Kurmaca ile hakikat / Sabahattin Ali
75. Yılında Sabahattin Ali cinayeti üzerine sanat ve edebiyat çalışmalarının yapılıyor olmasını; unutmamak, hakikati aramak ve adalet adına çok değerli ve umut verici buluyorum.
Yeditepe İstanbul Oyuncuları tarafından sahnelenen Sabahattin Ali oyunu, Erkan Çelikol tarafından yazılıp yönetiliyor. Sahnede ise Bedirhan Malçok, Cihangir Köse, Kübra Bayraktar, Eren Akbulut ve Evren Karakayacı bulunuyor.
KURMACA İLE GERÇEK
Edebiyatımızın en politik kişiliklerinden biri olan Sabahattin Ali, 1948 yılında sınırı geçmek için anlaştığı şoför Ali Ertekin tarafından öldürülmüştü. Tarihimizin ilk siyasi cinayetlerinden biri olan Sabahattin Ali’nin ölümünün en azından görünen kısmı buydu. Cinayeti itiraf eden Ali Ertekin bunu Sabahattin Ali’nin hükümeti devirmek isteyen bir komünist olması sebebiyle, milliyetçi hislerle yaptığını anlattı. Ancak bu cinayetin ardında çok fazla soru işareti olduğu da yine bilinen gerçeklerden.
Oyun ise bize Sabahattin Ali’nin, itiraf edilen cinayetinden esinlenerek ölümünden 24 saat öncesinden başlayarak kurmaca bir öykü sunuyor. Ülke içinde yaşadığı baskı ortamı sebebiyle ülke dışına çıkmak isteyen Sabahattin Ali’yi onu Bulgaristan sınırına götüren kamyon şoförü Ali Ertekin’in öldürdüğü resmi bilgisinden yola çıkıyor ve birlikte yaptıkları yolculuğu, sohbeti ve o gecenin sonrasını kurmaca olarak ortaya koyuyor. Bu yolculuk onu ölüme götürürken kamyonda yaptıkları sohbet de Sabahattin Ali’nin hayata bakışına dair birçok iz taşıyor.
Hikâye kurmaca ile gerçeğin iç içe kullanılması, özellikle de cinayetin arkasındaki iddialar açısından başarılı ve gerçekçi. Sabahattin Ali’yi oynayan Bedirhan Çolak sakin, abartısız oyunculuğu ile ünlü edebiyatçı rolünde oldukça inandırıcı. Aynı şekilde sıradan, milliyetçi ve devletten korkan kamyoncu Ali Ertekin rolünde de Cihangir Köse, Ali Ertekin’i cinayetin görünen yüzü olması açısından güzel resmetmiş.
Bu arada oyundaki Maria’nın Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sının ana karakteri Maria Puder’e bir gönderme olmasının hoş bir ayrıntı olduğunu da eklemeliyim.
ANLATIM TERCİHLERİ
Ancak tüm bunlarla birlikte bana kalırsa oyun politik bir konu ya da kişi üzerine yapılan sanatsal çalışmaların bazılarının yaşadığı, hatta tercih ettiği bir çelişkiyi barındırıyor. Zaten siyasi bir kişilik üzerinden oluşturulan çalışmanın yeterince siyasi olmama endişesi hatta daha da siyasi yapma tercihi ile yer yer slogan atma, pozisyonunun altını çizerek deklare etme çabasına giriyor. Bu durum ise çıkan eserin maalesef değerini arttırmıyor. Sabahattin Ali oyununda da bunun örnekleri ile karşılaşıyoruz. Sabahattin Ali’nin duygusal yanını göstermek için, eklenmiş olduğu düşünülen karakter Maria’yı, Sabahattin Ali’den kendisine gelen mektubu seyirciye bakarak, yüksek sesle okutup, banklara çıkarıp slogan attırarak konuşturuyor. Bu yaklaşımın bir tercih olduğu aşikarsa da “katilinin” ifadesi ile komünist olduğu için öldürülen Sabahattin Ali’nin politik pozisyonunun altının çizilmesine gerçekten ihtiyaç var mıydı? Bunun yerine daha dingin, hikayesinin politik zeminine ve dramatikliğindeki gerçekçiliğe güvenen bir yaklaşım tercih edilemez miydi?
75 YILLIK HAKİKAT ARAYIŞI
Sabahattin Ali üzerine birkaç kelam ederken İletişim Yayınları’nda 2023 yılının Eylül ayında ilk baskısını yapan, Gökçer Tahincioğlu’nun “Sabahattin Ali’yi Ben Öldürdüm” kitabına da bir selam vermeden olmaz. Bir solukta okuduğum Tahincioğlu’nun kurmaca ile gerçeğin harmanlandığı eserinde, Sabahattin Ali’nin ölümünü araştıran bir gazeteci 75 yıl önceki bir cinayete ilişkin hakikatin peşinde koşarken, diğer yandan da bir “kazada” kaybettiği ablasının ölümünün izini sürüyor. İki konuda da elbette hakikati bulmak çok zor ve çok meşakkatli. Tahincioğlu’nun kitabı Sabahattin Ali cinayetinin görünen, görünmesi istenen ve görünmeyen yönlerini, yeni belge ve bilgileriyle birlikte ortaya koyuyor. Ali Ertekin’in bu cinayeti doğrudan işlediğine dair birçok soru işareti ve eksiklikler varken, kitap bu soru işaretlerinin peşinden giderek hakikati aydınlatmaya çalışıyor.
75. Yılında Sabahattin Ali cinayeti üzerine sanat ve edebiyat çalışmalarının yapılıyor olmasını; unutmamak, hakikati aramak ve adalet adına çok değerli ve umut verici buluyorum.
Künye
Yazan ve Yöneten: Erkan Çelikol
Dramaturg: M.Emin Taşdemir
Yardımcı Yönetmen: Gülşah Erdem
Reji Asistanları: Boran Gencer, Didem Şimşek
Oyuncular yapıyor. Bedirhan Malçok, Cihangir Köse, Kübra Bayraktar, Eren Akbulut, Evren Karakayacı