Seçimler için çarpıcı yorum: 'Birinci turda kazanamamış Erdoğan kaybetmiş bir Erdoğan’dır'
Gazeteci Sedat Bozkurt, bugünkü yazısında AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için; "Seçimleri kazanacaklarını söylediği zaman çevresindekileri ikna edemiyor" ifadelerini kullandı. Bozkurt, Erdoğan'ın bu seçimlerde beklediğini bulamadığını ifade etti.
Kısa Dalga yazarı Sedat Bozkurt, 14 Mayıs'ta düzenlenecek cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri hakkında değerlendirmesini okurlarıyla paylaştı.
Türkiye'nin seçim tarihini ve darbe dönemlerini hatırlatan Sedat Bozkurt, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi propaganda için devletin imkanlarını kullandığını vurguladıç
Bozkurt, "1946’dan sonra, hatta onu da aşan kaygılarla, bu kadar çok seçim deneyimi olan bir coğrafyada tekrar seçimleri ve sandık güvenliğini tartışıyoruz. Siyasi partilerin en büyük vaadi seçim sandıklarına sahip çıkacakları oluyor" ifadelerini kullandı.
"Bu coğrafyanın en adil olmayan seçimine tanıklık yapıyoruz. Muhalefet partilerinin rakibi devletin ta kendisi" ifadeleriyle yazısını sürdüren Gazeteci Sedat Bozkurt, "Meslek hayatımda 6 cumhurbaşkanı 10 başbakan izledim. Partileri hem muhalefet dönemlerinde hem de iktidara geldikleri zaman takip ettim. Tanıklık yaptığım seçimleri sayamadım. Gazetecilikteki deneyim dediğiniz şey de zaten bu ama bütün bu deneyimim bugünün iktidarını anlamam ve size anlatmam için yeterli olmuyor" sözleriyle AKP iktidarı döneminde yaşanan soruların boyutunu vurguladı.
Sedat Bozkurt, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalmasını hedeflediği yorumlarına da yer verdiği yazısını şöyle sürdürdü:
TUR MESELE DEĞİL KAYBEDEN KAYBEDER
Hedefleri hep ikinci tur. Ama kendisi de çevresi de biliyor ki 1’inci turda kazanamamış Erdoğan kaybetmiş bir Erdoğan’dır. Tüm büyü kazanamadığı anda bozulur. Bugüne kadar Erdoğan seçimlere 2 hafta kala vites büyütür ve bunun etkisi de hemen görülürdü ama bu sefer bu etki beklendiği gibi olmadı. Seçimleri kazanacaklarını söylediği zaman çevresindekileri ikna edemiyor. AKP’nin bugün sahadaki kadrosu Erdoğan’ın “B” takımı bile değil. Profil çok düşük. Bu nedenle sık sık onlara cesaret vermesi gerekiyor. Bunun için sürekli kullandığı cümle hep aynı:
"ASILALIM OLACAK BU İŞ"
Seçim günü ya da sonrasına ilişkin sokaklarda muhtelif kaygılar üzerine dillendirilen konuların hiçbiri AKP çatısı altında konuşulmuyor. “Kaybetseler de giderler mi?” sorusu o çatı altında olmadığı için -kaybetmeyeceklerine kesin inanıyorlar çünkü- gitmemek için yapılan bir çalışma da yok. Söylemlerdeki “işgal, bağımsızlık” gibi kavramlar “durumdan vazife çıkaracaklar” için cesaretlendirici olabilir belki ama buna izin verileceğini sanmam. Bu arada; Millî Savunma Bakanlığı’nın başında olan ve Genelkurmay Başkanlığı görevinden gelen -yani bir anlamda savaşın çatışmanın ağababasını bilen- Hulusi Akar’ın bu “darbe” gibi seçimlerle ilişkisi zor kurulan kavramları dilendirmemesini de atlamayalım. Hatta MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın eski bir asker olduğu da aklınızda bulunsun. Bunlar Akar ile Fidan’ı, iktidar içinde de tavır aldıkları Süleyman Soylu ile hemen ayrıştırıyor.
AKP sadece 21 yıllık bir parti. Devleti hoyratça kullandı ve her türlü değerden sıyrılarak devlette kadrolaştı. Oysa tarihsel olarak milattan önce 209 yılında Büyük Hun imparatorluğunun ilk düzenli ordusunun devamı olarak kabul edilen Kara Kuvvetleri Komutanlığı resmi kuruluşunu Yeniçeri Ocağının kuruluşu ile başlatır. Yani 660 yaşındadır. Türk Polis teşkilatının kuruluş tarihi 1845’dir. Yüksek yargıyı temsil eden Yargıtay’ın da 1868 yılında kurulduğunun altını çizelim. Bu tarihler arasında 21 yılın hükmü olabilir mi sizce?