FETÖ dosyalarındaki delildi: AYM'den dikkat çeken karar
Gazeteci Aytunç Erkin, Fethullahçıların irtibat kurmak için ankesörlü telefon kullanmasının FETÖ dosyalarında delil olarak kullanılması üzerine Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği kararı yazdı.
Gazeteci Aytunç Erkin, Sözcü’deki köşesinde “Anayasa Mahkemesi’nin kararı: Ankesör görüşmeleri kesin delil” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Erkin yazısında, Fethullahçıların irtibat kurmak için ankesörlü telefon kullanmasının FETÖ dosyalarında delil olarak kullanılması üzerine Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği karara dikkat çekti.
Erkin, “Yüksek Mahkeme, Yargıtay'ın bu konudaki benzer kararlarına dikkat çekerek, HTS verilerinin delil olarak kullanılmasının kanuni bir temele dayanmadan veya hukuka aykırı şekilde elde edildiğine yönelik iddialar açısından bir ihlal bulunmadığına hükmetti” diye belirtti.
Yazının ilgili kısmı şöyle:
Batman Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ soruşturması kapsamında, örgüt hiyerarşisi içinde üst konumda bulunan kişilerin örgüt içi iletişimi sağlamak amacıyla örgütün askeri mahrem yapılanmasında yer alan ve örgütte kendilerinden alt konumda olan kişileri ankesör/kontörlü sabit hatlardan aradıklarını tespit etti. Başsavcılık, Batman'da görev yapan asker kişilerden bu yapılanmaya mensup olanların tespiti amacıyla- başka surette delil etme imkanı bulunmadığı için- il merkezindeki 40 ankesörlü telefona ait hatların HTS kayıtlarının (arama ve mesaj geçmişi) Bilgi Teknolojileri ve İletişimi Kurumu'ndan (BTK) getirtilmesini istedi. 2012-2017 arasında yapılan aramalar üzerinde çalışma yapıldı.
Astsubay M.A. da bu sırada Ankara'da görev yapıyordu. Batman'da görev yaptığı dönemdeki HTS kayıtlarının incelenmesinin ardından 11 Nisan 2018'de gözaltına alındı. İncelemeler sonucunda telefonuna, 3 Mart 2012- 19 Haziran 2015 arasında 24 ardışık, 46 tekil arama yapıldığı ortaya çıktı. Astsubay M.A.'yı arayan kişinin de diğer askeri personeli aynı dönemde arayan “örgütün mahrem sorumlusu” olduğu belirlendi. Astsubay tutuklandı ve 2 Temmuz 2918'de hakkında iddianame düzenlendi, yargılama sonucunda 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edildi. (Silahlı terör örgütüne üye olma)
2020'ye geldiğimizde…
Astsubay M.A. ankesör ve sabit hatlarla yapılan iletişimin tespitinin hukuka aykırı elde edildiği için adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasında bulundu ve Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.8 Mart 2023'te, Yüksek Mahkeme, Yargıtay'ın bu konudaki benzer kararlarına dikkat çekerek, HTS verilerinin delil olarak kullanılmasının kanuni bir temele dayanmadan veya hukuka aykırı şekilde elde edildiğine yönelik iddialar açısından bir ihlal bulunmadığına hükmetti. Kararın belgeleriyle 52 sayfadan oluştuğunun da altını çizelim.
"TARTIŞMAYA AÇIK"
Konuyla ilgili Gerçek Gündem'e değerlendirmelerde bulunan Avukat Kazım Yiğit Akalın, şunları belirtti:
"Kişinin, kendisine ait HTS kayıtlarının hukuka aykırı elde edildiğini ve bu suretle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia ettiği bu olayda, yargılamanın bütününe bakılarak bir inceleme yapılması gerekir.
Anayasa md. 38/6’da ve Ceza Muhakemeleri Kanununda hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen bulgunun delil olamayacağı ve bu delilin hükme esas alınamayacağı düzenlenmiştir. Ancak Ceza Muhakemeleri Kanununun “İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması” başlıklı 135. maddesinde, başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, telekomünikasyon yoluyla iletişimin dinlenip, kayda alınabileceği de düzenlenmiş durumda.
Başka suretle delil elde etme imkanı bulunmadığı için suç örgütüne üye olan kişilerin tespiti amacıyla belli telefonların HTS kayıtlarının BTK’dan istenmesi, bu anlamda hukuka aykırı bir yöntem teşkil etmeyecektir. AYM’nin hak ihlali oluşmadığına yönelik bu kararına, hukuka aykırı elde edilmiş bir delilin olmaması sebebiyle isabetsizdir diyemeyiz.
Bunun yanında, yalnızca ilgili ardışık ve tekil aramaların silahlı terör örgütüne üyelik suçundan mahkûm olunması için yeterli bir delil olarak sayılıp sayılmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması da mümkün olabilir. Aramaların destekleyici nitelikte delil olabileceği, kişinin örgüt üyesi olduğuna işaret eden yeterli bir delil olmadığı hususu da tartışmaya açıktır."