'Yeni Anayasa' görüşmeleri: CHP ve İYİ Parti AKP'nin randevu talebini reddetti
CHP ve İYİ Parti, AKP'nin başörtüsü düzenlemesi için randevu talebine olumsuz yanıt verdi.
Haziran ayında yapılması beklenen cumhurbaşkanlığı seçimleri ile genel seçimlerin erkene alınabileceği AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanırken "aile" ve "başörtüsü" hakkında maddelerin yer aldığı Anayasa değişikliği hakkında tartışmalar sürüyor.
AKP, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde'ki (TBMM) partilerden Anayasa değişikliği taleplerinin görüşülmesi için randevu talep etmişti. CHP ve İYİ Parti, AKP'nin başörtüsü düzenlemesi için randevu talebine olumsuz yanıt verdi. Erdoğan, TBMM'de Anayasa değişikliği için yeterli sayı sağlanamazsa referanduma gidilebileceğini açıklamıştı. Teklife 400’den az 360’dan fazla vekil evet der ise teklif cumhurbaşkanı tarafından referanduma sunulmak zorunda. Cumhur İttifakı’nın Meclis'teki sandalye sayısı 335. Meclis Başkanı bu oylamada oy kullanamıyor. Cumhur İttifakı’nın 334 milletvekilinin evet demesi durumunda düzenlemenin referanduma gidebilmesi için 26 milletvekiline ihtiyaç var.
CHP ve İYİ Parti tarafından ret gerekçesi olarak İYİ Partili Lütfü Türkkan ile CHP Mersin Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın, dokunulmazlık dosyalarının gündeme alınması gösterildi.
HDP DÜN AKP'NİN RANDEVU TALEBİNİ REDDETMİŞTİ
HDP, başörtüsüne yönelik bir Anayasa teklifi veren AKP’nin kendilerinden 2. kez randevu talep ettiğini açıklayarak teklifi reddettiklerini açıklamıştı.
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, dün Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, AKP Meclis grubunun başörtüsüne ilişkin anayasa değişiklik teklifini müzakere etmek üzere kendilerinden randevu talep ettiğini, mevcut siyasi ortamda bu teklifin tartışılmasını samimi ve güven verici bulmadıkları için bu talebi reddettiklerini açıkladı.
Oluç, HDP’nin kapatılmasına yönelik davanın Anayasa Mahkemesi’nde devam ettiğini hatırlatırken HDP'nin Hazine yardımlarına bloke konulmuştu.
ANAYASA'DA DEĞİŞTİRİLMESİ ÖNGÖRÜLEN MADDELER
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Anayasa'nın 24. maddesine, başörtüsüne anayasal güvence getiren hükümler ekleniyor.
Buna göre, temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamayacak.
Hiçbir kadın; dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamayacak, bu nedenle kınanamayacak, suçlanamayacak ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamayacak.
Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda devlet, ancak dini inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini, hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilecek.
EVLİLİK BİRLİĞİ ŞARTI
Anayasa'nın 41'inci maddesinin, "Ailenin korunması ve çocuk hakları" şeklindeki birinci kenar başlığı, "Ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları" olarak değiştiriliyor.
Ailenin toplumun temeli olduğunu düzenleyen maddeye, evlilik birliği şartı da ekleniyor.
Değişiklik teklifinin gerekçesinde, "Yalnızca kadın ve erkek olmak üzere iki farklı cinsiyetten bireylerin birbiriyle evlenerek evlilik birliğini oluşturabileceği açıkça düzenlenmekle, bunun dışındaki hiçbir birlikteliğin evlilik birliği olarak kabul edilmeyeceği ve evlilik birliğinin eşler arasında yani kadın ve erkek arasında eşitliğe dayandığı kabul edilmiş olmaktadır. Böylece aile ve evlilik kurumunun her türlü tehlike, tehdit ve saldırılar ile sapkın akımların dayatmalarına karşı korunması amaçlanmaktadır." denildi.
TEKLİFİN GEREKÇESİ
Teklifin genel gerekçesinde, herkesin kanun önünde eşit olduğu; devlet organları ve idare makamlarının, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etme zorunluluğu bulunduğu belirtildi.
Gerekçede, devletin, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılmasının önündeki engelleri, kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak, kişinin maddi, manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamakla yükümlü olduğuna işaret edildi. Temel hak ve hürriyetlerin en önemlilerinden birinin din, vicdan hürriyeti olduğu vurgulandı.
Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının, kadınların başlarını örtme veya açma yönündeki tercihlerini de içerdiğine yer verilen gerekçede, "Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti, kadınların bu noktadaki tercihlerini korumakla mükelleftir. Devlet ayrıca pozitif yükümlülüğünün bir gereği olarak, kadınların temel hak ve hürriyetlerini, söz konusu tercihlerine uygun olarak kullanmalarının ve kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmalarının önündeki engelleri kaldıracak, hukuk dışı ve ayrımcı uygulamalara maruz kalmalarını önleyecek tedbirleri alacaktır." denildi.
Türkiye'de başörtüsü yasağı ve bundan kaynaklanan herhangi bir hak mahrumiyeti bulunmadığına işaret edilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Ülkemizin başı örtülü ve başı açık kadınları her türlü temel hak ve hürriyetini kullanabilmekte, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanabilmektedir. Ancak dini inancı sebebiyle başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan kadınların; yasal ve idari düzenlemeler veya fiili uygulamalarla, insan onuruyla bağdaşmayan, Anayasa'ya aykırı, ayrımcı ve çağ dışı uygulamalara bir daha maruz bırakılmamaları amacıyla anayasal güvence getirilmektedir."
Ailenin, Türk toplumunun temeli olduğuna işaret edilerek, toplumun ve Türk Devleti'nin ancak güçlü aileyle, güçlü kılınabileceği belirtilen gerekçede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Aile kurumunun taşıdığı gerçek değer üzerinden korunması, milletimizin varlığının teminat altına alınması, ailenin ilk nüvesini teşkil eden evlilik birliğinin kadın ve erkekten oluşmasını zorunlu kılmaktadır. Bu kapsamda Anayasa'nın 41'inci maddesinde yapılan düzenlemeyle, evlilik birliğinin erkek ve kadının evlenmesiyle kurulacağı açıkça belirtilerek evlilik birliğine ilişkin bu temel kaide ve esasın kanunla değiştirilmesinin önüne geçilmektedir. Bu suretle her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkınlığa karşı ailenin korunması için ilave Anayasal güvence sağlanmakta ve ailenin, toplumu ve milleti temelden ifsat edecek anlayışlardan korunması amaçlanmaktadır."