Yeneroğlu'ndan adli yıl mesajı: Eskiden askerlere itaat eden yargıçlar vardı, bugün siyasilere ve nüfuzlu avukatlara itaat eden hakim ve savcılar var”
DEVA Partisi yöneticisi Yeneroğlu, yeni adli yılın başlamasıyla ilgili “Eskiden askerlere itaat eden yargıçlar vardı, bugün siyasilere ve nüfuzlu avukatlara itaat eden hakim ve savcılar var” dedi. Yeneroğlu, İstanbul'daki başsavcılıkların çoğunu da bir avukatın belirlediğini söyledi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, TBMM’de adli yılın açılışına ilişkin basın toplantısı düzenledi.
“Ümitlenecek bir tablo olmasa da yeni adli yılın adaletin tesis edildiği ve ülkemizin tekrar hukuk devleti değerlerinin yaşamsal önemini idrak ederek esas aldığı bir yıl olmasını diliyorum” diyen Yeneroğlu, Türkiye’de adalette yaşananlara ilişkin verileri paylaştı.
“YARGI İKTİDARIN RAHATSIZ OLACAĞI ENDİŞESİ İLE TÜM HUKUKSUZLUK VE YOLSUZLUKLARA GÖZ YUMAN HALDEDİR”
DEVA Partisi’nin kurulmasından önce AKP Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Yeneroğlu, Türkiye’nin yeni adli yıla “hukuksuzluk düzeni içinde” girdiğini söyleyerek, “Yargı birçok davada iktidarın taleplerine göre karar veren ve hukuku uyguladığı vakit, iktidarın rahatsız olacağı endişesi ile tüm hukuksuzluk ve yolsuzluklara göz yuman haldedir. İktidar Demokles’in kılıcını hakim ve savcıların tepesinde tutuyor. Cumhurbaşkanı doğrudan yargıçlık yapıyor. İktidarın Anayasa Mahkemesi’nin görevini yerine getirmeye çalışan üyelerini devamlı tehdit ederek, hizaya getirmeye çalışmasının adeta normalmiş gibi algılandığı akıl almaz bir dönem yaşıyoruz” diye konuştu.
“İSTANBUL’DA BİRİ HARİÇ BAŞSAVCILIKLARI NÜFUSLU BİR AVUKAT BELİRLİYOR”
Yeneroğlu, terfi etmek için hakim ve savcıların siyasilerin kapısında beklediğini aktararak, şunları söyledi:
“Bugün dibine kadar rüşvet ve yolsuzluğa bulaşmış olmasına rağmen arkası güçlü diye üzerine gidilemeyen yüksek yargı koltuğunda oturan yargıçlar biliyorum. ‘Mafya liderlerini cezaevlerinden tahliye etmesen, seni düz hakim yaparız’ diye tehdit edilen ama ‘talimatlarımıza uyarsan da seni yüksek yargıç yaparız’ diyerek terfi ettirilen hakimler biliyorum. İstanbul’da bir başsavcılık hariç diğerlerinin tamamının istisnasız biçimde nüfuslu bir avukat tarafından belirlendiğini yargı camiasında konuşmayan neredeyse yok.
“TÜRKİYE’NİN HUKUK TABLOSU BU”
Önemli bir ilin başsavcısı ilgili ilin milletvekili tarafından istenmiyor. Çünkü onun isteklerini yerine getirmiyor. Onun isteklerinden birisi de bir an evvel bulunduğu ilin belediye başkanının tutuklanması. Bunu yerine getirmeyen başsavcının başına gelen ne biliyor musunuz? Normalde bu başsavcının derhal görevden alınması ve düz savcı olarak başka bir yere görevlendirilmesini talep ediyor. İktidarın normal şartlarda hukuk devletini daha fazla reddeden ortağı diyor ki ‘Hop dur bakalım. Bu kişi benim ocakta. Böyle yapamazsın. Tamam, anladım. İşin içinden çıkılmaz bir hale gelmiş ve senin isteklerini yerine getirmiyor. O zaman şunu yapabiliriz, seni ilinden alalım. Bunu başka bir ile verelim’. Söz konusu başsavcı görev yaptığı ilde görevi bitmeden başka bir ile başsavcı olarak atanıyor. Türkiye’nin hukuk tablosu bu.
“AVUKATLARA İTAAT EDEN HAKİMLER”
Eskiden askerlere itaat eden yargıçlar vardı, bugün siyasilere ve nüfuzlu avukatlara itaat eden hakim ve savcılar var. Hakimler ve Savcılar Kurulu iktidarın oyuncağı olmuş. Emaneti ehline, dosdoğru olana, adaletten başka rehber tanımayana değil kötülüklere susana, imamın önünde meyyit gibi güce ve güç sarhoşlarına boyun eğene veriyor. Kurul doğrudan hakim ve savcılara sürme, açığa alma ve tenzili rütbe ile cezalandırarak yargıyı baskı ve tehdit altında tutma düzeneği kurmuş durumda.”
Yeneroğlu, yolsuzlukların yargı ve TBMM tarafından soruşturulamadığını vurgulayarak, “Gelinen noktada ülkemiz yoksullar ülkesi olmuştur. Hepimiz iktidarın rasyonel zemine dönmeyi ve kural bazlı yönetimi uygulamayı reddetmesi yüzünden fakirleştik. Hukukun üstünlüğüne olan bağlılığımız azaldıkça milli gelirimiz ve ekonomik refahımız da düştü. Yabancı yatırımcının ülkemizden kaçması bir tarafa yerli yatırımcı dahil hukuk sistemine güvenmediği ve kötü yönetim nedeniyle ülkede yatırım yapmamaktadır. Hayat pahalılığı, işsizlik ve yoksulluk gün geçtikçe artıyor. İktidarın rasyonel zemine dönmeye karşı sürdükçe daha zor günler artıyor. Ülkemiz aynı zamanda yasaklar ülkesidir. Elbette yargı bağımsızlığının iflas ettiği bir sistemde, temel haklara yönelik anayasal ve yasal güvenceler tamamıyla anlamsızlaşmaktadır. Gazeteciler, siyasetçiler, insan hakları savunucuları ve binlerce vatandaşımızın temelsiz iddialarla tutuklandığı, en temel hakların iktidarın tasarrufunda olduğu korku ikliminde yaşıyoruz” diye konuştu.
“ÇÖPE Mİ ATTINIZ?”
Yeneroğlu, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “Türkiye Yüzyılı'nın ilk 'Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni ve 'İnsan Hakları Eylem Planı' hazırlıklarını süratle tamamlayacağız” sözünü anımsatarak “Eskisini ne yaptınız, çöpe mi attınız, propaganda süresi mi doldu” diye sordu.
“MASUM VATANDAŞIMIZ CUMHURBAŞKANI İSTİYOR DİYE CEZAEVİNDE TUTULUYOR”
Yeneroğlu, iş insanı Osman Kavala dosyasını hatırlatarak, “Masum bir vatandaşımız, talimatla cezaevinde tutuluyor. Sadece ve sadece hukukun üstünde kendini konumlandıran Cumhurbaşkanımız böyle istiyor diye. Başka hiçbir sebebi yok” dedi. Yeneroğlu, “Az buçuk gözlerini açsalar ve kulaklarını tıkamasalar, tek görecekleri şey, Türkiye yüzyılı dediklerinin daha ilk yılında işkenceyi zirveye çıkarmış oldukları. Başka yaptıkları hiçbir şey yok” diye konuştu.
Türkiye’de toplantı ve gösteri yürüyüşlerine yıllardır izin verilmediğini kaydederek, “Yılladır en temel haklarını kullanan insanlar darp edilmektedir” dedi. Yeneroğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in rasyonel politikaya geçişle ilgili sözlerini anımsatarak, “Sayın Şimşek bunu söyledi. Cumhurbaşkanı’nın son yıllarda uyguladığı politikalar akılsız politikalar. Saçma sapan politikalar. Çok yanlış politikalar, milletimizle alay eden politikalar. Bunu değiştiriyoruz, onun için rasyonel zemine dönmek zorundayız. Sanki rasyonel, yabancı kelime kullandığı için ne söylediği belli değil. Ülke öyle bir hale geldi ki buna bile helal olsun diyebiliyoruz” diye konuştu.
Yeneroğlu, Anayasa Mahkemesi’nin Cumartesi Anneleri’nin eylemine müdahale etmenin hukuka aykırı olduğuna hükmettiğini hatırlatarak, “Buna rağmen ne yapıyorlar? Gözaltılar devam ediyor. Yarın aynısını yine yapacaklar. Sözde hukuk devletinde yaşıyoruz ya. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının engellenmesi, polis müdahalesi ve gözaltı uygulaması hukuksuz. Bu hukuksuzlukları yaptığınız sürece de Türkiye’ye yatırım, matırım gelmez. Boşana kendi kendinizi kandırmayın” dedi.
“ALLAH ADALETİ EMRETMİYOR MU?”
Yeneroğlu, infaz düzenlemesi ile uyuşturucu ticareti yapanların, tecavüzcülerin cezaevinden çıkarken, hukuksuz şekilde cezaevinde yatanların halen içeride olduğunu söyledi. Yeneroğlu, “Bunların zaten sonuçta lafa bakarsan, Allah namazı emrediyor, Allah adaleti emretmiyor mu, Allah yolsuzluğu yasaklamıyor mu? İşine geldiklerini yapıyorlar. Ama bak Ayasofya’yı açtık, ülkede cami inşa ediyoruz. Milletle dalga geçiyorlar. Unutuyorlar ki, Allah sadece namazı emretmiyor, aynı zamanda adaleti emrediyor” diye konuştu.
Yeneroğlu, “Cumhurbaşkanı kendisini hukukla sınırlandıran bir anayasa ister mi Allah aşkına? Cumhurbaşkanı hukuk devletine kendisini tabi kılan, kuvvetler ayrılığını tesis eden bir anayasa isteyebilir mi? Böyle bir şey mümkün mü? Onun için tek dertleri propaganda makinaları çalışsın, anketlerden güzel neticeler çıksın, onlar kimlik politikalarını sürdürsün, nasıl olsa muhalefetin tablosu ortada. Bunu da açıkça ifade etmek gerekiyor. İktidarın en büyük sermayesi de maalesef muhalefetin içler acısı durumu” dedi.
Kaynak: ANKA