Bahçeli: Can Atalay kararının TBMM'de derhal okunmasını istiyoruz

MHP lideri Devlet Bahçeli, Meclis'te partililere seslendi. İmamoğlu'nu hedef alan Bahçeli, Can Atalay kararının da Meclis'te okutulması gerektiğini söyledi. Konuşmasının büyük bölümünü terör örgütü PKK'ya ayıran Bahçeli, "PKK ile ABD arasındaki ilişki devletimizin arşivlerinde." dedi.

Bahçeli: Can Atalay kararının TBMM'de derhal okunmasını istiyoruz

Partisinin grup toplantısında partililere seslenen Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin şehitleri anarak başladığı konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Bizleri takip eden vatandaşlarımıza, en kalbi selamlarımı iletiyorum. Şehit düşen kahramanlarımız bizleri ne kadar hüzünlendirse de Türkiye Yüzyılı'na kararlı adımlarla girdik. Zülfikarı taşıyacak cesur yüreğin Türk milletinde olduğuna inanıyoruz. Bir okyanusun enginliği ile hayatı kavrıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlik hukukunu korkusuzca savunuyoruz. Kıvılcım halinde girdiğimiz her mücadelede dev volkana dönüşmek amacımızdır. Hiçbir mücadelede yüzümüz kara çıkmadı.

"BİZİM İÇİN İKİ DÖNÜM NOKTASI VAR"

Bizim için 2 önemli dönüm noktası vardır. İlk dönüm noktası 17 Mart'taki büyük kurultayımızdır. Üç hilal 55 yıldır Türk milletinin birlik sancağıdır. 14. olağan büyük kurultayımız yeni yüzyılın şuurunu taşıyacaktır. Davasını omuzlayan, risk alan, saklanmayı tercih eden değil her türlü saldırıya göğüs geren kim varsa başımın gözümün üstündedir, onlarla yolumuz birdir.

2024'te bizi bekleyen ikinci siyasi dönüm noktası da 31 Mart seçimleridir. Partimizin 55. yılı münasebetiyle 55'er isimden müteşekkil belediye başkan aday listelerimizin ilkini 10 Ocak, ikincisini 11 Ocak, üçüncüsünü de 15 Ocak'ta paylaştık. Bugüne kadar 165 adayımızı ilan ettik. Diğer adaylarımızı da kamuoyunun bilgisine sunmayı planlıyoruz. Diğer partiler de adaylarını açıklamaktadır. CHP'de işler iyice sarpa sarmış, aday tespitinde kriz ve karışıklık gün yüzüne çıkmıştır. İçeriden demlenen, dışarıdan yemlenen CHP yönetimi akli melekelerini kaybetmekle kalmamış istikametini hepten şaşırmıştır.

Millete gerici demek küfürdür, kifayetsizliktir. Millete gerici demek haramzadeliktir, su katılmamış bir soysuzluktur. Bu firavunca sözlerin devamını bilhassa İstanbullu kardeşlerim 31 Mart'ta sandığın başında oylarıyla vereceklerdir. 31 Mart'ta İstanbul Allah'ın izniyle muradına kavuşacaktır. Mevsimlik belediye başkanlığı yapan, boş zamanlarında belediyeye uğrayan, bunun dışında her taşın altından çıkan şahsa İstanbullu kardeşlerimin yapacağı Saraçhane'den yollamaktır. Sonrasında nereye gidiyorsa gitmeli, bir daha da İstanbul'un yularını çalmaya cüret etmemelidir. İstanbul'un, Ankara'nın, İzmir'in, Adana'nın, Antalya'nın, Muğla'nın, Eskişehir'in, Diyarbakır'ın, Van'ın makus talihi Cumhur ile değişecek, emanet ehline teslim edilecektir.

İsmini zikretmekten bile utandığım bir günah adasında, reşit olmayan kız çocuklarına karşı iğrenç muameleleri hiçbir bahaneyle izah edilemeyecek kadar skandal ve hatta barbarlıktır.

Bize göre hakim uluslararası sistem çöküş aşamasına geçmiş ve inandırıcılığını tamamen yitirmiştir. 21. yüzyılda soykırım suçu işleyen İsrail ve bu terör devletine destek veren ABD'nin de gittikçe irtifa kaybettiği açıktır. İsrail ve ABD, günü geldiğinde damla damla akıttıkları kanların hesabını mutlaka vereceklerdir. Tarihin hiçbir döneminde kan dökerek, can alarak, sömürerek varlığını sürdürebilmiş bir devlete tesadüf edilmemiştir. Amerikan vatandaşları hem kendi geleceklerini hem de dünyanın geleceği açısından ABD'yi adil, insani ve vicdani rotaya çekmekle mesuldürler.

"PKK İLE ABD ARASINDAKİ İLİŞKİ DEVLETİMİZİN ARŞİVLERİNDE"

Millet varlığına kasteden PKK ile mücadele yıllardır en üst seviyede ve fedakarlıkla sürdürülmüştür. Bu uğurda çok sayıda şehit verilmiş, çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştır.

Ülkemiz on yıllar boyunca başka sahalara ayırması gereken maddi kaynaklarını haklı olarak ve yüksek meblağlarla terörle mücadeleye ayırmıştır. Yıllardır süren bu eylemlerin arkasındaki küresel aktörleri, yerli iş birlikçilerini dikkate almadan yapılan analizlerin asla doğru olmayacağı kanaatindeyim.

PKK terörünü, silahsız bölücülükten; bölücü faaliyetleri de bölgemizdeki küresel projelerden bağımsız düşünmek ve birbirinin içinden çıktığını görmeden tek tek ele almak hepimizi yanlış sonuçlara ve yanlış sebeplere götürecektir. Aslında kökleri Osmanlı İmparatorluğu’na kadar dayanmasına rağmen, bugünkü haliyle 1984 yılında ortaya çıkan bölücülüğün silahlı boyutu PKK terör örgütünün, yıllar içinde aldığı boyut ve şekil terörizmi Türkiye’mizi de içine alan bir projenin parçası haline getirmiştir. Yalnızca son kırk yılın Irak coğrafyasındaki gelişmelerine baktığınızda PKK terörünün arkasında Türkiye üzerinde hesabı olanların tamamının isimlerini görmek ve az evvel de ifade ettiğim gibi, arka planda yer alan ülkeleri bulmak mümkündür. Devletin terörle mücadeleden sorumlu veya yetki verilmiş resmi makamlarının zaman zaman bunları dile getirdiği ve hatta şikayetçi olduğu hatırımızdadır. Türkiye, PKK’nın ve bölücülüğün arkasındaki küresel aktörleri bilmesi ve görmesiyle, son yıllarda tepkisini en üst düzeyde göstermiştir. Milli güvenliğimizi bu denli etkileyen bir meselede bölücü örgüte verilen açık veya gizli dış desteği muhatap ülkelerin yüzüne çarpmaktan da kaçmamış ve çekinmemiştir. Tarihi Şark Meselesi dediğimiz emellerin peşindeki küresel aktörler tarafından, bölücülük ve silahlı uzantılarının çok maksatlı ve çok destekli bir uluslararası yıkım enstrümanı olarak kullanılması alenileşmiş bir haçlı operasyonudur.

ABD sözde müttefik bir ülkedir ancak Türkiye'ye karşı yapmadığı kötülük oynamadığı oyun saçmadığı nifak son 74 yıldır neredeyse kalmamıştır. Bugün ABD'yi sorgulamak demek bir yönüyle terörü sorgulamak demektir. ekonomik krizlerin altına bakınız karşınıza çıkacak husumet yüz bellidir. FETÖ'nün PKK'nin devşirilmiş siyasetçilerin, DEAŞ'ın ve kimliksiz sivil toplum kuruluşlarının sahipleri açık açık söylüyorum Brüksel Washington hattındadır. Artık yeter gözümüzün içine baka baka sırtımıza hançer yemeye sabır ve tahammülümüzün kalmadığını cümle aleme haykırıyoruz.

Amerika Birleşik Devletleri’nin komşumuz Irak’a yönelik iki ayrı savaşının siyasi sonuçlarını sebepleri ile birlikte analiz ettiğimiz vakit, karşımızda yıllardır Türkiye’yi bir kıvama getirmek için kullanılan bölücülük ve bölücü terör saldırıları görülecektir. Gelişmeler, ülkemizi ve bölgemizi tanzim etmek isteyen küresel gücün uzun vadeli ve bizim için felaketle sonuçlanacak bir senaryoyu sahnelediğini bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. ABD’nin PKK/YPG’yle ilişki ve irtibatının saklanacak bir yönü de kalmamıştır. Devletimizin arşivleri Avrupa- PKK-ABD arasındaki ilişkileri doğrulayacak belgelerle doludur. Türkiye bu alçak ilişkileri görmezden gelmeyecek içten içe ve adına sözde dost dediği müttefikler tarafından altının oyulmasına seyirci kalmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, her zaman milletimizin huzur ve güvenliğine musallat olan PKK terör örgütü ile etkili ve anlayacakları yöntemlerle mücadeleyi savunmuştur. Bu konuda hükümetlerin ihtiyacı olan her desteği vermeye hazır olduğunu da her ortamda açıklamıştır. Terörle ve bölücülükle mücadelede ne gerekiyorsa; siyasi, sosyal, ekonomik bütün tedbirlerin alınmasının gereğinden ısrarla bahsetmiştir. Elbette terör son bulmalı, şiddet ortadan kalkmalı, vatandaşlarımız huzur, emniyet ve sükunet bulmalıdır. Bunun aksini savunmak ve söylemek mümkün değildir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine inancımız ve güvenimiz tamdır.

"DEM'CİLERİN TBMM'DE BULUNMASI ADALET VE HUKUK GARABETİ"

Dağda bayırda sınır hattında mücadele ettiğimiz hainlerin siyasi cephesi olan DEM'cilerin TBMM'de bulunmaları adalet ve hukuk garabeti, siyaset ve demokrasi ayıbıdır. Karamanoğlu Mehmet Bey 747 yıl önce bugünden sonra hiç kimse divanda dergahta mecliste ve meydanda Türkçeden başka bir dil konuşmayacak fermanı nasıl ki tutacağımız bir buyruk ise aynı şekilde hiçbir terörist veya yandaşı dağda bayırda belediyede şehirde ve de TBMM'de barınmamalı tutunmamalıdır. Terörle mücadele aslında bölücülükle mücadelenin sadece bir bölümüdür. Eli silah tutan bölücüye zararlı, buna karşılık silahsız bölücüyü zararsız kabul etmek terörle mücadelesi sekteye uğratacak en büyük gaflettir. Devlet gaflete düşmez devlet hukuk içerisinde meşru mücadelesinden asla taviz vermez. Türkiye Cumhuriyeti sınır içi güvenliğini sağladığı gibi sınır ötesi güvenliği de temine muktedirdir.

Sayın Cumhurbaşkanımız başkanlığında toplanan güvenlik toplantısında alınan kararları desteklemekle birlikte Irak'ın kuzeyindeki dağlık bölgesi içine alacak şekilde bu ülke ile koordineli ve karşı uzlaşmayla süresi belirlenmiş ve derinliği 60 km'ye kadar inan buradan Hatay'a kadar uzanacak Türkiye'nin güvenlik ve geleceği için huzur hattı kurulmalı bu hattın içine sinek bile sokulmamalıdır.

"CAN ATALAY KARARI MECLİS'TE OKUNMALI"

AYM kararlarını uygulamamanın gerekçesi olmaz diyen Bay Zühtü'ye sormak isterim ki acaba şehitlerimizin dökülen kanlarının gerekçesini feryat figan eden analarımızın gözyaşlarını izah edecek yürek sende ve senin gibi düşünen diğer mahkeme üyelerinde var mıdır? Sen yanlış mahkeme kararının derdindesin biz aziz vatanın derdindeyiz. Sen ve senin gibiler PKK hukukunun kafesindesiniz biz Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluş ve istiklal hukuku peşindeyiz. Anlayacağınız gece ile gündüz gibi ayrıyız. Mahkum Can Atalay kararının TBMM'de derhal okunmasını istiyoruz.

Altını çizerek açıklıyorum, önümüzdeki yeni sürecin bir sonucu olarak; ayrıntılı bir bölücülükle mücadele stratejisi hazırlanmalı, mutlaka uygulanmalıdır. Türkiye’nin güvenliğini, milli birliğini ve bütünlüğünü hedef alan husumet cephesinin, hayata geçirmeye çalıştığı alçak senaryo karşısında Türkiye’nin hareketsiz kalması düşünülemez. Milletimiz, geleceğimize kastetmek isteyen iç ve dış merkezli şer ittifakına ve ihanet odaklarına hak ettikleri karşılığı verme zamanının geldiğine inanmaktadır. Bilinmelidir ki, bu cennet vatan hepimizindir. Aynı kaderin mensupları olarak Türkiye’mizin bir kaos ortamına sürüklenmesini önlemek hepimiz için tarihi bir vazifedir. Herkes üstüne düşen sorumluluğu basit siyasi hesapları bir kenara bırakarak yerine getirmelidir. Allah muhafaza, bu yapılmazsa üzerinde siyaset yapacağımız bir ülke ve uygun bir zemin gelecekte aransa bile bulunamayacaktır. Bu amaçla Milliyetçi Hareket Partisi, bütün kesimleri milli hassasiyetlerimiz konusunda çok dikkatli davranmaya ve düşünmeye davet etmektedir. Gelişmeler ne şekilde cereyan ederse etsin akıllardan çıkarılmasın ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmesine, ortak değerlere dayanan milli birliğimizin tahrip edilmesine hiçbir hainin gücü yetmeyecektir. Bundan kimse şüphe duymamalıdır. Huzurunuzda bu vesile ile bir kez daha Milliyetçi Hareket Partisi’nin kararlılığını vurgulamak istiyorum: Verilecek toprağımız, çizilecek sınırımız, kaybedilecek insanımız ve terk edilecek ilimiz yoktur. Türkiye’yi bölmeyi amaçlayan etnik tahrikleri hayasızca sürdürmeye, etnik köken farklılıklarına dayalı bir ayrışma, bölünme ve çatışma sürecini Türkiye’nin karşısına çıkarmaya yeltenenler tarihi bir hataya düşecekler, ağır sonuçlarla yüzleşeceklerdir. PKK’nın maşası mihrakların, devlete, Anayasaya ve kanunlara meydan okuyarak sürdürdükleri provokasyonların hukuk düzeni içinde karşılığını bulması acil bir konu olarak artık önümüzdedir. Teröristler bugün sadece dağlarda aranmamalıdır. Sözcüleri ve temsilcileri vasıtasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmişlerdir ve onlara karşı devlet vakarı hukuk sınırları içinde kesinlikle devreye girmelidir. Anayasamızın değişmez hükümlerinde ifadesini bulan devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ve üniter yapısına alenen aykırı olan bölücü emeller fani bedenimizi çiğnemeden sonuç alamaz.

Etiketler
MHP Devlet Bahçeli Can Atalay CHP PKK ABD