Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu, "Burada bulunmamız her zaman yakındığımız adalete atılan bir düğümün çözülmesine dikkat çekmek adına demokratik bir hakkın kullanılmasıdır" dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ise şunları söyledi:
“Meslektaşımız Can Atalay’ın seçilmiş bir milletvekili olduğu ve hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı unutulmamalıdır. Anayasa’nın 83’üncü maddesine göre seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz, yargılanamaz. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi’nin Balbay ve Güven kararlarında oluşturduğu içtihat doğrultusunda, hak ve özgürlükler geniş, bunları sınırlandıran düzenlemeler ise dar yorumlanmalıdır. Kaldı ki bu unsun aynı zamanda evrensel bir hukuk prensibidir. Bu kapsamda 4 aydır seçilmiş bir milletvekilinin Anayasa Mahkemesi’nin açık içtihatlarına rağmen, Balbal ve Güven kararlarından daha sonra içtihadı daha da geliştiren Berberoğlu ve Gergerlioğlu kararlarına rağmen bu içtihatlara uygun davranılmayarak, hala tutuklu bulundurulması bir hukuk devletinde kabul edilemez... Seçilmiş bir milletvekilinin yasama faaliyetine katılmasını engellemek, onun seçilme hakkı ile birlikte seçmenin iradesini yok saymak, Meclis’te temsil edilmelerini engellemek hiçbir demokraside normalleştirilemez. Anayasa’nın 19 ve 67’nci maddesindeki kanun haklarının ihlal edildiği, tutukluluğun hukuka aykırı şekilde sürdürülmesinin kişi hürriyetinin ve güvenliği ihlaline yol açtığı görmezden gelinemez... Adli yıl açılışında yaptığım konuşmamda da ifade ettiğim üzere, meslektaşımız milletvekili Can Atalay’ın olması gereken yer demir parmaklıkların arkası değil, milletin Meclis’idir. Demokrasinin en temel şartı olan seçim sonuçlarının işletilmesi, sandıktan çıkan seçmen iradesinin hayata geçirilmesi için, seçmenin ve meslektaşımızın sesi olmaya ve hukuk mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz.”