Kafessiz Türkiye'den eğitim serisi: Yüz binlerce hayvan hammadde olarak görülüyor
Kafessiz Türkiye’nin düzenlediği Endüstriyel Hayvancılık ve Hayvan Hakları eğitim serisinin ilk oturumu gerçekleşti.
Kafessiz Türkiye’nin düzenlediği Endüstriyel Hayvancılık ve Hayvan Hakları eğitim serisinin ilk oturumu 15 Şubat’ta Dr. Engin Arıkan’ın sunumuyla gerçekleşti. 165 dinleyicinin katıldığı sunumda, “Endüstriyel hayvancılık nedir, kullanılan hayvanların sayısı ne kadar, şartlar nedir, her marka böyle mi?” gibi sorulara değinildi.
Tavukları kafes cehenneminden kurtarmak için mücadele eden Kafessiz Türkiye’nin düzenlediği Endüstriyel Hayvancılık ve Hayvan Hakları Eğitim Serisi, dün Dr. Engin Arıkan’ın “Endüstriyel Hayvancılık Nasıl Milyarlarca Hayvana Eziyet Ediyor?” başlıklı sunumuyla başladı.
Zoom üzerinden gerçekleştirilen eğitim çalışmasına ilgi büyüktü. 165 kişinin dinleyici olarak katıldığı eğitimde “Endüstriyel hayvancılık nedir, kullanılan hayvanların sayısı ne kadar, şartlar nedir, her marka böyle mi?” gibi sorulara değinildi.
Sunumuna Sakarya’nın Sapanca ilçesinde bacakları kesilmiş halde bulunan ve tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan yavru köpeği hatırlatarak başlayan Engin Arıkan, söz konusu köpeğin gündemin bir parçası olduğunu ve hayvan eziyetine karşı bu örnekte olduğu gibi herkesin bir duyarlılığı olduğunu belirtti. Arıkan, “Dünyada da belli alanlardaki hayvanlara ilişkin ne yazık ki yeterli bilinçlenme ve gerçekleşmedi. Buradaki en büyük boşluk da endüstriyel hayvancılıkta yaşanan eziyet oluyor” dedi.
Endüstriyel hayvancılıkta kullanılan hayvanların akıllı ve sosyal hayvanlar olduğunu ancak maruz bırakıldıkları şartların yeterince bilinmediğini vurgulayan Arıkan, “Hayvancılık denilince insanların aklına hayat bilgisi kitaplarındaki gibi hayvanların çiftliklerde, ağaçların arasında, güneşin altında olduğu geliyor ancak hayvanlar günümüzde kitaplarda ya da reklamlardaki gibi yeşil alanlara çıkamıyor. Kimi fabrikalarda yüz binlerce hayvan salt bir ham madde olarak görülüp azami hayvansal gıda üretmek için kullanılıyor” dedi.
“Endüstriyel hayvancılıkta kediler, köpekler kullanılmıyor ama tavuklar, inekler, balıklar kullanılıyor” diyen Arıkan, bu hayvanların sayılarının milyarlarca olduğunun ve felaket koşullarda yetiştirilerek vahşice öldürüldüklerinin altını çizdi.
EZİYETİN BOYUTU BÜYÜK: MİLYARLARCA HAYVAN
Arıkan, raporlarda yer alan bir yıllık verilere göre Türkiye’deki hayvanların yaklaşık sayılarını şöyle sıraladı:
>>Yaklaşık 8 milyon sahipsiz kedi ve köpek
>>Yaklaşık 200 bin hayvan denek olarak kullanılıyor
>> Yaklaşık 10 bin hayvan avlanıyor
>> Endüstriyel hayvancılıkta 3 milyar hayvan kullanılıyor
TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2021 yılında sadece 1.2 milyar tavuğun eti için kesildiğini söyleyen Arıkan, “Türkiye'deki tüm kedi ve köpekleri, tüm deneylerde kullanılan hayvanları, avlanan hayvanların hepsini topladığınız zaman en fazla on milyon oluyor” dedi ve ekledi:
“Bunu küçümsemek için söylemiyorum. Ama sadece endüstriyel tavukçulukta kesilen tavuk sayısına baktığınız zaman çok daha fazla olduğunu görüyoruz”
"ENDÜSTRİ HER YERDE"
Balık endüstrisinin de boyutlarına değinen Arıkan ‘Balıkçılık’ denilince insanların aklına Haliç Köprüsü'nün üstünde olta sallayanlar veya küçük teknelerin denize açılması gelse de durumun artık böyle olmadığına dikkat çekti. Arıkan, “Bugün baktığınız zaman balıkçılıkta da endüstri yerleşti ve büyük gemilerle belli deniz bölgelerinde, su alanlarında ne var ne yoksa alıp götürdüğü bir sistem işletiliyor. Dev ağlara sadece balıklar da değil suda yaşayan diğer canlılar da takılarak can veriyor” dedi.
Yine denizlere kurulan havuzlarda yetiştirilen balıkları beslemek için milyarlarca daha balığın avlandığı tuhaf bir döngü olduğunu söyleyen Arıkan Türkiye’de 1 yılda yaklaşık 30 milyar küçük balığın, çiftliklerde yetiştirilen balıkları beslemek için avlandığını açıkladı.
Arıkan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir sabah uyandığımızda sahipsiz hayvanlarla ilgili tüm sorunların çözülmüş olsan, hayvan deneyleri sona erse, avcılık yok edilse, havai fişekler ortadan kalksa ancak sadece endüstriyel hayvancılıkla ilgili bir şey yapılmasa işin ağırlıklı çoğunluğu ortada duruyor, problemin ağırlıklı kısmını çözemiyoruz demektir. Hayvan hakları veya hayvan eziyeti sadece endüstriyel hayvancılıktadır demiyorum. Ama şunu demek bence doğru: Endüstriyel hayvancılığı dikkate almadan, ciddi bir çözüm getirmeden hayvan hakları meselelerini veya hayvan eziyetini çözmek imkânsız”
"TÜRKİYE’DE İYİ İNSANLAR VAR"
Uzuvları kesilen yavru köpeği tekrar hatırlatan Arıkan sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Kedi ve köpeklere uygulanan şiddete ilişkin birilerinin kötülük yaptığını, kuralları ihlal ettiğini düşünebiliriz. Ama bunun karşısında iyi insanlar da var. Mevcut yasal düzenlemelerde endüstriyel çiftliklerde yetiştirilen hayvanların hakları korunmuyor. Kafes sistemi Türkiye'de yasal. Denetimlerde yapılan şeyler genellikle bio güvenlik, insan sağlığı gibi faktörler. Endüstriyel hayvancılıkta sistematik bir şekilde, astronomik sayıda hayvana yasal olarak eziyet ediliyor. O yüzden endüstriyel hayvancılıktaki eziyeti bir bütün olarak görmek lazım. Sokak hayvanlarına yapılan eziyetlere karşı milyarlarca hayvan tepki gösterdi ve bu hayvan hakları yasasına ilişkin etki yarattı. Aynısı neden endüstriyel hayvancılık için de gerçekleşmesin?”