Kemal Can: Muhalefet hala avantajlı ama geç kalıyor
Gazeteci Kemal Can, muhalefetin seçenek çokluğunun avantajdan dezavantaja dönüşebileceğini söylüyor. Can’a göre doğru yönetilecek bir strateji ile muhalefet ilk turda seçimi kazanır, Meclis çoğunluğunu alabilir.
Türkiye’nin Seçimi programının ikinci bölümünde gazeteci Kemal Can ile konuştuk. MHP ve ülkücü hareket üzerine çalışmalarıyla bilinen Kemal Can’a hem son günlerin tartışılan partisi MHP’yi ve iktidarı, hem de muhalefeti sorduk. Röportaj yapıldığında henüz Erdoğan seçim tarihi telaffuz etmemişti, ancak MHP lideri Devlet Bahçeli grup toplantısında Mayıs’ta seçim yapılabileceğini söylemişti.
SİNAN ATEŞ CİNAYETİ CUMHUR İTTİFAKI’NI BOZAR MI
Özellikle Sinan Ateş’in öldürülmesinden sonra MHP etrafında yürüyen tartışmaların bu partiye zarar verip vermeyeceğimizi sorduğumuzda Kemal Can şunları söyledi:
“MHP’nin aldığı hasar ya da etrafında oluşan tartışma iktidar kombinasyonunu seçim öncesinde bozacak bir kopmaya ya da çatlamaya yol açacağına bir ihtimal vermiyorum. Bunun gerekçesi de Erdoğan’ın elinin şu anda böyle bir sorunu büyüterek bir riski göze almaya uygun olmaması. Diğer taraftan Devlet Bahçeli, Erdoğan ve iktidara verdiği desteği çok kuvvetli biçimde yeniden hatırlatmanın ilerisine geçti. Geçtiğimiz hafta diğer siyasi partileri Erdoğan’ın etrafında buluşmaya çağırdı. Bu söylemin özü 2015’ten itibaren MHP’nin yürüttüğü Erdoğan’ın iktidarını ‘beka davası’ çerçevesinde bir milli meseleye çevirmek ve bunun siyasi müfettişliğini, hem yörünge sorumluluğunu bir tür kaptanlığını üstlenmesi.”
TEK LİSTE İLE SEÇİME GİRERLER
Kemal Can, seçimde tek başına MHP’nin göstereceği performansın önemli olmadığı görüşünde. Can’a göre AKP ve MHP’nin tek liste olarak seçime girme ihtimali yüksek:
“Seçimin bütünündeki sonuç belirleyici olacak. Tek başına MHP’nin aldığı oy değil. Ben bu seçimde AKP ve MHP’nin tek liste olarak seçime girme ihtimalini çok zayıf görmüyorum. Seçim yaklaştıkça anketleri de okuyarak alınan oyun üzerinde milletvekili çıkarmak ve parlamento üstünlüğünü de ele geçirme meselesi çok kritik olacak. Yüzde 40’lık bir oyla Meclis çoğunluğunu ele geçirmesi mümkün görünüyor. Cumhur İttifakı’nın meclis çoğunluğunu alıp alamayacağı çok belirleyici olacak. Hem Cumhurbaşkanlığını hem Meclis çoğunluğunu kaybettiği bir tabloda, MHP’nin aldığı oydan çok daha ciddi sonuçlar ortaya çıkacağı için oy oranından bağımsız olarak büyük bir çalkalanma yaşanır. Ama genel olarak AKP ile girilen ilişkinin MHP tabanında yarattığı rahatsızlık en son İyi Parti’nin kopmasıyla zaten bir doygunluk noktasına geldi. MHP ne kaybedecekse kaybetti zaten. O da yaklaşık olarak daha altında birtakım ölçümler olmasına rağmen 2002 seçimlerindeki kadar daraldı. Ama o tabanın bir kısmının AKP oyları içinde olduğunu düşünüyorum. İktidardan kaçan oyların bir kısmı MHP tarafından tutuluyordu. MHP artık o yeteneğini kaybetti.”
İKTİDARIN HEDEFİ ERİMEYİ DURDURMAK
Gazeteci Kemal Can, kimi anketlerde görülen AKP’deki yükselişin ise gerçeği yansıttığını düşünmüyor:
“İktidar oylarında bir yükselişten çok iktidarı memnun eden şeyin, erimenin durdurulduğunu düşünüyorum. Bazı anketlerde yükseliş görülüyor ama onlara çok fazla prim vermiyorum. Zaten murat edilen şey geçen yıl başlayan erimenin yavaşlatılması, mümkünse durdurulmasıydı. Bence başardılarsa bunu başardıklarını söyleyebiliriz. Yoksa seçim ekonomisi uygulayarak, piyasaya para vererek çok oy artışı sağlayabilecekleri kanaatinde değilim. Çünkü seçmen çok ağır hasar gördü ekonomik kriz nedeniyle. EYT gibi hamleler, kendi yarattığı sorunları yine kendisinin çözebileceği gibi bir fikri canlı tutarak kazanmaya çalışıyor. ‘Yani alternatif yok, çözersem ben çözerim’ diyor.”
MUHALEFETİN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI
Gazeteci Can, ağır ekonomik krizin seçmen davranışını nasıl etkileyeceğini ve muhalefetin bu durumu avantaja çevirip çeviremeyeceğini sorduğumuzda ise şunları söyledi.
“Ekonomik krizle birlikte yaygın bir inanış vardı muhalefette: Olumsuz koşullar seçmen tercihini etkileyecek, iktidarın başaramadığı, beceremediği şeyleri göstermek onu yenmek için yeterli olur. Kampanyalarını büyük ölçüde bunun üzerine kurdular. İktidarın yarattığı sorunları göstermek iktidarın kaybına neden oluyor ama muhalefetin kazanmasına tek başına yetmiyor. Olumsuz koşullar zaten herkes tarafından bilinen şeyler, bunu tekrar hatırlattığınızda büyük oranda kanaatlerini değiştirmiyorsunuz. O nedenle seçmen büyük oranda kararsız bloğa kaydı.
Seçmenin ‘Artık bu iktidar değişsin ve başka bir iktidarı destekleyeceğim’ kararı alternatifin ona ne getireceği yapabilirlik kabiliyetiyle ilgili. Muhalefet, iktidarı alabileceği kararlılığını ve yapmaya kalkacağı şeyleri yapabilir olduğunu göstermek. Muhalefet bu kritik eşikte duruyor. Şimdiye kadar iktidarın bitmiş hikayesini anlattılar, ama kendi hikayelerini oluşturmuş ve anlatmaya başlamış değiller.”
İMAMOĞLU SEÇENEK OLMAKTAN ÇIKTI MI?
Tam seçim sürecinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen yargı kararının seçim sürecini nasıl etkileyeceğini sorduğumuzda ise Kemal Can, “Ben hala pek çok seçeneğin hala açık olduğunu düşünüyorum” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Şimdiye kadar muhalefet aday açıklamayarak seçenek çokluğunu avantaj olarak kullanmak istiyordu. Ama şartlar, iktidarın yargı ve başka enstrümanları rahatça kullanabilme imkanı, zemini de onun belirlediği bir tablo ortaya çıkardı. Mesela birdenbire seçenek olarak var olan şeyler kesinleşmiş kararla tam tersine çevrilebilir ve bunun kararını verecek olan iktidar. Dolayısıyla seçenekleri çok gibi görünen muhalefetin önüne iktidarın kurabileceği barajlar var. Daha önemlisi çok kısa bir takvime tüm bunların sığacak olması. Bütün seçenekleri koz olarak kullanacağı rahatlığı kalmadı muhalefetin. Muhalefet adaysız olsa bile bu ay sonunda açıklayacakları programı çok daha önce açıklamalıydı. Henüz muhalefet iktidarı gönderme dışında bir hikaye kurabilmiş değil.”
Altılı Masa’nın kendi aralarında halletmesi gereken sorunları masanın dışında konuştuğunu söyleyen Kemal Can, “Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı olduğu her yerde konuşuluyor ama masada bunun konuşulup konuşulmadığına dair bir bilgiye sahip değiliz. Sorunları konuşmayıp sadece mutabakatları anlatıyorlar. Seçmenin kafasını karıştırıyor. Varsa sorunlar şeffaf biçimde anlatmalılar. Bu da spekülasyonlara neden oluyor. İktidar da bunu kaşıyor, köpürtüyor. Erdoğan eskiden muhalefet yokmuş gibi davranıyordu. Şimdi altılı masanın iç meselelerini konuşuyor” diyor.
HDP FAKTÖRÜ VE MUHALEFETİN MOTİVASYONU
Kemal Can, muhalefetin ve özellikle HDP’nin motivasyonuna ilişkin sorularımızı ise şöyle yanıtladı:
“Bazen seçimi doğrudan etkileyecek mekanizmaları, bazen yargıyı kullanma, parti kapatma, bir adayın önünü kesmek ya da önünü açma gibi hamle imkanları iktidarın elinde. Muhalefetin bunları aşarak ilerleyebilmesi için hızlı ve biraz aşağıdan yukarı doğru seçmeni motive edilmeli. Bu iktidarın artık kendi seçmeninde heyecan yaratması mümkün değil. Ama muhalefet de kendi seçmenine henüz heyecanı geçirmiş değil.”
“HDP seçmeni ile davranan diğer ittifak bileşenlerinin, toplumsal muhalefetle daha yakın ilişki içinde güçlü bir direnci var. Bunu her seçimde görüyoruz. Ama bunun ortak bir ivmeye dönüşmesi gerekiyor. Ama altılı masanın hem ağırdan alması, nazlı davranması, baştan HDP’yi muhatapsızlık tutumu var. HDP, kendi adayını çıkaracağını açıklamasıyla bunu bir kez daha gözler önüne serdi.”
Kemal Can, eldeki verilerle seçimin ikinci tura kalamayabileceğini, muhalefetin cumhurbaşkanlığı seçimini alacağını da söylüyor:
“Aslında teorik olarak ve sayısal verilere baktığımız zaman yüzde 60, yüzde 40 gözüküyor hala. Muhalefet stratejisi ile yüzde 60’a ulaşabilir. Sayısal veriler bunu gösteriyor. İktidar tarafından en iyimser ankette bile “mutlaka Erdoğan’a oy veririm” diyen yüzde 45’i aşmıyor. Teorik olarak herkesin motive olması halinde yüzde 55’in hatta yüzde 60’ı zorlayabilecek bir muhalefet var. Muhalefetin ilk turda seçimi alması da ağır bir Meclis çoğunluğu elde etmesi de pekala mümkün. Ama bunun gerçekleşmesi önündeki engeller yüzünden galiba ikinci tura kalacak diyoruz.”