Bakırhan'dan 28 Şubat göndermeli kayyım tepkisi: Darbecilerin bile gerisinde bir anlayış, Kenan Evren’e bile rahmet okutacak bir pratik içerisindeler
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, DEM Parti'nin haftalık Meclis grup toplantısında konuştu. Bakırhan, Hakkari'deki "kayyım" atamasına karşı, "28 Şubat deyip oraya gönderme yapanlar, 28 Şubat darbecilerinin bile gerisindedir. Kenan Evren’e bile rahmet okutacak bir pratik içerisindeler" dedi.
Halkların Demokrasi ve Eşitlik Partisi(DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.
AKP ve MHP'ye göndermede bulunan Bakırhan, "AKP-MHP ittifakının çimentosu Kürt düşmanlığıdır! Kürt düşmanısınız dediğimizde de itiraz ediyorlar. Peki bu Kürt düşmanlığı değil de nedir? Japonya’dan Ortadoğu’ya Avrupa'ya kadar nerede iki Kürt ve Kürt iradesi varsa tehdit olarak görüyorlar. Japonya’da kendi anadillerinde eğitim gören insanların eğitimlerine bile karışıyorlar" dedi.
Ayrıca Bakırhan, Erdoğan'a 28 Şubat göndermesinde bulunarak kayyım atamasıyla ilgili, "Erdoğan benim de milletvekili olduğum Siirt’te bir şiir okuduğu için yargılandı ve ceza aldı değil mi? Peki ne oldu? O dönem 28 Şubat darbecileri ülkenin gidişatına yön veriyordu. Beğenmedikleri darbeciler bile Erdoğan görevden alındıktan sonra, yeni başkanı meclisin seçmesi için zemin hazırladı. Ali Müfit Gürtuna, Erdoğan görevden alındıktan sonra İBB Belediye Meclisi’nde seçildi. 28 Şubat deyip oraya gönderme yapanlar, 28 Şubat darbecilerinin bile gerisindedir. Kenan Evren’e bile rahmet okutacak bir pratik içerisindeler" ifadelerini kullandı.
Bakırhan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Zannediyorlar ki biz gasp edilen yerel yönetimlerde sessiz kalacağız, buna izin vereceğiz, buna geçit vereceğiz. Yok öyle bir yağma. Biz Hakkâri halkı ile birlikte, Van’da olduğu gibi Türkiye’nin emekçileri ile Türkiye’nin ezilenleri ile Türkiye’deki gerçek muhalefetle birlikte Hakkâri halkının iradesini savunacağız. Savunmaya devam edeceğiz. Tekrar o yerel yönetimleri alıncaya kadar da Hakkari’den ayrılmayacağımızı belirtmek istiyorum. Artık yeter! Bu haksızlığa, bu düşman hukukuna yeter diyoruz. Kayyum anlayışına asla izin vermeyeceğiz. Neymiş, belediye başkanımız 50 bin lirayla İran'a kaçacakmış. Siz bizim kaçtığımızı nerede gördünüz? Belediye başkanımız YSK'ye başvurdu. YSK kimdir? Türkiye'de AKP'nin yetkin olduğu bir kurum değil mi? Sizin kurumunuz aday olabilir dedi mi, dedi. Bir anda ne oldu da ortada herhangi bir karar yokken, dosyada gizlilik kararı varken eş başkanımız suçlu gösteriliyor. Dosya 2014'te açılmış açan savcı FETÖ'den aranıyor. Hangi cürette mahkeme kararı olmadan, soruşturma bile değilken kendinizi mahkeme yerine koyup bu kararı veriyorsunuz?
'NORMALLEŞME DEDİĞİ HAKKARİ'DE KAYYIM DARBESİDİR'
İçişleri Bakanı'nı uyarıyorum. MHP'nin Ergenekon'un kayığına binerek gideceğiniz yer, Soylu gibi tarihe suç işleri bakanı geçmenizi sağlayacaktır. Bir karar veriniz. Biz biliyoruz ki kayyım kararı Kızılcahamam'da alındı. Orada üç günlük kampı toplarken ne demişti AKP Genel Merkezi? Yeni anayasa tartışacaklarmış, normalleşmeyi tartışacaklarmış. Üç gün toplandılar tartıştılar çıka çıka kayyım darbesi çıktı. Bunlar değişim dediği, normalleşme dediği işte bu kadardır. Bunların normalleşme dediği Kobane kumpas davasında yüzlerce yıl ceza verilmesidir, 28 Şubat darbecilerinin serbest bırakılmasıdır, seferberlik yönetmeliğinin değişmesidir, etki ajanlığı yasasıdır. Normalleşme dediği Hakkari'de kayyım darbesidir. Bizlere mesaj veriyorlar. İstediğimiz zaman, beğenmediğimiz zaman, bizim gibi düşünmediği zaman herkese her yere kayyım atarız mesajı veriyorlar.
'BEN KÜRT’ÜM DİYEN AKP’LİYİ SES ÇIKARMAYA DAVET EDİYORUZ'
AKP-MHP ittifakının çimentosu Kürt düşmanlığıdır! Kürt düşmanısınız dediğimizde de itiraz ediyorlar. Peki bu Kürt düşmanlığı değil de nedir? Japonya’dan Ortadoğu’ya Avrupa'ya kadar nerede iki Kürt ve Kürt iradesi varsa tehdit olarak görüyorlar. Japonya’da kendi anadillerinde eğitim gören insanların eğitimlerine bile karışıyorlar. Artık söz konusu olan Kürt’ün sahibi olduğu bir belediye değil. Saray ve MHP iktidarı el ele vermiş, Kürt halkının gerçekliğini inkâr ediyor. Bu mesela artık ulusal onur meselesidir. Azıcık vicdan sahibi olan, ben onurluyum, ben Kürt’üm diyen AKP’liyi ses çıkarmaya davet ediyoruz.
‘İKİ YÜZLÜ DAVRANMAKTAN VAZGEÇİN’
AKP - MHP ittifakına sesleniyoruz, buyurun yeni anayasanızın ilk iki maddesini açıklıyorum. Madde 1: Kürtler Türkiye’de sömürge bir halktır. Sömürge usulleri ile idare edilir. Madde 2: Kürt halkının seçme ve seçilme hakkı yoktur. Yaşadıkları kentleri yönetme hakları yoktur. İşte sizin yeni anayasadan anladığınız bu iki maddedir. Bu iki maddeyi en başa yazın. Kürtlerin bulunduğu yerde yerel seçimler yapmıyoruz. Genel seçimlerde seçilenleri cezaevlerine atıyoruz yazın. Yazın ki artık iki yüzlü davranmaktan vazgeçin. Şeffaf olun!
'28 ŞUBAT DARBECİLERİNİN BİLE GERİSİNDELER'
Buradan hatırlatıyorum. Erdoğan benim de milletvekili olduğum Siirt’te bir şiir okuduğu için yargılandı ve ceza aldı değil mi? Peki ne oldu? O dönem 28 Şubat darbecileri ülkenin gidişatına yön veriyordu. Beğenmedikleri darbeciler bile Erdoğan görevden alındıktan sonra, yeni başkanı meclisin seçmesi için zemin hazırladı. Ali Müfit Gürtuna, Erdoğan görevden alındıktan sonra İBB Belediye Meclisi’nde seçildi. 28 Şubat deyip oraya gönderme yapanlar, 28 Şubat darbecilerinin bile gerisindedir. Kenan Evren’e bile rahmet okutacak bir pratik içerisindeler. Darbecilerin bile gerisinde olan bu anlayışı Kürtler ve emekçiler not etti. Bunu unutmayacak, sandıkta hesabını soracak.
'ANAYASANIZI BAŞINIZA ÇALIN'
Alın yeni anayasanızı başınıza çalın. Hedef Hakkari'de Kürdün iradesidir ama tuzak barış ve demokrasi isteyenleredir. Bu ülkenin hakları bu zulüm karşısında ortaklaşmadığı zaman daha bunları çok göreceğiz. Bir araya gelip bu zulme artık dur dememizin zamanı gelmedi mi? Van'ı nasıl savunduysak, Hakkâri'yi de öyle savunacağımızı söylemek istiyorum. Tüm il ve ilçe örgütlerimize, üyelerimize ve partimize gönül verenlere sesleniyorum. Nerede olursanız olun, bulunduğunuz her yerde bu zulme karşı sesinizi yükseltin. Bütün arkadaşlarımıza, dost çevrelerimize, barış ve demokrasi isteyenlere sesleniyoruz. Kimse yerinde bir dakika bile durmasın. Artık yeter diyoruz. Mücadele edeceğiz. Belediyelerimizi en güçlü bir biçimde koruyacağız." Seyit Rıza baş mı eğdi? Orhan Doğan boyun mu eğdi? Ayşe Gökkan aman mı diledi? Alp Altınörs diz mi çöktü? Ant olsun, bu kirli yöntemlere boyun eğmeyeceğiz! Yaşattığınız zulümleri de asla unutmayacağız."
Kaynak: Haber Merkezi