50 Yaş Altı Kanser Vakalarında Korkutan Artış: Kimler Daha Fazla Risk Altında?
"50 yaşın altındaki bireylerde kanser oranlarının artması, sağlık sistemini ve bireyleri harekete geçmeye zorluyor."
Son yıllarda yapılan araştırmalar, 50 yaş altındaki bireylerde kanser vakalarının giderek arttığını gösteriyor. Özellikle mide, bağırsak ve pankreas gibi sindirim sistemi organlarını etkileyen gastrointestinal (GI) kanserler başı çekiyor.
Bu kanser türleri, eskiden yaşlı bireylerde daha sık görülürken, artık genç yetişkinlerde de sıkça teşhis ediliyor. İşte bu artışın nedenleri, kimlerin daha fazla risk altında olduğu ve alınabilecek önlemler.
HANGİ KANSER TÜRLERİ ARTIYOR?
Gastrointestinal kanserler
Kolon ve rektum kanseri: Bağırsakları etkileyen bu kanser türleri, genç yetişkinlerde daha sık görülmeye başladı.
Mide ve pankreas kanseri: Daha az yaygın olmasına rağmen, bu türlerin de artış oranı oldukça yüksek.
Safra yolu kanseri: Gençlerde teşhis edilmesi en hızlı artan türlerden biri.
Meme kanseri: 2010-2019 yılları arasında bu kanser türünde yüzde 8 oranında bir artış görüldü. Kadınlarda en sık rastlanan kanser türlerinden biri olmaya devam ediyor.
Diğer kanser türleri: Kadın üreme organlarını etkileyen kanserlerde ve üriner sistem kanserlerinde de artış tespit edildi.
ARTIŞIN SEBEPLERİ NELER?
1. Yaşam tarzı değişiklikleri
Obezite: Modern yaşam tarzı, gençlerde obezite oranlarını artırdı. Aşırı kilo, vücutta inflamasyon (iltihaplanma) oluşturabilir ve hormonal değişimlere neden olabilir. Bu durum, özellikle mide ve barsak kanserlerinin oluşumunda büyük bir risk faktörü.
Dengesiz beslenme: Fast food, rafine şeker ve işlenmiş gıdaların sık tüketimi, sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkiler yaratmakta. Bu tür gıdalar, bağırsaklarda kronik inflamasyona neden olarak kanser riskini artırmakta.
Fiziksel aktivite eksikliği: Hareket etmeyen bir yaşam tarzı, gençlerde sadece obeziteye değil, aynı zamanda erken başlangıçlı kanserlere de yol açabilir.
2. Çevresel ve kimyasal maruziyet
Endüstriyel kimyasallar, hava kirliliği ve sigara dumanı gibi çevresel etkenler, DNA hasarına neden olabilir. Bu da kanser gelişim riskini artırır.
3. Genetik faktörler
Ailede kanser öyküsü olan bireyler, erken yaşlarda kansere yakalanma riski taşır. Ancak ilginç bir şekilde, gençlerde teşhis edilen kanserlerin çoğu, ailede kanser öyküsü olmaksızın ortaya çıkmakta. Bu durum, çevresel faktörlerin ve yaşam tarzı değişikliklerinin önemini bir kez daha vurgulamakta.
4. Tarama eksikliği
Çoğu kişi, kanser taramasına 45 yaşından önce başlamamakta. Bu durum, gençlerde kanserin ileri aşamada teşhis edilmesine neden olabilir.
NELER YAPİLABİLİR?
Sağlıklı beslenme: Rafine şeker ve işlenmiş gıdalardan uzak durarak sebze, meyve ve tam tahıllar açısından zengin bir diyet tercih edilmeli.
Düzenli egzersiz: Haftada en az 150 dakika fiziksel aktivite, sadece obeziteyi önlemekle kalmaz, aynı zamanda kanser riskini de azaltabilir.
Erken tarama: Ailede kanser öyküsü olan bireylerin 40 yaşından önce düzenli taramalara başlaması önerilmekte. Bağırsak kanserleri için kolonoskopi gibi testlerin erken yaşlarda yapılması önemli.
Çevresel faktörlere dikkat: Hava kirliliği ve kimyasal maruziyetlerden kaçınılmalı, sigara içmekten ve pasif içicilikten uzak durulmalı.
Farkındalık artışı: Sağlık kuruluşları ve devletin, gençlerde kanseri erken teşhis etme konusunda daha fazla çaba göstermesi gerekmekte.
SONUÇ
50 yaşın altındaki bireylerde kanser oranlarının artması, sağlık sistemini ve bireyleri harekete geçmeye zorluyor. Özellikle sindirim sistemi kanserlerindeki artış, yaşam tarzı değişiklikleri ve erken teşhis yöntemlerinin önemini gözler önüne seriyor. Sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek, düzenli taramalar yaptırmak ve kansere yol açan risk faktörlerini azaltmak, bu tehlikeli trendi durdurmanın en etkili yolları arasında yer alıyor.
Sağlıklı günler dilerim.
Sorularınız için Instagram: dr.bayramyildiz