HDP'li Beştaş: 'Hangi iktidar çocukları korumuyorsa Allah belasını versin'
HDP'li Meral Danış Beştaş, TBMM Genel Kurulu’nda, çocuk istismarı ile ilgili araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin görüşmeler sırasında; “Hangi iktidar olursa olsun diyorum, hangi iktidar, sadece şimdiki iktidara yönelik değil, çocukları korumuyorsa Allah belasını versin diyorum'' dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda bugün; İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfı kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşındayken Kadir İstekli ile evlendirdiğinin yıllar sonra ortaya çıkmasının ardından, her türlü çocuk istismarının engellenmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilen araştırma önergesi görüşüldü.
''ALLAH BELASINI VERSİN DİYORUM''
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, önergeye ilişkin yaptığı konuşmada ''6 yaşında evlendirilecek, bu konuda sorumlu Bakan ‘Bu, siyasetin konusu değil’ diyecek. Siyaset, hayatın her alanıyla ilgilenir ya, ilgilenmek zorunda; biz hepsiyle ilgilenmek zorundayız. Hangi iktidar olursa olsun diyorum, hangi iktidar, sadece şimdiki iktidara yönelik değil, çocukları korumuyorsa Allah belasını versin diyorum! Bin kere daha söylerim bunu'' ifadelerini kullandı.
Beştaş'ın açıklamaları şöyle:
“Evet, bugün çocuk istismarı konusunda bir komisyon kurulacak. Peki neden bu aşamaya geldik? Çünkü Hiranur Vakfındaki olay Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Aslında yeni miydi? Hayır. Daha önce bu tip çocuk istismarları var mıydı? Evet ama bunun sebebi tabii ki bunun kamuoyuna yansıması. Timur Soykan -gazeteci, Basın Konseyinin en iyi gazeteci ödülünü de aldı, kendisini kutluyoruz- bu haberi yapmasaydı, bugün biz bu kadar vahim bir meselenin boyutlarını tartışmıyor olacaktık ve bir komisyon kurulması iradesi de iktidar grubundan gelmeyecekti, bunu peşinen söyleyelim.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇIKILMASI ÇOCUK İSTİSMARLARINI ONAYLAMAK DEMEK”
Şimdi esasa dair bir mesele var. Dün, Danıştay, İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanı kararnamesiyle çıkılmasına dair itirazı reddetti, davayı reddetti ve çıkmayı uygun buldu. Peki bu ne demek? Şu anda İstanbul Sözleşmesi'nden çıkan bir irade var, bir siyasi irade var, bir iktidar var. Bu ne demek? Bu aslında İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmakla çocuk istismarlarını onaylamak demek, cezasızlığı onaylamak demek, kadınların öldürülmesini ve faillerin serbest dolaşmasını onaylamak demek; çocukların çocukluğunun ellerinden alınmasını, istismara uğramasını onaylamak demek ve İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması; aynı zamanda erkekleri, eril zihniyeti, erkek egemen zihniyeti korumak demek. Biz kadınlar olarak, dişimizle tırnağımızla, büyük mücadelelerle ve ödediğimiz bedellerle İstanbul Sözleşmesi'ni kazandık; kesinlikle vazgeçmeyeceğiz ve bu İstanbul Sözleşmesi'ni en kısa zamanda tekrar yürürlüğe koyacağız, kadınlar olarak bu konuda kararlıyız.
“GEÇİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORSUNUZ”
Şimdi, çocuk istismarında sorumluları bulmak için ilk başta o ülkedeki iktidara bakmak lazım. Türkiye'de kim iktidarda? AKP MHP'yle birlikte, ittifak hâlinde iktidardalar. Peki, çocuk istismarı vakalarında başka nereye bakalım? İlgili bakanlıklara, Meclise, bu konudaki siyasi iradenin tutumuna bakalım. Var mı bir koruma refleksi iktidarda? Aslında yok. Bu gidişle HKG ne ilk mağdur olacak ve ne de son olacak. Çünkü çocuğun üstün yararı gözetilmiyor, sadece kınanıyor garip bir şekilde; ‘Bu vahim olayı örteceğiz, bitireceğiz’ falan. Ne örtmesi ya? Siz failleri koruyorsunuz; yargınız koruyor, Bakanınız koruyor, iktidarınız koruyor ve ‘Münferit olay’ diye, ‘Bu siyasi değil’ diye geçiştirmeye çalışıyorsunuz.
Şimdi, iktidar, bakanlar, ilgili milletvekilleri bolca konuşuyor. Dün dehşete düştüm gerçekten dinlerken, okurken daha doğrusu; ‘6 yaşında bir çocuğu kimse başına bela etmez’ diyen bir iktidar milletvekili var. Bir kere, çocuğu bela olarak gören... Bunun üzerine saatlerce tartışabiliriz. Burada faili çocuk olarak görüyor, bela olarak görüyor ve yine, faili koruma güdüsünü ortaya koyuyor.
“ÇOCUK İSTİSMARLARINA SEBEP OLUYOR, KURUYAN İKTİDAR”
Akit isminde bir paçavra var, evet, yandaş basın, biz çocuğun yüzünü kapattık ama onlar kapatmadı tabii. Dün bu manşetle çıktılar ya, utanma da yok, vicdan da yok bunlarda ve tek bir iktidar yetkilisi ‘Sen bunu böyle yayınlayamazsın’ demedi. Muhalif kanallara her gün ceza keserken RTÜK, Akit ve benzeri paçavraları, yandaş medyayı korumaya devam ediyor. Çocuğun yalan söylediğini söylüyor ya, ‘Şimdi soru sorma sırası bizde’ diyor ve bunu alenen savunuyor. Bütün savcılara sesleniyorum, ‘tweet’ attı diye, konuştu diye siyasi parti genel başkanlarını cezaevine atan savcılar, hâkimler, bu, Akit gazetesinin çocuk istismarını savunan, kollayan ve çocuğu hedef gösteren, ölümüne aslında sebep olacak bir yayın yapan gazete hakkında ne yaptınız acaba? İşte, çocuk istismarına bu sebep oluyor, bu ve benzeri yayınlar ve tabii ki bunu koruyan iktidarlar.
“6 BİN 992 KİŞİ BERAAT ETMİŞ”
Arkadaşlarımız anlattı, grubumuz adına Filiz Hanım da anlattı, hiç rakamlara girmeyeceğim ama istismar davalarında beraat ve mahkûmiyet oranlarına dair bir şey söyleyeceğim: 2021 yılında sadece, 6 bin 992 kişi beraat etmiş istismar vakalarında. Bu ne demek? Çocuk istismarlarında da cezasızlık tam hız devam ediyor aslında. Bu nedenle çocuk istismarları bitmiyor. Peki, diyeceksiniz ki: "Devletin görevi ne?" Bunları korumak, kollamak. Çocukları korumak ve kollamak anayasal bir görevdir. Objektif olarak istismara uğrayan her çocuğun vebali, Adalet ve Kalkınma Partisinin üzerindedir; bu iktidarın sorumluluğundadır ve bu suça ortaktır çünkü koruma görevini yerine getirmiyor, kollamıyor.
Şimdi bununla ilgili, Akit'in bu çocuğun hayatına kastettiğini söylemekle beraber, bütüncül bir politikanın olmadığını da tabii, söylemeden geçemeyeceğim. Biz HDP olarak gerek ihtisas komisyonunun kurulması, gerek çocuk bakanlığının kurulması, gerek çocuklara yönelik bütçelemeye dair hem kanun teklifleri verdik hem de sayısız önergeler verdik ama hiçbiri kabul edilmedi çünkü kendi politikalarına uyarlı değil bu mesele.
Bir Bakan var, dillere destan, Twitter'da kavga ediyor bizimle, bir söz söylüyoruz, alakasız alakasız cevaplar yazıyor, Derya Yanık. Ne demiş? ‘Kadına şiddet, çocuk istismarı, siyasetin konusu değildir, siyaset üretilecek konular değildir; insani -falan filan- her zeminde karşılaşılabilecek meseleler’ diyor ve istismar meselesine aslında nasıl yaklaştıklarını da ortaya koyuyor. Ya, siyaset erki, bir iktidar, bir devlet çocuk istismarını engelleyemeyecekse batsın ya, yok olsun! Bu iktidarın Allah belasını versin hangisi olursa olsun! Çocuklar istismara uğrayacak, tecavüze uğrayacak, 6 yaşında evlendirilecek, bu konuda sorumlu Bakan ‘Bu, siyasetin konusu değil’ diyecek. Siyaset, hayatın her alanıyla ilgilenir ya, ilgilenmek zorunda; biz hepsiyle ilgilenmek zorundayız. Hangi iktidar olursa olsun diyorum, hangi iktidar, sadece şimdiki iktidara yönelik değil, çocukları korumuyorsa Allah belasını versin diyorum! Bin kere daha söylerim bunu.”