AP Türkiye Raportörü Amor, Gerçek Gündem'e konuştu: "Gidişatı tersine çevirmek Erdoğan’ın elinde, isterse bu bir hafta içinde yapılabilir"
AB, Türkiye ile daha güçlü ilişkiler kurmak istediklerinin sinyalini verdi. Gerçek Gündem’e Türkiye-AB ilişkileri hakkında konuşan AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor ise, Türkiye’nin mevcut sistemde AB’ye yaklaşmasının zor olduğunu söyledi. Amor'a göre ilişkilerin kaderi Erdoğan'ın elinde.
Belçika'nın başkenti Brüksel'de yapılan Avrupa Birliği’nin (AB) Dışişleri Bakanları toplantısına göre, AB Türkiye ile ilişkileri geliştirmeye olumlu bakıyor. Ancak toplantıda bu ilişkilerin Türkiye’nin Kıbrıs ve insan hakları meselelerinde adım atması durumunda geliştirileceği kararı alındı.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, "Türkiye ile Avrupa Birliği arasında daha güçlü bir ilişki geliştirmek için karşılıklı bir çıkar olduğuna inanıyoruz. AB’nin Türkiye ile ilişki kurması şart" dedi.
AP TÜRKİYE RAPORTÖRÜ NACHO SANCHEZ AMOR: TÜRKİYE REFORMLARI YÜRÜTMEYİ BIRAKTI, SON 10 YILDA İŞLER DAHA DA KÖTÜYE GİTTİ
Türkiye yaklaşık 65 yıldır Avrupa Birliği'ne (AB) üye olmaya çalışıyor.
İnsanlık tarihinin en büyük barış projesi olarak nitelendirilen Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) 1958 yılında kurulmasından kısa bir süre sonra Türkiye, 31 Temmuz 1959'da Topluluğa ortaklık başvurusunda bulunmuştu.
AET Bakanlar Konseyi’nin Türkiye’nin yapmış olduğu başvuruyu kabul etmesinden sonra ise 12 Eylül 1963’te Ankara Anlaşması imzalanmıştı.
Gerçek Gündem’e konuşan Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, uygulanan politika ve reformlar yüzünden Türkiye’nin her geçen gün Avrupa Birliği’nden uzaklaştığını söyledi.
Son 10 yılda işlerin daha da kötüye gittiğini ifade eden Amor, “Aslında tam olarak doğru olmayan şey, Türkiye'nin son 60 yıldır Avrupa Birliği'ne yaklaşmaya çalıştığı. Türkiye, özgürlüklerin kapsamını genişletmek, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında reformlar yürütmeyi bıraktı bu yüzden kaybetti” dedi.
“BENİM FİKRİM İLİŞKİMİZİN ANA ÇERÇEVESİ OLAN KATILIM SÜRECİNİN BİR SÜRE DAHA DEVAM ETMEYECEĞİ YÖNÜNDE”
Amor’a göre mevcut durumda Türkiye’nin reformları AB’ye katılım süreci için yeterli değil. Amor, “Benim fikrim ilişkimizin ana çerçevesi olan katılım sürecinin bir süre daha devam etmeyeceği yönünde” diye konuştu.
Amor, Türkiye'yle ilişkiler kurma konusuna her zaman olumlu baktıklarını söyledi. Ancak Amor’a göre sorulması gereken asıl soru Türkiye’nin demokratik olmak için yeterli siyasi iradeye sahip olup olmadığı.
“DEMOKRASİ OLDUĞU ZAMAN AB ÜYELİĞİNİ İSTEME HAKKINIZ OLUR. ANCAK BU BİR PAZARLIK DEĞİL”
AB katılım müzakerelerinin özünde yatan ana meselenin ‘demokrasi’ olduğunu vurgulayan Amor, “Demokratik olmak tamamen Türk toplumunun kendi elinde. Demokrasi olduğu zaman AB üyeliğini isteme hakkınız olur. Ancak bu bir pazarlık değil. Tamamen özgür bir şekilde, demokratik olmaya istekli bir toplum olduğunuza karar vermelisiniz” dedi.
“TÜRKİYE’NİN MEVCUT SİSTEMDE AB’YE YAKLAŞMASI ZOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Üyelik sürecimizin yeniden canlandırılması konusunda olumlu bir kanaat var" açıklamasının aksine Amor Türkiye’nin mevcut sistemde AB’ye yaklaşmasının zor olduğu görüşünde. Türkiye’de aşırı merkeziyetçi bir sistem olduğunu ve tüm kararların tek bir kişi tarafından alındığını söyleyen Amor, gidişatı tersine çevirmenin Erdoğan’ın elinde olduğunu ifade etti ve ekledi:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin HDP ile ilgili karalarına uyulmalı, gazeteciler serbest bırakılmalı ve ülkenin yarısından fazlasının terörist olarak görülmesinden vazgeçilmeli. Katılım sürecini yeniden rayına oturtmak için samimi bir istek görmeliyiz. Sadece kağıtlar, reformlar veya eylem planları istemediğimize dair sinyaller bekliyoruz. En başından beri söylediğim şeyi tekrar ediyorum, benim okuduğum tek belge mahkeme kararları. Ben sadece mahkeme kararlarına bakıyorum.”
Türkiye’nin AB’nin güvenini kazanmaya başlaması gerektiğini ifade eden Amor, “Maalesef bu da Türkiye'deki mevcut siyasi sistemde, saraydaki tek bir odaya bağlı. Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan samimi olarak değerlendirme süreciyle ilgili daha normal bir duruşa geri dönmek istiyorsa, bu bir hafta içinde yapılabilir. Ancak yeter ki samimi olsun” dedi.
MÜZAKERELERİN BU NOKTAYA GELMESİNİN NEDENİ NE?
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi, Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin şu anki şartlarda yeniden başlayamayacağını duyurmuştu. Amor, kendi sosyal medya hesabından Türkiye ile ilgili hazırlanan son raporun dış ilişkiler komitesinde aleyhte hiçbir ret oyu kullanılmadan kabul edildiğini açıklamıştı.
İlişkilerin düzelmesi için Türkiye ve AB’nin karşılıklı olarak birbirlerine olan güvenini yeniden kazanması gerektiğini ifade eden Amor, Türkiye’nin ‘öngörülemez’ bir ülke olmasından dolayı AB’nin güvenini bir türlü sağlayamadığını söyledi:
“Türkiye öngörülemez bir ülke. Otokrasilerdeki sorunlardan biri de budur çünkü her şey bir kişinin isteğine bağlı. Türkiye’de de durum tam olarak böyle. Katılım süreci ya da AB’ye adaylık için reformlarınızı yapmak zorundasınız çünkü katılım sürecinin özünde Kopenhag kriterleri yani insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi var.”
“ERDOĞAN AB ÜLKELERİNE HAKARET ETMEYİ BIRAKMALI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB ve AB ülkelerine yaptığı hakaretlere de değinen Amor, Türkiye’nin bu konuda kendini düzeltmesi gerektiğine dikkat çekti. Amor, Türkiye’den istenilenin ‘barışçıl ilişkiler kurulması ve tehdit dilinin bırakılması’ olduğunu ifade etti:
“Aslında Türkiye’den istediğimiz şey, iyi davranışlara geri dönmeleri. Erdoğan komşularına veya Avrupa ülkelerine hakaret etmemeli. Hiçbir AB yetkilisinden Erdoğan'a yönelik bir hakaret duyamazsınız. Ancak Erdoğan uzun yıllardır Avrupalı liderler ve ülkeler hakkında çok kötü şeyler söylüyor.”
MÜZAKERELERİN YENİDEN CANLANDIRILMASI İKTİDARA BAĞLI, PEKİ ŞARTLAR YERİNE GETİRİLEBİLİR Mİ?
Amor geçtiğimiz günlerde üyelik müzakerelerin canlandırılmasının Türk hükümetine bağlı olduğunu söylemişti. Amor’a göre şartların yerine getirilmesi için hükümet “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına uymalı, HDP'li belediye başkanlarını görevlerini yapmaları için rahat bırakmalı, Kobani davasını kapatmalı, gazetecilere olan baskıyı sona erdirmeli, HDP'nin kapatılmasıyla ilgili olan prosedürü kapatmalı ve muhalifleri susturmak için küçük eleştiriler bulmaktan vazgeçmeli.”
“BİN KERE TEKRAR EDİYORUM, AB’Yİ İSTİYORSANIZ 6 KRİTERE UYMAK ZORUNDASINIZ”
Amor, Türkiye’nin vize serbestisi konusunda hala hiçbir ilerleme kaydedememesinin nedeninin ‘altı kritere’ uyulmaması olduğunu söylüyor.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda uyması gereken altı kriter ise terörle mücadele, yolsuzlukla mücadele, Europol ile iş birliği, kişisel verilerin korunması, AB üyeleri ile adli yardımlaşma, geri kabul anlaşması.
Amor, Türkiye’nin uyması gerektiği altı kriterle ilgili “Bin kere tekrar ediyorum. Eğer AB’yi istiyorsanız altı kritere uymak zorundasınız. Bunu Türk hükümeti de çok iyi biliyor” diye konuştu.
“ADALET BAKANI TUNÇ’UN TEPKİ VERMESİNDEN ÇOK MUTLUYUM ÇÜNKÜ TAMAMEN SESSİZ KALMASINI BEKLİYORDUM”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AP Dış İlişkiler Komitesinin Türkiye hakkında rapor taslağının, güncel reform çalışmalarını ve insan hakları ile hukukun üstünlüğü alanlarındaki gelişmeleri nesnel verilere dayalı değerlendirmekten uzak olduğunu söylemişti.
Tunç, rapor ile ilgili “Söz konusu raporun, son yıllarda AB çevrelerinde sıkça rastladığımız üzere bazı marjinal çevrelerin tesiri altında ve tek yanlı kaleme alındığını belirtmeliyiz. Umulur ki Komitenin anılan yaklaşımı AP Genel Kurulunca terk edilir ve ülkemize yönelik daha objektif, adil, tutarlı, verilere dayalı, bilimsel yaklaşımla hazırlanmış bir karar tasarısı kabul edilir” ifadelerini kullanmıştı.
Adalet Bakanının rapora olan tepkisinin kendisini memnun ettiğini söyleyen Amor, Tunç’un yorumlarını da takdir ettiğini ifade etti ve ekledi:
“Adalet Bakanı'nın tepki vermesinden çok mutluyum çünkü tamamen sessiz kalmasını bekliyordum. Bakanın yorumlarını çok takdir ediyorum. Çalışmalarımızla ilgili çok hoş bir değerlendirme değil ama biz de aynısını yapıyoruz. İşleri daha objektif bir şekilde yapmaya çalışıyoruz, bazı alanlarda baskı yapıyoruz, bunda bir sorun yok.”
“TÜRK TARAFINDA REFORMLARI İLERLETECEK SİYASİ İRADE YOK”
Amor’a göre, raporun da ana konularından olan katılım süreciyle ilgili hiçbir ilerleme kaydedilemedi. İlerleme sağlanamamasının nedeni ise “Türk tarafında reformları gerçekten ilerletecek siyasi iradenin olmaması.”
“HERHANGİ BİR TÜRK YETKİLİYLE TEMAS KURMAYA HAZIRIM”
Amor, “Eylül ayındaki panelde nihai onayın ardından raporumu sunmak üzere ülkeye gidip gitmeyeceğimi bilmiyorum ancak AB’nin Türkiye ile olan son bir buçuk yıllık ilişkisini incelediğimizde vardığımız sonuçların neden böyle olduğunu açıklamak ve Türkiye'deki kamuoyuna sunmak üzere herhangi bir Türk yetkiliyle temas kurmaya hazırım” diye konuştu.
“TÜRKİYE İLE DAHA İYİ İLİŞKİLER KURMAK İSTİYORUZ”
20 Temmuz’da Belçika’nın başkenti Brüksel’de yapılan AB dışişleri bakanları toplantısında AB’nin Türkiye ile, Kıbrıs ve insan hakları meselelerinde adımlar atması durumunda yeniden ilişkileri geliştirmesi gerektiğine karar verilmişti. Toplantının ardından basın açıklaması yapan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “Türkiye ve AB arasında daha güçlü ilişkiler geliştirmenin karşılıklı çıkarımıza olduğuna ikna olmuş durumdayız. Türkiye ile nasıl yeniden ilişki kurabileceğimizi görüştük ve AB'nin Türkiye ile ilişki kurmasının şart olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
Bakanlar toplantısı hakkında bildiklerinin Borrell’in söylediklerinden ibaret olduğunu ifade eden Amor, Türkiye ile daha iyi ilişkiler kurmak istediklerini bir kez daha vurguladı:
“Türkiye ile daha iyi bir ilişkiye sahip olmak için diğer yolları araştırıyoruz. Avrupa Birliği'ndeki her kurum olarak Türkiye ile daha iyi bir ilişki istediğimizi de gösteriyoruz. Şimdi asıl soru şu: Bu ilerlemeyen ve sürekli yerinde sayan katılım süreciyle nasıl ilerleyeceğiz? Katılım süreci konusunda meselenin özü demokratik değerler ve standartlardır. NATO veya diğer kurumların katılım süreciyle hiçbir ilgisi yoktur. Avrupa Birliği'ne katılım süreci demokrasiyle ilgilidir. AB’ye üye olmak için tam teşekküllü demokrasiye sahip olmanız gerekir.”
Kaynak: Haber Merkezi