Güzel müzik, neden tüylermizi diken diken eder?
Evrim Ağacı ekibi, bazı melodileri dinlerden insanın sırtından aşağı yayılan, tüylerini diken diken eden hissi inceledi.
Fransızcada "estetik titreme" anlamına gelen frisson [Türkçe: "ürperme"] denen hisse bazı bilim insanlarının 'deri orgazmı' adını verdiğini belirten Evrim Ağacı'nın Eastern Washington University'den Dr. Amani El-Alaylı'nın laboratuvarında sosyal psikoloji üzerine çalışan Slate yazarı Mitchell Colver'ın araştırmasını da aktardığı konuyla ilgili haberi şöyle...
Duygusal olarak dokunaklı bir müzik, ürpermeyi tetiklemek için özellikle etkilidir; ancak kimi zaman güzel bir sanat eserine bakarken, bir film sahnesi izlerken veya bir diğer insana fiziksel olarak dokunduğumuzda da tetiklenebilir. Yapılan araştırmalara göre insan popülasyonunun üçte iki civarı bu ürpermeyi hissediyor. Hatta Reddit üzerinde bu ürpermeyi tetikleyebilecek görsel materyallere özgü bir grup bile bulunuyor!
İyi ama neden bazı insanlar bu ürpermeyi hissediyor da, bazı diğerleri hissetmiyor?
Eastern Washington University'den Dr. Amani El-Alaylı'nın laboratuvarında sosyal psikoloji üzerine çalışan Slate yazarı Mitchell Colver, bunu araştırıyor.
Bilim insanları halen bu olgunun sırlarını çözmeye çalışıyor olsalar da, son 50 yılda bu ürpermenin kökenlerine dair izleri tespit etmeye çalışan bol miktarda araştırma yapıldı. Bu araştırmalar, çevremizde bulunan beklenmedik uyaranlara, özellikle de müziğe nasıl tepki verdiğimizi anlamaya çalışıyor.
Beklenmedik armonilere, ani ses değişimlerine veya bir solo sanatçısının etkileyici bir girişi, ürpermeyi özellikle tetikleyen unsurlar. Çünkü bunlar, dinleyicilerin beklentilerini olumlu bir şekilde ihlal ediyor. Örneğin Britain's Got Talent yarışmasının 2009 sezonunda Susan Boyle'un performansı buna güzel bir örnek:
Eğer bir keman sanatçısı, nihayetinde güzel bir yüksek notayla sonuçlanan etkileyici bir pasajı çalıyorsa, dinleyici bu uç noktadaki ânı duygusal olarak yüklü buluyor. Dahası, böyle zor bir parçanın başarıyla icra edilmesine şahitlik etmenin heyecanını yaşıyor.
Ancak bilimin çözmeye çalıştığı, bu kılları diken diken eden heyecanın ilk etaptaki nedenleri...
Evrimsel Nedenler
Kılların bu nedenle diken diken olmasının nedeni evrimsel kökenlere sahip. Daha kıllı olan hayvan atalarımızdan kalma bu tepki, normalde kılların dikelmesi sayesinde yaratılan endotermik bir sıcak hava tabakası sayesinde vücudu sıcak tutmayı hedefliyor. Âni sıcaklık değişimleri (örneğin sıcacık bir günde birdenbire soğuk bir hava dalgasına maruz kalmak gibi), geçici olarak kıllarımızın dikelip, geri aşağı inmesine neden oluyor. Böylece deri ile kıllar arasında hapsolmuş sıcak hava dalgası sıfırlanmış oluyor.
Biz insanlar, kıyafetleri ve giyinmeyi icat ettiğimizden beri, bu endotermik ısı tabakasına ihtiyacımız azaldı. Ancak buna sebep olan fizyolojik altyapı halen yerinde duruyor. Belki de evrimsel süreçte bu fizyolojik altyapı; müzik, doğa veya sanattan edindiğimiz duygusal olarak etkileyici uyaranlardan kaynaklanan ve estetik ürpermelere neden olan bu davranışa bir tepki olacak biçimde yeniden özelleşti.
Bunu destekleyen teori, sinirbilimci Jaak Panksepp tarafından geliştirildi. Panksepp'in araştırmalarının sonuçlarına göre üzgün müzik, sevinçli müziğe göre ürpermeyi daha fazla sağlıyor. Bunun nedeni, melankolinin antik, kılları ürperten mekanizmayı tetikliyor olması. Bu mekanizma, aileden ayrılmanın verdiği dert ve sıkıntı tepkisine benziyor. Bir balat bize nostaljik ve efkarlı hisler yaşatırken, işte bu evrimsel mekanizma devreye giriyor. İşin ilginç tarafı, bu efkar insanları gerçek anlamda hüzünlendirmiyor! Hüzünlü bir müzik dinlerken yaşanan deneyim çoğunlukla olumlu hisleri içeriyor.
Yapılan çalışmalar, üzgün müziğin aslında pozitif duyguları tetiklediğini gösteriyor. Bir diğer çalışmanın sonuçlarına göre üzgün müzik, beynimizin amigdala bölgesini özellikle etkiliyor. Bu bölge, korkuya yönelik duygularımızı işleyen beyin bölgesi. Dolayısıyla müzik, beynimizin korku bölgesini aktive ediyor; ancak etrafı kolaçan edip de gerçek bir tehdit olmadığını fark edince, duygularımız pozitif olacak şekilde değişiyor. İşte bu, kılların diken diken olmasının açıklaması olabilir.
Ayrıca kılların dikelmesi, bir memeli hayvan korktuğunda veya tehdit altında hissettiğinde de gözleniyor. Kaç veya savaş tepkisi tetiklendiğinde, vücudumuza bol miktarda adrenalin salınıyor. Dahası, henüz neden bu şekilde olduğu anlaşılamamış olsa da, bu adrenalin salınımının dopamin isimli bir diğer hormon ile de ilgili olduğu tespit edildi. Dopamin, vücudun ödül mekanizmasıyla ilişkili. İlginç bir şekilde, müziğin doruk noktasından hemen önce dopamin seviyeleri de en üst noktalara erişiyor. Yani müzik dinlerken duyduğumuz huzur ve heyecan, bir nevi "ödül" olarak algılanıyor, bu zinciri tetikliyor ve kıllarımızın ürpermesine neden oluyor olabilir.
Ne Sıklıkla Görülüyor?
Bu ürpermenin toplumda ne sıklıkla görüldüğüne dair araştırmaların sonuçları geniş bir dağılım gösteriyor: Kimi araştırma %55 dolaylarında bir sonuç verirken, kimi araştırmaya göre toplumun %86'sında bu tepki gözleniyor.
Deri Orgazmının Şifresini Kırmak
Colver ise araştırmasına, bilişsel olarak bir müzik parçasına daha fazla gömülmüş olan kişilerin bu ürpermeyi yaşama ihtimalinin artacağını öngörüsüyle yola çıktı. Çünkü müziğe gömülen kişiler, söz konusu duygusal uyaranlara daha fazla dikkat ediyorlar. Ayrıca bu araştırmada, kişilerin belli bir müzik parçasını dinlerken bilişsel olarak daha fazla gömülüp gömülmeyeceğinin, kişinin kişilik özelliklerine bağlı olup olmadığı da araştırıldı.
Bu hipotezi test etmek için, deneyin bir parçası olmak amacıyla laboratuvara getirilen insan denekler, galvanik deri tepkisi denen bir olguyu ölçen bir cihaza bağlandı. Galvanik deri tepkisi, fizyolojik olarak uyarılan bir kişinin derisindeki elektrik direncinin değişimini ölçen bir araçtır. Sonrasında deneklere çeşitli müzikler dinletildi ve araştırmacılar, deneklerin deri tepkisini anlık olarak gözlediler.
Araştırmada kullanılan müziklere birkaç örnek şu şekilde:
J. S. Bach'ın "St. John's Passion: Part 1 - Herr, unser Herrscher" isimli parçasının ilk 2 dakika 11 saniyesi.
Chopin'in "Piano Concerto No. 1: II" isimli parçasının ilk 2 dakika 18 saniyesi.
Air Supply'ın "Making Love Out of Nothing at All" isimli parçasının ilk 53 saniyesi.
Vangelis'in "Mythodea: Movement 6" isimli parçasının ilk 3 dakika 21 saniyesi.
Hans Zimmer'ın "Oogway Ascends" isimli parçasının ilk 2 dakikası.
Bu parçaların her biri, dinleyicilerde ürpermeye neden olduğu bilinen niteliklerden en az bir tanesine sahip (ve bu eserlerin bazıları daha önceki araştırmalarda da kullanıldı). Örneğin Bach'ın bestesinde ilk 80 saniye boyunca orkestra ile gerilim arttırılıyor ve sonrasında bir koro girişi ile bu tansiyon kırılıyor. Bu, deri orgazmını tetiklemek için özellikle etkili.
Deneklerin bu müzik parçalarını dinlerken bir butona basarak ürperme hissedip hissetmediklerini laboratuvar asistanlarına bildirmeleri istendi. Böylece her bir seansın hangi evrelerinde bu hissin tetiklendiğine dair zamansal bir kayıt da tutulmuş oldu.
Bu veri setini fizyolojik ölçümlerle kıyaslayan araştırmacılar, ortaya çıkan sonuçları deneklerin kişilik testleri çerçevesinde değerlendirdiler. Böylelikle ilk defa, bazı insanlarda deri orgazmının diğerlerine göre daha yaygın olmasının nedenlerine dair eşsiz sonuçlara ulaşılabildi.
Kişilik testinden elde edilen sonuçlar, ürperme hisseden kişilerin, testin içindeki "yeni deneyimlere açıklık" kısmında daha yüksek sonuçlara sahip olduğunu gösterdi.
Daha önceden yapılan çalışmalar, bu özelliğe sahip kişilerin genellikle daha zengin hayal güçleri olduğunu, güzelliği ve doğayı daha fazla takdir ettiklerini, yeni deneyimler peşinden koştuklarını, duyguları üzerine derinlemesine eğilmeye daha meyilli olduklarını ve hayatta çeşitlilik görmeyi daha çok sevdiklerini gösteriyor. Bu özelliğin bazı açıları (çeşitliliği sevme, güzelliği takdir etme) yapısal olarak duygusal; bazı diğer açıları ise (hayal gücü, entelektüel meraklılık) bilişsel.
Daha önceki araştırmalar, açıklığı ürpermeyle ilişkilendirmiş olsa da, birçok araştırmacı dinleyicilerin ürpermesinin nedeninin dinledikleri müziğe verdikleri derinlemesine duygusal tepki olduğu sonucuna varmıştı.
Ancak yeni araştırma, yeni deneyimlere olan açıklığın bilişsel bileşenlerinin bu ürpermeye neden olduğunu ortaya koydu. Örneğin, bir müziğin nereye bağlanacağına yönelik zihinsel tahminlerde bulunmanın veya müziğin hayale dönüştürülmesinin; duygusal bileşenlere göre daha etkili olduğu gösterildi.
Bu bulgular, Psychology of Music jurnalinde yayımlandı. Araştırmanın bir diğer bulgusuna göre, kendilerini müziğe daha fazla gömen kişiler (sadece işitmek yerine, müziği dinleyen kişiler), ürpermeyi diğerlerine göre daha sık ve daha şiddetli olarak yaşıyor.