Türk Deniz Araştırmaları Vakfı'ndan 'deniz mağaraları tehdit altında' uyarısı
TÜRK Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, biyoçeşitlilik için büyük öneme sahip denizlerdeki mağaraların birçok ciddi tehdit altında olduğunu, bunların korunması için 5 yıl sürecek envanter çalışması başlatacaklarını söyledi.
Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz ve İçsu Kaynakları Yönetimi Bölümü Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı'nda görevli Prof. Dr. Bayram Öztürk, kısa süre önce TÜDAV tarafından düzenlenen '1. Ulusal Deniz Mağaraları Çalıştayı'nı yaptıklarını söyledi. Bilim insanları, dalış okulu sahipleri, teknik dalış uzmanları, gönüllü kuruluş temsilcileri, bakanlık temsilcisi ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) uzmanlarının katıldığı çalıştayda Türkiye'deki deniz mağaraları son dönemde ciddi tehdit altında bulunduğu belirtildi.
Prof. Dr. Öztürk, yaptığı açıklamada Türkiye'deki mağaralara yönelik tehditler ile ilgili şöyle dedi:
"Bu tehditlerin başında yabancı türler geliyor. Yani Süveyş Kanalı'ndan gelen yabancı türler deniz mağaralarına da girmeye başladı. Bunlarla ilgili envanter çalışması yapmaya başladık. 'Dark Habitat' denilen karanlık ortamda yaşayan türlerle ilgili Türkiye'de düzenlediğimiz ilk deniz mağaraları çalıştayındaki sonuçlardan biri: Türkiye'deki deniz mağaralarının tehdit altında olmasıydı. Bunların başında aslan balığı, balon balığı ve diğer yabancı türler geliyor. Deniz mağaraları büyük bir turizm baskısı altında. Ayrıca mağaralarımız denizci ağları ve zıpkıncıların tehdidi altında. Bu mağaralara giren insanlar özellikle orfoz ve lahoz gibi türleri vurmak için buralara giriyorlar. Bazı mağaraların korunması için envanter çalışması yapılmasına karar verdik. Türkiye'de deniz mağaralarının sayısı ile ilgili yapılan çalışmaların sayısı az. Bunları arttırmamız gerekiyor. Üçüncüsü kirlenmenin önüne geçilmesi için tedbir almamız son olarak dalış kulüpleri ve merkezleri ile daha fazla işbirliği yapmamız gerekiyor."
Prof. Dr. Bayram Öztürk, deniz mağaralarının biyoçeşitlilik için çok önemli olduğunu vurgularken, "Bazı türler, denizde, sahilde, kıyıda, derin yerlerde bulunmasa bile onların yavruları, genç bireyleri mağaralarda bulunuyor. Dolayısıyla mağaraların korunması; denizlerin, kıyıların korunması demek. Çünkü mağaralarda yaşayan birçok tür var. Ayrıca bazı türler sadece mağaralarda veya kovuklarda yaşıyorlar. Orfoz, lahoz gibi bazı böcek ıstakoz türleri gibi. Dolayısıyla mağaraların korunması, bu türlerin de, biyoçeşitliliğin de korunması anlamına geliyor" diye devam etti.
"TEKNİK DALGIÇ' DENİLEN DAHA FAZLA DALIŞ EĞİTİM VE YETENEĞİ GEREKTİREN İNSANLARA İHTİYAÇ VAR"
Öztürk, TÜDAV öncülüğünde başlatılacak denizlerin mağara envanterlerine yönelik 5 yıllık çalışmanın sonunda Türkiye'deki deniz mağara sayısına ilişkin ilk verilerin elde edileceğini, mağaralar ile ilgili görüş ve bilgilerin artacağını vurgularken, "Mağaralarda çalışacak 'Teknik dalgıç' denilen daha fazla dalış eğitim ve yeteneği gerektiren insanlara ihtiyaç var. Son olarak mağaralarla ilgili halkın daha fazla bilinçlendirilmesi lazım. Çünkü birçok mağarada fok yaşıyor ve bunların rahatsız edilmemesi lazım. Her ne kadar fok olan mağaralara girilmesi yasak deniliyorsa da bu konuda daha etkin tedbirlerin alınması lazım. Türkiye'nin çok uzun bir kıyı şeridi var. İlk etapta Ege ve Akdeniz'i düşündük. Ondan sonra Marmara ve Karadeniz'i düşünüyoruz" dedi.