Ali Taştan yazdı: Tarikat ve cemaatler okullara nasıl girdi? Yapılan düzenlemeler, okul ve yurt sayıları, imzalanan protokoller, hakim oldukları bakanlıklar...
AKP, geldiği günden bu yana tarikat ve cemaatlerin önünü açmak için çok sayıda düzenleme yaptı. Bugün artık binlerce özel okulları, yurtlarıyla yüz binlerce öğrencinin içinde olduğu sisteme hakimler. Bakanlıklarda önemli görevler üsteniyorlar ve önlerine çıkabilecek bütün engeller temizleniyor.
Tarikat ve cemaatler 1980 sonrası oluşan siyasi ortamdan en çok yararlanan gruplar olmuştur. Oluşan siyasi ve toplumsal ortamdan daha fazla nemalanmışlardır. Birçok siyasi partinin, özellikle muhafazakar partilerin bu yapılarla ittifak kurmaları cemaat ve tarikatların büyümelerine neden olmuştur. 1985 sonrası tarikat ve cemaatlerin din öğretimi ve maneviyat eğitimi dışına çıktıkları görülmektedir. Sahip oldukları kaynakları ticari/mali kazanç elde etmek için seferber etmişlerdir. Özellikle 2002 sonrası devlet bürokrasisinde örgütlenmeleri hız kazanmış ve konumlarını kendi mensupları lehine kullanarak devlet içerisindeki liyakat sistemini yerle bir etmişlerdir. 2000’ler sonrasında ise holdingler kurarak okul ve öğrenci yurtların mali kaynak sağlamışlardır.
HANGİ BAKANLIKLARDA HANGİ TARİKATLAR VAR
Milli Eğitim bürokrasisi içerisinde 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Süleymancılar ve Menzilcilerin, Sağlık Bakanlığında Menzilcilerin, Adalet Bakanlığında Hakyolcuların örgütlenmelerinin yoğunluğu dikkat çekmektedir.
AKP’nin iktidara gelmesi ile tarikat ve cemaatlere ait vakıf ve dernekler AKP’li belediyelerden çok ciddi destekler almışlardır. Bu oluşumlara belediyeler tarafından ayni ve nakdi yardımlar yapılmıştır. 2018 öncesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından vakıf-dernek ve okullara 852 milyon lira bütçe aktarılmıştır. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden aktarılan 852 milyon lira, o yılki MEB yatırım bütçesinin altıda biri kadardır.
KANUN YÜRÜRLÜKTE OLMASINA RAĞMEN…
“Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması”, 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı kanun ile uygulamaya konmuştur. 677 sayılı kanun ayrıca Anayasanın 174’üncü maddesi ile koruma altına alınmıştır.
677 sayılı kanun yürürlükte olmasına rağmen yasa dışı oluşumlar tarafından eğitim-öğretim faaliyeti yapılan, sayısız kurum açılmıştır. Vakıf, dernek gibi örgütlenme biçimleri ile ülke genelinde okul, yurt, kurs gibi binlerce merkez kurmuşlardır. Bu merkezlerin denetim altında olmadıkları tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir. 2012 yılında MEB’in Kuran kurslarını denetim görevine son verilmesi ve kurslardaki yaş sınırının kaldırılması ile bu yapıların açtıkları yasal-yasa dışı kurum sayıları hızla artmaya başlamıştır. 4+4+4 olarak bilinen 6287 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi ile sistem tamamıyla yasadışı dini oluşumların lehine evrilmiştir. Dini yapılara ait sibyan mektepleri, medreseler, yurt ve evlerle ilintili çocuk sayısının 2 milyona yaklaştığı tahmin edilmektedir.
AKP DÖNEMİNDE YAPILAN DÜZENLEMELER
1- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 7 Nisan 2012 tarihine kadar bu kuran kurslarının denetiminden sorumlu bir kurum iken, bu tarihte Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Eğitim ve Öğretimine Yönelik Kurslar ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, MEB’in denetim yetkisine son verilmiştir. Denetim konusu da Diyanet’in uhdesine alınmıştır. Aynı düzenlemeyle kış Kuran kurslarında “ilköğretimi bitirmiş olma”, yaz Kuran kurslarında da “ilköğretim 5. sınıfı tamamlamış olma” şartı da kaldırılmıştır. Yaş sınırı kaldırıldığı için okulöncesi çağdaki (0-6 yaş) çocuklarda Kur’an kurslarına alınmaya başlanmıştır.
2- 11.04.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN ile zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılmış, eğitim sistemi 4+4+4 şeklinde kademeli hale getirilmiştir. İlkokuldan sonra 2 yıl hafızlık eğitimi uygulaması başlatılmıştır. Hafızlık eğitimi alan çocuklar 2 yıl sonunda yapılan formalite bir sınav ile eğitimlerine 7’nci sınıftan devam edebilmektedir.
3- AKP vakıf ve derneklerin kaçak eğitim merkezi açmalarını kolaylaştırmak için iktidara geldiği günden bu yana birtakım çalışmalar yapmıştır. Bunlardan en önemlisi 2013 yılında Türk Ceza Kanunu’nun 263. maddesini yürürlükten kaldırarak, Kanuna Aykırı Eğitim Kurumu açan, çalıştıran ve bu merkezlerde çalışanlara verilen 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasını ortadan kaldırmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi, TCK’nın 263.maddesinin yürürlükten kaldırılmasını Anayasa Mahkemesine götürmüştür. 4 karşı oya rağmen Anayasa Mahkemesi’nden iptal kararı çıkmamıştır.
KADROLARI YUSUF TEKİN ŞEKİLLENDİRDİ
4- 14.03.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren MİLLÎ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN ile MÜSTEŞAR HARİÇ, MEB’in merkez ve taşrada çalışan tüm yöneticileri görevden alınmıştır. Tüm yönetici koltukları boşaldığı için bu kadrolara Yusuf Tekin öncülüğünde yeniden atama yapılmıştır.
OKULLARINI DAHA RAHAT İŞLETTİLER
5- 14.03.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan MİLLÎ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN ile özel okullara giden öğrencilere Eğitim ve Öğretim Desteği sağlanmıştır. Bu destek nedeniyle vakıf ve derneklerin eli rahatlamış, kendilerine ait okullarını daha rahat işletmeye başlamışlardır.
6- Maliye Bakanlığınca hazırlanan Kamu Taşınmazları Üzerinde Eğitim ve Yurt Faaliyetleri İçin Üst Hakkı Tesis Edilmesine İlişkin Yönetmelik, 21.07.2017 tarihinde Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflardan öğrencilere yönelik eğitim ve yurt temini faaliyeti bulunanlardan Gençlik ve Spor Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından müştereken belirlenen şartları sağlayanlar lehine, kuruluş amaçlarına uygun kullanılmak üzere mülkiyeti Hazineye veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar üzerinde 49 yıl süre ile bedelsiz irtifak hakkı tesis edilmesi, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde ise bunlar adına bedelsiz kullanma izni verilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlenmiştir.
YURTLARDA KALAN ÖĞRENCİ BAŞINA PARA ÖDEMESİ
7- Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıf ve Kamu Yararına Çalışan Derneklere Ait Yükseköğrenim Yurtlarında Barınan Öğrencilere Yapılacak Beslenme Ve Barınma Yardımına Dair Yönetmelik 8.11.2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yönetmelik ile vergi muafiyeti tanınan vakıf ve kamu yararına çalışan derneklere ait yurtlarda kalan öğrencilere, “barınma ve beslenme” yardımı yapılması sağlanmıştır. Kamu yararı vakıf ve derneklerin yurtlarında barınan öğrenciler için öğrenci başına aylık yaklaşık 2500-3000 lira Devlet yardımı yapılmaktadır.
8- 11.09.2018 Kamu Taşınmazları Üzerinde Eğitim Ve Yurt Faaliyetleri İçin Üst Hakkı Tesis Edilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile Kamu yararına derneklere de okul, üniversite, Kuran kursu gibi eğitim faaliyetleri ve yurt için Hazine arazileri ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazların 49 yıllığına bedava verilmesi düzenlenmiştir. Bu derneklere, tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile özel çevre koruma bölgeleri de eğitim ve yurt için bedelsiz kullandırılabilmesi sağlanmıştır. Bu düzenleme ile devlete ait taşınmazlar tarikat ve cemaatlerin legal yapıları vakıf ve derneklere bedelsiz olarak sunulmuştur.
9- 12/9/2019 tarihinde Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile sivil toplum kuruluşlarının “her tür ve seviyedeki resmî ve özel örgün ve yaygın eğitim kurumlarında” sosyal etkinlik yapmasının önü açılmıştır. Bu hamle, 4+4+4 süreci sonrası, eğitim alanında yaşanan en önemli girişimlerden birisi olmuştur. Sivil Toplum Kuruluşu adı altında bahsi geçen tarikat ve cemaatler, okul öncesinden üniversiteye kadar tüm okullara, protokol yapmasına gerek kalmaksızın girmeye başlamışlardır. Ayrıca, okul öncesi düzeyde, Sibyan Mektepleri adı altında, tarikat ve cemaatlere bağlı vakıf-dernekler faaliyetlerine hız vermişlerdir.
BAKANLIĞIN İMZALADIĞI PROTOKOLLER
Ülke genelindeki tarikat, cemaat ya da gruplar legal zeminde eğitim öğretim faaliyetleri yapabilmek için vakıf ya da dernek adı altında etkinlikler yapmaya başlamışlardır.
Milli Eğitim Bakanlığı son 10 yılda onlarca vakıf ve dernekle (TÜRGEV, TÜGVA, İlim Yayma Cemiyeti, İHH, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, Yoksullara Yardım ve Eğitim Vakfı, Aksaray Suriye Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Şam Yetimleri Derneği) çeşitli protokoller imzalayarak yetkilerinin bir kısmını bu oluşumlara devretmiştir. Yapılan protokoller sayesinde tarikat ve cemaatler eğitim kurumlarına, öğrenci yurtlarına ve öğrencilerin velilerine kolayca ulaşma şansı bulmuşlardır.
600 BİN ÖĞRENCİLERİ BULUNUYOR
AKP’nin iktidara gelmesi ile tarikat, cemaat ya da dini gruplar faaliyetlerini daha rahat bir şekilde yapmaya başlamışlardır. Özellikle TCK’da yapılan değişiklik ile yasa dışı kurum sayısı hızla artmıştır. Ayrıca sağlık alanında da çok sayıda kurum açmaya başlamışlardır.
MEB’e bağlı 14 bin 281 özel okulun yaklaşık 5 bininin dini oluşumlara ait olduğu tahmin edilmektedir. Bu 5 bin okulda yaklaşık 600 bin öğrenci bulunmaktadır.
YURTLARDA NELER YAŞANIYOR?
Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı 822 öğrenci yurdunun toplam kapasitesi, 950 bindir. MEB’e bağlı ortaokul ve lise düzeyinde 3 bin 43 öğrenci yurdunun 524 bin 537 öğrenci kapasitesi bulunmaktadır. Bu yurtlarda sadece 284 bin 34 öğrenci barınma hizmeti almaktadır. MEB’e bağlı öğrenci yurtlarının %45,8’i boştur.
TARİKAT YURTLARININ SAYISINDA CİDDİ ARTIŞ
Tarikat, cemaat ve grupların yasal zemindeki uzantıları olan özel öğrenci yurtlarının sayısında ciddi artış gerçekleşmiştir. Ülke genelinde ortaokul düzeyinde 1.633, ortaöğretim düzeyinde 1.142, yükseköğretim düzeyinde 1.813 olmak üzere toplamda 4 bin 588 öğrenci yurdu bulunmaktadır. Bu yurtların 3 bin 98’i derneklere, 416’sı vakıflara, 330’u şahıslara, 24’ü kamu tüzel kişiliklerine, 670’i şirketlere, 20’si ise üniversitelere aittir. Özel öğrenci yurtlarının toplam kapasitesi 445 bin 812’dir.
Vergi muafiyeti olan vakıf ve kamu yararına çalışan derneklere ait yurtlarda kalan öğrencilere barınma ve beslenme yardımı yapılarak öğrenci sayıları artırılmaya çalışılmaktadır.
Özellikle, TÜRGEV (21), TÜGVA (41) USDER (Süleymancılar), Hayrat Vakfı (25) İlim Yayma Cemiyeti (186) Anadolu Gençlik Derneği (69) gibi oluşumların yurt sayılarının fazlalığı dikkat çekmektedir.
ORTAOKUL VE LİSELERDEKİ DURUM
Anadolu Gençlik Derneği imam hatip okullarını mercek altına almış ve neredeyse tüm imam hatip okullarında gençlik örgütleri kurmuştur. İmam hatip okullarının neredeyse tamamı Anadolu Gençlik Derneği’nin kontrolündedir.
Süleymancılar, tüm ülke geneline yayılmış olan Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneğine ait öğrenci yurtları bu oluşuma aittir. Öğrenci yurtlarının sayısı bilinmemekle birlikte ev-yurt olarak binden fazla mekanda barınma hizmeti verdikleri tahmin edilmektedir. Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneğine ait yurtlar çoğunlukla ortaokul ve lise çağındaki çocuklara yöneliktir. Adana- Aladağ’da yanan öğrenci yurdu da bu derneğe aittir. 1980 Askeri Darbesi'nden sonra İçişleri, Adalet, Milli Eğitim Bakanlıkları tarafından hazırlanan ve darbe yönetiminin atadığı başbakan olan Bülend Ulusu'ya sunulan ancak hakkında ciddi bir işlem yapılmayan irtica raporunda da bu derneğin faaliyetlerini tehlikelerinden bahsedilmektedir.
Süleymancılar tek kişinin adı üzerinden gelişen bir grup olmalarına rağmen Süleyman Hilmi Tunahan’ın görüşleri yazıya geçmediği için bunların dini anlayışları daha geniş ve geleneksel İslam klasikleri çerçevesindedir. Ancak bu yapının en önemli özelliği çoğu cemaatlerde gördüğümüz gizli yöntemlerle bağlılarının sadakatini ebedileştirmektir. Bu açıdan onlar da nurculara benzemektedir; yani kapalı devre çalışıp, müntesipleriyle cemaatin ilişkisini şeffaf olmayan bir tarza büründürüp sadakati bu şekilde güvence altına almaktadırlar.
Süleymancılar ve Anadolu Gençlik Derneği örgütlenmelerinin kamu kurumları içerisinde yoğun bir şekilde devam ettiği gözlenmektedir.
Özellikle eğitim alanında Nakşibendi tarikatına bağlı çeşitli oluşumların etkili oldukları görülmektedir. Erenköy Cemaatine ait 135 eğitim kurumu, Hazneveliler’e ait Güneydoğu illerinde medrese ve sohbet evleri, Işıkçılara ait İhlas eğitim kurumları, İskenderpaşa Cemaatine ait Asfa Eğitim Kurumları, İsmailağa Cemaatine ait okullar, tekamül medreseleri, Kuran Kursları, ihtisas medreseleri, Arapça ve Hafızlık eğitimi merkezleri bulunmaktadır.
Ayrıca neredeyse tüm tarikatlar çeşitli vakıflar adına yükseköğretim kurumları açmışlardır.
DİYANET’İN RAPORU: CEMAATLERİN ETKİSİ AZALTILMALI
Diyanet İşleri Başkanlığı 2018 Yaz Kuran Kurslarına ilişkin raporunda çok önemli tespitlerde bulunmuştur. Özellikle dernek, vakıf ve cemaatlerin Kuran Kurslarındaki etkilerinin azaltılması gerektiğine yönelik vurgusu, ülkeyi yönetenler tarafından dikkatle değerlendirilmesi gereken önemli bir mesajdır. Bu durum Milli Eğitim Bakanlığı’nın iradesinin önemli bir kısmını teslim ettiği dernek, vakıf ve cemaatlerden bir an önce kurtulması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu tespitlerine karşın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu oluşumlarla protokol imzalamaya devam etmesinin anlaşılabilir bir tarafı bulunmamaktadır. Yusuf Tekin’in son açıklamaları tarikat ve cemaatleri daha da cesaretlendirmiştir. Ve Yusuf Tekin bu açıklaması ile suç işlemiştir. 975 bin öğretmenin yapamadığı ne var da MEB bu yapılarla protokol imzalamaktadır?
Yusuf Tekin istifa ettikten sonra Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu, İlahiyat Fakülteleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı öncülüğünde eğitim öğretim faaliyetleri ve öğretim programları hızlıca denetim altına alınmalıdır.