Özgür Özel: ‘Üniversite Kapısına Kelepçe Astılar’
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, akademisyenlerin ‘kayyım’ nöbetine destek vermek için Boğaziçi Üniversitesi'ne ziyarete gitti. Üniversite önünde konuşan Özel “Bu vicdansızlığa dur demek istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘terörist’ dedi diye üniversite kapısına kelepçe astılar. O kapıya konulan kelepçe saray rejiminin üniversiteye nasıl baktığının en iyi göstergesidir” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi’ne dışarıdan yapılan rektör atamalarına tepki gösteren CHP Genel Başkanı Özgür Özel, üniversiteyi ziyaret etti. Üniversitenin kapısı önünde açıklamalar yapan Özel, hakimlere “4 yıldır kullanmadığınız yetkiniz var, bu üniversitenin üst yöntem kademeleri, kurum tarafından atanan kadrolarca ele geçirildi. Kararlarınızı hiçe sayan yaklaşımlara karşı gücünüzü gösterin” diyerek seslendi.
Özel'in konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
“971’İNCİ KEZ BURADA NÖBET TUTULDU”
Bu üniversiteye, 1 Ocak 2021 tarihinde Melih Bulu isminde bir kayyum atanmıştı. Üniversite geleneğinden gelmeyen, kültüründen gelmeyen, Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisansa dahi kabul edilme şartlarını sağlamayan birisi, üniversitenin başına kayyum olarak atanmıştı. O günden bugüne tam 205 haftadır, 1432 gündür, 971’inci kez burada nöbet tutuldu. Ben de Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak 971’inci nöbete desteğe geldim.
“BİR REKTÖR YOK BİR İŞGALCİ VAR”
Nöbet, kayyumluk binasına, çünkü orada bir rektör yok, bir kayyum var, bir işgalci var şu anda. Kayyumluk binasına sırtının dönen öğretim görevlilerinin, hocaların 15 dakika süreyle sessiz protestosundan ibaret. Ardından da kısa bir açıklama okunuyor. Bu açıklamaya şu anda profesör olmuş ve artık ellerindeki kamu gücüyle zarar veremeyecekleri hocalar katılıyorlar. Öyle de olsun istiyorlar. Yoksa gözü dönmüş, elindeki güçle kime saldıracağını bilemeyen, buradaki kurum kültürünün katili kayyum öğrenci bulursa soruşturma açıyor; disiplin cezası veriyor, okuldan uzaklaştırma cezası veriyor. Oradan bir suç icat edebilirlerse mahkeme açıyorlar, yargılıyorlar.
“BİR ÜNİVERSİTE DÜŞÜNÜN Kİ EMEKLİSİNİ KAPIDAN SOKMUYOR”
Bugün burada içeride mezunlar olabilir. Bir üniversite düşünün ki mezununu kapıdan sokmuyor. İçeride emekli öğretim görevlileri olabilir, bir üniversite düşünün ki emeklisini kapıdan sokmuyor. Oysa ki evrensel anlamda üniversite kapıları herkese açık olan, bilimin üretildiği, bilginin paylaşıldığı mekanlardır. Gerçek anlamda bırakın mezununu içeri sokmamayı, ‘Ben buradaki ışıktan istifade etmek istiyorum’ diye yanaşan ve karanlıktan uzaklaşan herkese açıktır oranın kapısı. Sadece öğrencilerine de değil. Ama maalesef böyle bir noktadayız.
“ÜNİVERSİTENİN KAPISINA POLİS KELEPÇESİ TAKTILAR”
Burada olaylar ilk başladığı sırada; 4 Ocak’ta ilk protestolar başladığında ve ardından 8 Ocak tarihinde Boğaziçi protestolarına katılanlar için Erdoğan ‘terörist’ dediğinde bu üniversitenin kapısına polis kelepçesi dahi takıldı. İçeriye girilmesin diye üniversitenin kapısına polis kelepçesi taktılar. Bir bienalde ödül alırdı o fotoğraf. Bir bienalde ‘Türkiye’de üniversite özerkliği ve özgürlüğü nedir?’ diye bir sanatçı bir şey tasavvur etse, tasarlayacağı, boyutlandıracağı ve fotoğraflandığında hepimizin takdir edeceği görüntü; üniversitenin kapısına polis kelepçesiydi. Bunu bizzat bu rejim yapmıştır. Kendi özeleştirisini, özeleştiri yaptığının bile farkında olmadan, kendini ihbar ettiğinin bile farkında olmadan yapabilen en üst düzeydeki rejim bugünkü saray rejimidir. O kapıya konulan kelepçe, saray rejiminin üniversiteye nasıl baktığının tam olarak fotoğrafıdır. O kararı alandan, o kelepçeyi takandan hepimiz razıyız. İyi ki yaptı. Biz bu kadar iyisin gösteremezdik Türkiye’ye ve dünyaya.
“DOĞU DEMİRTAŞ İÇİN LİNÇ KAMPANYASI BAŞLATTILAR”
6,5 ay boyunca eylemler devam etti. Bu eylemler sırasında çok sayıda öğrenci gözaltına alındı, tutuklandı. Onlardan ilkleri arasında Doğu Demirtaş vardı, Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettiğim. Babası Sertaç Demirtaş da burada. Doğu, içeri konmuştu, hedef gösterilmişti. Doğu hakkında birileri ‘İyi ki gözaltında ya da tutuklu, yoksa zaten sokakta olsa hayatı tehlikede’ diyorlardı. Öyle bir linç kampanyası başlattılar Doğu hakkında. Gittiğimde bir dahi çocuk gördüm. Dört üzerinden 3,80 ortalama ile fizik bölümünde okuyan bir çocuk. İnanılmaz hayalleri olan, İnanılmaz yetkin, İyi yetişmiş bir öğrenci. Bugün buraya gelirken Doğu yanımda olsun diye aradım, benimle birlikte olsun diye. Çünkü o Doğu uzun süre tutuklu kaldı Silivri’de, sonra serbest kaldı.
“BİR ÖĞRENCİYİ ELLERİMİZLE VERDİK”
Sonra Doğu’nun hikayesini görenler Doğu’ya çağrı yaptı. Şimdi de Doğu, Berlin Teknik Üniversitesi’nde yüksek lisansını bitirmek üzere. Başardı kayyum. Doğu gibi bu ülkenin yatırım yaptığı, ailesinin üzerine titrediği, üzerinde ilkokul öğretmeninden fizik fakültesinin tüm öğretim görevlilerine, profesörlerine kadar emeği olan bir öğrenciyi ellerimizle verdik. Sayın Erdoğan, Sayın Schröder’e ikram etti. ‘Biz yetiştirdik. Alın Almanya’da sizin için çalışsın’ dediler. Doğu, şu anda bir otonom araç üretimiyle ilgili projenin başındaki hocanın yanında ve ondan Almanya istifade ediyor. Aynı Covid aşısını bulanları burada yetiştirip, Almanya’ya kaptırdığımız gibi.
“HOCALAR ÖĞRENCİLER PALTOYLA DERS YAPIYOR”
Erdoğan darbeyi fırsat bildi 'rektörleri atayacağım' dedi. 2016'da OHAL ile yetki sahibi oldu. Burada yüksek lisans için gelen öğrenciyi rektör olarak atıyor. Üniversitenin üst yönetim kademeleri ele geçirilmiş durumda. Burada kalorifer yanmıyor, hocalar öğrenciler paltoyla ders yapıyor.
“BU KURUMU ÇÖKERTECEKSİN DE NE İŞİNE YARAYACAK?”
Boğaziçi'ni bu hale getirenler yaptıklarını savunamazlar. Her birisi dahi düzeyinde iyi yetiştirilmiş 200 öğrenci 4 yıllık süreçte Almanya'ya kaptırıldı. Bir ülkeye bu kadar kötülük olmaz. İhmalle olmaz ancak tasarlayarak olur. Sen bu kurumu çökerteceksin de ne işine yarayacak. Bu vicdansızlığa dur demek istiyorum.
“BÜTÜN AKADEMİSYENLERE SORUŞTURMA AÇTILAR”
İlk kayyım 1 yıl dayandı. Yerine Naci İnci, hadsizlikte birinci birini getirdiler. Rektör diyeceğim rektör değil, kayyım diyeceğim kayyım değil. 3 yıldır ısrarla devam ediyor. Bugüne kadar bu eylemlere katılan bütün akademisyenlere soruşturma açtılar. Hoca geliyor kapıdan girecek ‘Giremezsin girişin yasaklandı’ diyorlar. Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim Başkanı Prof. Dr. Cem Say, benim ilk tercihimdi yakınından değil şehrinde geçemedim. Hocayı kapıdan içeri sokmuyorlar.
Kaynak: Haber Merkezi