Alternatif bir Amerika seyahatinin ilk durağı: Boston

Ani bir kararla uçak biletini alıp Boston için hazırlıklara başladığımda da arkadaşlarımın “Hiç senin tarzın değil, Amerika gerçekten ilgini çekiyor mu?” tarzındaki tepkileriyle karşılaştım. ABD gerçekten ilgimi çekiyor muydu sahi? Bu soruya ancak seyahatimin sonunda emin şekilde cevap verebilecektim.

İzlanda merkezli bir havayolu şirketinin, Amerika Birleşik Devletleri uçuşları için ses getirecek bir kampanyaya imza attığını öğrenene kadar Kuzey Amerika’ya gitmeyi pek düşünmemiştim. Afrika’ya, Latin Amerika’ya ya da Uzakdoğu’ya gitme fikri kadar heyecanlandırmıyordu bu ihtimal beni.Alternatif bir Amerika seyahatinin ilk durağı: Boston - Resim : 1

Ustaca bölünmüş olan iki uçak yolculuğuyla Boston’a vardım. Berlin’den İzlanda’nın başkenti Reykjavik’e üç buçuk, Reykjavik’ten Boston Logan Havalimanı’na dört buçuk saat sürüyor yol. Böylelikle hem havayolu şirketi yolculara herhangi bir şey ikram etmek zorunda kalmıyor hem de makul hale getirilip kısaltılan bu yol sizi çok yormuyor. Üstelik Reykjavik Havalimanı’nda, İzlanda’nın pek ünlü olan sosisli sandviçini de deneyebiliyorsunuz.

Amerika kıtası uçağın penceresinden görünmeye başladığında yavaş yavaş heyecanlanmaya başlarığımı hissettim. İçine doğduğumuz ama hep uzak olduğumuz sistem, popüler kültür, izlediğimiz filmlerin, dizilerin geçtiği yerler, oradaki hayat ister istemez merak ediliyordu.

Alternatif bir Amerika seyahatinin ilk durağı: Boston - Resim : 2

Boston, Massachusetts eyaletinin başkenti. Üniversiteler şehri olarak biliniyor ve bu sıfatı en çok hak eden şehirlerden biri. Zira tam on yedi üniversite var burada. İçlerinde Harvard, MIT gibi ünlü okulların da olduğunu belirtelim. Bu durum, özellikle kampüslere yakın olan semtleri olumlu yönde etkilemiş gibi görünüyor. Sıra sıra sandviççiler, parça pizzacılar, kırtasiye dükkanları, sahaflar, kültür merkezleri, tiyatrolar, müzeler ve sinemalar süslüyor sokakları. Tiyatroların bulunduğu sokak, Broadway’in bir fragmanı gibi. Çevrede pek kimse yok ama binalar, neon ışıklarla süslü. Şehirdeki kitapçıları gezmek büyük bir zevk. İnsan bir tam gününü rahatlıkla geçirebilir rafları incelerken.

Amerika’da ilk defa yemek yiyen birinin yaşayabileceği şoku, bir öğrenci semtinde yediğim sandviçte ben de yaşadım. Porsiyonlar, Cem Yılmaz’ın bir zamanlar çektiği bir cips reklamındaki “insan yiyecek bunları, insan” repliğini hatırlatacak kadar büyük.

Alternatif bir Amerika seyahatinin ilk durağı: Boston - Resim : 3

Boston, Amerika Birleşik Devletleri tarihi için de çok önemli. Hediyelik eşya dükkanlarında bile vitrinleri Abraham Lincoln oyuncakları, kadın hakları mücadelesi için -özellikle de kadınların seçme ve seçilme hakları bağlamında- çok önemli olan Suffragette Manifestosu ve anayasa metninin afili kopyaları süslüyor. Çünkü bu anayasaya giden yolun temelleri, yüzyıllar önce burada atılmış. 16 Aralık 1773’te bir grup eylemci, “Boston Tea Party” olarak da bilinen olayda, Birleşik Krallık’tan gelen yüksek vergili çayı, kızılderili kılığına girerek denize dökmüşler. Bu eylem, Amerikan Halkının, Birleşik Krallık’ın Amerika’ya yönelik politikasını sorgulamaya başlamasıyla sonuçlanmış. Britanya’dan gelen mallara boykot uygulanmaya başlanmış. İngiltere, bu kararlara karşı daha sert politikalar izlemeye başlayınca da bağımsızlık fikri daha çok konuşulur olmuş. Baskının artması sonucu toplanan Philadelphia Kongresi’nde ise, ordunun kurulması kararlaştırılmış. Bu da iç savaşı ve devamında bağımsızlığı getirmiş. Özetle Boston için, her şeyin başladığı yer diyebiliriz.

Ünlü yazar Edgar Allan Poe, Boston doğumlu. Şehrin en büyük parkı olan Boston Common’a güneyden giriş yaparken, onun karakteristik bir heykelini göreceksiniz. Parkın içinde sağlı sollu heykeller var. Hepsi de Amerikan bağımsızlık mücadelesi için önemli olan insanlara ait. Parkı bölen ana yoldan devam edince de sıra sıra, turuncu tuğladan evler karşılayacak sizi. Beacon Hill, sokaklarında saatlerce bıkmadan dolaşabileceğiniz bir yer. Burada, mezuniyet fotoğrafı çekilmeye gelen öğrencilerle de karşılaşacaksınız. Bazı sokakların kaldırımları, Arnavut kaldırım. Oradan ayrılıp merkeze doğru yürürseniz, Boston’ın meşhur “Özgürlük Yolu”nu takip edebilirsiniz. Bu yol, Amerikan İç Savaşı için önemli olan on altı durağı içeriyor ve yaklaşık olarak dört kilometre uzunluğunda.

Alternatif bir Amerika seyahatinin ilk durağı: Boston - Resim : 4

Boston, bir liman şehri olmasından dolayı farklı dönemlerde dünyanın çeşitli yerlerinden göç almış. Bunların başında, İrlanda var. İrlanda’da yaşanan kıtlıkta hayatlarını kaybeden insanların anısına bir anıt dikilmiş şehrin merkezi bir noktasına. Dünyadaki en büyük Aziz Patrick Günü kutlamalarından birinin Boston’da yapılıyor olması ve şehrin en büyük basketbol takımının sembolünün İrlanda ile özdeşleşmiş olan üç yapraklı gonca olması da tesadüf değil.

Şehre yalnızca İrlandalılar yerleşmemiş. Boston’ın kuzeyinde bir de İtalyan mahallesi var. Burada yalnızca gezmek bile yıllar sürmüş olan bir diyeti sonlandırabilecek nitelikte bir eylem olur. Ben de hayatımda yediğim en güzel pizzayı, makarnayı ve tiramisuyu burada tattım. Sicilya ile özdeşleşmiş olan ricotta peynirli tatlı cannolinin böyle lezzetlisi, İtalya’da yok. 1960’lardan kalma kahve makinesiyle yapılmış espressonuzu içip eski Parma maçlarını izleyebileceğiniz mekanlar var. Mahallede, yüzlerce yıldır her gün açık olan ve önlerindeki kuyruklarla dikkat çeken birkaç işletme olsa bile bu mahallede oturduğunuz her kafe, her lokanta sizi memnun edecektir. Ayrıca şehrin bu bölümü, tüm eyalette ünlü olan Boston usulü kremalı turtayı tatmak için de doğru yer.

Alternatif bir Amerika seyahatinin ilk durağı: Boston - Resim : 5

Tıpkı New York’taki gibi bir de “Küçük Çin” var burada. Ama yalnızca Çin’e değil Uzakdoğu’ya dair her şeyi burada bulmak, birçok mutfağı burada tatmak mümkün.

Boston’ın mezarlıkları da çok güzel. Moskova’daki Novodeviçi ya da Paris’teki Pere Lachaise gibi ünlülerin kabirlerinin bulunduğu mezarlıkların, şehrin ziyaretçilerinin ilgilerini çektiğini biliyoruz. Boston’daki mezarlıklarda ise ön plana çıkan şey, bu mezarlıkların çok eski olmaları ve mezar taşlarının, özellikle diziliş itibarıyle inanılmaz bir estetik sunmaları. Birer müze gibi açılış ve kapanış saatleri var ve her gün yüzlerce kişi tarafından ziyaret ediliyorlar.

Şehre dair şaşırdığım şeylerden biri, troleybüsün, şehiriçi ulaşımda epey önemli bir yere sahip olması. Eski Sovyet ülkelerindeki troleybüslere benzemese de varlığı, şehre farklı bir hava katıyor.

Boston, aynı zamanda da müzeler şehri. Dünyanın dört bir yanından eserlerin sergilendiği Boston Güzel Sanatlar Müzesi, ABD seyahatim boyunca en çok beğendiğim müzelerden biri oldu. Yalnızca Mısır ve Mezopotamya bölümleri bile saatlerce gezilebilecek kadar zengindi. Bu müzede ayrıca Avrupa görsel sanatına ve Amerikan tarihine ilişkin de çok şey öğrenilebilir. Benim en beğendiğim kısımlar Mısır, Rönesans ve Uzakdoğu bölümleri oldu.

Alternatif bir Amerika seyahatinin ilk durağı: Boston - Resim : 6

Dekoratif sanatlar söz konusu olduğunda, koleksiyonuyla dünyaca ünlü olan Isabella Stewart Gardner Müzesi de Güzel Sanatlar Müzesi’ne yürüyerek sadece on dakika uzaklıkta. Koleksiyoner Gardner, dünyanın dört bir yanından topladığı sanat eserlerini, Venedik’teki saraylara benzer bir stille inşa ettirdiği bu binada toplamış. 1903’te açılan müzede; Avrupa, Amerika ve Asya’dan 2 bin 5 yüz eser var. Bir Amerikan şehrinde bu tarzda bir müzeyle karşılaşmak, beni çok şaşırttı.

Boston, aldığı göç ve yoğun öğrenci nüfusu sebebiyle her alanda birçok şeyi aynı anda bulabileceğiniz bir şehir. Mimari de buna dahil. İngiltere’de ve Amerika Birleşik Devletleri’nin eski şehirlerinde rastlamaya alışkın olduğumuz turuncu tuğlalı binaların yanı sıra modern mimari ile yapılmış birçok bina da var şehirde. Şehrin özellikle bazı semtlerinde, ODTÜ kampüsündeymiş gibi hissediyorsunuz. Yolun diğer tarafına baktığınızdaysa 19. Yüzyıl-Amerikan mimarisiyle yapılmış bambaşka bir yapıyla karşılaşıyorsunuz. Boston Halk Kütüphanesi de bunlardan biri. Herkesin erişebildiği bu kütüphaneye ben de kimliksiz, kayıtsız, elimi kolumu sallayarak giriş yaptım. Zaman zaman sosyal medyada fotoğraflarına denk geldiğim bu kütüphanenin gerçekte daha da güzel olduğuna şahit oldum.

Özgürlük Yolu, müzeler ve kütüphane derken yorulanlara şehrin güzel bir haberi var. Boston, kendi biralarını üreten barlarla dolu. Her ne kadar Amerika Birleşik Devletleri dendiğinde aklımıza gelen ilk şey bira olmasa da Boston çıkışlı Harpoon, Democracy ve Samuel Adams biraları, dünya standartlarında. Harpoon Biraları’nın havalimanının içinde bile üretim tesisleri var.

Alternatif bir Amerika seyahatinin ilk durağı: Boston - Resim : 7

Diğer ünlü bira markasına adını veren Samuel Adams ise, yalnızca bir bira üreticisi değil, aynı zamanda bağımsızlık mücadelesinde önemli rol oynamış olan bir isyancıydı. Ülkenin bağımsızlığını ilan etmesinden sonra da eyalet valiliği yaptı. Şehrin her yerinde de heykelleri var.

Boston, New York’un kalabalığından ve pahalılığından sıkılmış olanların uğrak noktası. Broadway müzikalleri ve New York merkezli tiyatrolar buraya turneye geliyor, senfoni orkestraları burada konserler veriyor, Harlem’in arka sokaklarında ünlü olmuş caz grupları burada öğrenci etkinlikleri ve festivaller düzenliyor. Üstelik tüm bunlara erişebilmek için günler önceden rezervasyon yaptırmak, saatlerce kuyrukta beklemek ya da hatrı sayılır bedeller ödemek gerekmiyor. Boston, çılgın kalabalıktan uzak, alternatif bir Amerika seyahatini mümkün kılıyor.