CHP'li Başarır'dan alkol yasağına 'toplumun ahlakı' denmesine tepki: Ensar Vakfı'nda çocukların yaşadıkları toplumun ahlakını bozmuyor mu?
CHP'li Başarır, Valiliğin alkol yasağına tepki gösterdi. Başarır tarikatlarda yaşananları anlattı "Toplumun ahlakını alkol kullanması mı bozar? Ensar Vakfı Karaman’da 10 erkek çocuğunun yaşadıkları ve dönemin bakanının ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyecek kadar yüzsüzleşmesi bozmuyor mu?" dedi.
İstanbul Valiliği'nin "kamusal bazı alanlarda alkol tüketilmesinin yasaklanmasına" ilişkin genelgesi tartışılmaya devam ediliyor.
Hukukçular, genelgenin hukuka ve Anayasa'ya aykırı olduğunu belirtip, iptal davaları açılacağını duyururken, siyasiler de yaptıkları açıklamalarla Valiliğe eleştirdi.
BAŞARIR TEPKİ GÖSTERDİ: BUNLAR TOPLUMUN AHLAKINI BOZMUYOR MU?
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, bugün TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek, genelgeye tepkisini dile getirdi. Başarır, toplumun güvenliği ve ahlakıyla ilgili alındığı söylenen kararlara eleştirilerine ülkede yaşayan olaylardan örnekler vererek eleştirdi.
Başarır, şunları kaydetti:
“Toplumun ahlakını ne bozar? Gerçekten insanların yaşam tarzı, tercihleri, alkol kullanması, yönelimleri, giyinmesi… Bu mu bozuyor toplumun ahlakını? Yoksa biraz hatırlayalım Elazığ’daki Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi 20 yaşındaki Enes Kara’nın tarikatlardaki baskı sonucu intihar etmesi mi? İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki çocuğu, 29 yaşındaki Kadir İstekli ile evlendirme skandalı. Ben bu skandalla ilgili valiye soruyorum, nasıl bir tedbir aldın, ne açıkladın İçişleri Bakanı?
Ensar Vakfı Karaman’da 10 erkek çocuğunun yaşadıkları ve dönemin bakanının ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyecek kadar yüzsüzleşmesi… Bunlar toplumun ahlakını bozmuyor mu? Yine Antalya İlim ve Kültür Derneği’ne bağlı bir yurtta çalışan bir aşçının mühendis adayı bir öğrenciyi satırla doğrayarak öldürmesi… Bunlar bozmuyor mu?
En son, Uşşaki Tarikatı’nın lideri Eyüp Fatih Şaban, 12 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulundu. İşte gazetecilerin, aydınların, milletvekillerinin yararlanamadığı haktan yararlanıp şubat ayında sokakta olacak. Bunlar toplumun ahlakını bozmuyor mu?”
“İKTİDARA GELDİM, BENİM BİR YAŞAM FELSEFEM VAR, O FELSEFEYİ HERKESE DİKTE EDİP UYGULAYABİLİRİM MANTIĞI DOĞRU BİR MANTIK DEĞİL”
Ali Mahir Başarır’ın açıklamasının bir bölümü şöyle:
“AKP, her seçim kazandıktan sonra her yaptığının doğru olduğunu, her kararı alabileceğini ve bu kararları rahatlıkla uygulayabileceklerini düşünüyorlar. Aslında çoğulcu demokrasilerde evet, bir iktidar yüzde 51 ile yüzde 52 ile gelir, ama kendisine oy vermeyen yüzde 49’un da haklarını hukuk çerçevesinde korumakla yükümlüdür. İktidara geldim, benim bir yaşam felsefem var, o felsefeyi herkese dikte edip uygulayabilirim mantığı doğru bir mantık değil. Buna 85 milyonun izin vermemesi gerekir.
SEN BİR SEFER KADININ HUZURUNU KORUYACAKSAN, GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYACAKSAN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇIKMAYACAKSIN
Nedense son zamanlarda kafalardaki bağnazlık, gericilik toplumun tüm bireylerine bir baskı olarak uygulanıyor. Üniversitede festivaller, konserler, kitap günleri, pandemide müzik, her şeye yasak geliyor. Bunu hukukla bağdaştırmaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanı; valilileri, bakanları atmış olduğu her imzanın hukuki bir sonuç doğurduğunun farkında değiller. Sanata, sanatçıya, kendisinden farklı düşünen herkese düşman gibi davranan bu iktidar, şimdi de İstanbul’da sahillerde veya belli yerlerde içki yasağını getiriyor. Bunu vali yapıyor. Tepkiler üzerine kadınların ve çocukların huzurunu korumak adına bunu yaptığını söylüyor. Sen bir sefer kadının huzurunu koruyacaksan, güvenliğini sağlayacaksan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayacaksın. İstanbul Sözleşmesi’ne devam edeceksin. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkacaksın, 3, 4 gün önce 7’nci kattan atılarak katledilen senin sorumluluğunda bir kadın var, her gün bir kadın cinayeti ve şiddet; bunların önlemini almayacaksın, bunun çözümünü de sahillerde içkiyi yasaklayacaksın. Bu bir akıl tutulması.
MODA SAHİLİ’NDE, CADDEBOSTAN’DA İNSANLAR OTURUP DENİZİ SEYREDERKEN ÇOCUKLAR ORADAYKEN, YARI ÇIPLAK GİRİP ORADA KAVGA EDEN SIĞINMACILAR İÇİN NE YAPTIN?
Ben aynı zamanda Grup Başkanvekiliyim ve Mersin Milletvekiliyim. Mersin sahilinde binlerce genç, vatandaş; sahilde yemeğini yiyebiliyor, içkisini içebiliyor. Ben bir tek sorun, bir tek kavga görmedim. Hatta içki içen, içmeyen birbirinin ihtiyaçları doğrultusunda tuz, ekmek bile verebiliyor. Ama ben Mersin sahilinde şunu gördüm, valiye sormak isterim, bizim denize girmeye kıyamadığımız Mezitli’de, Yenişehir’de, Akdeniz’deki o güzel sahillere o gençler piknik yaparken, birisi içkisini içerken, birisi yemeğini yaparken yarı çıplak binlerce sığınmacının denize girdiğini gördüm. Gürültüden, rahatsızlıktan bahsediyor. Yüzlerce kişinin aynı zamanda kavga edip çevreyi gençleri rahatsız ettiğini gördüm. İstanbul Valisi, bununla ilgili bir önlem aldın mı? Moda Sahili’nde, Caddebostan’da insanlar oturup denizi seyrederken çocuklar oradayken, yarı çıplak girip orada kavga eden sığınmacılar için ne yaptın? Burada kadının, çocuğun huzuru bir bahane. Tamamen kendi yaşam felsefelerini dikte etmek için alınmış bir karar.
ANAYASA’NIN 13’ÜNCÜ MADDESİNE GÖRE TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER AYAKLAR ALTINA ALINIYOR
Hukuken değerlendirmek istiyorum. Sayın Vali, bir genelgeye göre alıyor. İl İdare Kanunu’nun 11’inci maddesinin c bendindeki genel bir yetkiye dayanarak bunu alıyor. Bu tamamen iç düzenlerine ilişkin olan bir düzenleme. Ama bundan genel bir kanun koyucu gibi sonuç çıkarmaya çalışıyor. Tam bir yetki aşımı. Aynı zamanda Anayasa’nın 13’üncü maddesine göre temel hak ve hürriyetler ayaklar altına alınıyor. Çünkü ancak kanunla sınırlandırılabilir. Yine Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum yapısına, laik cumhuriyetin gerekliliklerine ve ölçülük ilkelerine tamamen aykırı bir karar.
35’İNCİ MADDENİN İÇKİYLE BİR ALAKASI YOKTUR
Sen bir genelgeyle bir yasak koymaya çalışıyorsun. Bunu yaşam tarzına bir müdahale olarak yapıyorsun. Ölçüsüz ve keyfi bir şekilde yapıyorsun. Kadınları bahane ediyorsun. Ne imiş? Sarhoşluk. Oysa Kabahatler Kanunu’nun 35’inci maddesi sarhoşluk başlığını düzenlemiştir. Bunu bir suç olarak görmüştür. Ama buradaki sarhoşluk, insanların içki içip sarhoş olması değil, insanların içki içip, sarhoş olup gürültü ve aşırı ses rahatsızlık verip insanları bir anlamda taciz etmesinden dolayı getirilen bir hükümdür. 35’inci maddenin içkiyle bir alakası yoktur. İçkinin sonucundaki sarhoşlukla insanlara verilen bir tacizi anlatmaktadır. Getirip bu madde varken iç düzenlemene göre 11’inci maddeyi insanların önüne koyuyorsun.
TERCİHLER, YÖNELİMLER, İNSANLARIN YAŞAMINA MÜDAHALEYİ ASLA VE ASLA KABUL ETMİYORUZ
Aynı şeyi 2011 yılında Afyonkarahisar Valiliği yapmış. İdare mahkemesine dava açılmış, iptal etmiş. Danıştay’a gitmiş, Danıştay da bu kararı onamış. Ama Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımıyorum diyen bir cumhurbaşkanı varsa vali de Danıştay’ın kararını tanımaz ve bu ibretlik yasağı getirmeye kalkar. Toplum insanlar, üzülerek söylüyorum ki zaten içkili yerlerde yemek yemek, gidip ya da gidip orada hesap ödemek gibi bir durumları yok. Biz CHP olarak alkolün, sigaranın sağlığa zararlı olduğunu ve bu konuda toplumsal Sağlık Bakanlığı, Yeşilay ölçüsünde mücadele edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Ama tercihler, yönelimler, insanların yaşamına müdahaleyi asla ve asla kabul etmiyoruz. Bu Anayasa’ya ve hukuka aykırı bir durumdur.
İSTANBUL UYUŞTURUCU BATAĞI HALİNE GELMİŞ, HİÇBİR ŞEKİLDE ÖNLEYEMİYORSUN, SIĞINMACILAR HER TÜRLÜ REZALETİ, SUÇU SAHİLLERDE İŞLİYOR
Ben valilere, Cumhurbaşkanı’na, İçişleri Bakanı’na sormak isterim; İstanbul uyuşturucu batağı haline gelmiş, hiçbir şekilde önleyemiyorsun, sığınmacılar her türlü rezaleti, suçu sahillerde işliyor, emniyet ve İçişleri Bakanlığı’na talimat veriyorsun sığınmacıların işlediği suçları basınla paylaşmayacaksın, sızmayacak diyorsun. Tarikatlar, ahlak, toplumun ahlakı, kadının, çocuğun koruması diyoruz orada yaşananlarla ilgili bu vali, İçişleri Bakanı hiçbir önlem almıyor.
TARİKATLARDA YAŞANANLARI ANLATTI: BUNLAR TOPLUMUN AHLAKINI BOZMUYOR MU?
Toplumun ahlakını ne bozar? Gerçekten insanların yaşam tarzı, tercihleri, alkol kullanması, yönelimleri, giyinmesi… Bu mu bozuyor toplumun ahlakını? Yoksa biraz hatırlayalım Elazığ’daki Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi 20 yaşındaki Enes Kara’nın tarikatlardaki baskı sonucu intihar etmesi mi? İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki çocuğu, 29 yaşındaki Kadir İstekli ile evlendirme skandalı. Ben bu skandalla ilgili valiye soruyorum, nasıl bir tedbir aldın, ne açıkladın İçişleri Bakanı? Ensar Vakfı Karaman’da 10 erkek çocuğunun yaşadıkları ve dönemin bakanının ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyecek kadar yüzsüzleşmesi… Bunlar toplumun ahlakını bozmuyor mu? Yine Antalya İlim ve Kültür Derneği’ne bağlı bir yurtta çalışan bir aşçının mühendis adayı bir öğrenciyi satırla doğrayarak öldürmesi… Bunlar bozmuyor mu? En son, Uşaki Tarikatı’nın lideri Eyüp Fatih Şaban, 12 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulundu. İşte gazetecilerin, aydınların, milletvekillerinin yararlanamadığı haktan yararlanıp şubat ayında sokakta olacak. Bunlar toplumun ahlakını bozmuyor mu?
ALLAH İLE KUL ARASINA BU GÖRDÜĞÜMÜZ BİRÇOK KİRLENMİŞ TARİKAT YAPILARINI ÇEKECEKLER
Ahlakı nerede arıyoruz? Zihinlerde, yaşam tarzında mı arıyoruz? Bu baskılarla mı bunu çözeceğiz? Hayır, toplumun genel ahlakını koruyacaksak önce yönetenler kendilerine bakacaklar. Allah ile kul arasına bu gördüğümüz birçok kirlenmiş tarikat yapılarını çekecekler. O tarikatlara çocuklarımızı, evlatlarımızı teslim etmeyeceğiz. O çocuklar taciz edilirken, intihar ederken, kendini asarken bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıkacak, ‘bir dakika’ diyebilecek. Ama sorunu nerede görüyorlar, sahilde üniversite öğrencilerinin içeceklerini alıp eğlenmesinde görüyorlar. Bununla ahlakı düzeltebileceklerini düşünüyorlar.
AHLAKI NEREDE ARAYACAĞIMIZI DÜŞÜNMEMİZ LAZIM
Eğer sen 200 kez Kamu İhale Kanunu’nu değiştiriyorsan, yandaşlarına trilyonlarca liralık ihale veriyorsan, birilerini zenginleştirip 85 milyonu yoksullaştırıyorsan, milletvekilleri, eski vekilleri, çocukları, ailesi bir değil beş maaş aynı anda alıp birileri 7 bin 500 TL emekli maaşı alıyorsa bu toplumun ahlakı bozulmuyor mu? Ahlakı nerede arayacağız, insanların içmiş olduğu içki de mi arayacağız, burada mı arayacağız? Şunu sorması lazım sürekli tweet atan, bize hakaret eden mesela Melih Gökçek gibi tiplere, 94’ten beri sen belediye başkanıydın, giydiğin bir ceketin, araban, evin bile yoktu, bugün o oğlun o kanalların, o spor kulüplerinin, o servetin, o arazinin nereden buldun diyebiliyor musun? Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’in bu ülkede milyonların sırtından milyarlar TL servet yapma hakkı olacak, milletvekili olacak, ama benim pırıl pırıl çocuklarım bu tarikatlarda ezim ezim ezilip intihara sürüklenecek. Sonra ahlakı içkide ya da insanların özel tercihlerinde arayacaksınız. Ahlakı nerede arayacağımızı düşünmemiz lazım.
ERDOĞAN, NEDEN İNSANLAR BU KADAR DİNDEN SOĞUDU
Ben Recep Tayyip Erdoğan’a sormak isterim; 2001’de partini kurdun. 2002’de geldin seçildin, 21 yıldır yönetiyorsun. Neden insanlar bu kadar dinden soğudu? Neden bugün milyonlarca deist ve ateist pırıl pırıl çocuklarımız böyle bir tercihte bulundu. İşte dini sürekli siz anlattığınız için böyle bir yaşam ortaya koyduğunuz için, şu tarikatları gördüğü için insanlar üzülerek söylüyorum ki dinden soğudu. Ben bunu birçok yerde, Anadolu’da gördüm. Eğer böyle yaşayanlar, ülkeyi soyanlar, yolsuzluk yapanlar, haksızlık yapanlar ya da eşi öldükten 5 saat sonra onunla cinsel ilişkiye girebilir diyen sapkınlar, bunların yanındaysa ben onlar gibi Müslüman değilim dedi. Bunları korkmadan konuşmalıyız.
HAYIR SAYIN VALİ, SENİN GÖREVİN BU TOPLUMDA ÖNCELİKLE AHLAKI KORUMAK
Bu ülkedeki, dünyadaki Müslümanlarla, inançlı insanlarla Allah’ın arasına ne Recep Tayyip Erdoğan ne tarikatlar giremez. Onları bağlayan Allah’ın kuralları kitapta ve sünnettedir. Ama bu sapkınlar, 12 yaşındaki çocuğa evliliğin yolunu açanlar, tacizde bulunanlar, Aladağ’daki yangında çocuklarımız öldü… Daha çok kötüsünü anlatabilirim burada… Ama bu ülkedeki pırıl pırıl gençler, dışarıda yemek yiyemeyen gençler, gidip bakkaldan aldıkları içkisiyle sahilde oturdukları için yasak gelecek. Hayır sayın vali, senin görevin bu toplumda öncelikle ahlakı korumak. Ahlakı koruyacaksın sayın İçişleri Bakanı, sayın Cumhurbaşkanı siz temiz olacaksınız. Kimseye kirli ihale vermeyeceksiniz. Birçok milletvekilinin çocuğu belediyelerden, kamu kurumlarından sınırsız ihaleler alıyor, hepsini burada açıkladık. Hepsi inanılmaz hayatlar, hepsi yurtdışında üniversitelerde özel okullarda okuyorlar ama evet inançlarında dolayı pırıl pırıl çocukları 5, 6 yaşındaki çocukları ne olduğu belirsiz bu tarikatlara veriyoruz. İntihar ediyorlar, bazıları tacize uğruyor ve bunu hiç konuşmuyoruz. Ahlakı nerede arayacağımızı bilmeliyiz.”
Kaynak: Gerçek Gündem