AYM’nin kararı fiilen bir af kanunu mu? Savcının, 9 yıl önceki beyanını yeni hatırladığı Samast da yararlanacak
AYM, AİHM’in sık sık ihlal kararlarına konu olan "örgüt üyesi olmadan örgüt adına suç işleme" hükmünü iptal etti. Karar yürürlüğe girerse Ogün Samast da bundan faydalanacak. Kararın oy birliği ile alınması siyasi yönünü gösterirken, fiilen bir af kanunun etkilerini taşıdığı görüldü.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) 6 yıl sonra Türk Ceza Kanunu (TCK) 220/6 maddesini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.
İptal edilen madde, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenlere örgüt üyesi gibi ceza verileceğine” yönelik düzenlemeyi içeriyordu. İptal kararı ile bu maddeden cezalandırılan binlerce kişinin davasının düşmesinin yolu açıldı.
Patnos Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nin itirazlarını karara bağlayan AYM, "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır" ifadesinin Anayasa'nın 38’inci maddesine aykırı olduğuna hükmetti. Kararda, birinci cümlenin iptali üzerine uygulanma imkanı kalmayan aynı fıkradaki ikinci ve üçüncü cümlelerin de iptalinin gerektiği ifade edildi.
AYM’nin hükmü oy birliği ile alması da dikkat çekerken, hukukçular tarafından, 4 ay sonra yürürlüğe girecek karardan yüzlerce düşünce suçlusunun yararlanacağı belirtildi.
SORUNLU MADDENİN İPTALİNDEN OGÜN SAMAST DA YARARLANACAK
AİHM’in sık sık ihlal kararlarına konu olan maddenin iptalini Gerçek Gündem’e değerlendiren Avukat Kazım Yiğit Akalın, “İptal edilen bu madde, uzun zamandır AİHM’in ihlal kararlarına konu olan bir hükümdür; zira mevcut haliyle özellikle ilk cümle öngörülebilir ve belirli bir kural ihtiva etmemektedir. Örgüt adına işlenecek suçun niteliği ve hangi suçların fıkra kapsamına gireceği öngörülemez vaziyettedir” dedi. Akalın, “AİHM, öngörülebilirlik şartının karşılanmadığına hükmederken, ‘meşru amaç’ ve ‘demokratik bir toplumda gereklilik’ kriterleri bakımından inceleme yapmaya gerek dahi duymamıştır. Bu husus aslında kanunumuzdaki iptal edilen hükmün gerçekten ne kadar sorunlu olduğunun bir göstergesidir” diye devam etti.
Öte yandan AYM’nin söz konusu kararının yürürlüğe girmesi halinde, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katili olan ve geçen günlerde tahliye edilen Ogün Samast da faydalanacak.
Hrant Dink’i 19 Ocak 2007’de öldüren Ogün Samast, 16 yıllık cezasının ardından tutuklu bulunduğu Bolu F Tipi Cezaevi'nden koşullu salıverilme kapsamında, 15 Kasım'da tahliye edildi. 18 yaşının altında olduğu için çocuk mahkemesinde yargılan Samast, 2011 yılı temmuz ayında "tasarlayarak adam öldürmek" ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçlarından 22 yıl 10 hapis cezası almıştı. Örgüt üyeliği suçlamasıyla açılan dosyası 2020 yılında diğer kamu görevlilerinin de yargılandığı ana dava ile birleştirilen Samast hakkında örgüt üyeliğinden de ceza verilmişti. Ancak Yargıtay, zaman aşımı sebebiyle örgüt üyeliği cezasının düşmesine karar vermişti.
YENİ İDDİANAME HAZIRLANDI, İPTAL EDİLEN MADDEDEN CEZA İSTENDİ
Tahliyenin ardından, 17 Kasım’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Samast hakkında yeni bir örgüt dosyası hazırlandı.
İddianamede, Ogün Samast hakkındaki "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek"ten ceza istendi. Samast hakkında istenen ceza AYM’nin iptal kararı verdiği maddeydi. Kararın yürürlüğe girmesi durumunda Samast’ın davası düşecek. Dosyada, Samast'ın 9 yıl önceki beyanı isnat edilen suça dayanak gösterildi. 9 yıl önceki beyanın yeni işleme konması ise tepki çekti. Dosyayı hazırlayan savcı ise Dink cinayeti davasında mütalaa veren savcıydı.
Bununla birlikte AYM’nin iptal kararında, ilke olarak kişinin silahlı örgüte üyelikten cezalandırılabilmesi için eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği, yoğunluğu hususlarının irdelenmesi gerektiğine yönelik eleştiri de yer aldı.
AYM KARARI BİR AF KANUNU OLABİLİR Mİ?
Avukat Kazım Yiğit Akalın, AYM’nin kararının fiilen bir af kanununun etkilerini taşıdığına dikkat çekti.
Avukat Akalın, “İtibarıyla iptal edilen fıkranın yerine 4 ay içinde yeni bir düzenleme yapılmamış olursa, bu karar sayesinde TCK 220/6’da düzenlenmiş olan suçtan yargılanan kişilerin yargılamasına son verilecek; bu suçtan hüküm giymiş ve infaz sürecinde olan hükümlülerin ise aldıkları cezalar uyarlanarak tahliyeleri gündeme gelecek” dedi.
KARARI SİYASİ MUTABAKAT İLE Mİ ALINDI?
Kararın oy birliğiyle alınmasının siyasi bir yönü olduğuna vurgu yapan Yiğit Akalın, “Pek çok önemli kararın 8-7, 9-6 gibi oldukça yakın oylarla verildiğini görmekteyiz. Böyle bir kararın oybirliğiyle alınmış olması AİHM kararlarına uyulması iradesinin bir tezahürü ve Türkiye-AB ilişkilerinin iyileştirilmesi adına adeta bir ‘göz kırpma’ olarak yorumlanabilir" diye konuştu.
Yiğit Akalın, karara dair şunları söyledi:
“Kararda eleştirilen bir diğer husus, ilke olarak kişinin silahlı örgüte üyelikten cezalandırılabilmesi için eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği, yoğunluğu hususlarının irdelenmesinin gerekmesi; bu hususlar mevcut değilse dahi suçun niteliği ve örgütün amacına ulaşma bakımından ancak örgüt üyeleri tarafından işlenip işlenemeyeceğinin gözetilmesi gerekmesidir. 220/6 hükmü ise, örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç işleyen bir kişi için bu sayılan şartların aranmaması sonucunu doğurmaktadır. Yani adeta, örgüt adına suç işleyen kimsenin durumu örgüt üyelerine göre daha ağır biçimde değerlendirilmektedir.
Kararın sonuçları bakımından ise şu değerlendirmeleri yapmamız gerekir: Karar 08.04.2024 tarihinde yürürlüğe girecektir. Eğer bu tarihe kadar TBMM tarafından iptal edilen fıkranın yerini dolduracak bir düzenleme yapılmazsa, AYM’nin kararı fiilen bir af kanununun etkilerini taşıyacaktır. 08.04.2024 itibarıyla iptal edilen fıkranın yerine bir düzenleme yapılmamış olursa, bu karar sayesinde TCK 220/6’da düzenlenmiş olan suçtan yargılanan kişilerin yargılamasına son verilecek; bu suçtan hüküm giymiş ve infaz sürecinde olan hükümlülerin ise aldıkları cezalar uyarlanarak tahliyeleri gündeme gelecektir.
TBMM tarafından 08.04.2024 tarihi öncesinde bir düzenleme yapılması halinde ise, yeni getirilen düzenleme mevcut yargılamalarda lehe hüküm olarak ele alınacak ve şüpheli/sanıkların durumları buna göre değerlendirilecektir.
Kararın muhtemelen siyasi bir yönü olduğundan da bahsetmemiz gerekir. Bildiğiniz üzere AYM kararları çoğunlukla oybirliği ile verilmemektedir. Hatta pek çok önemli kararın 8-7, 9-6 gibi oldukça yakın oylarla verildiğini görmekteyiz. Böyle bir kararın oybirliğiyle alınmış olması AİHM kararlarına uyulması iradesinin bir tezahürü ve Türkiye-AB ilişkilerinin iyileştirilmesi adına adeta bir ‘göz kırpma’ olarak yorumlanabilir.”