Toplumsal cinsiyet sorunları UNESCO kürsüsünde konuşulacak
DÜNYA çapındaki üniversitelerde yer alan ‘UNESCO Kürsüleri Programı’na Türkiye’den bir kürsü daha eklendi.
DÜNYA çapındaki üniversitelerde yer alan ‘UNESCO Kürsüleri Programı’na Türkiye’den bir kürsü daha eklendi.
Maltepe Üniversitesinde kurulan ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kültür Kürsüsü’, toplumsal cinsiyet sorunlarını tespit etmek ve çözüm üretmek üzere 25 Ekim’de açılıyor. Kürsüde kadına yönelik şiddet, kız çocuklarının eğitimi, mülteci kadınlarla ilgili çalışmalara öncelik verilecek.
2009 yılında kurulan ‘UNESCO Felsefe ve İnsan Hakları Kürsüsü’ çalışmalarını sürdüren Maltepe Üniversitesi’nde, Birleşmiş Milletler’in küresel öncelikli sorunlardan biri olarak tanımladığı ‘toplumsal cinsiyet eşitsizliği’ ile ilgili çalışmalar yapacak bir kürsüye daha onay verildi. Maltepe’nin 2’nci, Türkiye’nin 13’üncü UNESCO Kürsüsü olma özelliğini taşıyan UNESCO Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği ve Kültür Kürsüsü kadına odaklanacak. Kürsüde ulusal ve uluslararası düzeyde bilimsel araştırma ve uygulamalar yapılacak, projeler geliştirilecek, eğitim faaliyetleri ve bilimsel toplantılar düzenlenecek.
Kürsüye Maltepe Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Şimga başkanlık yapacak.
Kürsü Başkanı Prof. Dr. Hülya Şimga, UNESCO’nun kurulduğundan itibaren ‘kadınların insan hakları, güçlendirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği’ konularına önem verdiğine ve uluslararası düzeyde çalışmalar yaptığına dikkat çekti. Şimga, “Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu olan UNESCO 1992 yılından bu yana UNESCO Kürsüleri programıyla üniversitelerarası iş birliğini dünya düzeyinde geliştirmek, üniversiteler arasında bilgi paylaşımını ve akademik dayanışmayı teşvik etmek amaçlanıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için dünya çapında 25 UNESCO Kürsüsü var. Bunlardan ikisi Türkiye’deki üniversitelerde kurulmuştu. Maltepe Üniversitesi ile bu sayı üçe çıktı” dedi.
TÜRKİYE 149 ÜLKE ARASINDA 130’UNCU
Dünya Ekonomik Forumu’nun sağlık, eğitim, politika ve işgücüne katılım başlıklarında yayımlanan ‘2018 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Uçurumu Raporu’na dikkat çeken Prof. Dr. Şimga, Türkiye’nin cinsiyet eşitliği konusunda 149 ülke arasında 130’uncu sırada yer aldığını belirtti. Rapora göre ülkeler arasındaki uçurumun kapanması için Batı Avrupa’da 61, Güney Asya’da 70, Latin Amerika ve Karayipler’de 74, Sahra Altı Afrika’da 135, Doğu Avrupa ve Orta Asya’da 124, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da 153, Doğu Asya ve Pasifik’te 171 ve Kuzey Amerika’da ise 165 yıl geçmesinin gerekli olduğu belirtiliyor.
“EŞİTLİK ÇARPITILIYOR”
Toplumsal cinsiyet eşitliği teriminin ‘kadın ve erkeğin aynı olanak, hak ve özgürlüklere sahip olması’ olarak açıklanmasına dikkat çeken Prof. Dr. Şimga, “Eşitlik fikri çarpıtılıyor. Eşitlik aynılık anlamında değildir. Tabi ki kadın ve erkek aynı değil. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde savunulan aynı hak, özgürlük ve olanaklara sahip olmaktır. Toplumlarda kültürel olarak tutucu görüşlerde kadına bir rol biçiliyor. Buna bağlı olarak, boşanmaların artmasının, toplumdaki yozlaşmanın kadınların eşitlik istemesine bağlı olduğu iddia ediliyor. Bu görüşe göre kadının yerini bilmesi gerekli. Bilmediği zaman problem çıkıyor” dedi.
“SADECE TÜRKİYE’DEKİ KADINLAR SOYADI DEĞİŞTİRİYOR”
Türkiye’de kadına yönelik ayırımcılığın çok çeşitli boyutları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şimga, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“En basit örneklerden bir tanesi kadının soyadı sorunudur. Avrupa Konseyi’ne üye olan ülkeler arasında sadece Türkiye’de kadın evlendiği zaman soyadını değiştirmek zorunda kalıyor. Kadınların Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaparak soyadını değiştirmemesinin yolu açıldı. Ancak kültüre bakıldığında kaç tane kadın, kocasına ve kocasının ailesine ‘Ben dava açıyorum. Senin soyadını almayacağım’ diyebilir? Realiteyle çok çelişkili bir durum. Kadının soyadı konusu büyük sorunlara yol açacak durumların en hafifidir ama toplumsal cinsiyet eşitliği konusunun bir parçasıdır.”
Türkiye’de kadına yönelik olarak artan şiddetin de kültürle ilgili olduğunu belirten Prof. Dr. Şimga, “Erkek kendini ne kadar yetersiz hissediyorsa şiddet o kadar daha fazla artıyor. Namus kavramı kadının bedeninin kontrolüyle ilgili eril bir kavramdır. Bu konuda sorunlarımız çok” dedi. Şimga, erken yaşta evlilikler, çocuk yaşta gebelik gibi sorunlar nedeniyle kız çocuklarının eğitim hakkının da ellerinden alındığını vurguladı.
UNESCO KÜRSÜ’NÜN HEDEFİ ÇÖZÜM ÜRETMEK
Maltepe Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin UNESCO Kürsüsü ile birlikte çalışacağını söyleyen Prof. Dr. Şimga, merkezde kadına yönelik şiddetin insan hakları boyutu, mülteci kadın ve çocukların durumu, siyasete kadının katılımı gibi başlıklar üzerinde ulusal ve uluslararası çalışmalar yapılacağına dikkat çekti. Şimga, kürsüde yerel yönetimlerle ortaklaşa eğitim faaliyetleri gerçekleştirileceğini ve uluslararası boyutta kamuoyu oluşturma çalışmaları yapılacağını da dile getirdi.
AÇILIŞ 25 EKİM’DE
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kültür UNESCO Kürsüsü açılış töreni 25 Ekim’de saat 13.00-18.00 arası Marma Hotel İstanbul Asia, Akdeniz ve Marmara Salonu’nda yapılacak. Moderatörlüğü Prof. Dr. Şimga’nın üstleneceği açılışta UNESCO Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bölümü Direktörü Saniye Gürsel Corat ve ODTÜ Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayşe Saktanber’in konuşmacı olacağı toplantı gerçekleşecek.
DHA