Özgür Özel, Gezi tutsaklarını ziyaret etti: 'Gezi’ye de Gezi’den dolayı haksız olarak burada yatan herkese sahip çıkıyoruz'
CHP Genel Başkanı adayı Özgür Özel, Bakırköy Cezaevi'nde Gezi tutuklularını ziyaret etti. Ziyaret sonrası açıklama yapan Özel, "Gezi’ye de Gezi’den dolayı haksız olarak burada yatan herkese sahip çıkıyoruz" diye konuştu.
CHP Grup Başkanı ve CHP Genel Başkan adayı Özgür Özel, Gezi Davası kapsamında Bakırköy Cezaevi'nde tutuklu olan Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater ve Mine Özerden’i ziyaret etti. Özel'e, CHP İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen ile CHP İstanbul Milletvekili Ali Gökçek eşlik etti.
Özel, ziyaretin ardından cezaevi önünde açıklamalarda bulundu.
"GEZİ ONURUMUZDUR"
Özel açıklamasında "Gezi suçsuzdur. Gezi’de bulunan herkes adına burada ibreti alem olsun diye hiçbir hukuki dayanağı olmadan yatırılanların ümidi, Yargıtay’ın hukuka sarılacak, bağlı kalacak olmasıdır. Anayasa Mahkemesi’ndeki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin iki kararına rağmen bekletilen dosyanın bir an önce de karara bağlanması ortak beklentimizdir. Gezi onurumuzdur. Gezi’ye de Gezi’den dolayı haksız olarak burada yatan herkese sahip çıkıyoruz" ifadelerini kullandı.
Özel’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"SAĞLIKLARI, MORALLERİ YERİNDE AMA ÇOK SIKILMIŞ DURUMDALAR"
"Bugün Bakırköy Kadın Cezaevi’nde tutuklu bulunan Gezi tutukluları Mücella Yapıcı’yı, Mine Özerden’i ve değer arkadaşımız Çiğdem Mater’i ziyaret ettik. Özetle şunu söylemek lazım; sağlıkları yerinde, moralleri yerinde ama çok sıkılmış durumdalar. Büyük bir haksızlıkla karşı karşıya olduklarını hepimiz biliyoruz bütün Türkiye biliyor.
"9 SENE SONRA DARBE YAPTILAR DİYE İDDİA EDİLEREK YARGILANIYORLAR"
Bir buçuk yıldır buradalar. 9 sene önce olmuş Gezi olaylarından dolayı buradalar. O dönemde Taksim Platformu’nun ya da Taksim Dayanışması’nın bileşenleri, katılanları, sözcüleri veya kendi odalarının temsilcileri oldukları için oradalar. 9 sene önce Gezi olayları yaşanırken bu ekip vali ile emniyet müdürü ile hatta dönemin başbakan yardımcısı ile görüşmüşlerdi. O gün talepleri sorulduğunda hükümet düşsün, istifa etsin dememişler. Başbakan Türkiye’ye dönmesin demediler, yönetimi bize bırakın demediler, o gün ağaçlar kesilmesin dediler, topçu kışlası yapılacak diye Gezi Parkı ortadan kalmasın dediler. Bir de o günlerde yıkılıp Atatürk Kültür Merkezi yerine AVM yapma hevesi vardı. Atatürk Kültür Merkezi kalsın, kültür için kullanılsın dediler. 9 sene sonra darbe yaptılar diye iddia edilerek yargılanıyorlar.
"KİRADA OTURAN MÜCELLA YAPICI'YA DARBENİN FİNANSÖRLERİNDEN BİRİ DİYE İDDİANAME YAZIYORLAR"
Üzerinde bir dairesi olmayan, kirada oturan Mücella Yapıcı’ya darbenin finansörlerinden biri diye iddianame yazıyorlar. O gün 60 yaşında olan, bugün 66 yaşında olan Osman Kavala’nın hakkındaki iddiaların hepsi daha önce izlediğimiz Gezi davalarında çöktüğü halde kapıları açıp salmıyorlar, başka suçtan tutuklu bulundurup, o suçtan beraat ettiği halde o sırada yeni bir Gezi davası açıyorlar. İçerideki arkadaşlarımız, niçin burada yattıklarını bilmiyorlar. Ben söyleyeyim; biraz önce Mine Özerden’e onu söyledim, hepimizin yerine yatıyorlar. Biz hepimiz Gezi’deydik. O gün Gezi’yi savunan herkes neyi savunuyorsa, bugün Gezi’yi savunmaya devam ediyoruz. Ağaca da çevreye de doğaya da kültüre de hassasız. Kenti savunmak istiyoruz. Kenti savunanları aslında bu mahkemede mesele Yargıtay’da karar vereceklerin çocukları da aynı şeyi savunuyorlar. Veya o insanların çocuklarının geleceği için bu insanlar hapis yatıyorlar.
"GIRTLAĞIM DÜĞÜMLENEREK DİNLEDİM"
Bundan sonraki süreçte şunu bekliyoruz; Yargıtay’ın bir an önce karar vermesi lazım. Mücella Abla çok duygusal bir şey söyledi. Dedi ki ‘benim dosyamda delil bulmamışlar, bende olmayan delil kimde olabilir, hiçbirinde yok. Benim için delil yoksa Gezi için buradaki insanlar için delil yoktur. Beni salarlarsa nasıl çıkayım buradan evlatlarımı bırakıp. Vallaha çıkarsam dışarıya çadır kurar orada yatmaya devam ederim, buradaki herkes suçsuz.’ Gırtlağım düğümlenerek dinledim.
"HASTA TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ SORUNU ÇÖZÜLMELİ"
10 gün önce ve dün yaşananların Türkiye’de cezaevinde yatanların ve yakınları için bir kazanıma dönüşmesini ümit ediyoruz. Mücella Hanım aylardır çok hasta, daha doğrusu birtakım semptomlar var, ama kelepçeli muayene ve ring aracıyla hastaneye gitmeyi reddettiği için ailesi de çok üzülüyordu, kendisi de çok acı çekiyordu. Adalet ve İçişleri Bakan yardımcısı geçmiş dönem mevkidaşım Bülent Turan ve Adalet Bakan Yardımcısı sayın Ramazan Can, gayret ettiler ve kelepçesiz ve insani şartlarda hasta birisine, ileri yaşta birine muayene imkanı yarattılar. Ben Bülent Turan’a teşekkür etmek için yazdığımda kendisi bana ‘Bize ihtiyaç olmadan bu böyle olmalı’ dedi. Ben bu değerlendirmenin altına imza atıyorum. Türkiye cezaevlerinde 300 binin üzerinde tutuklu ve hükümlünün kelepçesiz ve insani şartlarda öyle ring araçlarıyla falan değil, hasta nakil araçlarıyla hastaneye gidip gelmelerine, tedavi olmalarına birilerinin katkı sağlaması lazım. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a buradan açık çağrımızdır; bizim ne desteğimiz gerekiyorsa Meclis’te 24 saat çalışmaya hazırız, ama hasta tutuklu ve hükümlü sorunu çözülmelidir.
"TOPLUMSAL VİCDANI YARALAMAYACAK BİR ŞEKİLDE AF BEKLENTİLERİ VAR"
Cumhuriyet’in 100’üncü yılında buradaki çok sayıda tutuklu ve hükümlünün ailesinin de bu ülkeden toplumsal vicdanı yaralamayacak bir şekilde af beklentileri var. Bu konuda da bütün Türkiye kamuoyuna onların sesini duyurmak istiyoruz.
"BUNUN HESABINI VEREMEYİZ"
CHP Genel Başkanlığı’na aday olacağını açıklayan Özel’e, Genel Başkan olması durumunda ittifaka nasıl baktığı soruldu.
Özel, şu yanıtı verdi:
“Ben partilerin kendi kimlikleriyle var olmalarını kendi kimlikleriyle siyaset yapmalarını, birbirleriyle ilişkilerinin partileri kısıtlamaması gerektiğini savunuyorum. Ancak 5 Kasım’da yapılması muhtemel seçimden sonra mart ayında yapılacak yerel seçimlere giderken ne biz ne İYİ Parti ne diğer demokratlar İzmir, İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya ve diğer büyükşehirlerin göz göre göre bizim birbirimizle olan sorunlarımızı aşamadığımız için yeniden AK Parti’nin eline geçmesine seçmenimiz affetmez, buna izin vermez. Bunun hesabını veremeyiz. Şu anda Millet İttifakı’nın ittifak potansiyelinde bir gerileme, bir çöküş olduğu muhakkak. Partide yönetime geldiğimiz takdirde yeni bir beyaz sayfa açıp, bütün muhataplarla önce kendi özeleştirimizi yapıp, onlarla olan sorunları yapıcı bir şekilde tartışıp ölçme değerlendirmeye dayalı, vatandaşın desteğini alacak, partilerin kendi içindeki partililerin vicdanını rahatsız etmeyecek, yazılı çizili bir iç hukuka dayalı, kimsenin hakkını yemeyeceği, hiç kimsenin de başkasına hakkını yedirmeyeceği gerçek bir birliktelik için kolları sıvamaya ve bir beyaz sayfa açmaya hazır olacağız. Bunun için üzerimize ne düşüyorsa onu yapacağız. Hiçbir belediyeyi kaybetmeyip Millet İttifakı’na ve Türkiye ittifakına çok sayıda belediye kazandırmak için var gücümüzle çalışacağız.”