Fatih Erbakan, 'Cumhur İttifakı' kararının perde arkasını anlattı: 'Yüzde 60'ı istemedi'
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Cumhur İttifakı'nı genişletmek için HÜDAPAR da dahil birçok partiyle masaya oturdu. Fatih Erbakan önderliğindeki Yeniden Refah Partisi ise ittifaka katılmayı reddetti. Erbakan, kararın perde arkasını anlattı.
Cumhur İttifakı'na katılacağı konuşulan Yeniden Refah Partisi'nin önceki gün duyurduğu kararı, Ankara'da siyasetin en önemli gündem başlıklarından biri oldu. Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, açıklamasında "Hiçbir ittifak içerisinde yer almayacaklarını, seçimlere müstakil olarak gireceklerini" belirtti.
Partinin karar alma sürecinde yaşananları anlatan Erbakan, "AKP 23 ilde milletvekili çıkarmamamızı, bizim arkadaşlarımızın kendi listelerinden gösterilmesini istedi" diye konuştu.
Habertürk'te Serap Belet ve Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtlayan Erbakan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Müzakere yapan heyetler tarafından konuşuldu. Binali Bey gelmeden önce heyetler bir araya gelmişti. Belli bir olgunluğa geldikten sonra Binali Bey, kamuoyunda resmi bir davette bulunmak üzere geldiler. Müzakere heyetleri bunu konuşmuştu. Biz kendi amblemimizle ittifak içinde yer almamış, bu maddeler de ittifak protokolü olarak bunlara MHP'nin, AK Parti'nin müdahale edecekleri olabilir dedik kendilerine. 1 ay müzakereleri sürdürdük. İlk başta herhangi sıkıntı olmadığı ifade edilmişti. Pazartesi en son yapılan telefon görüşmesinde bunların imzalamanın uygun olmayacağı belirtildi. Prensiplerde uzlaşma, mutabakat var diyebilecektik. Bunların imzalanması uygun değil dendi.
"BİNALİ BEY'LE TELEFON GÖRÜŞMESİ YAPTIK"
Temel anlaşmazlık noktası maddelerle ilgili değil prensip olarak. 'Biz MHP ve BBP ile beraberiz onlarla imzalamadık, dolayısıyla sizinle imzalamanız bizim açımızdan uygun olmaz' dendi. Bizim bu maddelerimiz bir miktar kırpıldı, bazı cümleler yuvarlatıldı, bazı kelimeler çıkartıldı, bir metin haline getirildi. Biz ona da 'tamam' dedik. Bizim maksadımız 30'un 30'u olmaz da 20'si yapılır, o da bir fayda. Fakat dediğim gibi 3 madde de olsa 'böyle bir protokolün olması uygun değil' dendi. Telefonla Binali Bey'le görüştük tekrar. Bu imzalansa da hukuki bir karşılığı yoktu. Ancak teşkilatlarımızın ve kamuoyumuza deklare etmemiz, elimizde gerekçe ve belge olması gerekir diye bunu istedik. O süreçte 'bu tartışılmadı' gibisinden açıklamalar oldu. Nitekim Millet İttifakı'nda da oluyor. Sayın Mansur Yavaş ve diğer parti liderleri Cumhurbaşkanı yardımcısı olmasın, Ekrem İmamoğlu ve ben olayım demişti.
"TALEPLERE BAŞTA OLUMLU YAKLAŞILDI"
Biz de madem ittifak yapıyoruz böyle bir şey istedik. Onlar da 'şifahi olarak konuştuk, anlaştık' dediler. Şifahi olarak konuştuk, anlaştık demek bizim yetkili kurullarımızı, seçmenimizi, teşkilatımızı çok da tatmin edecek bir nokta değil. Bu maddeler masadaydı, sorun çıkmıyordu. Taleplere başta olumlu yaklaşıldı. Aile maddesinin ıslah edilmesi, revize edilmesi, bunların ayıklanması, aile korunsun ama anne ve babaya zarar vermemesi. Aile bütünlüğünü bozulacak hükümlerin düzeltilmesi diye metne döndü. Bizimkisi hemen hemen 30 maddeydi.
"23 İLDE SİZİN ARKADAŞLAR LİSTEMİZDE YER ALSIN DENDİ"
Cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık diye bir şey olmadı. Prensiplerimiz olmadan bize 100 milletvekili de verseler orada olmayacağımızı ifade ettik. İlk toplantıda AK Parti heyeti, 'Ambleminizle girmenize saygı duyuyoruz; ancak bizim 23 ilde ucu ucuna milletvekili kaybetmişiz. 4 çıkaracak iken 3 çıkarmışız. Şimdi bu 23 ilde siz de logo ile girdiğinizde sizin de çıkarmanız zor. Öyleyse bu 23 ilde Yeniden Refah Partisi olarak siz girmeyin, dedi AK Parti olarak dendi bu. 23 ilde bizim girmememizde ne olacak? Bizim müzakerecilerimiz konuyu sürekli prensiplere ve logoyu getirdiler. Bunlar olduktan sonra anlaşılabilir dendi.
"6284'E İTİRAZ ETMEDİLER"
Amblem ve 6284'de sorun olmadı. Ancak onlar biz böyle mutabakata imza atmayı doğru bulmuyoruz dediler. Bu bir koalisyon protokolü değil, hükümet kurmuyoruz. Şimdiden niye böyle bir şeyi imzalayalım diye. Bunun örneği var, Millet İttifakı, mutabakat yayınlamış. Bir de koalisyonlar seçimin başında yapılıyor artık. Biz desteğimizle sayın Cumhurbaşkanını yeniden seçilmesine vesile olacaksak, bizim prensiplerimize, parti programımıza uygunluğu önemli. Esnettik ve hatta bunu diplomatik dile çevirdiler, hayati kritik kısımları çıkarttık. Buna rağmen imzalamayı prensip olarak uygun görmüyoruz dediler. Biz sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmemiz oldu. Kendisi bu konuların başında sağ olsun davet ettiler bizi. Bir birliktelik yapılmasının doğru olacağını söylediler. Binali Bey gelmeden 1 ay önceydi bu davet. Biz de birlikte olunmasının faydalı olunacağını düşünüyoruz; ancak görüşülmesi gereken hususlar var dedik. Sayın Cumhurbaşkanı 'Bu hususları bizim ve sizin arkadaşlarınız görüşürler' dedi. Belli bir noktaya gelip, olgunlaşması üzerine resmi davetin uygun olacağını düşündük. Binali Bey resmi davet için geldi. Sonrasında maddelerin azaltılması, özetlenmesi hatta bazı arkadaşlarımız tepki gösterdiler. Bu metin kuşa dönmüş dediler.
"MKYK ÜYELERİMİZ YÜZDE 60 ORANINDA İSTEMEDİ"
Binali Bey'in ziyareti sonrası il başkanı, MKYY, il sorumluları, hanım temsilcilerimizle geniş kapsamlı istişare yapıldı. Yüzde 60 oranında istenmedi. Yüzde 40 olabilir dendi. İl başkanlarında 50'ye 50. MKYK'da 60'a 40 oranındaydı. İki teori var. Bir tanesi büyük fayda sağlanacağını söylüyor. Çerçevenin içinde Yeniden Refah Partisi'nin olacağı yönünde. AK Parti'ye kızan, küsen seçmen nezdinde. Bazı arkadaşlarımız 'Hayır oradan oy alalım derken bizimle yürüyen teşkilatlarımızdan kayıp olabilir, zararlı çıkabiliriz' diyenler oldu. Biz iyi niyetle bu adımın atılmasının ülke, millet, partimiz için hayırlı olabileceğini düşündük. En son gelinen nokta prensip olarak böyle bir mutabakatın olması mümkün değil denince. Onlar olumlu yaklaştılar ama bu noktada geri adım atmak istemediler.