Ivan’ın kabusları
Rus askerlerinin ateş altındayken sakinliği, cesareti ve kahramanlığı övülür… İvan’ın korkmuyor olması korkmasından daha korkunçtur.
Ivan’ın Çocukluğu
Andrey Tarkovsky’nin ilk filmi.
1962.
Şiirsel sinemaya, şiirle başlayalım.
“Ivan'ın Söğütü”
Yönetmenin babası, Arseny Tarkovsky tarafından yazılan şiirle..
Savaştan önce Ivan nehirde yürürdü.
Nerede söğüt yetiştirdiklerini kimse bilmiyordu.
Derenin üzerinde neden belirdiğini kimse bilmiyordu;
Kimse bunun Ivan'ın söğüt ağacı olduğunu bilmiyordu.
Çatışmada öldürülen gölgelikli yağmurluğunda,
Ivan söğütünün gölgesine geri döndü.
Ivan'ın söğüdü,
Ivan'ın söğüdü,
Beyaz bir tekne gibi, akıntıya karşı yüzer.
Tarkovsky , “Ivan’ın Çocukluğu”na dair şunları söyler:
“Savaşa karşı duyduğum bütün nefreti aktarmak istiyordum. Çocukluk temasını seçtim, çünkü çocukluk savaşla en fazla çelişen haldir. Film bir plan üzerine inşa edilmiyor. Savaşla çocuğun duyguları arasındaki karşıtlığa dayanıyor.”
Filmin ortalarına geldiğimizde, İvan çanın ipine, yani inancına sarılır… Onu adeta göğe çeker.
Hemen arkasından göz alıcı bir kabus sahnesi izleriz.
Ama esas olay kabusun gerçek, gerçeğin kabus olmasıdır.
Dehşetten kaçmak için de inancına sığınır.
Ancak savaş çığlıkları çanın sesini boğar.
Gölgelerle, hayaletlerle ve kabuslarla savaşır Ivan.
Naziler tarafından katledilmiş anne ve babasının intikamını alır düşlerinde.
Artık tek hayali intikam almaktır.
Hayalleri bir çocuğun değil, bir canavarın hayalleridir.
Sonra kapkara bir gölgeye dönüşür.
Acı çeken küçük bir karanlığa dönüşür.
Bombalanan binada gördüklerimiz yine tarih, inanç ve gelenektir.
Tarkovsky sinemasının önemli temaları daha ilk filminde görünür olmaya başlar.
Rus askerlerinin ateş altındayken sakinliği, cesareti ve kahramanlığı övülür…
İvan’ın korkmuyor olması korkmasından daha korkunçtur.