Büyük bir gıda krizine hazır olun
Gıda politikalarının geliştirileceği vaatleri de tamamen söylemden ibaret. Buradaki sorunları bilen, üzerinde çalışan ve uygulama kapasitesi olan kimse görevde değil.
Gıda güvenliğinde özellikle son birkaç yıldır ekonomi ve gıda politikalarına bağlı büyük zafiyetler yaşıyoruz. Zafiyet demek hafif kalır, bir gıda güvenliği krizi. Gıda güvenliği krizi aslında gıda krizinin ayak sesleriydi. AKP hükümeti bu sese kulaklarını tıkadı. Çiftçiyi kazıklayan birinin Tarım ve Orman Bakanı olarak atanması da yeni dönemde gıda politikalarından hiçbir şey beklemememiz gerektiğini gösteriyor.
Gıda Güvenliği Krizini Görmezden Gelmenin Bir Bedeli Var
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, COVID-19 Pandemisi, Rusya-Ukrayna Savaşı derken yurttaşlar olarak kendimizi içinden çıkılmaz bir noktada bulduk. AKP hükümetinin ekonomik fantezileri yurttaşın cebini yakarken Dünya’da olan herhangi bir olay da bizi diğer ülkelerden daha fazla sarsmaya başladı. Bütün bunlar olurken AKP hükümeti yurttaşa masallar anlatmaya, Avrupa’nın gıda bulamadığı yalanını pazarladı. Sermaye sahipleri gık diyemedi. Aman efendim, paşam efendim tiyatrosu devam etti.
Peki ne yaptı bu sermaye sahipleri? AKP’nin gazabından korunmak için zamlara direndiler. Bu direnişin bir karşılığı var tabii. Gıda güvenliğini sağlayan ekiplerde küçülmeye gittiler, gıda güvenliğinde kullanılan malzemeleri ya kalitesizleriyle değiştirdiler ya da kullanımına sınırlama getirdiler, gıdaların ana bileşenlerinin dışındaki bileşenlerini kalitesiz bileşenlerle değiştirdiler. Ürün gramajını değiştirmek çok masum bunların yanında. Ekonomi düzelmedi, gıda güvenliğinde verilecek taviz kalmadı. Raflar boşalmayacak ama alacak paramız da olmayacak.
Gıda Politikaları Nanay Efendim
Seçimlerin ardından herkesi bir iyimserlik kapladı. Yeni hükümete ılımlı bakma, destek olma çağrıları yayılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın dümenine televizyonculuk geçmişi olan bir işletme mezunu atandı. GÜBRETAŞ’a atanmadan önce bırakın gıda işletmesini, bakkal dükkânı yönetmemiş birisi. GÜBRETAŞ’ta göreve geldikten sonra da kurumun ithal ettiği gübreyi iki katı fiyatla çiftçiye sattığını yakalamıştı Sayıştay. Savcının iddianamesini savcılıktan kaçırmaya çalıştığını da bilmeyen yoktur sanıyorum.
Taklit-Tağşiş Listesi aylardır yayınlanmıyor. Bakanlık denetimleri fiyasko. AB, Türkiye Raporu’nda gıda güvenliğine dair ciddi uyarılarda bulunuyor. Tüm bunlara rağmen düşük profilli birinin bakan olarak atanmasının bir nedeni var. Memur ve emekli maaşlarından şikâyet eden Mehmet Şimşek yeni dönemde sermayeyi kollarken gıda politikalarına da etki edecek. Gıda politikalarının geliştirileceği vaatleri de tamamen söylemden ibaret. Buradaki sorunları bilen, üzerinde çalışan ve uygulama kapasitesi olan kimse görevde değil.