Ayağı kayıp düştü, hafızası tamamen silindi
Kaldırıma başını çarptı hafızasındaki 34 yıl silindi.
Ergün AYAZ- Alişan KOYUNCU /DERİNCE (Kocaeli), (DHA) - KOCAELİ'nin Derince ilçesinde, 2014 yılında dengesini kaybetmesi sonucu başını kaldırıma çarpan Serdar Mete (38) hafızasını kaybetti. 5 yıllık eşi, çocuğu ve hayata dair hiçbir anısını hatırlamayan Serdar Mete, hayata sıfırdan başladı.
Bir ilaç firmasında mümessil olarak çalışan Serdar Mete, 2014 yılında Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gitmek için evinden yola çıktı. Otomobilini bir ara sokağa park eden Serdar Mete, aracından indiği sırada dengesini kaybederek düştü. Başını kaldırım kenarına çarptı. Bir ağacın dalına tutunarak kalkmaya çalıştığı esnada ikinci kez düşen Serdar Mete gözlerini hastanede açtı. Serdar Mete'nin hafızasındaki 34 yılı silindi. Eşini, çocuğunu, evinin adresini hatırlayamayan Serdar Mete, yaşamına sıfırdan başladı.
'5 YILLIK EŞİMİ TANIYAMADIM'
Başına aldığı darbe sonucu gözlerini hastanede açan Serdar Mete yaşadığı hafıza kaybı nedeniyle eşini tanımadığını söyleyerek, "Kaldırımda ayağım kayıyor ve başımı kaldırımın kenarına vuruyorum. Biraz kendime gelmeye başlayınca zeytin ağacının dalına tutunup kalkmak istiyorum ama tekrar başımı vuruyorum sonra da gözümü hastanede açıyorum. O saatten sonra hiç kimseyi tanımıyorum. Hastanedeyim ama ne oluyor, ne bitiyor bilmiyorum. Nerdeyim? Ben kimim? Hiçbir şey yok o sıra bende. Eşim geldi, bana 'Ne oldu? Bir şey mi oldu? Nasılsın, iyi misin?' diye sorunca ona boş boş bakmaya başladım. Tekrar sorunca ben yanımdakine sordum, 'Bu bayan kim?' dedim, 'Eşin' dediler. 5 yıllık eşimi tanıyamadım. 'Nasıl tanımazsın?' diye eşim beni silkelemeye başladı. Ondan sonra doktorlar beyin kanaması da geçiriyor olabilir diye uyardılar. Yaklaşık 2-2,5 ay hastanede yattım" dedi.
'34 SENEM 2 SANİYEDE GİTTİ'
Mete olaydan sonra ilk zamanlarda büyük sıkıntılar yaşadığını belirterek, "Kimseyi ama hiç kimseyi tanımıyordum. İlk zamanlar büyük sıkıntılar yaşadım. Eşimi, annemi tanıyamadım. Ağabeyimi, ablamı yakın çevrem dahil hiç kimseyi tanıyamadım. Herkes gelip kendini tanıtmaya başladı. İlk zamanlar o kadar çok geldiler ki o zaman biraz da kafam karıştı, biraz boğuldum, bunaldım, ne yapacağımı kime nasıl davranacağımı da bilemiyordum. Herkes geliyor bir şey söylüyor, kendini anlatıyor, beni anlatıyor ama ben kendimi bile tanımıyordum. Kendinizi tanımıyorsunuz, kim olduğunuzu, ne yapmanız gerektiğini, nasıl davranacağınızı bilmiyorsunuz çok zordu" diye konuştu.
'ÇOCUKLUĞUMU HATIRLAMAYI ÇOK İSTERİM'
Bu süreçte eşinin kendisine çok destek olduğunu ifade eden Mete, "Eşim sağ olsun çok büyük destek oldu. Uzun zaman evde gecenin geç saatlerine kadar işimle ilgili ders çalışıyorduk, ilaçları öğrenmeye çalıştım, nasıl bir iş yaptığımı öğrenmeye çalıştım. Onun haricinde zaten öğrenmem gereken o kadar çok şey vardı ki, 34 seneyi bir anda sildim. 34 sene 2 saniyede gitti bende. Geçmişi hatırlamak ister misin diye sorsalar bu saatten sonra bilmiyorum ama çocukluğumu hatırlamayı çok isterim. Ama çok zor bu saatten sonra bu hayata alışmaya çalışıyorum" dedi.
'İLK İŞİM EVLİLİK CÜZDANINA BAKMAK OLDU'
İlk zamanlar büyük zorluklar yaşadığını söyleyen Mete, şöyle konuştu:
"Hafızamı kaybettiğim ilk dönemlerde geçici olduğunu zannettikleri için yakın arkadaşlarım benimle şakalaşıyorlardı. Hastanedeyken bana 'sarışın, uzun boylu, mavi gözlü bir karın var birazdan gelecek' dediler. Eşim geldi ben tanıyamadım. Sonra eşim de bana arkadaşlarımın şaka yaptığını söyledi. İlk günler bazı şeylere inanmak çok zor geliyordu. Hastaneden eve gelince bende de bir şeyler oturmaya başladı. Telefon, bilgisayar, google gibi arama motorlarını kullanmaya başladım. Konuşurken evlilik üzerine, evlilik nedir, bunun bir belgesi var mı diye bakınırken evlilik cüzdanını gördüm. Eşimden evlilik cüzdanını istedim. Baktım üzerinde bir fotoğraf var, benim fotoğrafım yanında da eşimin fotoğrafı var onu görünce o zaman evli olduğuma inandım. Tamam dedim bu kadın benim eşim."
'KENDİMİ ANLATIP TANITMAM ÇOK ZOR OLDU'
Eşinin hafıza kaybından sonra kendisini tanıtmasının zor olduğunu söyleyen Nurşah Mete, şöyle konuştu: "Alışma dönemi çok uzun sürdü. Kendimi anlatmam, ona tanıtmam çok zordu. Çünkü başlangıçta arkadaşları inanmamışlar ve geçici hafıza kaybı sanmışlar. Kendisine şaka yapıp 'Senin sarışın, uzun boylu bir karın var. Birazdan gelince görürsün' demişler. Ben de ne sarışın ne de çok da uzun boylu bir kadınım. Hastaneye gittiğimde doğal olarak eşim bana bir baktı, bir de arkadaşlarına baktı sonra 'Hani benim eşim uzun boylu sarışın biriydi?' deyince ben şok oldum. O süreci atlatmak çok uzun ve zor oldu. Ben de 'Arkadaşların seninle şaka yapmışlar. Senin hafızanı kaybettiğine inanmıyorlar' diye anlatmaya çalıştım. Ondan sonra eve geldik benden evlilik cüzdanımızı istedi, inanmadı onun eşi olduğuma. Daha doğrusu kimsenin onun eşi, dostu, akrabası, annesi olduğuna da inanmıyor. Herkesin onu kandırdığını düşünüyordu. Eve gelince evlilik cüzdanını görmek istedi, 'Evlilik cüzdanı diye bir şey varmış, onu görmek istiyorum.' dedi. Bende o sinirle hem evlilik cüzdanımızı hem de dini nikahda kıyılan belgelerin tamamını tek tek gösterdim. O süreçte 4-5 ay kendimi, çocuğumu, ailesini ve arkadaşlarını ona tanıtmak için çok çaba sarfettim."
EŞİNİN DURUMUNU AVANTAJA ÇEVİRDİ
Nurşah Mete eşinin durumunu avantaja çevirdiğini ifade ederek, "Kazadan önce bir tavaya bile yumurta kırmışlığı yoktu, bir gün eve geldiğimde yumurtayı kabuğuyla beraber kırmaya çalışmıştı, öyle bir insandı. Kazadan sonra ise bir anda kendi kendine evde saç kavurma yapan bir adam oldu. Ağlayacaktım sevinçten. Bu durumu avantaja çevirmeyi de o anda düşündüm. Avantaja da çevirdim, önceden sen yemek yapardın, temizlik yapardın, bulaşık yıkardın diye anlattım ona hep. Yapar mıydı? Asla yapmazdı ama şu anda yapıyor her şeyi" diye konuştu.