Seçim takviminde Türkiye’yi ne bekliyor? Gündemi belirleyen 2 soru: Adaylık ve seçim kanunu krizi nasıl çözülecek?
Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler için AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işaret ettiği 14 Mayıs tarihi, 2 soruyu Türkiye’nin gündemine aldı. Erdoğan’ın yeniden adaylığı ve değiştirilen seçim kanununun uygulanması hakkında tartışmaları Anayasa hukukçuları Gerçek Gündem’e değerlendirdi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 yıllık Demokrat Parti (DP) iktidarının başladığı 14 Mayıs 1950 tarihini işaret ederek “Milletimiz aynı gün, bu darbe şakşakçılarına 'yeter' diyecektir” sözleriyle seçim tarihini işaret etti.
2 SORU TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİNDE
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları Türkiye’de iki tartışmayı beraberinde getirdi:
- Anayasa’nın 101. Maddesi’nde yer alan “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kısıtlaması gereği Erdoğan’ın adaylığı hukuki olarak mümkün mü?
- AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçim tarihi olarak 14 Mayıs'ı işaret etti. 14 Mayıs 2023'te yapılacak bir Cumhurbaşkanlığı seçimi Meclis kararı ile ya da Cumhurbaşkanı kararı ile ilan edilecek. Bu iki seçeneğin Erdoğan'ın adaylığı konusunda hukuki olarak yaratacağı sonuç nedir?
Hukukçular Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığı ve seçim kanunu tartışmalarını Gerçek Gündem’e değerlendirdi.
PROF. DR. ERGUN ÖZBUDUN: CUMHURBAŞKANI İRADESİYLE SEÇİM KARARI ALINIRSA ERDOĞAN ADAY OLAMAZ
AKP’nin 2007 yılında ‘Sivil Anayasa’ başlığı ile Türkiye gündeminde tartışmaya açtığı Anayasa taslağını hazırlayan akademisyen heyetinin başkanlığını yürüten Anayasa Hukuku Profesörü Ergun Özbudun, Gerçek Gündem’e yaptığı değerlendirmede 14 Mayıs’ta yapılacak bir seçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığının ancak TBMM’nin seçim kararı alması ile mümkün olacağını ifade etti.
Prof. Dr. Özbudun, “Normal kural cumhurbaşkanının ancak 2 kere seçilebilmesidir. Bu durum Anayasa’nın 101. Maddesinde açıkça belirtiliyor. Bir tek istisnası var. İkinci dönemi sırasında Meclis 5’te 3 çoğunlukla seçimlerin yenilenmesine karar verdiği takdirde cumhurbaşkanı 3’üncü defa aday olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Özbudun, Cumhurbaşkanı iradesiyle alınması olası olan seçim kararının sonucunu; “Burada muhalefet 6 Nisan’dan sonra belirlenecek bir tarihe onay vermeyeceğini belirtmişti. Dolayısıyla burada seçimlerin yenilenmesinin tek yolu cumhurbaşkanının iradesidir. O takdirde kendisi kesinlikle aday olamaz Anayasa’nın açık hükmü icabı” sözleriyle yorumladı.
Ergun Özbudun, “Ama ona rağmen öyle bir tartışmayı göze alıp adaylığını ilan edebilir ve o konuda nihai kararı verecek olan da Yüksek Seçim Kurulu’dur. Yüksek Seçim Kurulu da şu anda iktidara yakın gibi görünüyor. Anayasal açıdan son derece tartışmalı olmakla birlikte buna güvenerek aday da olabilir kendisi” diye konuştu.
Prof. Dr. Ergun Özbudun
ÖZBUDUN: HER HALÜKARDA DEĞİŞTİRİLMİŞ OLAN KANUN GEÇERLİ OLACAK
Seçim kanunu değişikliğiyle ilgili tartışmaları yorumlayan Prof. Dr. Ergun Özbudun, “İlan edildiği tarih de geçerli olsa kanunun yürürlüğe girmesi Nisan ayının ilk günleri. Her halükârda değiştirilmiş olan kanun geçerli olacak. Bence daha doğru olanı seçimin yapıldığı tarihte geçerli olan kanun esastır. O da 2021’de değiştirilmiş olan kanundur” diye konuştu.
PROF. DR. SERAP YAZICI: ANAYASANIN HÜKÜMLERİ TARTIŞMA YARATMAYACAK KADAR AÇIK
AKP’nin 2007 yılında ‘Sivil Anayasa’ başlığı ile Türkiye’nin tartışmasına açtığı Anayasa taslağını hazırlayan ekibin üyeleri arasında yer alan ve 2020 yılından itibaren Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Anayasa Hukuku Profesörü Serap Yazıcı, Gerçek Gündem’e yaptığı değerlendirmede, Anayasa’nın cumhurbaşkanlığı adaylığını düzenleyen 101. Maddesine vurgu yaptı. Serap Yazıcı’nın, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olabilmesi için seçim kararını TBMM’nin alması gerektiğini ifade ettiği’ değerlendirmesi şöyle oldu:
“Anayasanın bu konudaki hükümleri, tartışma yaratmayacak kadar açık. 101. maddenin 2. fıkrası, “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmüne yer veriyor. Sayın Erdoğan, ilk olarak 10 Ağustos 2014’te; ikinci olarak ise 24 Haziran 2018’de Cumhurbaşkanı seçildi. Bu nedenle halen ikinci dönemini sürdürmekte. Bu dönem sona erdiğinde üçüncü bir kez daha aday olma hakkı yok.
Prof. Dr. Serap Yazıcı
TBMM, 360 OYLA YENİLEME KARARI VERİRSE ÜÇÜNCÜ DÖNEM ADAYLIĞININ YOLU AÇILIYOR
Bu temel kuralın tek bir istisnası var. O da Anayasanın 116. maddesinin 1. ve 3. fıkralarından kaynaklanıyor. Bu hükümler şöyle: “(f. 1) Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır. (f. 3) Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.” Demek ki Sayın Erdoğan, ancak TBMM 360 oyla seçimlerin yenilenmesine karar verirse üçüncü bir kez daha aday olabilecek.
Anayasanın 116. maddesinin 2. fıkrası ise Cumhurbaşkanına seçimleri yenileme yetkisi sunuyor. Ancak Cumhurbaşkanı bu yetkiyi kullandığında kendisi için üçüncü bir kez daha aday olma yolu açılmıyor. Bu hüküm de şöyle: “Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.”
Sözün kısası Sayın Erdoğan, seçimler zamanında, yani 18 Haziran 2023’te yapılırsa yahut kendisi seçimleri yenileme kararı verirse üçüncü bir kez daha aday olamıyor. Ama TBMM, 360 oyla yenileme kararı verirse üçüncü dönem adaylığının yolu açılıyor.”
“KANUN YÜKSEK SEÇİM KURULU’NA SEÇİM TAKVİMİNİ KISALTACAK BİR YETKİ SUNUYOR”
Prof. Dr. Serap Yazıcı, yeni seçim kanununun 14 Mayıs’ta gerçekleştirilmesi olası genel seçimlerde uygulanıp uygulanmayacağında dair değerlendirmenin ise Anayasa’nın 67. maddesinin son fıkrası hakkında yapılacak değerlendirmeyle ilgili olduğuna dikkat çekti. Yazıcı’nın hangi kanunla seçimle gidileceğine ilişkin değerlendirmesi ise şöyle oldu:
“Sorunuzun cevabı, Anayasanın 67. maddesinin son fıkrasında geçen ‘seçimler’ kelimesine yüklenecek anlama bağlı olarak değişmekte. 67. maddenin son fıkrası şöyle: “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” Eğer bu hükümde geçen seçimler ifadesini dar anlamda yorumlarsak burada kastedilen, oy verme işlemi ile kullanılan oyların sayım-döküm işlemleri ve oyların sandalyeye dönüştürülmesinde uygulanan matematiksel formüller. Bu biçimde yorumladığımız takdirde Cumhur Blokunun Seçim Kanununda yaptığı değişiklik, 7 Nisan 2022’de yürürlüğe girdiği için oy verme işleminin 7 Nisan 2023 sonrasına rastlaması halinde yeni Seçim Kanunu hükümleri uygulanabilecektir.
‘Seçimler’ ifadesini geniş anlamda yorumladığımızda maddede kastedilenin, sadece oy verme işlemi olmadığını, tüm seçim takvimini kapsadığını düşünebiliriz. Seçim takvimi ise seçimlerin başlangıcından resmî sonuçların açıklanmasına kadar geçen süreci ifade etmektedir. Seçim mevzuatımız, seçim takvimini oy verme gününden geriye doğru gittiğimizde altmış günden itibaren başlayacağını düzenliyor. Kısacası oy verme tarihi 14 Mayıs olacaksa, 14 Mayıs’taki bir oy verme işleminin gerçekleştiği seçim sürecinin başlangıcı 15 Mart olacaktır. 67. maddenin son fıkrasındaki “seçimler” kelimesini tüm seçim sürecini kapsayacak biçimde yorumladığımızda 15 Mart’tan 14 Mayıs’a kadar geçen süre içinde önceki tarihli kanunun uygulanabileceği gibi bir sonuç doğmaktadır. Ancak burada hatırlatmak istediğim önemli bir husus var. 6271 sayılı Kanunun 2. maddesinin son fıkrası, Yüksek Seçim Kurulu’na seçim takvimini kısaltacak bir yetki sunuyor. Bu durumda Yüksek Seçim Kurulu, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimin başlangıç tarihini 14 Nisan olarak da tayin edebilir. Yüksek Seçim Kurulu bu yetkiyi kullandığında 67. maddenin son fıkrasındaki ‘seçimler’ kelimesini geniş anlamda yorumlamakla ulaşılmak istenen hedef ortaya çıkmaz.
SEÇİMİ, MASA BAŞINDA KAZANMAYI ÜMİT EDİYORLAR
Benim kişisel kanaatim, Anayasanın 67. maddesinin son fıkrasındaki “seçimler” ifadesinin dar anlamda yorumlanabileceği şeklinde.
Ancak anayasa koyucunun 2001’de bu hükmü kabul etmesinin siyasî ahlâk yönünden önemli bir anlamı var. O da siyasî tecrübelerimizden kaynaklanıyor. Türkiye’nin siyasî tarihinde iktidarda bulunan gruplar, seçmen desteğini kaybettiklerinde daima Seçim Kanunu değişikliğine başvuruyorlar. Böylece sandıkta kaybetmeleri kaçınılmaz olan seçimi, masa başında kazanmayı ümit ediyorlar. 2001 Anayasa değişikliği, bu maksatla seçim kanunlarını değiştirme geleneğini ortadan kaldırmayı hedefliyor.
MURAT SEVİNÇ: SEÇİM YASASI’NDAKİ DEĞİŞİKLİKLER UYGULANACAKSA ERKEN SEÇİM KARARININ 6 NİSAN 2023 TARİHİNDEN SONRA ALINMASI GEREKİR
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevine son verilen Anayasa Hukukçusu ve akademisyen, Diken yazarı Murat Sevinç, 10 Ocak 2023 Diken’deki köşesinde yaptığı değerlendirmenin geçerli olduğunu ifade etti.
Murat Sevinç, “Diyelim, TBMM erken seçim kararı alacak ve o gün 14 Mayıs olacak. Bunun kararını mart ayında almalı ki, mayısta seçim yapılabilsin. Bu, seçim sürecinin matta başlayacağı, dolayısıyla seçimin ‘yasanın önceki haline göre’ yapılacağı anlamına gelir. Eğer Seçim Yasası’ndaki değişiklikler (oy verme gününden öncesini de kapsayan) uygulanacaksa, ‘erken’ seçim kararının ‘6 Nisan 2023’ tarihinden sonra alınması gerekir” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Akademisyen Murat Sevinç
Yasada seçimin oy verme günü değil “seçim kararının alınıp da sürecin başladığı” günü ifade ettiğini belirten Sevinç’in yazısından öne çıkan satırlar şöyle olmuştu:
“İster TBMM kararıyla ister Cumhurbaşkanı kararıyla gidilsin, bir erken seçim olursa, erken seçim kararını alanlar, 6.04.2022 tarihini göz önünde bulundurmak zorunda. Diyelim, TBMM erken seçim kararı alacak ve o gün 14 Mayıs olacak. Bunun kararını mart ayında almalı ki, mayısta seçim yapılabilsin. Bu, seçim sürecinin matta başlayacağı, dolayısıyla seçimin ‘yasanın önceki haline göre’ yapılacağı anlamına gelir. Eğer Seçim Yasası’ndaki değişiklikler (oy verme gününden öncesini de kapsayan) uygulanacaksa, ‘erken’ seçim kararının ‘6 Nisan 2023’ tarihinden sonra alınması gerekir.
Bu görüşün aksini savunan varsa, Anayasa’ya göre ancak 6 Nisan 2023’ten itibaren uygulanabilecek bir yasa değişikliğinin, nasıl olup da bir yıllık süre dolmadan, yani 6 Nisan 2023’ten önce uygulanmaya başlayacağını açıklaması gerekir.”