Özgür Özel, CHP'ye gelen son anketi açıkladı: 'Felaket senaryolarını başkalarının düşünmesi lazım'
CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan adayı Özgür Özel, Ankara'da gazetecilerle bir araya geldi. Kurultay sürecinden yerel seçime kadar birçok konuda değerlendirme yapan Özel, partiye gelen son anketi de paylaştı.
“Değişim” söylemleri ile kurultaya hazırlanan CHP’de genel başkan adaylığını açıklayan Grup Başkanı Özgür Özel, kahvaltıda gazetecilerle bir araya geldi. Kahvaltıya Özel’in yanında CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, CHP İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin ve CHP PM Üyesi Selin Sayek Böke de katıldı.
Kahvaltı sonrası bir açıklama yapan Özel, Kasım ayında yapılacak kurultayda genel başkanın son kez delegeler aracılığı ile seçileceğini söyledi. Yargıtay'ın Gezi davasında Osman Kavala, Can Atalay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Çiğdem Mater’in mahkumiyetlerini onayan kararını da değerlendiren Özel, konuyla ilgili şunları aktardı:
"Bugün tabii iyi bir sabaha uyanmadık. Gezi kararı dün Yargıtay tarafından kısmen onaylandı ve Osman Kavala, Can Atalay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Çiğdem Mater'i cezaevinde tutan bir karar bu. Hakan Altunay ve Mücella Yapıcı yönünden karar bozulması elbette memnuniyet verici. Ancak kararın tümüyle bozulması gerekirken sadece Mücella Yapıcı ve Hakan Altunay tarafından bozulmasını çok büyük bir eksiklik ve çelişki olarak görüyoruz. Geçen hafta kendisine yaptığım ziyarette Mücella Yapıcı bana “Yaşımdan utandıkları için beni salıverecekleri anlaşılıyor. Ve bunu da delil yetersizliğine bağlayacakları anlaşılıyor. Benim için olmayan delil Çiğdem için nasıl varmış çok merak ediyorum ve benim için olmayan delil Mine'yi nasıl burada tutacakmış onu çok merak ediyorum” demişti. Dün karar açıklandıktan sonra da hepimiz gördük ki gerçekten hem Hakan Altınay açısından hem de Mücella Yapıcı açısından verilen kararlar, kararın diğer kısmını, onama kısımlarını da tamamen açığa düşüren, boşa düşüren aslında bir kinci, intikamcı tutumun sürdüğünü gösteren ve bunu tescil eden bir karardır."
NUMAN KURTULMUŞ’UN SİYASİ HAYATINDA BİR DÖNÜM NOKTASI
Özel, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a, Atalay hakkındaki kararın TBMM Genel Kurulu’nda okutulmaması ve dönem sonuna bırakılması çağrısında bulundu. Özel, "Numan Kurtulmuş'un siyasi hayatında bir dönüm noktası" olarak nitelendirdiği süreçle ilgili şunları söyledi:
"Şimdi burada tam olarak Sayın Numan Kurtulmuş'un kişisel siyasi hayatındaki bence en önemli dönüm noktasına geldik, çattık. Çünkü eskilerden çok iyi örnekleri var fakat hatırlatmayacağım. Hepsi mevcut ve biliyorsunuz. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Van Milletvekili Kemal Aktaş ve İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'e yönelik kesinleşen yargı kararları geldiğinde onları geçmiş dönemlerdeki Meclis temayüllerine uygun şekilde dönem sonuna bırakmıştı. “Okumayacak mısınız?” deyince “acelesi yok, arkadaşlar milletin verdiği görevi yapıyorlar. Dönem sonunda okunur” demişti. Ancak kendisinden sonra Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bu “saray rejimi” olarak ifade ettiğimiz ve yargı üzerinde de her türlü baskıyı kuran yönetim anlayışıyla birlikte hem İsmail Kahraman döneminde hem de bir önceki Meclis Başkanı döneminde kararlar okutuldu.
Biliyorsunuz hem daha önce Anayasa Komisyonu'na başkanlık etmiş olan Sayın Şentop hem de orada yeniden seçilen yeniden dokunulmazlık kazanır diye kendi kendisi tutanak altında bunu söylemişken mahkeme yeniden “dokunulmazlık yoktur, davayı yürüteceğim” dedi, yürüttü. Kararı aldı, yolladı. Şentop da kendi komisyon tutanaklarında anayasaya açıklık getiren ifadelerine rağmen o kararı okuttu -Enis Berberoğlu ve Ömer Faruk Gergerlioğlu kararları-. Sonra ne oldu? Anayasa Mahkemesi “bu kadar da olmaz” dedi ve kararları bozdu. Ve her iki milletvekili de görevlerine iade edildiler.
Şimdi bunun olacağı görülebilirken, bir kez daha milletin seçtiği milletvekillerinin, Meclis’in kolunu Anayasa Mahkemesi bükünce mi doğruyu yapacağız? “Ben adayım, çok adil davranacağım ve benim karşımda aday çıkarmayın” teklifinde bulunan Numan Kurtulmuş'a iki yıl bir adaletini görelim demiştik. İki yıl Bütün partilere eşit anayasaya ve iç tüzüğe tam uygun tam tarafsız yönetirseniz biz o zaman iki yıl sonra sizin tarafsızlığınızı değerlendiririz demiştik. Bugüne kadar benim kendisiyle sohbet sırasında “hadi bunu ilk elin günahı sayalım” diyerek uyarılarım oldu. Mesela çıkıp da “Türkiye'nin yüz yılı” diye başlayan sohbetler için kendisine “yahu AK Parti'nin seçim sloganını, seçim mottosunu hatırlatan Meclis Başkanı konuşmaları hoş değil” dedik. Bunlar hadi bir seferlik oldu, kabul edelim. AK Parti'nin bazı taahhütlerini kendi konuşmalarından, belli satır başlarını anmalarını falan uyardık. Dedik ki “bunları yapmayın”. Veya Can Atalay konusunda daha net bir tutum alınsın. “1 Ekim'e kadar çözülür, Yargıtay gereğini yapacaktır ve Meclis’e iş kalmayacaktır. İyimser bakıyorum, olumlu sonuç bekliyorum” demişti, olmadı.
Şimdi önüne o karar yazılıp gelecek. 5 Ekim'de de Anayasa Mahkemesi hak ihlali için görüşmeye başlayacak. 5 Ekim'de kararın hemen çıkması çok iyi olur ama belki birkaç ay sürecek. Numan Kurtulmuş, bu kararı okutursa tutumunu Şentop gibi yani Saray talimatıyla bir anayasa ihlalini hayata geçiren kişi olur. O vakitten sonra artık anayasaya sadakat, iç tüzüğe uygunluk, hakkaniyetli Meclis Başkanlığı’ndan söz etmek mümkün olmaz. Bu anayasal yönden ölümcül bir hata olur. Kendi tarafsızlığını ortadan kaldırır, kendi iddiasını ortadan kaldırır. Elbette kendisiyle gerekli resmi temas ve görüşmeleri sağlayacağız. Ancak bu kararın okutulmayıp Anayasa Mahkemesi'nin kararının beklenmesi, hatta o kararın ne çıkacağından da bağımsız bu okutma işleminin bundan sonra da olabilecek durumlara örnek teşkil etmemek üzere dönem sonuna bırakılmasını mutlaka bekliyoruz."
KILIÇDAROĞLU, ONURSAL ADIGÜZEL'E TEŞEKKÜR ETTİ VE O YAZI YAZILDI
Özel, "kurultay sürecinde örgütle ilgili görülmedik birtakım şeyler" sorusu üzerine yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Yüksek Seçim Kurulu'na bazı başvuruları yapmayı unutmuşuz ama hiç yapmadığımız başvuruları yapıyoruz. Kendi ilçemizi tam kanunsuzluktan bozduruyoruz. Ama seçmen kaydırmalarla ilgili alınması gereken düzenli bilgiyi almayı unutmuşuz. Sayın Onursal Adıgüzel, Genel Başkanımıza 15 Eylül günü mail atıyor. 18 Eylül günü bizimkiler yazıyı yazıyorlar, 5 ay gecikmeli. 21 Eylül'de karara bağlanıyor, daha gelecek inşallah listeler ve 1 Ekim son gün. Genel merkezdeki değerli arkadaşlarımız 18’indeki başvuruyu “bakın başvurmuştuk, parti bir şeyi eksik yapmadı” diye sizlerle paylaşıp dolaşıma sokuyorlar. Çok yayılması için enerji, efor, gayret sarf ediyorlar. Yazının 18’inde yazıldığı doğru, biz 18 Haziran'da niye yazılmadığını soruyoruz. 18 Eylül'deki yazıyı paylaşıyorlar. 15 Eylül'de Genel Başkanımıza söylendi ve genel başkanımızın Onursal Bey’e “uyarınız için teşekkür ederim” diye cevap maili var ve onun üstüne harekete geçiliyor.
İTTİFAK POTANSİYELİMİZİ KAYBETMEK ÜZEREYİZ
Özel, bazı bölgelerde ittifak yapmak gerektiğini vurgulayarak gelinen noktada ittifak potansiyelinin kaybolduğunu ve genel başkan seçildiği takdirde ittifak için herkesle görüşeceğini aktardı. Özel'in açıklaması şöyle oldu:
Cumhuriyet Halk Partisi'nin üzülerek söylemem gerekir ki hem önceki ittifak ortaklarıyla hem de toplumsal ittifak potansiyelinde bir erozyon, bir aşınma, bir gerileme var. Hani ortadan kalktı demek istemiyorum ama çok ciddi bir gerileme var. Bugünkü şartlarda ittifak potansiyelimizi kaybetmek üzereyiz. Ben Kasım ayında yapacağımız kurultaydan çıkacak değişim heyecan ve umutla ve böyle muhataplarımızla yeni ilişkiler kurabileceğimiz bir enerjiyle hareket etmeyi ümit ediyorum. Bu bütün ittifak ortaklarımızdan yeniden görüşeceğiz. Ayrıca daha sonradan ortaya çıkan burada açıklama imkânı da olur. Daha önce de açıkladım. Gerçi bunu bir yazılı açıklamayla Destici istismar edince, ben şey demiştim, “bir gizli protokol Kürt seçmeni de Doğu Güneydoğu'daki seçmeni de rahatsız etti ve katı seçime katılım oranı birinci protokolden dolayı düşmüştü Hani bilinen protokolden dolayı ama bilinmeyen protokol şu anda çok daha büyük bir kırgınlık yarattı.” O bahsettiğim Zafer Partisi'yle imzalanan protokoldü ama onu HDP'yle protokol varmış diye konuştular. O noktaya da açıklık getirmiş olayım. Ama toplumsal ittifak düzeyinde de bir kırılma var. Bunların tamamını onarmak son derece önemli. Biz 'değişim' kurultayından sonra böyle avucumuzu açarak ve 'el sıkışmaya geliyoruz' diyerek bütün ittifak ortaklarımızla görüşeceğiz. Her yerde ittifak yapacağız diye bir şey yok. Partilerin kendi kararlarına elbette saygılı olacağız. Ama bu ülkeyi seven ve son seçimde bir araya gelmiş iki bin üç yüz maddede anlaşabilmiş ittifak ortaklarının birlikte olmadıklarında kaybedecekleri yerler ortaya çıktığında oralarda 'ittifak yapmamak harakiri yapmak' anlamına gelir. O şartları sonuna kadar mutlaka zorlayacağız ama tabii ittifak siyasetine bakış açımız genel siyaset açısından tüm partilerin kendi siyasetlerini özgürce yapabildikleri bir süreç. Ben bir seçim bittikten öbür seçime kadar sürekli ittifak konuşmak yerine partilerin özgür, bağımsız, elbette ilişki halinde bir önceki seçimin müttefikleri olarak birbirleriyle temaslarını koruyarak ama özgürce siyaset yapmaları gerektiğini savunuyorum. Aksi durum koşucuları birbirinin belinden zincirle bağlamak gibi. Herkes bir diğerinin özgür koşmasına engel olabiliyor. Bu durumda da bu bütün partilerde ve tabanlarında bir rahatsızlık yaratabiliyor.
PARTİYE GELEN SON ANKET
CHP'ye gelen son anketi de açıklayan Özel, yüzde 89'luk bir memnuniyetsizlik olduğunun altını çizdi.
Genel Başkan adayı, "Dün partiye bir gelmiş. Ankette “Seçimden sonraki Cumhuriyet Halk Partisi'nin tutumunu olumlu görüyor musunuz?” diye sorulmuş. Olumlu görüyorum diyenlerin oranı yüzde 11. Seçimden sonra parti yönetiminin tutumu partiye faydalıdır diyen yüzde 11. Dün gördük anketi. Anketin içinde daha çok farklı şeyler var. Çok dikkat çeken şeyler var, onları önümüzdeki günlerde hepimiz göreceğiz. Yüzde seksen dokuzun bir şeylerin yanlış gittiğini düşündüğü bir süreçte delegenin askeri yazılmışı olmaz. 4-5 Kasım günlerinde bundan sonra en az iki yıl boyunca cumhuriyetin ikinci yüzyılında CHP'yi yönetecek genç dinamik kadroları seçeceğiz ve o kadrolar da ortaya koyacakları doğru, objektif kriterler, örgüt ve toplum vicdanını rahatsız etmeyecek yöntemlerle belediye başkan adaylarımızı belirleyecekler" ifadelerini kullandı.
FELAKET SENARYOLARINI BAŞKALARININ DÜŞÜNMESİ LAZIM
Özel, yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara'nın kaybedilebileceği yorumu üzerine "Bu noktada yerel seçim kayıplarla sonuçlanırsa, CHP'de olağanüstü kurultay isteyecek misiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
Bence biz İstanbul ve Ankara'yı kazanacağız. İstanbul ve Ankara'yı kazandığımızda o seçimleri kazanmanın ötesinde 11 büyükşehrin üzerine de koyacağız. O durumda da zaten iktidarda olan bir yani parti içinde iktidarda olan bir grubun olağanüstü kongre istemesini de gerekli görmem. Yani niye kendi kendime olağanüstü kongre isteyeyim? Biz önce kongreyi kazanacağız sonra yerel seçimleri kazanacağız felaket senaryolarını başkalarının düşünmesi lazım. Bizim bir felaket senaryomuz yok.
İSTİFA AÇIKLAMASI
Partinin TBMM Grup Başkanı olarak genel başkan adayı olmasının etik olup olmadığı ile ilgili soruyu da yanıtlayan Özel, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin yüz yıllık tarihinde ilk kez şöyle bir şey deneyimleniyor" diyerek istifanın şu an için gündemde olmadığını dile getirdi.
"Genel başkanımız milletvekili değil, dolayısıyla grup başkanı değil. Grup başkanımız da genel başkan değil. Bu ilk kez oluyor. Geçmişte bir SHP döneminde var ama CHP'de ilk kez oluyor. Bu yüzden de bir kavram kargaşası ve bu konuda bazı kötü niyetli, yanlış yönlendirmeler var. Mesela 'Genel Başkan'ın koltuğunda oturuyor' deniyor. 14 Mayıs'a kadar genel başkanın koltuğunda oturuyordum. Çünkü genel başkanımızın Meclis'te bir koltuğu vardı. Şimdi öyle bir koltuk yok. Hem vekil hem rakip hem vekalet ediyor hem rekabet ediyor durumu yok. Oysaki ben Grup Başkanı'yım. Grup başkan vekilleri benim vekilim. Seçimden önce ben grup başkan vekiliydim ve genel başkanın vekiliydim. Şu anda grup başkan vekilleri, grup başkanının vekilleri. Daha önce deneyimlenmeyen bir şey olduğu için farklı düşünülüyor. Örneğin grup başkan vekiliyken aday olunca istifa etmek lazım. Bence de istifa etmek lazım o durumda. Ama burada bir vekalet ilişkisi yok."