İsmet Akça: ''Türkiye'de muhalefetin genel olarak örgütlenme sorunu var''
Doç. Dr. İsmet Akça: ‘İçerik olarak baktığımızda çok apolitik bir seçim oldu. Aslında Türkiye'nin temel sorunları hiç konuşulmadı.’’
Türkiye uzun bir seçim maratonunu geride bıraktı. Sandıktan çıkan sonuçlar tartışılmaya devam ediyor. Peki muhalefet seçim sonrası nasıl şekillenecek? Muhalefetin yeni dönemde atması gereken adımlar neler? Cumhur İttifakı'nın karşısında nasıl durmaları gerekiyor? AKP'nin yeni dönemde sertleşeceği yorumlarına karşı ne yapmaları gerek? Doç. Dr. İsmet Akça, Gerçek Gündem’in bu konulardaki sorularını yanıtladı.
Akça ile yaptığımız röportajdan bazı öne çıkan başlıklar şöyle:
‘‘İYİ PARTİ OLDUĞU YERDE SAYIYOR, MERKEZ SAĞ PARTİ OLMA İDDİASINI GERÇEKLEŞTİREMEDİ”
‘‘Bu seçime giderken Erdoğan'ın iktidarı kaybedeceği beklentisi çok yüksekti. Muhalefet bu beklentiyi çok yükseltti. Fakat bu gerçekleşmedi. Dolayısıyla burada bir başarısızlık var. Her ne kadar AK Parti oy kaybetse de metropollerde hala güçlü. Türkiye genelinde de oy kaybetti vesaire ama Erdoğan kendi kurduğu ittifakta bunu bertaraf etmeyi bildi.
Oylar daha ziyade Cumhur İttifakı'nın içinde kaldı. Muhalefet olarak günün sonunda başarısızsınız. Millet İttifakı ile Emek ve Özgürlük ittifakını ayrı ayrı konuşmak gerekiyor.
Herkes bir değişim beklentisi içinde. Özellikle Millet İttifakı'na baktığımızda tabii oklar CHP'nin, Kılıçdaroğlu'nun üzerinde. Sonuçta aday Kılıçdaroğlu'ydu ama ben burada meselenin sadece CHP'yle sınırlı tutulamayacağını düşünüyorum. Yani CHP'nin büyük bir sorunu var. Şüphesiz bunu kırması, aşması kolay olmayacak. Ama aynı zamanda İYİ Parti'nin de bir sorunu var. İYİ Parti olduğu yerde sayıyor. 2018’den bugüne iddiası olan bir çeşit merkez sağ parti olmak, AK Parti'nin buradan altını oyma iddiasını gerçekleştiremedi.
Seçim öncesi, özellikle aday belirleme meselesi üzerinden Millet İttifakı'na milliyetçi pozisyondan bir hiza verme arayışı ve derdiyle ittifakın kendisine çok zarar verdi. Eylül'den başlayarak, Mansur Yavaş, İmamoğlu isimlerinin gündemde aşırı tutulması, kazanabilir aday kavramları ve en sonunda masadan kalkılması. Bunlar çok zarar verdi. İYİ Parti'ye de zarar verdi, Millet İttifakı'na da. Dolayısıyla kriz sadece CHP'nin değil bütün Millet İttifakı’nın. Hakeza AKP'den kopan DEVA, Gelecek Partilerinin bir karşılıklarının olmadığı ortaya çıktı seçmen nezdinde. Dolayısıyla burada herkesi bağlayan bir sorun var. Herkesin oturup aslında düşünmesi gerekiyor.
‘‘CHP'NİN DE MUHALEFETİN DE GENEL OLARAK BİR ÖRGÜTLENME SORUNU VAR’’
‘‘CHP açısından, ana muhalefet partisi nerede zorlandı? Hem aday Kılıçdaroğlu açısından hem partisi açısından aslında metropollerde avantajlı. Ama özellikle Karadeniz, İç Anadolu ve küçük illerde, özellikle de ilçe, kaza, köye doğru genişleyen siyasal coğrafyaya baktığımızda buralarda başarısız.
Bunun en temel nedeni belki de örgütsüzlük aslında. Çünkü sandık güvenliği bir mesele. Türkiye'de seçimlere giderken bu bir sorun. Biz seçimlere güvenmiyoruz aslında. Sonuçlar anomaliler tespit ediliyor bugün. Bunu yok saymamamız gerekiyor. Ki zaten ana muhalefette aslında bunu yok saymayarak seçim öncesi son birkaç yılı bununla geçirdi. “Biz çok iyiyiz, çok iyi hazırlandık. Bütün sandıkları kontrol ediyoruz” dediler. Ama şu anda ortaya çıkan 22 bin civarında sandıktan veri akmadığına dair bir bilgi var ortada. Bu sizin örgütsüzlüğünüzü gösteriyor. Yani CHP'nin de muhalefetin de genel olarak bir örgütlenme sorunu var.
CHP'nin de diğer partilerin de bir örgütsel derinleşmeye ihtiyacı var. AK Parti'de bunu görüyoruz. Dolayısıyla AK Parti’nin eski dinamizminde olmadığını konuşmamıza rağmen hala çok etkili. Özellikle parti - devlet bütünleşmesi. Devlet kadrolarının da partililerden oluşması, onların aynı anda kullanılabiliyor olması, seçim makinası çalışmaya başladığı zaman çok etkili oluyor.’’
‘‘BU SEÇİM TÜRKİYE TARİHİNİN BELKİ DE EN APOLİTİK SEÇİMİ OLDU’’
‘‘Tekrar altını çizeyim. Bu sadece Millet İttifakı içinde CHP'nin sorunu değil. Hepsinin bir sorunu var. İkinci sorun daha programatik; politik siyasal söylem, siyasal programınızla, stratejilerinizle alakalı. Herhalde bu seçim Türkiye tarihinin belki de en apolitik seçimi oldu.
Neyi kastediyorum? Aslında Türkiye'nin temel sorunlarını biz çok konuşmadık. Yani bu bir referandum oldu günün sonunda ve aslında Erdoğan'ın ve onun şahsında somutlanan bir yönetim biçimine, bir siyasal rejime evet-hayır referandumu oldu. Ama seçmenin tek gündemi bu değil. Örneğin ekonomik kriz meselesini muhalefet gündem yapamadı. Gündem yapmaya çalışma biçimi de yanlıştı. Makro ekonomik göstergelerle kriz anlatısı kurmaya çalıştı. Bu özellikle daha alt sınıflar, alt orta sınıflar, daha küçük kentlerde yaşayan emekçilere çok dokunmadı.’’
‘‘SİYASAL GÜNDEM YAPILMASI GEREKEN KONULAR, SİYASAL GÜNDEM YAPILAMADI’’
‘‘Bunun ben sadece Millet İttifakı'yla da sınırlı olmadığını düşünüyorum muhalefette. Emek ve Özgürlük ittifakı açısından da bence bu anlamda siyasallaşma gerekiyordu. Bu seçimde bunu göremedik biz maalesef. Siyasal gündem yapılması gereken konular, siyasal gündem yapılamadı.
İki ana boyut olarak da bunu görüyorum. Ana muhalefetin önündeki önemli sorunlarından bir tanesi de geçtiğimiz dönemde ve seçim sürecinde yapamadığı toplumsal mobilizasyon, toplumsal hareket, toplumsal mücadele dinamiğinin örülmesi. Türkiye’de tabii ki sandık çok önemli. Türkiye'de siyasal katılım açısından her zaman öyle olageldi ama sandık siyasal katılımın, siyasal mücadelenin tek aracı değil.’’
‘‘TÜRKİYE TARİHİNİN BELKİ HİÇ GÖRMEDİĞİ ŞEKİLDE BİR SAĞCI MECLİSLE KARŞI KARŞIYAYIZ’’
‘‘Ekonomik, sosyal meselelerden tutun, Kürt sorununa kadar uzanan çeşitli konuları muhalefetin yeteri kadar politik gündem konusu haline getiremediğini düşünüyorum.
Bundan sonraki süreçte ilk önce herkesin bir öz eleştirisini yapması ve bu doğrultuda yeniden yapılanmaya gitmesi gerekiyor. Emek ve Özgürlük İttifakı, Türkiye açısından çok önemlidir ve değerlidir. Bu ittifakın seçim sürecinde sıkıntıları olmuştur. Yani içeride bazı tartışmalar oldu. Bu, topluma özellikle sosyal medya efektiyle çok ağır yansıdı. Ama ben deneyimli bu siyasal hareketlerin, kadroların bunu aşabileceğini ve aşması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü şunu unutmayalım. Türkiye tarihinin belki hiç görmediği şekilde bir sağcı bir Meclis’le karşı karşıyayız.
Burada birbirimizi yapıcı bir şekilde tabii ki eleştirelim. Ama Emek ve Özgürlük İttifakı açısından söylüyorum; yıkıcı bir tartışma bize kazandırmaz. Türkiye halkına da kazandırmaz. Bizim bu ittifakı mutlaka canlı, diri tutmamız lazım.
Yaraları sararak hem örgütsel hem stratejik düzlemlerde bir yeniden yapılanmayı acilen yapmamız lazım.’’
Kaynak: Haber Merkezi