Ama galiba bu gerçekten milat
Biz milat severiz. Her kötü olay, facia, felaket, cinayet, şiddet ve benzeri durum olduğunda o günü milat ilan eder “bir daha”lı sözlerle hayatımıza devam ederiz. Bir sonraki milata kadar. Ama galiba bu gerçekten milat.
Bu ülke felaketleri, faciaları, kitlesel ölümleri çabuk tüketen, öğüten, toprağa, suya, havaya karıştırıp hücrelerimize kadar işleten, bu yeni halimizle hayata devam etmemizi mümkün kılan bir sisteme sahipti. Tüm zamanlar kolay değildi. En azından toplumun çeşitli kesimleri açısından. Ama acılar kederler bir şekilde potada eridi, hayata karıştı. AKP döneminin “falanca zamanda bile böyle olmadı” “filanca kişi bile böyle yapmadı” kıyaslarına sebep olduğu ağır travmalar dahi bedenimizde bir yerlerde çökeldi.
Ama bundan sonrası nasıl olacak bilemiyorum.
FARKINDALIK
Biz milat severiz. Her kötü olay, facia, felaket, cinayet, şiddet ve benzeri durum olduğunda o günü milat ilan eder “bir daha”lı sözlerle hayatımıza devam ederiz. Bir sonraki milata kadar. Ama galiba bu gerçekten milat.
Neyin miladı derseniz, fark etmenin miladi diyeceğim,
10 illik koca bir bölge birden sarsılıp ortada enkazdan başka bir şey kalmazken, devletin kurumlarının da o enkazın altında kalışının farkındalığı,
Afette bile tek ağızdan beklenen talimatın, enkaz altındaki çığlıklardan, “yetişin, yardım edin” yakarışlarından daha önemli olduğunun farkındalığı,
Devletin vatandaşıyla rekabete girdiği, o rekabette geride kaldığını anladığı için öfkelendiği ve bu yüzden duyduğu nefretin deftere yazmakla açığa çıkışının farkındalığı,
Vatandaşın 1999 ruhuna yeniden her an dönebileceğinin, bir anda ülkeyi dev bir yardımlaşma ağına dönüştürebileceğinin farkındalığı,
Artık kolay kolay inşaatlarla, lüks yaşam animasyonlu konutlarla, alelacele uzatılan seçimlik anahtarlarla bu ülke insanının kolay kandırılamayacağının farkındalığı,
Depremde yaşanan kayıpların nedeninin yalnızca bir doğal afet, ya da Allah’tan gelen bir ikaz, hele hele bir kader planının sonucu olmadığının farkındalığı,
Bu tür insan yapımı felaketlerin siyasetin dışında değil tam da içinde olduğunun, tam da sıcakken sorulması gereğinin -muhalefet tarafından- farkındalığı.
TARİFSİZ KEDER
Enkazlardan hala ses yükselirken, bu sıfır noktalarına zemin artı (+) 3-4 katlı binalar inşa etme vaatlerinin omuzlara çöktüğü bu derin üzüntü; evini, barkını, sevdiklerini o enkazda bırakıp gitmek çaresizliğinin çöktüğü bu tarifsiz keder; şehrin bir hayalete dönüşünü ağlayarak, titreyerek ve dehşetle izleyenlerin içinde olduğu bu ağır psikolojik durum; 84 milyona çöken bu yakıcı sızı milat değildir de nedir?