Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Türkiye kriz yönetiminde en iyi ülkelerden biri
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ankara’da Valiler Toplantısı'nın açılışında konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Önümüzdeki dönemde kentsel dönüşümü ne yapıp edip hızlandırmak durumundayız. 'Kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüm' deyip insanımızın canıyla oynayanlara da hiçbir şekilde müsaade etmememiz lazım." dedi.
Yılmaz, 10 Ocak İdareciler Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda düzenlenen "Valiler Buluşması"nda yaptığı konuşmada, devlet teşkilatlanın temeli olan mülki idare sisteminin, köklü bir yönetim geleneğinin uzantısı olduğunu söyledi.
Valilik kavramının toplumda önemli bir sosyal sermaye niteliği taşıdığını belirten Yılmaz, temsili rolünün yanı sıra valilerin bulunduğu yörede, güven veren ve farklı kesimleri ortak hedefler etrafında buluşturan bir yapı olarak kaynakları harekete geçirme, millete hizmet etme, ülkenin potansiyelini gerçekleştirme anlamında çok önemli bir konuma sahip olduğunu ifade etti.
Yılmaz, son 20 yılda valilik kurumunun çok önemli bir dönüşümden geçtiğini dile getirerek, daha çok hizmet ve vatandaş odaklı hale geldiğini, kalkınma ajanslarının bunun iyi bir örneği olduğunu kaydetti.
Rutin işlerinin dışına çıkmayan valilik anlayışının artık kabul edilebilir olmadığını, valilerin görev yaptıkları ilin gereklerine göre çeşitli inisiyatifler alabilen, çeşitli fikirler, projeler geliştirebilen bir konumda bulunduğunu ifade eden Yılmaz, kalkınmanın sadece illeri, şehirleri imar etmekten ibaret olmadığını, gönülleri de imar etme sorumluluğunu taşıdıklarını söyledi.
"EN BÜYÜK BAŞARILARIMIZDAN BİRİ DEVLETLE MİLLETİN AYNI YÖNE BAKMASI"
Yılmaz, son 20 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, devlet ile milletin aynı yön ve hedeflere baktığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Tabii ki devlet görevi kendi özelliklerine sahip ama milletten ayrı, millete rağmen bir şeyler yapmaya çalışan bir devlet anlayışı değil, milletle birlikte hedeflere koşan bir devlet anlayışı. Milletle devlet arasındaki mesafenin ortadan kaldırıldığı, 'milletin devleti' anlayışıyla hareket eden zihniyetle çalışan bir yönetim. Bu çok çok kıymetli gerçekten. Aksi takdirde bir ülkenin amaçlarına ulaşması mümkün değil. Devletle milletin farklı yönlere baktığı, farklı değerlerle hareket ettiği bir yerde, bir ülkenin uluslararası rekabette de hak ettiği yere gelmesi mümkün değil. Dolayısıyla en büyük başarılarımızdan biri devletle milletin aynı yöne bakması aynı hedeflere yürümesidir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Biz bu millete efendi değil, hizmetkar olmaya geldik." sözüne atıfta bulunan Yılmaz, bunun ötesinde bir paye, makam, mevki düşünmenin hiçbir şekilde doğru olmadığını, maddi, manevi boyutuyla vatandaşla iç içe, kibirlenmeden, gururlanmadan vatandaşa hizmet için hareket eden valilik anlayışının çok kıymetli olduğunu ve Türkiye Yüzyılı'nı bu zihniyetle inşa edeceklerini kaydetti.
Yılmaz, Türkiye'nin coğrafyası sebebiyle deprem başta olmak üzere doğal afet riskleri taşıdığını, Türkiye'nin bu risklere karşı mutlaka hazır olması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bütün toplumsal kesimler olarak bir taraftan depremin, afetin yaralarını sarmamız lazım. Diğer taraftan da bir daha benzer afetler yaşamamak adına ne yapılması gerekiyorsa onları yapmamız lazım. Birincisine kriz yönetimi diyoruz. İkincisine risk yönetimi diyoruz. Esas olan riskleri yönetmek. Kriz yaşandıktan sonra yapılması gerekenler elbette yapılmalı. Türkiye bu konuda da gerçekten dünyada en iyi ülkelerden bir tanesi belki de. Çok iyi tedbirler alıyoruz. Krizlere hızla müdahale ediyoruz. Ciddi bir kapasite de oluşturmuş durumdayız ama asıl olan kriz çıktıktan sonra müdahale değil, kriz çıkma potansiyeli olan alanlara önceden müdahale edip krizin çıkmasını engellemektir."
"KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SON 20 YILDA 2 MİLYONDAN FAZLA BİNAYI DÖNÜŞTÜRDÜK"
Deprem risklerini azaltmada kentsel dönüşümün önemli konulardan biri olduğuna işaret eden Yılmaz, "Kentsel dönüşümde son 20 yılda 2 milyondan fazla binayı dönüştürdük. Önemli bir hızlanma süreci yaşandı bu dönemde. Ama yeter mi? Yetmez. Marmara Bölgesi, riskli bölgelerimiz başta olmak üzere bu konuları hızlandırmak istiyoruz. Bu amaçla da iki önemli inisiyatif aldık geçtiğimiz aylarda. Birincisi yeni bir başkanlık kurduk. Kentsel Dönüşüm Başkanlığı. Bunun içinde de üç tane genel müdürlük oluşturduk. Birincisi sadece Marmara Bölgesi'nden sorumlu bir genel müdürlük, ikincisi tüm Türkiye'den sorumlu bir genel müdürlük, üçüncüsü de bu iki genel müdürlüğe finansal kaynak oluşturmaktan sorumlu, kentsel dönüşüme finansal destek vermekten sorumlu bir genel müdürlük. Bu üç genel müdürlüğü bünyesinde barındıran bir başkanlık oluşturduk Cumhurbaşkanlığı kararıyla. Diğer taraftan yeni bir kanun çıkarttık. Kentsel Dönüşüm Kanunu, Meclisimiz kabul etti." diye konuştu.
Yılmaz, kentsel dönüşümün bu kanunla da artık eskisinden çok daha kolay hale geldiğini ifade ederek, şu açıklamalarda bulundu:
"Bürokratik birtakım süreçler kısaltılmış oldu. Daha etkili bir karar alma mekanizması oluşturulmuş oldu. Önümüzdeki dönemde kentsel dönüşümü ne yapıp edip hızlandırmak durumundayız. 'Kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüm' deyip insanımızın canıyla oynayanlara da hiçbir şekilde müsaade etmememiz lazım. Varsa bir yanlış her alanda olduğu gibi kentsel dönüşüm alanında da noktasal yanlış varsa, bir hata varsa elbette onun üstüne hukuk içinde ne gerekiyorsa gidilmeli gereği yapılmalı. Ama topyekun kentsel dönüşümü karalamaya dönük birtakım ideolojik yaklaşımlara da hiçbir şekilde prim vermememiz lazım."
Yılmaz, başkanlığını yaptığı Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu'nu (BMYK) toplayacaklarını, insana zarar veren her şeye karşı mücadele edeceklerini ve bağımlılık konusunda da valilerin çabası, desteğini beklediklerini söyledi.
Vatandaşa, tıpkı eğitim ve sağlık hizmeti gibi güvenlik hizmeti de vermek durumunda olduklarını belirten Yılmaz, güvenlik ve huzurun, ekonomi ve demokrasinin de temeli olduğunu, insan odaklı bir güvenlik anlayışıyla hareket ettiklerin ifade etti.
"SİZLERDEN BEKLEDİĞİMİZ SEÇİM GÜVENLİĞİNİ, SANDIK GÜVENLİĞİNİ EN ÜST SEVİYEDE SAĞLAMANIZ"
Cevdet Yılmaz, Türkiye'nin son 40 yılda her biri tek başına bir ülkeyi istikrarsızlaştırmaya yetecek ölçekteki çok sayıda terör örgütüyle eş zamanlı bir şekilde mücadele ettiğini belirterek, "Bu böyle her babayiğidin harcı değil hakikaten. Türkiye Cumhuriyeti bu anlamda çok iyi bir imtihan verdi ve PKK, DAEŞ, FETÖ, irili ufaklı başka birçok terör örgütüyle eş zamanlı bir şekilde yurt içinde, dışında mücadele etti ve büyük oranda da başarılı oldu." diye konuştu.
Terörün insanlara ve maddi kaynaklara doğrudan zarar verdiğini, bunun yanı sıra ekonomide alternatif maliyeti de olduğuna işaret eden Yılmaz, şunları kaydetti:
"Terör nedeniyle olmamış olan işlerin olması halinde doğabilecek faydadan uzaklaşmamız bunun getirdiği maliyet. Kullanılmayan yaylalar, gidemeyen turist, yapılmayan yatırım, yapılmayan ticaret, bütün bunlar aslında bir maliyet. Dolayısıyla asıl büyük ekonomik maliyeti terörün, bu dolaylı maliyeti. Bunun da en büyük acısını doğuda, güneydoğuda yaşayan insanımız çekti aslında. Bu kayıpları, bu acıları yaşadı. Sermaye göç etti, nitelikli insan gitmedi, göç etti. Bu da kalkınma sürecine büyük bir darbe vurmuş oldu. Ülke genelinde bir maliyet oluşturdu. Bölgede de daha büyük maliyetler oluşturdu. Şimdi ise tam tersi bir sürece girmiş durumdayız."
Yılmaz, terörle mücadeledeki başarının yeni teknolojiler ve personelin eğitimiyle ilgili olmasının yanı sıra en etkili unsurlardan birinin il bazındaki koordinasyon ve farklı kurumların aynı hedefe dönük çalışması, istihbarat yapısı, kolluk güçleri ve askeriyle bütün unsurların aynı hedefe yönelmesi olduğunu ifade etti.
Yerel seçimlere değinen Yılmaz, "Sizlerden beklediğimiz, seçim güvenliğini, sandık güvenliğini en üst seviyede sağlamanız ve hiç kimsenin iradesine bir başkasının müdahale etmesine imkan vermemeniz, herkesin özgür iradesiyle, tercihi neyse sandığa onu net bir şekilde yansıtması, bunu da en büyük gayretle, azami titizlikle yapacağınıza yürekten inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, seçimlerin ardından merkezi idare, yerel idare ve toplumun bütün unsurlarıyla ülkenin kalkınmaya, gelişmeye devam edeceğini belirterek, valileri kendi illerinin farklı yön ve potansiyellerini analiz edip bunlar üzerinden bir kalkınma ve gelişme stratejisi oluşturmaya davet etti.