İYİ Parti yeniden masaya dönebilir mi?
“Seçim geçtiğimiz Pazar olsaydı Kemal Bey, yüzde 55 oyla cumhurbaşkanı olacaktı. Şimdi durum elbette biraz daha zorlaştı. Ama yine de kazanacağız; biz de hiç soru ya da şüphe yok.”
Cumhuriyet Halk Partisi’nin önde gelen isimlerinden biriydi telefondaki kişi. Sonra birkaç başka genel merkez yöneticisiyle daha konuştum. Herkes İyi Parti ve Meral Akşener’in hamlesi nedeniyle şaşkındı. Üstelik bu hamlenin ardında stratejik bir arka plan da göremiyorlardı. Aslında haksız da değiller. “Kazanacak aday” diye masadan kalkmadan önce mutabakat metnine imza atan İYİ Parti lideri, saatler sonra zehir zemberek bir açıklama ile köprüleri attı. Üstelik cumhurbaşkanı adayı olarak masaya getirdiği Türkiye’nin en büyük iki şehrinin belediye başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın ismini, yayınladığı açıklamasında da zikretti, iki başkan ise saatler sonra Kılıçdaroğlu’na bağlılıklarını bildirerek Akşener’in “kazanacak aday” formülünü suya düşürmüş oldu.
Yılların emeği heba olmuş görünüyor, hem de kendilerinin Türkiye’nin en kritik seçimi olarak tarif ettiği bir seçim öncesinde. Peki bu saatten sonra bir değişiklik olabilir mi? Akşener ve İYİ Parti şimdi ne yapacak? Kalktığı masaya yeniden oturacak mı? Bunu sağlayacak yeni koşullar ne olabilir? Bu birliktelik yeniden mümkün olmazsa İYİ Parti bir cumhurbaşkanı arayışına girer mi? Bu aday Meral Akşener’in kendisi olabilir mi?
Herkes gibi ben de bu soruları düşünürken Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin’in Meral Akşener’le yaptığı röportaj önüme düştü. İYİ Parti lideri, masaya dönüş şartını, “Bu ucube sistemden kurtulmak için seçimi mutlaka kazanmalıyız. Buradan hareketle, Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında kazanacak oldukları tüm kamuoyu araştırması verileri doğrultusunda ortada olan iki adaydan birini aday göstermek ve bu iki arkadaşımızdan hangisini tercih ediyorsa onun elini kaldırıp seçim startını vermek görevi Sayın Kılıçdaroğlu'nundur” sözleriyle ortaya koyuyordu.
KIRILAN VAZO TAMİR EDİLİR Mİ?
Bu sözler Akşener’in sözlerinin arkasında durduğunu ve yeni bir pozisyona sıcak bakmadığını gösteriyor. Halbuki aynı Akşener’in yaklaşık bir yıl önce Candaş Tolga Işık’ın programında CHP liderinin adaylığına hiçbir rezervi yoktu. “Herkesin aday gösterdiği bir insan reddedilir mi?” yanıtını verdikten sonra Cumhur İttifakı’nın adayıyla rekabet etmek için tek aday olması gerektiğini söylemişti.
Dönelim bugüne. Bu saatten sonra ‘kırılan vazo’ tamir edilebilir mi? Bunun için bir çaba olduğu sezinleniyor. Zira bugün önce CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, twitter hesabından “İYİ Parti ile yıllarca beraber yol yürüdük. Yine yürümeliyiz. Ayrılık olmamalı” yorumunda bulundu. Bunu beğenenler arasında CHP’li Aykut Erdoğdu ve İYİ Partili Lütfü Türkkan vardı. Sonra İYİ Partili Ümit Özlale, CHP’li vekillerin üslubunu onayladığını yine sosyal medya hesabından dile getirdi. Ardından aralarında Buğra Kavuncu, Birol Aydemir, Metin Ergun, Bahadır Erdem gibi İYİ Parti’nin genel merkez yöneticileri “İYİ Parti olarak AKP/Cumhur İttifakı ile asla birlikte olmadık, olmayacağız. Tek adam rejimini değiştirmekte kararlıyız” şeklinde paylaşım yaptı.
Bu paylaşımlar sonrası İYİ Parti’nin çok kilit bir ismiyle temas kurdum. Partisiyle CHP arasında yaşananlar nedeniyle mutsuzdu ancak Akşener’in masaya dönüşüne dair bir işaret olmadığını söyledi.
İşaret olması için bir arka kapı diplomasi kurulması gerekiyor, aracılar olmalı. Peki bunlar var mı? Bu sorularıma yanıt ise CHP’li bir yetkiliden geldi. “Biliyorsun Türk siyasetinde bir klişe var, ‘siyasette 24 saat çok uzundur’ diye. Biz bunu yaşayarak gördük. Yine işleyebilir tabii bu klişe. Aracılar bulunur, görüşmeler yapılır. Ancak bir formül olması lazım. Liderlere götürülecek bir çözüm önerisi, işte o yok”.
Evet, CHP’liler ve İYİ Partililer hala görüşüyor. Ancak buzları eritecek bir formül henüz yok. Bu saatten sonra Kılıçdaroğlu’nun çekilmesi herhalde pek mümkün değil, Akşener’in yarına kadar fikir değiştirmesi de öyle.
Öyleyse kestirmeden söyleyelim, Meral Akşener’in yarın Saadet Partisi’nde beş liderin katılımıyla yapılacak toplantıya katılması hiç de gerçekçi bir beklenti değil.
İYİ Parti’nin Altılı Masa’dan kalktığı muhakkak ama Millet İttifakı’na dair bir şey söylenmiş değil. Eğer İYİ Parti cumhurbaşkanı seçimi için aday göstermezse belki de Millet İttifakı’nda kalabilir. Ama aday çıkarırsa daha önce Akşener’in söylemiş olduğu gibi “Birden fazla adayla gidildiğinde önce birbirinizle rekabet ediyorsunuz.” Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde birbiriyle rekabet eden iki partinin milletvekili seçimlerinde aynı listede olması çok zor, hatta imkansız. Yalnız İYİ Parti’nin değil CHP ve artık Beşli Masa’nın da bu konuya kafa yorması çok elzem. Çünkü Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı seçimini kazansa bile Cumhur İttifakı’nın milletvekili seçiminde yüzde 43 hatta kimilerine göre yüzde 42 alması halinde Meclis’te çoğunluğu ele geçirmesi mümkün.
Cumhurbaşkanı seçim kararını aldıktan sonra milletvekili listelerinin teslimine kadar geçecek üç hafta kritik olacak. Eğer sosyal medya bugüne kadar olduğu gibi hoyratça kullanılır, suçlamalar sürerse o imkan da ortadan kalkabilir. Akşener’in masadan neden kalktığını anlatan basın açıklaması “ya tarih yazacağız ya tarih olacağız” cümlesiyle bitiyordu. Bunu başta İYİ Parti olmak üzere muhalefet cephesinde duran hiç kimsenin aklından çıkarmaması gerekiyor. Atalarımızın dediği gibi öfkeyle kalkan zararla oturur!