Kemal Okuyan'dan dikkat çeken açıklamalar: 'TKP, Erdoğan'ın gitmesi için her şeyi yapacak'
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan ve parti yöneticileri basın mensuplarıyla bir araya geldi. TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, "TKP Erdoğan’ın gitmesini istiyor, gitmesi için her şeyi yapacak" dedi.
GERÇEK GÜNDEM - Türkiye Komünist Partisi (TKP), bugün çeşitli medya kuruluşlarından gazetecilerle bir araya geldi.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan ve parti yöneticilerinin katıldığı basın toplantısında, partinin seçimlere ilişkin bakışı anlatıldı.
8 Ocak’ta Samsun’da yapacağı ilk buluşmayla seçim çalışmalarına başlayacak olan TKP’nin Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Altılı Masa’ya eleştiriler yöneltti ve “Erdoğan ile muhalefeti birleştiren muhalefetin kendisidir. Babacan ile Davutoğlu’nu o masaya TKP oturtmadı” dedi.
Okuyan açıklamasında ayrıca "TKP Erdoğan’ın gitmesini istiyor, gitmesi için her şeyi yapacak" diye belirtti.
Kemal Okuyan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“İttihat Terakkici değiliz. Ama Türkiye’yi ileri götüren şeyleri izlediğimiz zaman bayağı büyük bir operasyon gerçekleşmiş. Muhalefet ile iktidar uzlaşmış durumda. Sağcılık meşrulaştı. Türkiye’nin muhalefeti masaya sağcı partilerle oturdu, solu taklit eden bir aktör de kalmadı. Amerikancılıktır, NATO’culuktur, onları geçiyorum.
Nisan’da ya da Mayıs'ta bir sandık konacak. Bizim 'Temmuz ayında bu ülkede ne olacak?' sorusuna yanıtımız yoksa bu ciddi bir sorundur. Ve kimsenin yanıtı yok. Toplumsal kargaşalar havada asılı kalmaz. Toplumsal zemine taşınan kaos mutlaka bazı siyasi aktörleri çağırır. Aralık ayında tarih bize şunu gösteriyor masa filan kalmaz. Biz bu düzeni yıkmak istiyoruz. Bu kaotik sürecin Türkiye’de özgürlükleri işçi sınıfını bastırmak için iki masadan da uzak duracak. TKP bu eleştiriden korkmuyor. Erdoğan ile muhalefeti birleştiren muhalefetin kendisidir. Babacan ile Davutoğlu’nu o masaya TKP oturtmadı.”
“MUHALEFETİN İÇİNDE KAVGA VAR”
“Muhalefetin içerisinde de bir kavga var. Ama ana muhalefet içeresinde iki isim arasında hepinizin yazılıp çizilenin ötesinde bir kavga var. Bir parti içerisinde iki aday olabilir. Ama bizim şunu anlamamız mümkün değil. Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’ndan söz ediyoruz. Bu iki tarafın birbiri hakkında söylediği şeyler. Bir yanıyla yenilir yutulur şeyler değil. Çok keskin çok ağır şeyler. Bu iki isme dair aynı muhalefet blog içerisinde proje suçlaması yapılıyor. Niye? İkisi arasındaki ayrıma ilişkin ne söylenebilir? Bildiğimiz bir şey var: iki aday da aynıdır böyle bir iddiası yok TKP’nin. Öte yandan da şurada bir tuhaflık yok mu? Türkiye’de başkanlık sitemi var. Muhalefetin çıkardığı adaylar tartışılıyor. Taraflar birbirine dönük çok ağır şeyler söylüyor. Bunun toplumsal algıda bir karşılığı yok. İmamoğlu seçilir, Kılıçdaroğlu’nu daha çok seviyorum, bu konuşuluyor. Türkiye’de siyaset tartışılması gerekenlerin hiçbirisini tartışmıyor.
İki masa o masa içindeki gerilim. AKP içinde gerilim var. Tartışılan hiçbir gerçek mesele yok. Israrla TKP’yi de kolundan tuttu. Bu düzeni yıkmak isteyen bir partinin önüne siyasette böyle bir alan açılmayacağını biliyoruz. Seçim sonrası için demiyorum. Demet Akalın’ın özel okullar kapatılsın diye paylaşım yaptığı bir ülkedeyiz. Yalnızca özel okullara ciddi bir zam gelmiş. Bizi ilgilendirmiyor. Bugünkü ekonomik sistem, bitmiş durumda. Türkiye’de sürdürülebilir bir sermaye egemenliği yok. Bunun siyaset alanında hiç yansıma bulmaması mümkün mü? Demek Akalın tek değil. Sermaye çevreleri eşitsizlik abartıldı diye şikayet ediyor. Devletleştirmeler masada duruyor.
Türkiye’de uzun vadeden söz etmiyorum, yakın gelecekte halkın durumunda göreli bir iyileşmeden söz etmiyorum. Bugünkü sermayenin mal varlıklarına dokunmadan, sermaye egemenliğine zarar verecek uygulamalara el atmadan, doğrudan devletleştirme yapılmadan halkın çektiği çilelere ilaç olmak mümkün değil. Herkes Türkiye’yi uçurma sürükler. Sermayeye el koymadan bunu deneyen Türkiye’yi iç savaşa sürükler.
TKP, asgari ücret tartışmalarında topa hiç girmedi. Bugünkü ekonomik sistem sürdürüldüğü sürece halka verilecek her kaynak halktan alınır. Asgari ücreti 15 bin yaparsanız enflasyon ona göre yükselir. EYT meselesi halktan çıkacak. Biz talebimiz yapacağız. Emeklilikte bu olağanüstü barbar sisteme karşı baştan beri mücadele ediyor. Yaygın bir devletleştirme yapılmadığı sürece sosyal güvenlik sistemi çökmeye mecburdur.
“TKP, ERDOĞAN’IN GİTMESİNİ İSTİYOR”
“TKP Erdoğan’ın gitmesini istiyor, gitmesi için her şeyi yapacak. Şimdiye kadar ki mücadelesinde yetersiz kaldı. Erdoğan gitsin duygusunu bu düzen değişmeli duygusuna dönüştürtemedik. Bu duygunun karşısında durmayacağız. 20 yıldır bir karanlık var Türkiye’de. 'Erdoğan gidince tünelin sonunda ışık görüldü'. Biz buna inanmıyoruz. Erdoğan’ın seçilmesine asla yardımcı olmamak, Erdoğan’ın, Türkiye toplumunun ufkunun önündeki Erdoğan engelini kaldırmamız gerekiyor.
Biz bu muhalefete de karşıyız. TKP düzen siyasetinin bir blok olarak karşısında. CHP ile AKP’yi bir mi görüyorsunuz? CHP’de bir sürü dostumuz var AKP’de yok. AKP seçmeninde bir sürü katılım olmuş. CHP’de TKP’nin yanında ve içinde olması gereken birçok unsur var. Bu TKP için başka bir sorun. CHP ve HDP’nin de ulusal ve liberal karakteri var. Bu partilerin bir devrimci sosyalist hareketin gelişmesinin önünde engel olduğunu düşünüyoruz.
Sosyalist Güç Birliği bir aday çıkarmalı dedik demeye devam ediyoruz. Biz Sosyalist Güç Birliği’nin dağılmasını istemiyoruz. Türkiye seçimden sonra ağır bir kriz ile karşı karşıya kalacak.
Seçim bildirgemiz bir meydan okuma. Bu cumhuriyetin kuruluşunda bizim de TKP’nin de kanı var. Bir bölümü Karadeniz’de kalleşçe öldürülürken döküldü, bir bölümü İngilizlerin İstanbul’daki cephanelerinde. Türkiye kuruluşunda o safta yer aldı. TKP’nin üyesi olduğu uluslararası aile Anadolu’daki savaşta taraftı. Komünist enternasyonal uluslararası alanda Mustafa Kemal ve arkadaşlarını destekleyen tek güçtür. Kökü dışarda diyenlere kulak asmayın. Kökümüz başlangıç aşamasından itibaren burada. İkincisi sözümüz şu, yıkacağız diyoruz. Bölücü ve yıkıcı örgütler 12 Eylül’ün en belirgin kodlamasıydı. Şeriatçı, yıkıcı, bölücü. TKP o 12 Eylül söylemini destekliyor. Sol örgütler yıkıcıdır. TKP diyor ki biz yıkacağız ve kuracağız. 20’lerde bu yapıldı. Yıkmadan kuramazsınız. Korkutur, bu sert bir dil. Hayat çok sert, gerçekler çok sert o yüzden. Üç, bizden ahlaklısı yok diyoruz. Sol için devrimciler için tartışmalı. Biz ahlaklıyız, söylüyoruz.
Bu topraklarda alt edilemeyecek iki tane unsur laiklik ve yurtseverlik. Bizim becermediğimiz şey eşitliği buraya ekleyememek. Başkanlık sistemine de karşıyız. Halkın başkanı seçmesine de karşıyız. Meclis seçmeli, meclis görevden almalı.
Bu bir tercih değil. Bu diğer adayın arkasında durduğumuz anlamına gelmiyor. Beklediğimizden uzun sürdü, geç kaldık. Biz aday göstermeliyiz dedikten sonra bir yıl geçti. O sürede toplumdaki beklentiler de aşağıya indi. Bugün o kadar gerilemiş durumda ki. yolsuzluk var çaresizlik var.
Samsun’dan başlatıyoruz. Öncesi var, seçim günü var, sonrası var. Sosyalist Güç Birliği aynı ilkeleri savunan 3 parti. Herkes kendi ismiyle giriyor. Ortak söz söyleyeceğiz, hızlı hareket edeceğiz. Bu açıdan üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmedi. Yapmadık ama yapmayacağız anlamına gelmiyor. Bu dört ayda ne tür yeni gündemler açıklanacak. Korkutucu hiçbir şey söylemek istemiyorum ama hazır olmamız gerekiyor.
TİP AÇIKLAMASI
TİP’i ortaya çıkartan irade ile bizim yollarımız ayrılalı sekiz yıl olmuş. 2014’te TKP iç sorun yaşadı. Bu sorundan sonra şimdiki TİP diye bir kol çıktı. Eğer biz sekiz yıl önce bu şeyi yaşamasaydık ve bugün TİP ortaya çıksa daha yakın bir ilişki kurar mıydık? Kurmazdık. İdeolojik olarak çok uzağındayız. Bizim geçmişte Ufuk Uras’ın ÖDP’si ile mesafemiz böyleydi. Çok derin bir ideolojik ve siyasi mücadele yönettik o çizgiyle; Yunanistan’da Syriza, İspanya’da Podemos. Benzer bir şey TİP. Polemik için söylemiyorum, sorulduğu için söylüyorum. Ortada ideolojik bir şey var. HDP ile CHP arasına yerleşen bir partidir TİP. Siyaset sahnesinde bu iki parti arasında bir yere yerleşir, bağdır, köprüdür. Bu misyon nedeniyle bu kadar etkili olmuştur. TKP'nin bu misyona bir sıcaklığı sempatisi yok. Bazı açılardan benzer şeyler söylüyoruz. Ama bizim Syriza ile yakınlığımız olmadı. CHP ve HDP arasında köprü olması meselesi bir suçlama değil, bir olgudan bahsediyorum. Biz bir vakit kaybettik parti olarak iç meseleyle geçmiştir. Bugün TİP’teki arkadaşlarımız 2014'de aynı şeyi söyleselerdi TKP'den yaklaşık 50 kişi 100 kişi ayrılırlardı. Kendileri de çok zaman kaybetti biz de çok zaman kaybettik."
Kaynak: Gerçek Gündem