Diyarbakır Öğretmenevi Skandalı Patlamadan Önce…
Atalay Girgin* Her olayın öncesi ve sonrası vardır. “250 milyonluk yolsuzluk”1 iddiasıyla kamuoyunun gündemine düşen Diyarbakır Öğretmenevi skandalı da bu...
Atalay Girgin*
Her olayın öncesi ve sonrası vardır. “250 milyonluk yolsuzluk”1 iddiasıyla kamuoyunun gündemine düşen Diyarbakır Öğretmenevi skandalı da bu genellemeden arî değildir.
Aralarında Öğretmenevi Müdürü ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı’nın da bulunduğu çok sayıda kişinin, “ihaleye fesat karıştırma, usulsüz fatura düzenleme, gayri resmi ortaklıklar kurarak haksız kazanç elde etme, devleti zarara uğratma”, vb eylem ve işlemleri nedeniyle, gözaltına alınmasıyla yeni bir evreye ulaşan olayın da öncesi ve sonrası vardır.
Dahası; Öğretmenevi skandalı yalnızca Diyarbakır’la da sınırlı değildir. Fırsat buldukça, “MEB taşra teşkilatı çetelerin elinde” açıklaması yapan (ve nedense, bir türlü, merkezde olanlara değinmeyen, onları görmezlikten, bilmezlikten gelen, taşradaki çetelerle merkezdekilerin ilişkisine hiç değinmeyen) bazı sendikacıların sözlerinin aksine, bu olay ve sorumluları MEB merkez teşkilatındaki rant çeteleriyle bağlantılıdır. Hem de “MEB’de Büyük Operasyon” ve “Adım Adım Ziya Selçuk Devirme Operasyonu” açıklamalarıyla ifşa ve ihbar edilen rant çeteleriyle… Buna aşağıda değineceğim.
Unutanlar İçin Anımsatma
Buradan hareketle biraz geriye gidelim: 2017 yılında hizmete açılan ve “Türkiye’nin ikinci en büyük öğretmenevi” olarak takdim edilen Diyarbakır Öğretmenevi’nde, yönetim açısından, büyümeden kapatılan birkaç yol kazası dışında, işler yolunda gidiyordu.
Aslında olup bitenler, özellikle İl Milli Eğitim çevrelerine yakın olan herkesin malumuydu. Her yerde olduğu gibi Diyarbakır’da da rant çetelerinin ihaleye fesat karıştırmadan usulsüz fatura düzenlemeye, hayali ihalelerden gayri resmi ortaklıklara, vb kadar neler yaptığı, nasıl haksız kazançlar elde ettiği her geçen gün dilden dile kulaktan kulağa yayılıyordu. İşin gizlisi saklısı kalmamıştı artık.
Ancak birilerinden korktuklarından mıdır? Yoksa bu işlerden nemalandıklarından mıdır? Bilinmez ama bunlara ilişkin ne kalem oynatan bir gazete/gazeteci vardı ortalıkta, ne de adli ve idari olarak herhangi bir işlem yapan yetkili bir kişi ve kurum… Bundan dolayı da kısa zamanda kapatılan ‘yol kazası’ dışında işler yolunda gitmişti rant çetesi için… Ta ki 2019 yılına kadar… Peki; 2019 yılında ne oldu, neler oldu?
Önce Yol Kazası
Diyarbakır Öğretmenevi’nin müdürü Yunus Memiş’ti. Öğretmenevi skandalı patladıktan sonra anlaşıldı ki Memiş, 2015 genel seçimlerinde milletvekili olmak için AKP’ye adaylık başvurusunda bulunmuştu. Hatta Diyarbakır’da, seçilmesi garanti olan üçüncü sıraya yerleştirilecek kadar da değerli görülmüştü. Ancak bazı karışıklıklar, hatta birilerinin iddiasına göre bazı hukuki usulsüzlükler(sendikadan ve memurluktan istifa etmemiş olma, vb gibi) nedeniyle adaylıktan çekilmek zorunda kalmış ve TBMM’yi onurlandırma şerefine nail olamamıştı. Ama Allah, ilerleyen günler ve yıllarda ne gösterir, bilinmezdi.
Nitekim çok geçmeden, Yunus Memiş hakkında bir ihbar yapıldı. Ama Diyarbakır’da birçok kişinin malumu olan ve Öğretmenevi üzerinden yapılan yolsuzluk, haksız kazanç ve ihale usulsüzlüklerine ilişkin bir ihbar değildi bu.
İhbar, Gülen Cemaatiyle ilişkili olduğu gerekçesiyle KHK’yla açığa alınan bir kişinin, gayri resmi olarak Öğretmenevi’nde çalıştırıldığı iddiasıyla yapılmıştı. Ve bunun üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı harekete geçmişti. Emniyet araştırması sonucu, söz konusu kişinin gayri resmi olarak belirli bir saatten sonra Öğretmenevi’nde çalıştığı/çalıştırıldığı tespit edildi. İhbar ve iddia doğruydu. Ancak Memiş hakkında bundan dolayı herhangi bir adli işlem yapılmadı. Savcılıkça verilen “soruşturma yapılmasına yer olmadığı” kararında, bu gayri resmi çalıştırma eyleminin de “idari işleme konu olabileceği” belirtildi.
Bu karara istinaden, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nden İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne “Gizli”2 ibareli ve “Savcılığın talimatı”yla kaleme alındığı belirtilen bir ihbar yazısı gönderildi. Bunun ardından dönemin Diyarbakır Milli Eğitim Müdürü Hasan Aslan’ın, Öğretmenevi Müdürü Yunus Memiş hakkında, Valilikten inceleme ve soruşturma izni talep ettiği yazılıp çizildi. Bu izin verilmedi mi? Yoksa verildi de iddia edildiği gibi Hasan Aslan tarafından sümen altı mı edildi? Bilmiyorum. Ama her neyse ve ne hikmetse idari olarak herhangi bir inceleme ve soruşturmaya konu olmadan bu ‘yol kazası’ atlatıldı.
2019’da neler Oldu? Ya da Sonun Başlangıcı…
2019 yılı, hem MEB merkez teşkilatıyla hem de İl Milli Eğitim Müdürlüğü’yle bağlantılı olan Diyarbakır’daki bu rant çetesi için çarkın dişlilerine çomak sokulan bir yıl oldu.
Ve ilk gelişme 2019 Mart’ında yaşandı. Yunus Memiş hakkında verildiği iddia edilen inceleme ve soruşturma iznini, bir biçimde işleme koymadığı, sümen altı ettiği ileri sürülen Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Aslan görevden alındı ve yerine Doç. Dr. Feysel Taşçıer atandı.
Kısa bir süre sonra da Memiş, başındaki Diyarbakır Eğitim Bir Sen Şube Başkanı şapkasıyla ve yanına aldığı yönetim kurulu üyeleriyle birlikte yeni İl Milli Eğitim Müdürü Taşçıer’i ziyaret etti. Ve kare kare fotoğraflar eşliğinde sosyal medya üzerinden, “Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğüne atanan Değerli hemşerimiz Sayın Doç. Dr. Feysel Taşçıer’e (…) hayırlı olsun ziyaretinde bulunarak (…) destek mesajı verip başarı dileklerinde bulunduk.” sözlerini yayınladı.
Ancak bugünler daha iyi günlerdi. Ardından hem İl Milli Eğitim Müdürlüğü, hem de İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinde ve okul yönetimlerinde değişiklikler başladı. İşler eskisi gibi yürümez / yürütülemez olmuştu. Başlangıçta Memiş’in “Değerli hemşerimiz” dediği Taşçıer, giderek bir engele, bir an önce bertaraf edilmesi gereken bir ayak bağına, hatta yine Memiş’e göre “Memlekete zulmeden memleketi karıştıran il müdürü”ne dönüşmeye başlamıştı. Gereği yapılmalıydı. Yapılacaktı ve yapıldı da…
Ama bundan önce bir başka gelişme yaşandı. 2019 Mart’ındaki İl Milli Eğitim Müdürü değişikliğinin ardından, Eylül ayında da Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’ne Şükrü Yaman atandı. Ve sonrasında birileri düğmeye mi bastı bilinmez ama rant çetesi için skandalın patlamasına doğru giden süreç hızlandı.
Sümen Altı Edilen Dosya Açılıyor
Yine Eylül ayında, Emniyet Müdürü değişimi yetmezmiş gibi, önceki İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Aslan’ın sümen altı ettiği iddia edilen Yunus Memiş hakkındaki dosya işleme konuldu. Kısa zamanda MEB müfettişleri Diyarbakır’da arz-ı endam eylemeye başladı. Çember daralıyordu.
Tam da o sıralarda, herkesin malumu olan rant çetesinin faaliyetlerine ilişkin teknik takip ve araştırma faaliyetlerinin başladığından da habersiz olan Yunus Memiş ile çetenin MEB merkez teşkilatı ve internet haber siteleriyle bağlantısını kurduğu iddia edilen İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Serkan Batur, olup biten her şeyi Taşçıer’den bildikleri için, her türlü yol, yöntem ve aracı kullanarak onu hedef haline getirerek, kendilerini kurtarmaya çalışıyorlardı.
Diyarbakır’dakiler Sıkıştıkça “Ciyaakkk” Sesi Ankara’dan Yükseliyor
Bu araçlardan en etkilisi, Serkan Batur’un da yakından bildiği gibi internet haber siteleriydi. MEB merkez teşkilatındaki bağlantılı oldukları rant çetesi ve onların kontrolünde olduğu iddia edilen internet haber siteleri üzerinden ardı ardına salvolar savurmaya girişmişlerdi. Ne bulurlarsa kullanıyorlar ve “Varan 1”, “Varan 2”, Varan 3” diye ardı ardına saydırıyorlardı. Bildiğim kadarıyla en son “Varan 5”e erişmişlerdi.
Kullandıkları bilginin ve malzemenin ne doğruluğunun ve yanlışlığının önemi vardı ne de nasıl sunulduğunun… Düzmece haber bile yapıyorlardı. Tabiri caizse çetenin Diyarbakır ayağı sıkıştıkça, can havliyle ve canhıraş bir biçimde Ankara’dan yükseliyordu “Ciyaakkk” sesi.
Öğretmenevi Müdürü Yunus Memiş hakkındaki soruşturma, birini “gayri resmi olarak çalıştırma”ya ilişkin olmasına rağmen, ona “FETÖ Kumpası”3 kurulduğunu ileri sürüp, Diyarbakır Savcılığı’nın 2017 Kasım’ındaki kararıyla suçsuzluğu kanıtlanmak isteniyordu.
İşte Düzmece Haber! Ya da Adresi Şaşıran Üç Saz Arkadaşı…
Sıkıştıkça ne yapacağını şaşıran üç saz arkadaşı, yani Öğretmenevi Müdürü Yunus Memiş, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Serkan Batur ve bir de yanlarına aldıkları Yenişehir İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüsamettin Atlı… Yayınlanan habere ve haberde yer alan görsellere4 göre, haklarındaki “hırsızlık, yolsuzluk, çete kurma, bürokratlara rüşvet verme, vb” iddialardan bıkıp usanan bu üç saz arkadaşı kafa kafaya verip, MEB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na hem kendilerini hem de Feysel Taşçıer’i şikâyet eden birer dilekçe yazma kararı alırlar.
Malum internet sitesinde “Varan 4” ibaresiyle yayınlanan yazı 3 Ekim 2019 tarihini taşıyordu. Haberde söz konusu edilen ve belge diyerek yayınlanan dilekçelerden Yunus Memiş ve Serkan Batur’a ait olduğu belirtilenler haberle aynı tarihi taşırken, Yenişehir İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüsamettin Atlı’nın dilekçesinde 4 Ekim 2019 yazıyordu. O kadar ‘güçlü haber kaynakları’ vardı ki 4 Ekim tarihli dilekçeye bile 3 Ekimden erişip yayınlayabiliyorlardı.
Ne gariptir ki biri İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı, bir diğeri İlçe Milli Eğitim Müdürü, öteki de Öğretmenevi Müdürü olan bu üç saz arkadaşı MEB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na yazdıkları (belki de “yazdıkları iddia edilen” mi demeliyim acaba?) dilekçeleri, MEB’den önce, bir biçimde birilerine ulaştırıyorlardı. Acaba MEB’in adresini unuttuklarından mı? Başka bir şeyden dolayı mı? Yoksa dilekçeler, gereğinin yapılması ve gerekli işlemlerin hızlandırılması için MEB merkez teşkilatındaki rant çetesine mi emanet edilmişti? (Şimdi de bir bakmışsınız ki bu yazı yayınlandıktan sonra çıkıp şöyle diyorlarmış: “O dilekçeler de o dilekçelerdeki imzalar da bizim değil!” Olmaz olmaz! Burası hem Türkiye hem de MEB! Burada her şey olur! Ve her şey beklenir! Hele de böylelerinden…)
Bu Dilekçeler İşleme Alındı Mı?
Yukarıdaki paragraf sonunda yer alan cümleleri neden yazdım? Çünkü hem Diyarbakır İl Milli Eğitim hem de MEB içerisinde görüştüğüm kişilere göre, bu dilekçeler nedeniyle inceleme ve soruşturma yapılmadı. Özellikle Taşçıer hakkında bunlardan kaynaklı açılan herhangi bir soruşturma yok!
Peki; neden? İşte yanıtı: Görüştüğüm kişilere göre bu dilekçeler yalnızca show amaçlıydı. Göstermelikti. Ve yalnızca birer görüntü olarak kaldı.
Peki; bunun sorumluları hakkında Bakanlık ve Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca herhangi bir şey yapıldı mı? Ne gezer efendim!
Ancak bunlar hakkında herhangi bir işlem yapılmasa da 2020 Şubat ayında “Diyarbakır Öğretmenevi skandalı/Yolsuzluğu” patladı. Yani Diyarbakır’da, neredeyse herkesçe malum olanlar Türkiye kamuoyuna duyurulmuş oldu. Gazeteler, televizyonlar, internet siteleri bunu haberleştirdiler! Daha ötesi değil! Çünkü gözaltına alınanlar, üzerinden 24 saat bile geçmeden, hatta saatler içinde serbest bırakıldılar!5 Başlangıçta Milli Eğitim tarafından açığa alınan ve adli kontrol şartıyla bırakılan İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Serkan Batur bile göreve başlatıldı.
Bunca gürültü, bunca şamata, bunca hır gür… Bunca yolsuzluk, bunca rant… Bunca düzenbazlık… Kurbansız olur mu hiç?
Tanrılar değilse de kulları… Yerel ve merkezi rant çeteleri kurban ister… Bu işin de bir kurbanı var elbette… Bilin bakalım, kurban kim?
Peki; olayın sonrasında her şey bitti mi?
Eyy okur!
Sen “Bitti!” demeden…
“Bitti” deyip hesabını sormaya başlamadan, hiçbir şey bitmez.
Hele bu soygun, yolsuzluk ve hırsızlık düzeni… Sen “Bitti!” demeden asla bitmez!
Çünkü sen soğan gibi soyula soyula cücüğünü bile bu soygun düzeninin efendilerine, rant çetelerinin çemişlerine teslim etmeye devam ettiğin sürece o son bir türlü gelmez!
* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Lağımpaşalı”, “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com
1 İlgili haber: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/diyarbakirda-neler-oluyor-buyuk-yolsuzluk-operasyonu-nasil-durduruldu-267391h.htm
2 https://www.haberturk.com/diyarbakir-haberleri/72081484-skandal-feto-belgesine-bakanliktan-sorusturmafetoden-aciga-alinan-memur-ogretmenevi-muduru
3 https://www.kamudanhaber.net/guncel/diyarbakir-memursen-baskani-yunus-memise-feto-kumpasi-varan-h410507.html
4 https://www.kamudanhaber.net/guncel/hirsizlikla-sucladigi-mudurler-kendisini-sikayet-etti-h410684.html
5 Batuhan Çolak’ın bu konuyla ilgili diğer yazılarına da bakılabilir. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mobi/diyarbakirdaki-yolsuzlugun-belgesi-54908yy.htm