Bekir Ağırdır'ın seçim analizi: Üç temel senaryo mümkün, ikincinin gerçekleşme ihtimali birinciye göre daha yüksek
Araştırmacı ve yazar Bekir Ağırdır, önümüzdeki seçimlerle ilgili olarak "Üç temel senaryo mümkün görünüyor. İkinci senaryonun gerçekleşmesi birinciye göre bir adım daha yüksek ihtimal" yorumunu yaptı. Ayrıca iktidar kanadının yüzde 40-42, altılı masanın yüzde 42-44 bandında olduğu görüşünü paylaştı.
Uzun yıllar KONDA çatısı altında kamuoyu araştırmaları yürüten araştırmacı - yazar Bekir Ağırdır, Gazete Oksijen'deki yazısında önümüzdeki seçimlere dair tahminlerini dile getirdi; seçmen analizinde bulundu.
İlk olarak CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi'nden oluşan altılı masanın güncel durumuna değinen Ağırdır, "Çözümsüz bir sorun çıkması ve dağılmaları neredeyse imkansız görünüyor. Öte yandan Cumhurbaşkanlığı seçimi kadar önemli olan Meclis seçimlerine dair senaryoları, politikaları da henüz netleşmiş değil" dedi.
"Siyasal ne ekonomik programlarında teknokratik çözüm ve vaatlerle devam ediyorlar. Ortak iletişim stratejisi olmadan taktik hamlelerle yürünüyor olsa da hayat pahalılığı, işsizlik gibi geçim derdi ve iktidarın keyfi yönetiş biçimi en büyük avantajları" ifadesini kullanan Ağırdır, şöyle devam etti:
'EN BÜYÜK AVANTAJLARI KÜRT SOSYALİST SEÇMEN'
"HDP ve TİP’in öncülük ettiği diğer altılı masa birinci altılı masanın kendisine dair pozisyonuyla meşgul. En büyük avantajları ise Kürt ve sosyalist seçmenin pozisyon ve siyasal tercihlerindeki kararlılığı. Birçok yeni parti de bir fırsat alanı kolluyor. Seçmen ise kendi geçim derdi ve gelecek kaygısıyla meşgul, yeni bir ses, yeni bir söz duyma umuduyla bekliyor. Günü kurtarmanın ve gelecek kaygılarıyla baş etmenin çabasında.
Siyasi tercihlerin dışında, her 100 seçmenin 80’i ekonominin gidişatından, 70’i yönetim sisteminden memnuniyetsiz. Öte yandan hala bir kesim seçmen kimliğinden, karşı tarafa olan duygusal mesafesinden düşünmeye ve siyasal pozisyon almaya devam ediyor. Yayınlanan araştırmalara bakıldığında muhalefete dönük yüzde 60-65, iktidara dönük 35-40 gibi iki büyüklük açık biçimde gözleniyor.
EV KADINLARININ İKTİDARLA ARASINDA MESAFE: MUTFAK
Öte yandan anketlerdeki siyasi tercihlere dair sayılara bakınca seçmenin yüzde 65-70’inin kararı belli ve ayrıca bu seçmenlerin hastalık, seyahat gibi zorunlu haller dışında sandığa gidecekleri de anlaşılıyor.
Geri kalan 30-35 seçmenin sandığa gitme arzusu ya da isteksizliği siyasi tabloyu belirleyecek. Bu seçmenlerin ağırlığı gençlerden, özellikle öğrenci gençlerden ve ev kadınlarından oluşuyor. Ev kadınlarının iktidarla mesafelerini belirleyen daha çok hayat pahalılığı ve çocuklarının geleceğine dair belirsizlik.
Gençlerin ve öğrenci gençlerin iktidarla mesafeleri daha duygusal, daha kararlı bir pozisyondan şekilleniyor. Hem belirsiz gelecek hem fırsat eşitliğinin kalmadığı bir hayatın sorumlusu olarak iktidarı görüyorlar. Ama ideolojik bir duruştan beslenmediği için iktidar kadar muhalefet de henüz onların aklını, yüreğini, oyunu kazanmış değil. Bir kısmı daha öfkeli, o nedenle iktidar bloku ve muhalefetin altılı masaları dışındaki seçeneklere de yönelmeye meyilliler.
İKTİDARIN GENÇLERİ KAZANMA İHTİMALİ DÜŞÜK
Gençlerin içinde bir alt küme olarak muhafazakar, mütedeyyin ailelerden gelen, kendileri de diğer gençlere göre biraz daha muhafazakar değerlere sahip ama seküler ve kentli hayat tarzını, çoğulculuğu içselleştirmiş, ataerkil kurallara da iktidarın hayatı biçimlemeyi esas aldığı dayatmacı, denetleyici kurallara da aynı nedenle ve aynı şiddetle itiraz edenler var. İktidar ekonomik vaatlerle ev kadınlarının bir kısmını geri kazanabilirse de gençlerin büyük çoğunluğunu kazanma şansı çok düşük.
ALTILI MASA YÜZDE 42-44
Ev kadınları ve gençlerin dışında kalan orta yaş üstü kümelerde bir de umut yorgunları diyebileceğimiz bir alt küme var. Onlar da hala sandığa gitme konusunda kararsızlar. Yayınlanan anketlere yani bugünü esas alarak bakınca, sandığa gidip gitmeyeceklerini dikkate almadan ve nihai istatistiki hesaplamayı yaparak bugünkü tablo şu seviyelerde: İktidar bloku yüzde 40-42, altılı masa yüzde 42-44, diğer altılı masa 11-13 ve diğerleri de yüzde 4-5.
'HDP İLE UZLAŞMA GEREKECEK'
Bu sayıların ima ettiği şu: Meclis’te iktidar blokunun veya Altılı Masa’nın sayısal milletvekili çoğunluğunun olamayacağı bir tablo yüksek ihtimal. Yani Cumhurbaşkanı kim seçilirse seçilsin Meclis çoğunluğuna sahip olamayacak. Özelikle de iktidar blokunun Meclis’te çoğunluğa ulaşma ihtimali oldukça düşük. Bu durumda Meclis’te her bir yasa değişikliği için ya iki büyük blokun uzlaşması ya da HDP ile uzlaşma gerekecek.
'SONUCU KÜRT SEÇMEN BELİRLEYECEK'
Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden bakıldığında ise, ikinci altılı masayı oluşturan HDP ve diğerlerinin Erdoğan’ı destekleme ihtimali neredeyse imkansız görünüyor. Kürt seçmenin yüzde 70’inin de Erdoğan’a vaatleri ne olursa olsun kimliklerinden, son beş yılda yaşananlarından, kayyum politikalarından, sınır harekatlarından dolayı destekleme ihtimalleri yok.
Fakat bu seçmenin henüz içine sinerek, güvenerek muhalefetin Cumhurbaşkanı adayına oy vereceğine dair emareler de oldukça düşük. Altılı Masa’nın adayının kim olacağına ve adayın Kürt meselesine nasıl cevaplar ürettiğine bağlı olarak karar verecekleri anı bekliyorlar. Cumhurbaşkanı seçimini bir bakıma Kürtlerin oyu belirleyecek diyebiliriz.
BİRİNCİ SENARYO: ERDOĞAN KAZANIR AMA PARLEMENTODA ÇOĞUNLUĞU ALAMAZ
Bugünden, bu değerlendirmeler ışığında karşılaşacağımız tabloya dair üç temel senaryo mümkün görünüyor. Birincisi, Erdoğan kazanır ama parlamentoda çoğunluğu olmaz. İkincisi, muhalefetin adayı kazanır ama muhalefet de parlamentoda HDP desteği olmadan yasa bile yapacak çoğunluğa ulaşamaz. Üçüncü senaryo da muhalefet hem Cumhurbaşkanlığını hem parlamentoda az sayıyla da olsa çoğunluğu kazanır ama anayasayı değiştirecek çoğunluk HDP dahil edilmeden olmaz.
Bu senaryolardan ikincinin gerçekleşmesi birinciye göre ve bugünden bakarak bir adım daha yüksek ihtimal. İkinci ve üçüncü senaryolar gerçekleşirse ülke psikolojik olarak biraz rahatlar belki ama her üç senaryoda da ülkenin gidişatını değiştirecek, yeniden inşa dönemine liderlik edecek bir iktidar ve yönetim çıkmayacak gibi görünüyor.
Hele ilk iki senaryoda Cumhurbaşkanı ve Meclis’in karşı karşıya olduğu siyasi tabloda gündelik meseleleri bile yönetebilmek mümkün olmayacak.
UFUKTA ERKEN SEÇİM Mİ VAR?
O nedenle uzun süreden beridir benim öngörüm bugünkü durum, aktörler, siyaset tarzları aynen sürerse, sekmeli seçim yapacağımız yani 2025 civarında ikinci bir seçim daha yaşayacağımız.
Ama muhalefet seçmenini geleneksel zihin haritasını sarsacak, değiştirecek yeni bir siyasal hamle, ses ve söz üretebilirse yüzde 60-65 mertebesindeki gidişattan memnuniyetsizliğin önüne bir umut ve heyecan koyabilirse tüm bu senaryolar değişebilir."