Kılıçdaroğlu, 418 milyar dolarlık borcu kimin defterine yazdı?
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumartesi günü İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen toplantıda özellikle ekonomi ve yatırım ile ilgili verdiği mesajlarla öne çıktı.
Bu mesajlardan en önemlisi kuşkusuz yabacı doğrudan yatırım ile ilgiliydi. 2006-2007-2008 yıllarında 52 milyar dolar yabancı doğrudan yatırım çeken Türkiye, 2019-2020-2021’de ancak 16 milyar dolar civarında doğrudan yabancı yatırımın adresi olmuştu. Cari açığın her geçen ay daha da büyüdüğü Türkiye’de yabancı doğrudan yatırımlar belki de hiç olmadığı kadar önem kazandı.
İLK ÜÇ YILDA EN AZ 100 MİLYAR DOLAR DOĞRUDAN YATIRIM
CHP Genel Başkanı dünkü konuşmasında bu konuda çok büyük bir iddia ortaya attı. Kılıçdaroğlu, “İktidarımızın ilk 3 yılında, en az 100 milyar dolar doğrudan yatırım gelecek” dedi ve ekledi: “Ben bu parayı getireceğim.”
'ONLARDAN DA EN AZ 75 MİLYAR DOLAR YATIRIM ALACAĞIZ'
Kılıçdaroğlu’nun yabancı yatırım vaatleri bununla sınırlı kalmadı. Özellikle İngiltere’ye yaptığı seyahatte yabancı fon yöneticileriyle bir araya gelen CHP lideri, bu toplantıların çıktılarına sahip görünüyor. Zira ikinci büyük iddiasını da bu bağlamda dile getirdi: “Dünyanın her yerinde bağımsız çok büyük varlık fonları var. İktidarımızın ilk üç yılında, onlardan da en az 75 milyar dolar yatırım alacağız.”
'YERİ - YURDU, KAYNAĞI BELLİ FONLARDAN EN AZ 150 MİLYAR DOLAR'
CHP Genel Başkanı’nı yabancı yatırım stratejisinin üçüncü ayağını ise emeklilik fonları oluşturuyor. Bu fonların kaynağı belirli temiz fonlar olduğunu belirterek “kirli para” ile mesafesinin altını çizen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “Yabancı fon yatırımı beklentisi ise emeklilik fonları Ayrıca yeri-yurdu, kaynağı belli, temiz ve sürdürülebilir fonlardan en az 150 milyar dolar yatırım getireceğiz. Özellikle hedefimiz Avrupa’nın ve Uzakdoğu’nun emekli fonları olacak. Norveç ve Singapur gibi…”
Türkiye’nin muhalefetin iktidara gelmesi halinde yalnızca yabancı fonlardan faydalanan bir büyüme içine girmeyeceğini aynı zamanda Türkiye’de “kirli sermaye” aktarılan kaynakları da sisteme entegre ederek buradan da kaynak yaratılacağının altını çizdi.
'418 MİLYAR DOLARI, BORÇLARI OLARAK DEFTERE YAZDIM'
Kılıçdaroğlu, “Peki sadece bu kadar mı? Hayır. Türkiye büyük kaynaklara ve potansiyele sahip bir ülke. Ancak yolsuz yönetim yüzünden halkımız hiçbir şeyden pay alamıyor. Ama Bay Kemal, çetelerle ve yolsuzluk yapanlarla mücadele etme sözü verdi. Çünkü ben kirli sermayenin adamı olmam! Kirli sermayenin çaldığı 418 milyar doları, borçları olarak deftere yazdım” dedi.
İyi de bu kirli sermaye kim? Daha önce 5’li çete söylemini kullanan Kılıçdaroğlu’nun bu kez bu tanımlamayı kullanmaması kafasında daha önce isimlerini zikrettiği yapılarda ekleme ya da çıkarma yaptığını düşündürtüyor.
Ancak sözlerinden bu sermaye gruplarının bazen kendisiyle ilişki kurmaya çalıştıkları bazen de hedefe koydukları anlaşılıyor:
“Ben biliyorum onların neden sürekli benimle görüşmek istiyorlar. Neden aracılarla haber gönderiyorlar? Neden arkamdan iş çeviriyorlar?
Neden anketçileri, sureti muhalefetten gözüken medya kalemlerini satın alıyorlar? Kuruş kuruş, dünyanın neresinde neyiniz var hepsini biliyorum.
Bu parayı hukuk içerisinde sizden alacağım, kurtulamazsınız…!”
İktidara da sözü vardı Kılıçdaroğlu’nun. Enflasyon artışını suni olarak saklayan hükümetin ücretlilere en az 300 milyar dolar borcu olduğunu dile getirdi.
“Yetmezmiş gibi, sahte enflasyon oranıyla çalışanların maaşları gasp ediliyor. Bugün devleti yönetenlerin bu ülkenin onurlu çalışanlarına borcu var. Bizim yaptığımız hesaplara göre, devletin, maaş alanlara yani ücretlilere en az 300 milyar dolar borcu var.”
Peki bu borç Millet İttifakı iktidarı olursa nasıl ödenecek? Onu anlamak için Kılıçdaroğlu’nu izlemeye devam etmek gerekiyor.
(GERÇEK GÜNDEM)