Demirtaş, Öcalan'la neden görüşmek istediğini anlattı ve ekledi: Unutmayın ki bize kapanan İmralı kapıları, yarın seçim için size hiç açılmaz

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İmralı'da tutuklu bulunan Abdullah Öcalan'la görüşme talebinin nedenleri anlattı; ardından dikkati çeken bir 'uyarıda bulundu': "Unutmayın ki bize kapanan, barış için açılmayan İmralı kapıları, yarın seçim için size hiç açılmaz."

Demirtaş, Öcalan'la neden görüşmek istediğini anlattı ve ekledi: Unutmayın ki bize kapanan İmralı kapıları, yarın seçim için size hiç açılmaz

Kasım 2016'dan bu yana Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İmralı'da tecritte tutulduğu belirtilen PKK lideri Abdullah Öcalan'la görüşme talebinin nedenlerini anlattı.

Gazete Duvar'da yayımlanan yazısında geçtiğimiz günlerdeki başvurusuna değinen Demirtaş, "Amacı ve gerekçesi dilekçemde belirtilmişti ama kısaca hatırlatayım. Tecrit hukuka aykırıdır, suçtur, işkencedir. Bu gerekçeler yeter de artar bile. Ama bizim bunun yanı sıra toplumsal barışa, çatışmaların ve giderek artan gerilimin bitmesine dair son derece insani ve siyasi gerekçelerimiz de var" dedi.

"Sınır ötesine asker gönderilsin" demektense "İmralı'ya heyetler gönderilsin" demenin çok daha ahlaki ve meşru olduğunu dile getiren Demirtaş, şöyle devam etti:

"Ayrıca Öcalan’ın söz kurma hakkı elinden alınmışken kendisiyle ilgili tartışmak doğru da etik de değildir.

GÖRÜŞME TALEBİM Mİ HUKUKSUZ YOKSA TECRİT Mİ?

Görüşme talebimizin hukuki temeli de vardır, Adalet Bakanlığının özel izniyle cezaevlerinde görüşme yapılması yasaldır. Kaldı ki ben zaten avukatım ve avukatlık yetkilerimi de bu görüşme için kullanabilirim. Dolayısıyla, Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın “hukuken mümkün değil” şeklindeki açıklamasını yadırgadığımı belirtmek isterim. Kendisine düşen sorumluluk, tecridin hukuksuzluğuna vurgu yapmaktır benim başvurumun hukuksuzluğuna değil.

Diyelim ki ben hukuken görüşemem, peki kendileri İmralı’ya gidip Öcalan ile görüşemezler mi? Bir hükümlünün, yıllardır avukatlarıyla görüştürülmemesine hukuk adına karşı çıkamazlar mı? Bunu yapmaları da hukuka aykırı değildir herhalde?

Belki de bu şekilde, Türkiye’nin toplumsal barışına ve sorunlarımızın demokratik ve barışçıl çözümüne hep birlikte katkı sunmuş oluruz.

MİT MÜSTEŞARI'NDAN GELEN GÖRÜŞME TALEBİ

İkinci konu, Sırrı Süreyya Önder’in 2014 yılında MİT Müsteşarı’nın benimle görüşme talebini ilettiğine dair açıklamalarım üzerine yapılan, akıl ve ahlak sınırlarını aşan yorumlar. Sırrı Bey o dönemde İmralı Heyeti üyesiydi. Bu görevi nedeniyle de devletin ilgili kurumlarıyla doğal olarak sürekli temas halindeydi. Dolayısıyla görüşme talebinin Sırrı Bey üzerinden iletilmesi de gayet normaldi.

Sırrı Bey sadece talebi iletti. Beni görüşmeye ikna etmeye çalıştığı, görüşme teklifini kabul etmem için uğraştığı iddiaları hem ağır bir iftira hem de ahlaksızca bir karalamadır. Tam tersine Sırrı Bey, görüşme talebine ret yanıtı verilmesinde benimle aynı fikirdeydi.

Gerisi, Sırrı Bey’in bin bir emekle, fedakarlıkla, diğer heyet üyeleri gibi, hatta bazen çok daha fazla ortaya koyduğu çabaya, samimiyete, onurlu katkıya haksızlıktır, hakarettir. Bunu sineye çekmemizi kimse beklemesin. Çözüm sürecindeki yapıcı ve özverili çalışmaları nedeniyle Sırrı Bey’e sadece teşekkür edilebilir, hakaret değil.

ÇÖZÜM SÜRECİ ZORLU VE ONURLU BİR GÖREVDİ

Talep edilen görüşmenin konusu da 'Demirtaş ile görüşüp onu Öcalan’ın yerine Çözüm Sürecinin muhatabı olarak görmek istiyoruz' şeklinde açık bir dille ifade edilmemişti. “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde liderlik özellikleri görüldü, kendisiyle daha farklı bir süreç değerlendirmesi yapmak isteriz” tarzında, diplomatik bir dille iletilmiş bir mesajdı.

Çözüm Süreci bizler açısından hem çok zorlu hem de bir o kadar onurlu bir görevdi. Binlerce insanın ölümünü engelleyen bir çabanın sahibi olmaktan her daim şeref duyacağız. Eksiklerimiz, yetmezliklerimiz olmuştur ancak niyetimizi sorgulamak kimsenin haddine değildir.

Ben de bir dönem İmralı Heyetinde yer aldım ve tüm iyi niyetimle, barış için yoğunca çalıştım. Heyetten de parti eş başkanlığının çalışma yükü üzerine kendi isteğimle, MİT Müsteşarı’nın görüşme talebinden önce ayrıldım.

ÇÖZÜM SÜRECİNİ BİTİRENLER

Bununla birlikte, dönüp dolaşıp Çözüm Sürecinin bitmesinin faturasını her seferinde bana çıkarmaya çalışan herkese bir hatırlatma niteliğinde, duruşmada bu konuyu dile getirdim. Çünkü Çözüm Sürecini bitiren biz değiliz, süreç devam ederken oyun içinde oyun oynamaya kalkanlardır. Paris suikastlerini yapanlardır, Ekim 2014 Milli Güvenlik Kurulunda “Çöktürme Planı”nı hazırlayanlardır, tüm ısrarlarımıza rağmen süreci TBMM’ye taşımayı kabul etmeyenlerdir, MİT’tir.

Şimdi hem beni suçsuz yere altı yıl bir hücrede tutup sonra da 'Edirne’deki, en büyük hesabı İmralı’dakine verecek' diyenlere işte bunları hatırlatmak istedim. Biz Çözüm Sürecinde HDP olarak tam bir dürüstlük, fedakarlık ve iyi niyet yaklaşımı içinde olduk. Aksini iddia edenler ya bilgi sahibi değildir ve yine 'kandırılmıştır' ya da art niyetlidir.

TOPLUMSAL BARIŞA KATKI SUNMAYA HAZIRIZ

Tüm bunlarla birlikte biz İmralı’da Öcalan ile görüşmeye, toplumsal barışa katkı sunmaya hazırız. Peki siz hazır mısınız?

Ama bu kez oyun içinde oyun olmayacak, her şey olabildiğince açık, şeffaf yürüyecek, tüm süreç hukuki zeminde ve TBMM çatısı altında ilerleyecek.

Buyurun, herkes en az Öcalan kadar çözüm için yüreğini ortaya koysun ve seçim hesaplarından bağımsız şekilde çözüm için çaba sarf edelim.

Unutmayın ki bize kapanan, barış için açılmayan İmralı kapıları, yarın seçim için size hiç açılmaz. Dünyanın tüm iktidarları tek bir evladımızın tırnağı etmez, var mısınız evlatlarımızın canlarını kurtarmaya?"

Yazının tamamı.

Etiketler
Selahattin Demirtaş Abdullah Öcalan ABD HDP