Vural Avar ilk değil... Yöntemler aynı isimler farklı: Kumpaslarla bulaşan kanlar

Fethullahçılarla iktidardaki destekçilerinin yargıyı sopa olarak kullandığı yıllarda, sahte belgeler ve yalancı tanık beyanlarıyla hazırlanan kumpas davalarda yaşamını yitirenler, hayatına son verenler oldu. Ancak zalimler isim değiştirirken, yöntemleri aynı kaldı.

Vural Avar ilk değil... Yöntemler aynı isimler farklı: Kumpaslarla bulaşan kanlar

Fethullahçılarla AKP’lilerin beraber hareket ettiği günlerde, sahte belge ve dokümanlar, dönemin iktidarına yakın medyada haberleştirildi ve cemaatçi yargı mensupları tarafından operasyon başlatıldı.

Fethullahçılarla iktidardaki destekçilerinin yargıyı sopa olarak kullandığı yıllarda, sahte belgeler ve yalancı tanık beyanlarıyla hazırlanan kumpas davalarda yüzlerce kişi yargılandı, hapis yattı. Bu süreçlerde hayatını kaybedenler, yaşamına son verenler de oldu. Aradan yıllar geçti, Fethullahçıların kumpasları ortaya çıktı, açılan davalar kapandı ancak onların yöntemleri devam ettirildi. O davalardan biri 28 Şubat’tı. Davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan emekli Korgeneral Vural Avar, hapsedildiği cezaevinde 84 yaşında sağlık sorunlarından dolayı yaşamını yitirdi.

Yargının eline, Fethullahçı hakim savcılarda olduğu gibi kan bulaştı.

SAHTE BELGELER VE YALANLAR ÜZERİNE KURULU POYRAZKÖY KUMPASI

Fethullahçıların kumpaslarıyla ellerine kan bulaştırdığı davalardan biri Poyrazköy’dü. Poyrazköy davası, 2009 yılında Ergenekon kumpası kapsamında Beykoz ilçesi Poyrazköy Keçilik mevkisindeki bir arazide gerçekleştirilen kazılarda ele geçirilen silah ve mühimmatlar üzerine başladı. Kumpas sonucu yargılananlar arasında, 2015 yılında SAT Komutanlığı'na atanan Mustafa Turhan Ecevit, emekli Binbaşı Levent Bektaş da vardı. Dava, sahte belgeler üzerine kuruluydu…

Poyrazköy'de yapılan kazılarla başlayan ve ÇYDD, Amirallere Suikast gibi davalarla birleştirilen davada, hem Kafes Eylem Planı'ndaki imza sahteciliğine hem de el konulan dijital dokümanlara dair, Özel Yetkili Mahkeme'nin yapmadığı tüm bilirkişi incelemeleri yaptırdı. 5 No’lu hard disk’e saati geri alınmış bilgisayardan yapılan dosya aktarımları yapıldığı yanı sahte delillerle kumpas kurulduğu ortaya çıktı. Yalanı ise FETÖ'nün kapatılan yayın organı günlerce haberleştirmiş, Mehmet Baransu da "Gayrimüslimleri vuracaklar" demişti.

Kafes Eylem Davası, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Çağdaş Eğitim Vakfı davası, Amirallere Suikast davası ve Poyrazköy davasının birleştirilmesiyle yüzlerce isim hapis yattı, yargılandı.

FETHULALHÇI KUMPASLAR CAN ALDI, YARGININ ELİNE KAN BULAŞTI

Kumpasların, ortaya saçıldığı dönemde, FETÖ'nün yayın organları Ali Tatar'ın Alevi cuntası kurduğu ve Türkan Saylan'ın misyoner olduğu yalanını defalarca haberleştirdi.

ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan, kumpaslar ve hukuksuzluklardan çok etkilendi, ilerleyen hastalığı sebebiyle de yaşamını yitirdi. Fethullahçı kumpasların hedefindeki Yarbay Ali Tatar da "En küçük suçu ve günahı olmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık tutabilmek için hayatıma son veriyorum" diyerek yaşamına son verdi.

HAPİSTE YAŞAMINI YİTİRENLER OLDU ERDOĞAN İSE TEBRİK ETTİ

Kumpaslarda masum insanlar hapsedilirken, yaşamını yitirirken dönemin başbakanı şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “Bu noktada güvenle cesaretle vicdanının sesine uyarak adımı atan herkesi kutluyorum, tebrik ediyorum ve hayırlı olsun diyorum” açıklamasında bulundu.

Bu dönemde Kuddusi Okkır da Fethullahçıların kumpası Ergenekon soruşturması kapsamında “Ergenekon Terör Örgütü’nün” kasası olmakla suçlandı. FETÖ’den firari eski savcı Zekeriya Öz’ün talimatıyla gözaltına alınan ardından tutuklanan Okkır, hapishanede kansere yakalandı. Okkır’ın sağlık durumu kötüye gidince tahliyesi istendi, bilinci kapalı olmasına rağmen “delilleri karartabileceği şüphesi göz önüne alınarak" tahliye edilmedi ve hapishanede yaşamını yitirdi.

Aradan yıllar geçti FETÖ'nün Poyrazköy kumpas davasına ilişkin, eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ile Yurt Atayün’ün de aralarında bulunduğu 68 eski polis hakkında iddianame hazırlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, şüphelilerin çeşitli suçlardan bin 375 yıla kadar hapsi istendi.

Kumpaslar ve sahte belgeler tek tek ortaya çıkarken, Fethullahçıların mirası AKP yargısı tarafından devam ettirildi. O miraslardan biri de 28 Şubat davasıydı.

İSİMLER FARKLI YÖNTEMLER AYNI, KUMPASI “DÜŞMAN KARDEŞLER” DEVAM ETTİRDİ

Geçen yıl ağustos ayında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 28 Şubat davasında haklarında verilen müebbet hapis cezaları kesinleşen 14 kişi hakkında yakalama kararı çıkarttı. Çevik Bir ve Çetin Doğan'ın da aralarında olduğu 8 kişi yakalandı. Hapis cezası kesinleşenlerin rütbelerinin söküldü.

80 yaşın üzerindeki emekli komutanlar hapsedildi. 28 Şubat davası da tıpkı AKP’nin siyasi davaları, Fethullahçıların kumpasları gibi sahteydi. Dava dosyaları hukuksuzluklarla doluydu.

Necmettin Erbakan’ın 27 Şubat 2011 tarihinde hayatını kaybetmesinin ardından 28 Şubat soruşturması başlatıldı. Soruşturma sürecinde ise sahte isimleri, deliller ve belgeler vardı.

28 Şubat’la ilgili olarak sahte isimli kişiler, TSK’dan FETÖ nedeniyle ihraç edilecek olan Tamer Tatar’a bazı CD ve belgeleri kargo ile gönderdi. Tatar da bu belgeleri dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda Savcı Hüseyin Ayar'a iletti. Ayar da belgeleri FETÖ'den firari olan eski Başsavcıvekili Fikret Seçen'e, Seçen de dönemin özel yetkili savcısı Mustafa Bilgili’ye gönderdi. FETÖ üyeliği, devlet güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme suçlarından 17 yıl 1 ay hapis cezası alacak olan Mustafa Bilgili de bu belgelerle, “BÇG – 28 ŞUBAT” adını taşıyan bin 309 sayfalık iddianame hazırladı.

Ancak aradan geçen sürede 28 Şubat davasında belgeleri teslim edenler sahte isimli, evrakları iletenler FETÖ mensubu, iddianameyi yazan savcı kumpasçı, davaya dayanak gösterilen CD’lerin ise bilirkişi heyetinin çalışması sonrası delil niteliği taşımadığı ortaya çıktı.

TARİH TEKERRÜR ETTİ YARGI YİNE CAN ALDI

28 Şubat davasının kumpas olduğu raporlarla tespit edilmesine rağmen AKP yargısı kararları bir kenara itti ve 80 yaşın üzerindeki emekli komutanlara müebbet hapis cezası verdi.

Fethullahçı kumpaslarda nasıl yargının eline kan bulaştıysa, AKP’nin intikam davası 28 Şubat’ta da kararı veren hakim ve savcılar da ölüme sebep oldu.

85 yaşındaki emekli korgeneral Vural Avar, “Ceza evinde kalabilir” “Fiziksel engeli yoktur” raporlarıyla hapsedildiği Sincan F Tipi Cezaevi'nde yaşamını yitirdi.

Tarihin zalimleri hep bir yerlerde kaybetti, kumpasları kuranlar ortaya çıktı, masum insanları hapse ve ölüme sürükleyen yargı mensupları ya kaçtı ya da tutuklandı. Ancak zalimler isim değiştirirken, yöntemleri aynı kaldı. Hukuk, siyasi iktidarın sopası oldu, kumpaslar devam ettirildi, yine masumlar hapsedildi, sahte belgeleri referans alanların eline kan bulaştı.

Ancak değişmeyen sadece yöntemler değildi, isimler ve siyasi iktidardı…

Etiketler
28 Şubat FETÖ Vural Avar