Yargıdaki grupların kavgası hukuk düzenini yıkıyor! MHP’nin ve Yargıtay’ın AYM düşmanlığı nereye varacak?
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin yıllardır kapatılsın çağrısı yaptığı ve terörle suçladığı AYM'nin üyeleri hakkındaki Yargıtay'ın suç duyurusu yargıdaki krizi ve gruplar arasındaki savaşı gözler önüne serdi. Peki yargıdaki grupların kavgası nereye uzanacak, AYM'nin bir sonraki hamlesi ne olacak?
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiği yönündeki kararına uymadı. Üstelik Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bir ilke imza atarak, ihlal kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 23 sayfalık kararında ayrıca Meclis’e de adeta parmak sallandı ve “TBMM bu süreçte hükümlü Şerafettin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi işlemlerinin Anayasa'nın açık hükmüne rağmen tamamlanmadı” denildi.
Muhalefet partilerinin yöneticileri Yargıtay’ın kararını “anayasal düzene darbe girişimi” olarak niteledi.
DEVLET BAHÇELİ’NİN “AYM KAPATILSIN” ÇAĞRILARI
MHP’ye yakınlığıyla bilinen Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kimi AKP’lilerin de tepkisini çeken kararı aslında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yıllardır söylediği “AYM kapatılsın” söylemini de yansıtıyordu.
AYM, başta Devlet Bahçeli olmak üzere MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın hedef tahtası halindeydi.
Devlet Bahçeli, 16 Şubat 2021’deki konuşmasında AYM’yi ve başkanı Zühtü Arslan’ı hedef alarak "Anayasa Mahkemesi, milletin mahkemesi olmayacaksa derhal kendini feshetsin, başındaki zat da gecikmeden istifa etsin" dedi. Sebebi ise CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin AYM’nin ikinci kez verdiği "hak ihlali" kararına uymasının ardından yeniden milletvekili olmasıydı.
AYM’Yİ TERÖRLE MÜCADELEYE ENGEL OLMAKLA SUÇLADI
Bahçeli, 26 Ekim 2021’de de AYM’nin kapatılması gerektiğini yeniden söyledi. Grup toplantısında konuşan Bahçeli, “AYM kapanmasın da hak ve hukukun itibarı mı kaybolsun? AYM kapanmasın da terörle mücadeleye sünger mi çekilsin? Demirtaş, Kavala ve Baydemir davalarında hak ihlali kararı verenler, gelsinler külahıma anlatsınlar. Hadi buyursunlar, diğer yandan FETÖ'cülerle, bölücülerle ilgili süren mahkemede kısa süre içerisinde sonuçlandırılmalıdır” dedi.
Bahçeli’nin bu çıkışının ardında AYM’nin tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın haksız tutukluluk başvurusunu görüşülme gündemine alması yatıyordu. Osman Kavala’nın tutukluluğunun hak ihlali olmadığına yönelik kararı ise 7’ye karşı 8 oy çokluğuyla kabul edildi. Ancak gerekçeli kararda, tutukluluğun hak ihlali olduğu yönünde oy kullanan üyelerin çok güçlü bir biçimde ifade ettikleri karşı görüşler dikkat çekti.
“AYM BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ARKA BAHÇESİ”
Bahçeli ilerleyen yıllarda da AYM’yi hedef almaya devam etti. Son olarak Bahçeli’nin AYM kapatılsın çağrısı, HDP’ye açılan kapatma davasıyla geldi.
Yargıtay Başsavcısı Bekir Şahin, 7 Haziran 2021’de HDP’nin kapatılması istemiyle AYM’de dava açtı. AYM Genel Kurulu da 21 Haziran 2021’de iddianamenin kabulüne oy birliğiyle karar verdi. Kapatma davası sürecinin git gide uzaması başta Bahçeli olmak üzere MHP’li siyasetçileri öfkelendirdi. Bahçeli, HDP'nin Hazine yardımı blokesinin AYM tarafından kaldırılması üzerine bir kez daha “AYM kapatılsın” dedi. Kararın "hukuk skandalı" olduğunu söyleyen Bahçeli, “AYM'nin bölücü terör örgütünün arka bahçesi olması beka ve güvenlik sorunu olduğu kadar adalet ve hukuk katlidir” diye konuştu.
AYM’DEKİ HAK-YOLCULAR VE DİĞER GRUPLARIN İKTİDAR MÜCADELESİ
MHP, kendisine yakın olan üyelerin bulunduğu Yargıtay ile sık sık baskı uyguladığı AYM’de yargıdaki Hak-Yolcu grup hakimdi. AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın da bu grup içerisinde olduğu biliniyor. İskenderpaşa cemaati olarak bilinen Hak-Yolcular’ın AYM içindeki hakimiyeti ise yapılan atamalarla kırılmaya çalışıldı. Son olarak 2 Şubat’ta, Zühtü Arslan’ın görev süresinin dolması üzerine AYM’de başkanlık seçimi yapıldı. Arslan’ın karşısına AYM’nin kıdemsiz üyelerinden olan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğini alan İrfan Fidan çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ardından önce Yargıtay üyeliğine getirilen hemen ardından bir dosyaya dahi bakmamışken AYM üyeliğine seçilen İrfan Fidan, 8’e karşı 5 oy alarak Zühtü Arslan’a karşı kaybetti. AYM’deki Hak-Yolcular’ın hakimiyeti Arslan ile devam etti.
AYM’deki hakimiyetin bir türlü tam olarak ele geçirilememesi başta MHP’nin olmak üzere yargıdaki diğer grupların da elini kolunu bağladı.
AYM’NİN “CAN ATALAY” KARARI YARGIDAKİ GRUPLARA SALDIRI FIRSATI DOĞURDU
Son olarak AYM, 25 Eylül’de, tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay’ın dosyasını gündeme aldı. AYM’nin aralarında Zühtü Arslan’ın da olduğu 9 üyesi, Atalay’ın haklarının ihlal edildiği ve tahliyesinin gerektiğini belirtti. Aralarında İrfan Fidan’ın da olduğu 5 üye ise ret oyu kullandı.
AYM’nin, Can Atalay’ın tahliyesinin gerektiğine hükmetmesi MHP ve yargıdaki diğer gruplara yeniden saldırı fırsatı doğurdu.
AYM’nin kararının gereğini yerine getirmesi gereken İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, günlerce karar vermeden bekledi ve Feti Yıldız ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan gelen açıklamalara paralel olarak dosyayı Yargıtay’a gönderdi.
MHP’ye yakınlığıyla bilinen Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 23 sayfalık kararında, aralarında Zühtü Arslan’ın da bulunduğu 9 üye hakkında suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi. Ayrıca kararda Meclis işaret edildi ve “Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi gerekirdi” denildi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 23 sayfalık kararı, liyakatsiz atamalarla koltuklara oturan yargıdaki grupların hukuku nasıl garabete sürüklediğinin bir göstergesiydi.
Yargıtay’ın kararında AYM’ye yönelik “yargısal aktivizm” suçlaması da uzun zamandır Feti Yıldız tarafından dile getiriliyordu. Karar metninde yer alan görüşlerle Yıldız’ın yaptığı açıklamalar birçok konuda benzerlik taşıyor.
SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK?
MHP ve Bahçeli’nin sık sık hedef aldığı AYM’nin kimi gruplarca “can sıkan” üyelerinin ise yapılan suç duyurusuyla nasıl bir süreçle karşılaşacağı da merak konusu oldu. T24’ten Asuman Aranca’nın aktardıklarına göre, Anayasa Mahkemesi üyelerinin soruşturulması usulü, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’da düzenleniyor. Kanuna göre, gelen ihbarın öncelikle somut delillere dayanıp dayanmadığı inceleniyor. Daha sonra AYM Başkanı “gereken hallerde” işi Genel Kurul’a götürmeden önce üyelerden birine ön inceleme yaptırabiliyor. Bu noktada dikkat çeken durum ise suç duyurusunda bulunulan isimlerden biri de incelemeyi yapacak olan AYM Başkanı Zühtü Arslan…
AYM DE YARGITAY ÜYELERİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAK MI?
Yargıda patlak veren krizi ve sürecin devamındaki olası senaryoyu Gerçek Gündem’e değerlendiren Avukat Kazım Yiğit Akalın, AYM’nin de Yargıtay 3. Ceza Dairesi hakkında suç duyurusunda bulunabileceğini belirtti.
AYM’de ihlal kararı veren 9 üyenin 5’inin iktidar tarafından atandığını belirten Akalın, “3’ünü doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan atıyor, 2 kişi de AK Parti’nin iktidarındaki Meclis çoğunluğuyla atandı” dedi.
Akalın, Can Atalay’ın avukatlarının AYM’nin verdiği ihlalin yerine getirilmemesi nedeniyle AYM’den yeni bir ihlal kararı verilmesi talebinde bulunabileceğini ifade etti ve “AYM’nin Enis Berberoğlu kararını da yerel mahkeme reddetmişti. AYM o tarihte yerel mahkemenin kendi ihlal kararını uygulamamasının tamamen yanlış olduğunu belirtip HSK ve Meclis’i göreve çağırmıştı” diye belirtti.
Akalın, sürecinde devamında AYM’nin de çeşitli hamlelerde bulunabileceğinin sinyalini verdi ve “AYM de bir suç duyurusu talebinde bulunabilir. Bu tabii belirli çerçevede hangi suça giriyor? Anayasa’ya aykırı davranıldı, bu bir yargı darbesidir gibi söylemler var. Ceza kanununda Anayasa’ya karşı suçlar içerisinde böyle bir Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçunun oluşabilmesi için cebir ve şiddetin olması lazım. Yargı gücünü kötüye kullanarak, cebir ve şiddet unsuru sağlanıyor şeklinde yorumlama yapılıyor, ancak en basit tanımıyla Yargıtay’ın böyle bir karar vermesi görevi kötüye kullanma suçu karşılık gelmektedir. Bunların tartışması yapılacak AYM de büyük ihtimalle ikinci bir ihlal kararı verecek ve benzer bir suç duyurusunu kendi yapacaktır” dedi.
Türkiye'de anayasal süreç, 1808'de ilan edilen Sened-i İttifak'la başladı. İki asrı aşan anayasa tecrübesine rağmen, 2023 yılında AKP ve MHP'nin dizayn ettiği yargı camiası Anayasa'ya uymayacağını ilan etti.
Yargı içindeki güç kavgalarıyla şekillenen süreç sonucunda muhalefetin deyimiyle "bir darbe girişimi" yaşanıyor. Ama günün sonunda Türkiye'nin hukuk düzeni artık yok alma tehlikesiyle karşı karşıya.