Mucize gerçekleşmedi: İYİ Parti demokrasi ‘yükünü’ kaldıramadı

Tarih, ‘Lider değil program konuşuyoruz. Seçeceğimiz aday, mutabakatımızın hayata geçirilmesi ile görevli olacak’ diyen bir ittifaktan, ‘benim istediğim adaylar kabul görmedi’ diyerek ayrılan Meral Akşener’i gereğine uygun biçimde yazacaktır elbet.

20 yılı geçen AKP iktidarının devlette, ekonomide, toplumda yarattığı tahribat Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmiş ve ‘6 benzemez’ parti, ‘daha demokratik, parlamenter sistemin işlediği’ bir Türkiye için bir araya gelmişti.

Büyü bozuldu…

Millet İttifakı adı altında bir araya gelen altı siyasi partinin ikinci büyük partisi İYİ Parti, ittifakın en güçlü partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun -diğer dört parti tarafından kabul görmüş- cumhurbaşkanlığı adaylığına itiraz ederek masayı terk etti.

İttifakların doğasıdır; iş birliğinin biteceği bir nokta mutlaka vardır. Bunu ittifaka giren her siyasi parti ve lideri bilir, öngörür. Millet İttifakı’nın geleceğine dair yapılan yorumlarda da bu gerçeğin altı hep çizildi şimdiye kadar. Zaten İttifak da kendisini hiçbir zaman bağlamadı süre konusunda. Hedef, AKP diktasından kurtulmak ve parlamenter sisteme dönerek, sistemde yaratılan tahribatı ortadan kaldırmanın ötesine geçmedi hiçbir zaman.

BÖYLE AYRILIK OLMAZ

Fakat Millet İttifakı’nda kopuş, beklenenden çok önce gerçekleşti. “Ben sülaleme Kılıçdaroğlu’nu vasiyet ettim” diyecek kadar ‘vefalı’, CHP’nin, İYİ Parti’nin Meclis’te temsili için gösterdiği fedakarlığı unutmayacak kadar ‘hatırşinas’ Meral Akşener’den geldi bu hamle. Ve tarihin garip bir cilvesi, Akşener’in köprüleri atmasının gerekçesi de CHP ve onun lideri Kılıçdaroğlu oldu.

Buraya kadar her şey yine siyasetin, ittifak mantığının çerçevesi içinde anlaşılır gelebilir; ittifaklar başlar, biter.

Fakat Meral Akşener ve İYİ Parti başka bir yolu tercih etti.

Aylardır süren görüşmeler, ortaya çıkan mutabakat metinleri bir günde yok sayıldı Akşener tarafından. Bununla da sınırlı kalmadı Akşener’in tavrı. Toplumda büyük beklenti yaratan Altılı Masa için Bahçeli ve Erdoğan’ın dilini kullanmaktan da geri durmadı İYİ Parti lideri:

“Şahsi hırslar, Türkiye’ye tercih edilmiştir. Anlamış olduk ki; kişisel ajandalar uğruna, mübah sayılan, kuyruklu yalanlar; milletin kazandığı, bir büyük hakikate, tercih edilmiştir. Anlamış olduk ki; yenilgi yenilgi büyüyen, küçük hesaplar, 85 milyonun kazandığı, kutlu bir zafere tercih edilmiştir.”

Akşener, sırf kendi istediği kişiler aday gösterilmediği için, aday belirleme yöntemini beğenmediği için ‘kumar masası, noter masası’ benzetmeleri yaptı, sadece saatler öncesi kendisinin de oturduğu masaya.

PLAN NE, NE OLABİLİR?

AKP’lilerde bayram havası yaratan, yaklaşık yedi yıldır birlikte yol yürümeye çalıştığı siyasi partiye ve diğer ittifak ortaklarına karşı takınılan bu sert tavır pek çok açıdan izaha muhtaç.

· Akşener, demokrasiyi geri getirmek iddiasındaki Altılı Masa’da ortaya konulan ağırlıklı iradeyi “dayatma” diyerek yok saymasını ‘demokrasi bekleyen’ muhalif kamuoyuna, kendi seçmenine nasıl anlatacak?

· Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına, ‘anket sonuçları’ ve ‘sokak istemiyor’ gerekçeleri ile karşı çıkmak samimi bir tutum mu? Hangi anket ve sokak, Akşener ve partisi üzerinde bu kadar etkili? Bu tavır, ‘Alevi ve solcu fobisi’ eleştirilerinin önünü kesmek için yeterli mi?

· İttifak masasından ayrılırken CHP’nin iki Büyükşehir Belediye Başkanını aday olarak ortaya sürmekle amaçlanan ne? Böyle bir tavrın ‘siyasi etik’ açısından sorgulanması kaçınılmazken, İYİ Parti’yi bu noktaya sürükleyen neden ne olabilir?

· Ortada ciddi bir seçim başarısı olmayan İYİ Parti, ittifak ve onun yarattığı sinerjiden nasıl bu kadar kolay vazgeçebiliyor? Gündemde başka ittifaklar, başka iş birliği ‘olanakları’ mı var?

· Yola çıkarken “Geçmişten ders aldım” diyen Meral Akşener, çoğunluğu MHP’li olan yol arkadaşlarıyla beraber ‘demokratlık çizgilerini’ aştıklarını mı düşünmeye başladı?

· Altılı Masa’dayken ‘ben cumhurbaşkanlığına değil, başbakanlığa adayım’ diyen Akşener, yeni durumda ve yeni dönemde iktidarın paydaşı olamazsa (seçimi hangi taraf kazanırsa kazansın) tabanına bu durumu nasıl açıklayacak?

· “Dün dündür, bugün bügün” sözü Akşener için de geçerli bir siyasi argüman mı? Erdoğan daha önce yaptığı “Cumhur İttifakı’na gelin” çağrısını tekrarlarsa, onca eleştiri, kavga yok mu sayılacak? Bu, MHP ve AKP’den ayrılarak yeni bir umut peşinde koşan İYİ Parti tabanına nasıl anlatılacak?

· İYİ Parti’nin kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turda Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasındaki yarışla sonuçlanması en büyük olasılık. Bu durumda Akşener İYİ Parti seçmenine adres olarak yıllarca en ağır eleştiriler yönelttiği AKP’nin adayı Erdoğan’ı mı, daha düne kadar ‘yol arkadaşı’ olduğu Kılıçdaroğlu’nu mu adres gösterecek?

Sorular çoğaltılabilir ama bu sorulara verilecek yanıtların hiçbiri Meral Akşener’in demokrasi ve hukuk devleti beklentisi içindeki milyonlarda yarattığı hayal kırıklığını ortadan kaldıramaz.

Tarih, ‘Lider değil program konuşuyoruz. Seçeceğimiz aday, mutabakatımızın hayata geçirilmesi ile görevli olacak’ diyen bir ittifaktan, ‘benim istediğim adaylar kabul görmedi’ diyerek ayrılan Meral Akşener’i gereğine uygun biçimde yazacaktır elbet.

Etiketler
İYİ Parti Meral Akşener